• 13001
    eleştiri kisvesi altında kin ve nefret dolu entryler kusanların pilot yapıldığı sözlüğümüz.

    bu sözlükte sporun bir parçası olup da hiç eleştirilmemiş tek bir kişi dahi bulamazsınız. bu çok normaldir herkesin fikir özgürlüğü var.

    fakat eleştiri diye galatasaray’a ömrünü vermiş efsanelerine antu üslubuyla saldırır, bunu da aynı anda 10 başlık altında yaparsanız o zaman tepki görürsünüz bu da çok normal. zaten düşmanca hislerle yazmaya uğraşıldığı yüz metreden belli oluyor bu tip yazıların.

    bir de igor tudor’a riekerink’e şöyle böyle diyenleri de cezalandırsaydınız diye saçma bir argüman var, galatasaray taraftarı elinden geldiğince (kredileri ölçüsünde, verdikleri emek ölçüsünde) onların da arkasında durmuştur, umut vaad etmedikleri zamana kadar. fakat bu kişileri fatih terim ile bir tutabiliyorsanız zaten sizinle mantıklı bir şekilde tartışmak mümkün değil demektir.

    çok şükür ki 1996’da internet şimdiki haline evrilmiş değildi, yoksa kim bilir nasıl bir halde olurduk?
  • 13003
    “tek gecelik” taraftarların ikaz edilmesi ve ardından tekrarı halinde gönderilmesi gereken sözlük.

    takım bir gecede vezir, bir gecede rezil ilan ediliyor. ben buna karşıyım. ligin bitimine sayılı hafta kala “8 puan da kapanır 18 puan da” diyip doğru çıkınca baş tacı ettiysen, ilk maçtan da dar ağacına götürmeyeceksin.

    genç arkadaşlar, biliyorum kanınız kaynıyor ama lütfen biraz sebat edelim, daha sezonun başı. bu dereden çok sular akar. sezon başında harikulade form tutmak asla iyi birşey değildir.

    dün benzer konuda yazdığım yazıyı alıntılıyorum.
    bekleyelim, görelim...

    (bkz: #2735501)
  • 13004
    sözlüğün durumuna genel olarak en fazla isyan eden yazarlardan birisiyim. genel gidişatla alakalı endişelerim var. burada sosyolojik inceleme yapamam, fakat mesleğim gereği gözlem yeteneğim iyidir. bu yüzden, yine de fikrimi belirteyim; sözlükte gördüğümüz bu 'eleştiri' şekli son dömem her yerde karşımıza çıkan, genel insanımız davranışı. yani, duygu ve düşüncelerimizi düzgün, anlaşılır, yapıcı bir şekikde dile getirmek, eleştirilerimizi olgun ve çözüm odaklı sumak yerine; olabildiğince saldırgan, hakaretin hudutlarında dolaşan bir üslupla, her şeyden şikayet ederek dile getiriyoruz ülke olarak. 'eleştiri' nedir kimsenin bir fikri yok. senin kardeşim, çöp, işe yaramaz, aptal, mal, salak, satılık, sözde imparator, patlıcan, kalibresi düşük, kendine gel, hiç bir şey yapmadın vs... şeklinde sunduğun şeyler, eleştiri değil, saldırı, düşmanlık ve hakaret,kin kusmak. tıpkı bana saygı duyacaksın deyip, hiç bir şeye saygı duymayanlarımız gibi. yani kavram kargaşası mevcut, önce bir bunu çözelim.

    eğer bir konudan şikayetçiysen ve eleştireceksen, bir adet de çözüm önerin olmalı ki, 'ağzı olan konuşuyor' muamelesi olmasın. burada dost meclisindeyiz deyip, ağzına geleni söyleme hakkın yok. eğer ki söylüyorsan, bir zahmet üslubuna dikkat edip, çözüm önerini de sunarsın. bu 'ufak' sorunumuz, yani aslında sözlükle alakalı değil, kişilerle alakalı sorun ya da kişilerin troll olmasıyla. yani bunu toplum olarak aşmamız lazım ya da trolleri elememiz. asıl büyük sorunumuzsa; tahammülsüzlük, doyumsuzluk ve herşeyi bildiğimizi düşünmemiz. tahamülsüzlük üst sınırda, daha fırsat vermeden, ilk maçtan sonra yahut hazırlık maçından sonra gemileri yakıyor burada bazı yazarlar. bu konuda bazen 2017-2018 sezonu başında östersunds maçından sonra kombineyi yakan taraftar aklıma geliyor. herkesin bir fikri var, istisnasız herkesin çok iyi bildiği bir şeyler var ve bunu bizimle paylaşmaktan zevk alıyorlar. o gitsin, bu gitsin, şu da gitsin, kim mi gelsin? ne bileyim mk, ben yönetici miyim? ama böyle olmaz ki. kimse çözüm sunmuyor, o gitsin, neden? sevmiyorum... oldu paşam.

    ayrıca benim kişisel olarak en büyük şikayetim, işler iyi giderken ortaya çıkmayan, bir şey yazmayan bazı yazarlarımız, işler azcık kötü oldu mu, hemen organize gibi harekete geçiyor. yönetim, futbolcu, taraftar demeden sallıyor babam sallıyor. kaybedilen maç sonrası bazen itfaiyeyi arayasım geliyor. bir de arkadaşlar, rerererarara moderatör değil, sözlük botu. yani sizin o entrylerinizi silen o değil, moderasyon. mesaj kutumu dolduruyo vs yazan çok ondan belirttim hazır iç döküyorken. bu arada şunu da ekleyelim, yazdığınız şey kurala uymuyorsa kardeşim, o entry silinir. kural kuraldır. yani bu moderasyonun size taktığını göstermez. oh, rahatladım. sagılarımla...
  • 13005
    yazarlarının üslup konusunda büyük sıkıntı yaşadığı platform. öncelikle kimse eleştirilemez değildir. konu fatih terim, o veya bu değil. ancak yazar arkadaşlar eleştirirken öyle bir üslup kullanıyorlar ki küfür etmekten beter ediyorlar insanları. eleştirelim ama üslubu koruyalım. burası sosyal platformlar içerisindeki en seviyeli ortam. bunu bozmayalım arkadaşlar. nezaket çizgimizden taviz vermeyelim. vermeyelim ki sosyal medyanın adeta çöplüğe döndüğü şu günlerde örnek olalım, bu platformu koruyalım.
  • 13006
    adanmış hayatların umudu olan galatasaray'a gönülden bağlı onlarca taraftarının yer aldığı internet aleminin en keyifli mecralarından birisi.

