bir süredir üzerinde düşündüğüm işi sonunda yapıyorum. ingilizce öğrenmekte zorlanan, ingilizceyi kahır ve yük olarak görenlere naçizane birkaç tavsiyede bulunacağım.
öncelikle, ingilizce'ye karşı olan korkuyu yenmemiz lazım. bunun için de ingilizce öğrenmek lazım. aslında çoğu kişi aynı dertten muzdarip, hep denilen, gırgırı yapılan şey çoğu kişinin baş ağrısı aslında.
"anlıyorum ama konuşamıyorum" diyenlerle dolu. ancak bir kişi de "konuşuyorum ama anlamıyorum" demiyor. neden? çünkü kendini hep receiver, yani alıcı konumuna koymuş. hep passive kalmış, hiç active duruma geçmemiş.
yani dile hiç expose olmamış. maruz kalmamış. kendini hiç zorlamamış, bunun için hiç çalışmamış, kendini determine etmemiş. azim göstermemiş.
şimdiden 3-4 kelime öğrendik değil mi? "expose" ne ya? derken bir de baktınız "maruz kalmak" diye bir şey çıktı.
eskiden bazı kaset kampanyanları vardı, dil öğretim, mega hafıza vs. işte onların kıymeti bilinmedi. onlar ingilizceyi öğreten ama konuşturamayanlardı. konuşmak içinse "yurt dışı şart" diye bir yalan çıktı.
yurt dışı neden şart olsun? çünkü yurt dışında sen dil kullanmaya expose oluyorsun. burada kendi kendine de olabilirsin. e bunu nasıl yapabiliriz? şöyle.
hepimiz öğrenci, çalışan, ya da evde boş boş oturan insanlarız. sanmıyorum ki aramızda "kafamı kaşıyacak vaktim yok" diyen olsun. eğer öyle birileri varsa, okumasınlar çünkü cidden emek isteyen bir iş dil öğrenmek.
gelelim konumuza, öncelikle işe gramer ve dinleme ile başlamak lazım. gramer konularını gözden geçirmek sonra okuyup dinlemektense, bire bir götürmek daha mantıklı.
iyi bir gramer kitabı edinebiliriz. eksik kaldığımız yerde yardımcı olması açısından. önereceğim kaynaklar şunlar.
http://sydneyenglishteacherblog.com.au/...-in-use2-1twbyez.jpg http://3.bp.blogspot.com/.../s1600/els+resim.jpg iyi bir sözlük edinmekte de fayda var.
http://www.panelkirtasiye.com/.../middle/u85443-1.jpg bunu tavsiye ederim. alacağınız sözlük mutlaka ve mutlaka "ingilizce-ingilizce" olmalı. sakın türkçe-ingilizce almayınız.
peki kelime çalışması nasıl yaparız? birkaç yolu var. bunlardan 2 tanesini söyleyeyim. birincisi anlamlandırma.
yani öğrendiğiniz bir kelimenin çağrıştırdığı diğer kelimelerle özdeşleştirme. mesela "milk" kelimesi akılda ne çağrıştırıyor? bottle, cow, cheese... gibi. gruplandırırsak kelime öğrenmeyi kolaylaştırabiliriz.
kendimize küçük bir defter tutmak faydalı olacaktır. şemalandırarak çizer ve öğrenirsek ezbere gerek kalmadan görsel hafızanızda yer edecektir.
ikincisi örgütleme/zincirleme. nasıl olur? kelimeleri fonksiyonları bakımından ilişkilendirmek. mesela colors, numbers, jobs, flowers şeklinde.
diyelim jobs diye bir şema yaptık. altına bildiğimiz tüm meslekleri yazıyor ve ilişkilendiriyoruz. doctor, police officer, teacher, vinetaster gibi. buradan anlamlandırma da çıkarılabilir. nasıl?
hospital deyince akla gelen meslekler. doctor, therapist, nurse vs.
school deyince akla gelenler. teacher, student, officer, table, desk vs.