    galatasaray sözlüğe katılalı yaklaşık iki sene kadar oluyor. belki fazladır da. ilk katılmam bir transfer dönemine denk geliyordu. buradaki heyecan, bilgi akışı vs. oldukça cezbediciydi. sonra okul mezuniyeti iş güç derken birazcık uzaklaştım. işler rayına oturunca tabi yeniden fırsat bulup döndüm sözlüğe entry girmeye başladım.

    sözlükte doğudan batıya yurt içi ve yurt dışı çok fazla insan var. her biri kendince yetişmiş aklı başında ve olgun insanlar. belli bir entellektüel algıları bilgi birikimleri mevcut. ama bunu kuşaklara göre ayırmak gerekir. sözlük meşrebince kayıt olmayla belirlenen nesiller kendi içlerinde kullanıcı yaşı ve demografik özellikleri olarak tutarlılık sanırım göstermeyecektir. ancak gerçek kuşakları burada oldukça önemli olarak görüyorum.

    günümüzde artık her türlü enformasyonu doğrudan online olarak gören, bilgiyi hızlı elde eden, hızlı yorumlayan, hızlı tüketen ve yeni bilgi akışına ihtiyaç duyan kitleler mevcut. iletişimin dönüştüğü birey medyası, kendi fikrini beyan etme, kendi içeriğini oluşturma ve istediğini tüketebilme imkanları kişilere zaman&mekan&birey'den bağımsız alanlar sunmakta ve artık hedef kitleleri kitleler yerine hedef birey olarak algılamakta.

    zaman içerisinde yalnızlaşan insan kendi düşüncelerinin amansız savunucusu olduğu gibi kendi fikrine yakın tek tipli mecralarda da bol bol yer aldığı için hayatında, ya da kendini özgür hissettiği ortamda karşılaştığı karşıt fikirlere adapte olmada, reaksiyon göstermede ya da dile getirmede sıkıntılar yaşayabiliyor.

    en önemlisi ise bireylerin sosyo-kültürel ortamda hakim olan özgürlük anlayışını ne derece içselleştirdikleri.

    en nihayetinde burada bir sözlükte yer alıyoruz. belli bir kayıt kuralları var. yazar olabilmek için mesai harcamanız gerekiyor. kimseyi de zorla üyeliğe almıyorlar zaten. üye olduktan sonra da öğrenilmesi gereken çok fazla şey var. entry lerin şekilleri, ceza alma durumları ve pilot olma. ilk başlarda anlamını bilmediğim için pilot luk en yüksek mertebe falan sanırdım havalı gelirdi. *

    özgürlük bireyin istediğini istediği gibi yorumlaması, yaşaması, deneyimlemesi, hissetmesi, dile getirmesi gibi algılanabilir. komünist bir dünya da, devlet ve hukuk düzensiz bir ortamda böyle yaşanabilir ama bir yasa koyucu ve uygulayıcı mekanizma varsa orada özgürlük diğer bireylerin özgürlük alanı bittiği ölçüde geçerlidir. kişi istediği her kelimeyi dile getiremez, her küfrü edemez, her hakarete alkış tutamaz.

    bugüne kadar çok eleştiri entrym de oldu. mustafa cengiz ile ilgili çok fazla sıkıntıları da dile getirdim çok fazla doğrularını da. tudor teknik direktörken çok fazla övdüm ya da yargıladım, eleştirdim kendi vicdanımca ama kimseye, doğrudan tanıdığım ya da tanımadığım kimseye hakarette bulunmadım. bulunana da saygı duymadım.

    aynı renklere vurgun, aynı galibiyetlerle sevinmiş, aynı son dakika golüne çığlıklar atmış, aynı acıları tatmış, aynı tribünü aynı koltukları defalarca dönüşümlü olarak kullanmış, aynı isimleri formasının arkasına yazdırmış kişiler olarak kendi fikirlerimizi savunurken başkalarını incitmememiz gerektiğini düşünüyorum.

    bu sözlük büyük bir renk. bu sözlük türkiye'de başka hiç bir takım taraftarına ya da sözlük mensuplarına nasip olmamış şekilde kulübünün izinde demokratik bir sözlük. tekrarlıyorum demokratik çünkü bireylerin kişisel özgürlük alanını başkalarının da özgürlük alanına göre düzenlediği için.

    dolayısla moderasyonuyla, yazarlarıyla herkes bu sözlüğe üye olurken vaat ettiği üyelik koşullarını yerine getirmeli, sözlük kurallarını yürüten kişilerde eğer yapıyorlarsa şayet * karşıt görüşlü diye ceza vermeyi ya da pilot etmeyi bırakmalılar.

    ne demişti gündüz hoca: galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.

    o zaman yazarı ve moderasyonuyla el ele verip hep birlikte üzülüp hep birlikte sevinelim sözlük. dilimizde sevgi sözcükleri, içimizde insanlık yürüyelim şampiyonluklara.

    ben23rsiz sezonumuzda, eşi ve ben23ri olmayan bir inanmışlıkla, adanmış hayatların umuduna sahip çıkalım ve bir kupayı daha alınterimizle hak ederek müzemize koyalım!

    iyi ki varsın galatasaray sözlük... iyi ki varsın sözlüklerin sultanisi.
  • 13007
    son zamanlarda sözlükte hemen hemen hiçbir konuda, hiçbir yerde yazıları olduğunu görmediğim kişiler nedense sözlükte kaos oluşabilecek zamanlarda, bu muhtemelen bir maç kaybedildiğinde veya herhangi bir transfer yapılamadığı veya olumsuz sonuçlandığında hemen ortaya çıkıp, ''bu fatih hoca varya bu fatih hoca işte şu'' falan. veya ''bu mustafa cengiz varya bu başkan varya bu'' falan. kardeşim ben sizi neden kazanılan bir maç sonrası veya seri gibi nzonzi gibi transferler sonrası futbolcunun nick altına övgüler yağdıran enrtylerinizi göremiyorum merak ediyorum.

    şimdi hemen bunu üstüne alınan ve bu entrye off verenler olacaktır. çünkü o kişiler zaten kendilerini biliyorlar. sıkıntı da yok yani offlayın sıkıntı yok. zaten şimdi bunu yazınca klasik savunma mekanizması olarak hemen ''iyi de kardeşim ben sözlükte çok yazmıyorum ki sadece okumaya geliyorum ve okuyoruuuumm. allah allah ne var ki sana mı sorucam yazmam gerektiğini'' diyecektir.

    hah işte zaten her şey tam da orada başlıyor. aslanım ben senin sözlükte okumak için gelmiş olmana birşey demiyorum ki. zaten sen kendini kendin ele veriyorsun burada. ben sözlüğe okumaya geliyorum, fazla yazmıyorum ki, soru işareti. eveeeet çok güzel. e be güzel kardeşim madem sözlüğe okumaya geliyorsun, fazla yazmaya gelmiyorsun,o zaman ne demeye ortam karışıkken veya ortada seni çokta alakadar etmeyecek bir konuda bir anda yazıp ortalığı daha da karıştırıyorsun?

    yani benim kızdığım nokta bu işte. madem yazmıyorum kardeşim, ben okuyucuyum diyorsun ya, o zaman nasıl takım başarılı iken veya yönetim başarılı işler yapıyorken hani hiçbir şey yazmıyorsun ya, ortam karışık olduğunda da bunu denesen hani? yangına benzin dökmesen hani? şimdi yine ''sanane kardeşim, yazarım yazarım allah allah sana mı soracağım?'' diyenler çıkacaktır. çıksın sıkıntı yok. zaten çıkıp çıkmaması değil mesele. mesele sizin samimiyetinizin olup olmaması. işte bütün mesele bu. sen her olumsuz olayda ortama atlarsan (mecazi manada tabiki) biri de çıkar der ki kardeşim neden hep olumsuz durumlarda atlıyorsunuz? bu takımın yaptığı hiç mi iyi bir şey yok veya teknik kadronun veya yönetimin. eee onlar hakkında da yazın iki satır bir şeyler. hani en ufak bir olayda buraya destan yazılıyor ya. olumlu bir olayda da yazın.

    işte her olumsuz olayda buraya destan yazıp, her olumlu olayda ortadan kayboluyorsanız ben burada samimiyet arayamam kusura bakmayın, sevgili sözlük bu da benim özgür görüşüm. herkes istediğini söylemekte özgürdür ama olumlu şeylerde kafayı kuma gömüp, en en ama en ufak bir şeyde ortama benzin dökenlerin de karnından konuşmaktan başka bir şey yapmadıklarını düşünüyorum. hayır zaten dışarıdan bakınca da komik gözüküyor bu durum. atılan mesajlara bakıyorum hep olumsuz, bir tane şu şu oyuncu çok iyi transfer, şöyle oynarsa şu olur böyle oynarsa bu olur diye yazdığı tek mesaj yok. böyle olunca da komik gözüküyor kimse kusura bakmasın.
  • 13009
    ön edit: bu entry'i notgivingupolarak yazıyorum. ödünç aldığım bu hesap ise öz kardeşim the wazza'ya aittir. bu hesabı, kendisini galatasaraylı yapan, yetmeyip buraya da getiren abisine emaneten verdiği için de teşekkür ediyorum. lütfen kendimi savunma hakkıma saygı gösterin. ve beni, belki de son kez okuyun.

    tanıma geçelim; fatih terim, 2014-2015 yıllarında burada kendisi için neler dendiğine dair kısa bir derleme yaptığım teknik direktördür.

    moderasyondan başlayalım;

    hagipek o toplara girmemiş, zaten genel olarak hocayı seviyor.

    salyangoz mesela, neler yazmış, (bkz: #1977743) dikkat edin, bay ego dendi diye kıyamet kopmuştu ya hani. e buyrun.
    (bkz: #1929789) burada hain demiş mesela. hatta ersun'un teşvikinden daha ağır görmüş yaptıklarını. bak ersun yanal'ın teşvik primi olayını yeğlemiş.
    hele şu entry; (bkz: #1958985) bak hala duruyor. silmeye tenezzül dahi edilmemiş.
    bak mesela burada da düpedüz hakaret var, şeksiz şüphesiz; (bkz: #1577390) efsaneye şarlatan demiş. ve duruyor bu entry de hala.

    hktwoo'ya geçelim; (bkz: #1385951) o da bu entrysinde egosundan dem vurmuş. ego konusunda mutabık mıyız neyiz? neyse, bir de şunlara bakalım;
    (bkz: #1555570) biz bu ifadeyi aziz yıldırım için kullanmaz mıydık? ağır olmuş bence.
    (bkz: #1578515) entry çok uzun, son cümleye dikkat edin yeter. bu cümleyi bugün kullansanız ne olur? sadece soruyorum.
    (bkz: #1597578) "ulan" kelimesi hakaret midir, hukukçu arkadaşlar cevaplasın. hakaretse sıkıntılı bir entry çünkü.
    (bkz: #1598408) koskoca imparatora yalancı denmiş burada da.
    (bkz: #1641827) burada da hocayı direkt hırsızlık yapmakla itham etmiş mesela.