bu şekilde kelime çalışması son derece faydalı olacaktır. yoksa birebir kelime ezberi "asla işe ya-ra-maz" en geç 1 yılda unutursunuz.
dinleme. dinlemeyi nasıl yapabiliriz, burada öncelikli olarak aktif dinleme yapmak lazım. dikkatimizi çeken konular, güncel bilgilerden dinlemekte fayda var.
www.voanews.com sitesini tavsiye edebilirim. burada hem haberleri dinlerken hem de okuyabilirsiniz. mp3 olarak indirip telefonlarınıza yükleyip kulaklıkla dinleyebilirsiniz. biraz meşakatli duruyor ama çok faydalı olacaktır.
bunun dışında bildiğiniz gibi, bazı yabancı haber siteleri takip edilebilir. cnn gibi, eurosport gibi, sky gibi.
kendinizi youtube'da falan nativeleri dinleyerek aldatmayın, kandırmayın. unutmayın ki ingilizce anlaşılmak için öğrenilir, bire bir ingiliz gibi konuşmak için değil.
okuma. okuma için en büyük tavsiyem gazetedir. gazete okuyacaksın. dailynews olabilir, bazı ingilizce dergiler olabilir. çocuk dergileri olabilir. tabi okurken önemli olan şey, okuyup geçmek değil. ya da hemen sözlüğe sarılmak hiçbir fayda sağlamaz. önce genel bir okuma yani scanning dediğimiz işi yapacaksın. sonra tek tek, özüne inerek, deductive reading yani parçadan bütüne ilişkisini kuracaksın.
bir paragraf düşünelim, o paragrafı iyi kavramak için önce ana temasını anlarız, sonra da özeline ineriz. bu şekilde okursak ancak verim alabiliriz. mesela bu paragraf ne anlatıyor? ne demek istiyor? hangi kelimeleri biliyorum? hangileri dikkatimi çekti? gibi düşünceler yardımcı olacaktır bize.
yazma işi biraz daha profesyonellik gerektiriyor. yazma işini en sona bırakmakta fayda var, diğer 3 beceriyi kazandıktan sonra yazma da arkasından gelecektir onu daha detaylıca konuşuruz.
ancak ön seviyelerde yazma işi daha çok tekrarlara bakıyor. ne kadar kalem kağıtla oynarsanız o kadar faydalı. yazarken içten okuma yapmak da çok önemli.
yani şu cümleyi yazın, "we fucking played great the whole season" bunu yazarken tonlamalara, stress'e, rhtym'e dikkat edin. ve şunu unutmayın, dil her zaman anlaşılmayı gerektirir. milyonlarca şey bil ama aktaramazsan bir anlamı yok.
birkaç soru soran olmuştu. ingilizceyi öğrenemiyorum ne yapmalıyım? diye.
arkadaşlar, ne yapmalıyımdan ziyade ne yapmamalıyım diye düşünmeliyiz ve artık biraz zihinleri çalıştırmak lazım. "game of thrones izliyorum ingilizce öğrenemedim" demek bir bahane olamaz. sen altyazıyı takip ederken zaten perişan oluyorsun.
ya da ne bileyim ingilizce rap dinlemek falan ingilizce öğretmez. sadece kafa bulandırır. önce öğren, sonra dinle.
illa müzik dinleyeceksen de beatles dinle, pink floyd dinle. onlar zaten konuşur gibi şarkı söylüyor.
ben elimden geldiğince yardımcı olurum, aklıma bir şeyler geldikçe bu yazıyı düzenleyeceğim, güncelleyeceğim, başka yazılarda da burada paylaşımlarda bulunurum eğer talep olursa. bu işi birlikte hallederiz.
güncellemeler:
kelime ezberi için ilk aktivitemiz şu olabilir. (bkz:
#1468744)
dinleme aktivitesi için
baranakcok kardeşimizin hazırladığı şu başlıktan faydalanmalısınız mutlaka. (bkz:
#1468765)
* dil öğrenmekle ilgili çok güzel bir deneme. (bkz:
#1488056)
yabancı dizi, film, müzik... (bkz:
#1505703)
*