    bak bugün bunların 10'da birini yazan birisinin tüm entryleri didik didik edilir, o kişi fezaya yollanır. bu arkadaşlar sadece yazar değil, moderasyon. yani sen ben böyle bir şey yazarsak "hooop ne yapıyorsun sen" demesi gereken insanlar. kurallar herkes için uygulanacaksa ki hocamız da hep der ya, adaletin olduğu yer diye, buyurun, bu arkadaşlarımızı uçuracak mıyız şimdi? kurallar ali'ye başka veli'ye başka olur mu? vicdanınızla cevaplayın. şahsım adına bu yazılanlar, yazarlığın sonlanması için yeterli değil. ben olsam "biraz daha dikkat hocam" der geçerim. bak ceza bile vermem. ama bunların, dedim ya 10'da birini yazmadım ben.

    sevgi pıtırcığı mocuishle abmizi de yoklayalım mı biraz. hadi bakalım, neler hazırlamış bize. hani bugün diyordu ya, "imparator efsane, eleştiren ya troll'dür, ya fenerli'dir tiz kellesi vurulaaaaa!" diye. bakalım kendi kellesini de koyacak mı ortaya?
    (bkz: #2020372) hocaya bey demeyecekmişiz. kürşat abi öyle diyor. e abi hani efsaneydi bu adam?
    (bkz: #2022415) ha ultraslan ha terim demiş burada da. laf sokmuş kendine göre. yakıştı mı güzel abim?
    (bkz: #1628551) kibirli demiş burada da. kibir = ego olduğuna göre, kürşat abiye göre de terim egolu biri. aman abi ne yaptın?
    (bkz: #1569259) 4. kez geldiği gün diyor, tarihimizin diyor, en karanlık günü olacak diyor, gelmesin diyor. abi adam 1.5 yılda 4 kupa kaldırdı yav.

    bunlar ne abi?şimdi ne oluyorsun sen? troll mü yoksa fenerli mi? moderasyon en ağır cezayı versin mi peki. yazmışsın ya. imparatora laf edenin kanı helaldir diye. bunlara göre katlin vacip. ama biz sana nasıl kıyacağız güzel abim? #ben23rsiz hastag'i öksüz kalır sen olmazsan. konsantrasyon bakınızını sen olmazsan kim verecek. illa biri verir de senle bir başka oluyordu? sana kıyılır mı?

    diğer bir çok yazarın da neler neleri var da çok uzatmayayım etryi.

    ama ortakafagolkardeşim burada uyarmış sizi; (bkz: #1601423) niye dikkate almadınız adamı? niye, çünkü o günün şartları yazdırdı size bunları. o gün öyleydi çünkü. kimse de üstünüze gelmedi. ne diyorsunuz ulan!!! demedi. moda oydu. e bugün de ben böyle düşünüyorum kardeşim. ne var? üstelik sizin gibi, adamı itin bir tarafına sokmadan yapıyorum bunu. yazılarımda hocaya şarlatan, hain, hırsız, bu adama bey falan demeyin vs bir şey var mıydı? öyle bir linçle geldiniz ki, moderasyonu da aldınız o mahalle baskısına. uyduruk kıytırık nedenlerle, yok bu entryde tanım yok, yok şu entry niteliksiz yok bilmem ne. silinen entrylerim gibi onbinlerce çıkarırım şurada. ama amaç belli. çıkarsam da işe yaramaz. benim kellem gidecek. kaçarım yok. neden? hocaya kendine gel dedim çünkü? yanlış yapıyorsun dedim çünkü. durup duruken "gaassaray'dan ayrılırsam floransa'ya dönmek isterim" diyen adama "seni bu halinle almazlar hoca" dedim diye çünkü.

    10 kere ceza almışım. 4.5 yıldır yazıyorum yahu. 5 ayda bir şartelim atsın, ceza alayım ne olacak? terim geçen senenin yarısını cezalı geçirdi de ihraç mı ettiler adamı? bu sene bile cezalı başladı. insandır sinirin tepene çıkar, yazarsın bir şeyler. burası da galatasaraylı'lara ait bir yer. siz ömrünüzde kendiniz için sinirlenme kotası mı koyuyorsunuz? kota dolunca kafanıza sıkıp hayata veda mı edeceksiniz? ne demek yahu 10 kere ceza aldın, öldün çık demek?

    terim eleştirilerine milat mı koyacağız yoksa? birilerinin fetö konusunda koyduğu gibi. teşbihte hata olmasın da öyle mi yapacağız? aynı şeyi yazan iki kişiden 23 aralık 2017'den önce yazan kahraman, sonra yazan hain mi olacak? bu mu yani?

    ben buraya emek verdim kardeşim. hata yaptım mı? bir dünya yaptım. ama troll değilim hele hele fenerli hiç değilim. en has galatasaraylı'yım. mocuishlegibi hikayelerim, salynagozgibi dil bilgim olmayabilir. hagi gibi sakin yapıda biri de olmayabilirim, hktwoo gibi sempatik geçirme taktiğini bilmeye de bilirim. ama galatasaraylı'yım. buralıyım.

    geri istiyorum kardeşim. yazarlığımı geri istiyorum. haksız bir şekilde benden alınanı geri istiyorum. terim, allah korusun, başarısız olursa, 130 milyon €'luk kadroyu şampiyon yapamaz avrupa'da da yürütemezse yine burada herkes sallayacak. o zaman da moda bu olacak ve kimse kimsenin üstüne gitmeyecek. dedim ya allah korusun, bunu ummuyorum tabi ki.
    ama o gün geldiğinde ortalık yine "egoist", "zaten ihanet etmişti", "hoca falan değildi"den geçilmeyecek. ben yazarlığımdan olmakla mı kalacağım? tekrar söylüyorum ben galatasaraylı'yım, buralıyım. başarısızlığı asla umamam. hain değilim troll değilim. ama verin kardeşim yazarlığımı. 2 satır eleştiri yazdık diye, biraz da ayarı kaçırdık diye "siktir git buradan" denecek adam değilim ben. burada da hocadan, hem de 2 kez özür diledim zaten;(bkz: #2736145)

    işte hepinizin huzurunda bir kez daha özür diliyorum hocadan;
    "hocam eleştirilerim sabit ama ayarı kaçırdım kusura bakma. ellerinden öper özür dilerim."

    hadi verin kalemimi.
  • 13010
    ey güzel sözlük!
    keşke benim de 32binküsür entry’m olsaydı, bunların sadece ve sadece 4 tanesi enofsaytentry olsaydı, keşke hep millete gaz verme, konsantrasyon, hadi koçum, bu maçı alacaz, 23. şampiyonluk, 5. yıldız, hüloo amaçlı olsaydı. keşke sana hiç eleştride bulunmasaydım, keşke herkes beni hep beğenseydi. ne olurdu, bazı entryleri hiç girmemil olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için uğraşsaydım. eleştirileri bir kenara bırak diyebilseydim.

    benim gibi düşünmeyenleri bir kenara at diyebilseydim, sen de atsaydın. hiç olmazsa bütün entrylerimi silmek istiyorum yanlışlarım oldu diyebiseydim.

    aslında bu cümleleri kurmayı kendime yasaklamıştım, herkesi övmeyi, herkesi alkışlamayı kendime şiar edinmiştim, böylece bütün entrylerim beğenilecek, sözlüğün büyük değeri olacaktım, hiç olmazsa nick altıma yüzlerce entry girilecek, her yazdığım onaylanacaktı. şimdi her yazdığım kelimeyi, öfkeyle bir diğerine bağlamak zorunda kalmayacaktım.

    oysa sevgili sözlük hiç ofsaytlanma endişesiyle
    yazmadım, ofsayt alma endişesiyle “yazamayan” yazarlardan olmadım, keşke şu ofsayt tuşu kalksın gibi beylik cümleler kurarak seni yönlendirmeye kalkmadım, keşke en beğenilenler ve en ofsayt entryler kalksa da insanlar daha özgürce yazabilseler demedim, bunlar ölü bir düşüncenin hükümsüz yargıları olabilirdi ancak.

    bazı uçurulan yazarlar var sözlük haşa seni eleştirmek hakkım değil elbette birşeyler yapmışlardır, hiç birşey olmasa da birşeyler olmuştur. takip ettiğimiz bir yazarın bir gece ansızın pilot olmasını tabiki de eleştirmek değil amacımız, oh çok iyi olmuş iyiki de gitti zaten hep ceza alıyordu diyen yazarları da “on” tuşuna basarak onurlandırıyoruz yanlış anlama.
    biz böyleyiz işte, bildiğin gibi sevgili sözlük, sağlığına duacıyız.
  • 13011
    bundan böyle her sezon başında yazar arkadaşlarımız lisanslı bir galatasaray ürünüyle fotoğraf çekilip atsın. aidat misali olsun. hem gsli olduklarını anlarız hem de kulüp para kazanır :(

    nası fikir :(

    tamam tamam şaka :(

    en kısa zamanda bulunduğu kaostan çıkması gereken biricik sözlüğümüz. bu süreçte hem yazarların hem de moderasyonun yanlışları olduğunu düşünüyorum. orta yolu bulmak zor değil. sadece samimiyete inanalım.
  • 13012
    notgivingup nickli yazarın uçurulması fatih terim'i eleştirdiği için değil diye paragraflarca yazı yazılıyor. ama fatih terim'in eleştirilemez olduğunu belirtmek için yazılan, kan isteyen entryler girin bakın haftanın en beğenilen entrylerinde en üst sırada yer alıyor.

    bu nedir? bu mahalle baskısıdır. sus demektir.

    --- alıntı ---

    söyleyecek yeni bir şeyiniz yoksa her gün, her dakka bu eleştirinizi fırsat olan her başlıkta ve her seferde tekrarlayamazsınız.

    --- alıntı ---

    ne diyor burada salyangoz? yeni bir eleştiriniz yeni bir görüşünüz yoksa aynı şeyi yazıp durmayın diyor. her puan kaybında belhanda'ya sayfalarca çöp yazılıyor. bakın üçüncü sezona giriyoruz istisnasız her puan kaybında hortluyor başlığı. bir galatasaray oyuncusunu ısrarla yeni bir şeyi olmadan, her dakka her fırsatta gömen adamlardan kaçı uçuruldu?

    tekrar soruyorum bu nedir? bu mahalle baskısıdır. bu sus demektir.

    burada oluşan fişlemeden rahatsızım. son dönemde farklı görüşte olanların ötekileştirilmesinden rahatsızım. bizim beğenmeyeceğimiz birşey söyleyeceksen çok dikkatli olmalısın baskısından rahatsızım. çoğunluğun puan kayıplarında eleştiremediği hoca yerine sürekli oyuncu kötüleyip sürekli transfer istemesinden rahatsızım. asıl zararı veren bu zihniyetin kabul görüp yanlış düşünüyorsunuz diyenin baskılanmasından rahatsızım. direk olarak ifade edilmese de taraf olmayan bertaraf olur yaklaşımından rahatsızım.

    sanal bir ortamda, öyle ortaya trip atar gibi gitmenin kimsenin sikinde olmayacağını bilecek yaştayım. ama ben hayatım boyunca böyle bir düzeni benimsemedim, ya bizim gibi düşün ya sus diretmesini kabul etmedim, böyle bir zorbalığa boyun eğmedim.

    burada oluşan bu düzen artık içinde bulunmak isteyeceğim bir düzen değil. herkese selam herkese veda.
  • 13014
    ne zamandır yazmıyordum. yazmamamın sebebi ise ne yazık ki sürekli aynı şeyleri yazıp yazıp duran 3-5 yazardı. şimdi baktım ikisi pilot olmuş. çok geç olmuş ama resmen sözlükten soğutmuşlardı.

    birkaç sene önce başlayan, geçen sezon zirve yapan ve özellikle bu sezon artık inanılmaz boyutlara ulaşmış bir karalama ve algı operasyonu yapılıyor galatasaray’a karşı sosyal medyada. önce fikret orman’ın trolleri şimdi de ali koç’un trolleri. birlikte olup bu operasyonu yönetiyorlar.

    16 ağustos 2019 denizlispor galatasaray maçı sonrası sosyal medyada fenerbahçeliler tarafından başlatılan terim istifa olayını düzenleyenler hangi kaynaktan besleniyorsa burada da en ufak olayda aynı çığırtkanlığı yapanlar aynı kaynaktan besleniyor. en azından aynı amaca hizmet ediyorlar.

    bir de şöyle bir şey var. adam haklı haksız gerekçelerle (çoğu saçmasapan) galatasaray efsanesine karşı eleştirilerde bulunuyor. fakat birkaç kişi kendisini eleştirince “ooo linç” diye ağlıyor. senin eleştiri hakkın var da eleştirilme hakkın yok mu? bir galatasaray efsanesinden daha mı önemlisin?

    bakın bunların sayısı 10-15 kişiyi geçmez. hep aynı kişiler. sırayla her başlığa yazıp şov yapıyorlar. şovlarının hepsi de kişisel. en çok kullandıkları argüman fikir özgürlüğü. ama başkaları kendileri hakkında fikir belirttiklerinde ya da kendileri gibi düşünmediklerinde olay çıkartıyorlar. senin fikrin hür de seni eleştirenin fikri hür değil mi? sen hadsiz kelimeleri galatasaray efsanelerine karşı kullanabiliyorsun ama bu eleştirilince linç oluyor öyle mi?

    gidin şovunuzu twitterda yapın 17 takipçili hesaplarınızla.
  • 13015
    son yaşanan olaylardan sonra;

    (bkz: notgivingup)

    10 ceza kuralının esnetilmesi gerektiğini düşündüğüm platform. çünkü uzun yıllar yazar olan kişilerin, uzun dönemde 10 cezaya ulaşacak olmaları gayet olası. bu durumu suistimal edeceklere karşı alınacak önlem saklı kalmak kaydıyla, toplam yazdıklarına göre konulacak belli bir oran (%5) veya 1 yıl içerisinde 5 ceza gibi sınırlamalar getirilirse, kural daha adil bir hal alabilir.

    edit: salyangoz'un uyarısıyla, aslında böyle bir kuralın dahi olmadığını öğrenmiş bulunmaktayım. yanlış anlamışım bu durumu, gereksiz kelimeler okumak zorunda bıraktığım renktaşlarımdan özür dilerim.
  • 13016
    merhaba sözlük,

    ağustos ayında yıllık iznim sebebiyle yayınları aktarmakta geciktim. ay başından bugüne kadar gerçekleşen 3 yayınımızın kayıtlarına aşağıdaki linkler üzerinden ulaşabilirsiniz.

    yayınlara yeni isimleri eklemek için yazar arkadaşlara temaslarımız devam ediyor. inşallah sayıyı arttıracağız.

    ilginize teşekkürler.

    https://soundcloud.com/...-ege-yilmaz-10082019

    https://soundcloud.com/...-ege-yilmaz-11082019

    https://soundcloud.com/...-ege-yilmaz-17082019
  • 13017
    her fikirden, her siyasi düşünceden, gönlü sadece galatasaray için atan onlarca farklı kişinin yer aldığı veya yer alması gereken platform.
    fikir sahibi olmak başka birşey, ama hakarete varan yazılar yazmak başka. son zamanlarda bu tarz yazıların sayısı fazlaca artmaya başladı.
    özellikle mağlubiyetlerden sonra sözlüğü tabiri caizse yangın yerine çeviren, herşeyden şikayetlenen, insanın ruhunu sıkan yazılar çok ama çok fazla olmaya başladı.
    (u: notgivingup da evet bu tarz olumsuz yazıları olan adamdı ama benim gözüme en az batan adamlardan birisiydi.)
    bakın nefret dolu zihinlerle buraya gelip nefretinizi kusamazsınız. gerçi bunu toplumun her noktasında ve her kesiminde yapmamanız gerekir. birileri sizin gibi düşünmüyor diye insanlara nefretinizi püskürtemezsiniz.

    konu sadece fatih terim değil. fatih terim'i eleştirebilirsiniz. tıpkı kaideyi taciz eden istisna gibi bir analiz ile yapabilirsiniz bunu veya daha basit haliyle şu şu şu sebeplerden beğenmiyorum ve istemiyorum diyebilirsiniz. ama buraya gelip hakaret edemezsiniz veya dalga geçemezsiniz.

    sadece hoca değil kimseye bunu yapmamalısınız bence. kendisinden nefret ederim ama dursun özbek'e yağlı surat, bakkal vs diye hakaret edemezsiniz, etmemelisiniz.
    yine kendisinden nefret ediyorum artık ama ali koç'a bay vizyon, yalı çocuğu diyip aşağılayamazsınız.

    ama bu durum sadece sözlüğümüze özel bir durum değil maalesef. günden güne daha da kötüleşen ülkemizin genel profili olmaya başladı. özellikle siyasi konularda. birisi diğerine çomar der, öteki berikine terörist yalakasısın, bir başkası faşistsin der.

    bu gidişat iyi değil. birbirimize hoşgörülü olmalı, empati yaparak konuşmalı, davranmalıyız.

    eskilerin güzel bir sözü var. öfkeyle kalkan zararla oturur. o nedenle birşey söylemeden birşey yapmadan sakinleşmek lazım.

    selamlar.
  • 13019
    galatasaray sözlük kuralları başlığındaki doyurucu bilgiden anladığım kadarıyla sözlüğün özlük hakları tamamiyle gs ve hagi'nin elinde bulunuyor. sözlüğü yönetme işini de doğal olarak admin sıfatıyla ellerinde bulunduran mezkur kurucu yazarlar aynı zamanda moderatör sıfatına sahipler ve sözlükte moderasyonu sağlayan diğer moderatörleri de kendileri seçiyorlar. bununla beraber moderasyon ekibi kendileri dahil 5 kişiyle sınırli. iki yazar kardeşimiz de editör sıfatıyla sözlük kurallarına göre entry girilmesini denetliyorlar.

    tahminimce ortalama 500 civarı anlık kullanıcının işlem yaptığı, 5000 adetin üzerinde ziyaretçisi olduğunu düşündüğüm, interaktif sözlükler sıralamasında 10 yılı aşkın süredir istikrarlı biçimde ilk beş 5 içinde yer alan, bu kadar büyük hacimli bir platformun yöneticilerinin hepsinin aynı anda çevrimiçi olmadığını düşündüğümüzde sözlüğün denetim ihtiyacına cevap verilmediğini düşünüyorum.

    yönetimin tek sesliliği açısından moderasyon sayısının sınırlı tutulması anlaşılabilir olsa da, moderasyon ihtiyacına cevap verebilecek çevikliği engelliyor bu tavır.

    özellikle spor etkinliklerinin ve gündemin canlı takip edildiği anlarda denetim elden kayıyor gibi. bu durumu editör arkadaşımız daniel tozser, editör başlığında açıkça ifade etmiş.
    (bkz: #2484006)

    --- alıntı ---
    gündem sekmesine 300 entry düşürmüş bir başlığı okurken bir yerden sonra insanın kafasını epey bir karıştırıp agresifleştiren sözlük şeysi.

    kuralları tam uygulayınca geriye 50 entry falan kalacak olması ise en acısı...

    --- alıntı ---

    sevgili ağabeyim ayrıca kuralların tam uygulanması durumunda, girilen içeriklerin yaklaşık %85'inin sözlük formatı dışında kalacağı için silinmesi gerekeceğini acı acı ifade ediyor.

    demektir ki sözlük kuralları, tam uygulanmadığı için içerik kalitesi düşmüş durumda. burada malesef sorumluluk içerikleri modere etme yükümlülüğünü taşıyan moderasyonun. eğer kuralları ihlal eden içeriklere müdahale etmekte eksik kalınırsa ki öyle olduğunu düşünüyorum, kırık cam teorisi devreye girer. yazarlar ihlalleri artırarak devam ederler. önü alınamaz. bu noktada geçmişe dönük içerik didiklemenin de iğne ile kuyu kazmak olduğu aşikar.
    denetim süzgecinden geçmeden kaliteyi düşüren her içerik, sonra gelen aynı vasıftaki içeriklere emsal teşkil ediyor. bu nedenle, daha sonra müdahale edilen içeriğin sahibi yazarlar, emsal içerikleri gerekçe göstererek moderasyona sitemde bulunuyorlar.
    bu durumu kotarmak başta moderasyon daha sonra biz yazarların elinde.

    bu noktada ben bir yazar olarak bir öneriyle gelmek istiyorum.

    * içeriklerin denetlenmesi:
    sözlük içerik kalitesinin korunması bakımından, gönüllülük esası gözetilerek, editör sayısı artirilsin.
    bu editörleri seçerken kriterler yalnızca moderasyonun uygun görmesi olmayıp, bu durum aynı zamanda galatasaray sözlük anketleri başlığında sözlük yazar ve okurlarına da sorulsun, fikrimiz alınsın. demokrasi ilkesi gözetilsin.

    ** içeriklerin silinmesi/düzenlenmesi/taşınması:
    entry silme sebepleri başlığındaki tanımlamalar daha anlaşılır olsun. bu başlıkta sözü edilmeyen bir sebepten ötürü entry silinemesin. ayrıca ilgili içeriğin sözlük formatını ihlal eden kelime/cümle/paragrafı
    alintilanarak ilgili yazarla paylaşılsın.

    bütün bunların yanında yazarların ucurulmasi hususunda da yine anket yoluyla yazarların fikrinin alınması gerektiğini düşünüyorum. böylelikle moderasyon alınan kararlarda daha katılımcı bir tavır sergilemiş olur bu da haliyle aidiyet duygusunu artıracaktır.

    bir diğer husus galatasaray efsanelerine, sporcularına, yöneticilerine küfür/hakaret edenlerin yazarlığının elinden alınması. bu konuda küfür ve hakaret ifadelerinin kapsamı belirlenmeli. örneğin,
    yüz kızartıcı/küçük düşürücü/onur kırıcı ifadeler açıkça tanimlansin. aksi halde a kişisine kullanılan ifade mazur görülürken, b kişisine kullanılan ifadeden ötürü herhangi bir yazarın yazarlığının elinden alınması hususu ortaya çıkar ki mütekabiliyet esasına aykırıdır.

    son söz, sevgili moderasyon lütfen çoğulcu/katılımcı/eşitlikçi bir yönetim tavrı alın. bu topluluk taraftarın birlikte hareket ettiği, sesini duyurduğu en önemli sanal taraftar hareketi. burayı birlikte daha güzel yapalım.
  • 13020
    (bkz: #2735677)

    normalde 2019 - 2020 sezonu 1. haftasında alınacak basit bir 1-0 lık denizlispor galibiyeti sonrasında nzonzi'nin ve falcao'nun geleceği de düşünülerek bayram havasına şampiyonluk havasına bürünecekken olmadık işlerin olması bazı taktiksel ve bireysel hataların sonucunda sadece ve sadece 3 puan kaybetmiş olmamıza rağmen bir anda karamsarlığa ve resmen bir kelebek etkisi ile bambaşka durumlara sürüklenen sözlüğümüzdür.

    bakın ben dahil ki ben gerçekten de dibine kadar dahilim bu gruba bazen tak dediği yerde sakinleşemeyip gerilmiş olan ortama dikine giderek bir nevi yangına körükle giderek konuşuyor, yazıyor, yorumluyor, iddia ediyor, itham ediyoruz.

    ben hep söylerim söylemişimdir hayatını galatasaray'a endeksli yaşayan bir adamım ben. arkadaş buluşmaları, özel günler düğünler vs. hep galatasaray'a denk getirmemeye haftalık tatilleri vs maçlara göre ayarlamaya çalışırım.

    ben çok seviyorum galatasaray'ı onunla mutlu onunla mutsuz oluyorum ve eminim ki böyle olan ne tek kişiyim ne ilk kişiyim ne de son.

    dolayısı ile kendimize sansür uygulayalım demiyorum ancak dizginleyelim. ne kadar haklı olsak da bazı kırmızı çizgileri geçerken pata küte değil de daha ılımlı olalım. rakiplerin ciğerini sökelimde birbirimize kıymayalım.

    beni burada seven sevmeyen, takan takmayan, saygı duyan duymayan her yazara kendi adıma çağrım ve sözüm olsun elimden geldiğince dilime hakim olduğumca bu çizgiden çıkmamaya çalışacağım. 1 adım gelene 10 adım geleceğim.

    tekrarlamakta fayda görüyorum #aslolangalatasaray.
  • 13021
    son dönemdeki çalkantılı gidişatta yazarların etkisi olsa da moderasyon ekibinin de eylem ve açıklamaları ile bu gidişata tüy diktiği sözlük.

    notgivingup konusunda ki görüşlerimi kendi başlığında belirttim, bana göre haksız bir uygulama ile ucurulmus yazardır, ki yazarların çoğunluğu da bu görüşte sanırım.

    https://anketinho.com/1149

    benim esas değinmek istediğim, bir çok yazar tarafından da dile getirilen "tehdit" dili ve verilen cezalardaki eşitlikten uzak uygulama.

    2 ayrı entry'de bahsedilen "hakarete varan yazı, küçümseme" ile ilgili kendilerine ilettiğim 2 ayrı yazar ceza almamış, pilot olmamış ise "çok ceza almış, bu yüzden pilot edildi" açıklamasının içini nasıl doldurmayı düşünüyorlar merak ediyorum. bana, sana gayet rahat verilen ceza bazı yazarlara verilmiyorsa kendilerine güvenmemizi nasıl bekliyorlar?

    son 2 açıklamanın içerik ve üslubuna baktığınızda da "yapılan manipulasyonlar ne kadar doğru karar verdigimizin göstergesi" , "uçuracağız, bekleyen çaylaklar var" gibi algı operasyonu ve tehditle yazarlara ayar verilmeye çalışıldığını görüyoruz.

    bu üslup ve tehditkar dil bana çok tanıdık geliyor.

    "ali koç lobisi", "dış mihraklar" eksik kalmış, gerçi onu da farklı bir arkadaşımız belirtmişti.

    ben de bu mesnetsiz iddialara verilmeyen cezalardan yola çıkarak "sözlük içi tahrik timi var ve bu kişiler istenmeyen yazarlara hakaret, küçümseme dahil her entry'yi girmesine müsaade edilip karşıt görüşteki yazarlar baskılanmaya, sözlüğe yön verilmeye çalışılıyor, moderasyon tarafından da bu yazılan kasıtlı görmezden geliniyor, ceza verilmiyor" desem hayal gücüm bu arkadaşlarla yarışabilir mi?

    sözlüğün eksi'ye benzediğini düşünüyorsanız, keşke bu üslupla baskılamak yerine tatminkar açıklama ve eylemler ile ortak paydada buluşmayı deneseydiniz. iğneyi de çuvaldızı da yazarlara batırmak hafif tabirle faşizmdir.

    umarım son günlerde ki üslup ve eylemler sözlük yonetiminin ortak fikri değil, kişiseldir.

    üslup hatalarından dönülüp yapıcı bir dille genel bir açıklama yapılıp hem verilen cezalardaki adalet hem de yazarlardaki güven duygusunun geri getirilmesi, ortak paydamız olan "galatasaray" ve "sözlük" için daha hayırlı olacaktır.
  • 13022
    16 ağustos 2019 denizlispor galatasaray maçından sonra ortalığın karıştığı ve hala da toparlanamadığı mekan.

    abi ben cidden anlamıyorum ya 2 şampiyonluk kazanılmış, 3-5 sıkıntı dışında falcao'nun da geleceğini varsayarsak herkesin tatmin olduğu bir kadro kurulmuş, başımızda terim var ve sadece bir 3 puan kaybıyla yaşananlara bak.

    ama tabi sorunun belki de kaynağı budur. başımızda terim var. terim ile meselesi olan da bir ekip var. her tökezlemede ortalığı yangın yerine çevirecekler bunu görev bellemişler.

    peki güzel kardeşim diyorum ben de. yık ortalığı, ağzını boz gerekirse sözlük kurallarının izin verdiği ölçüde. amaç sözde galatasaray ya hani senin terim kompleksinle hiç ilgisi yok ya hani meselenin. hocayla bu işin olmayacağına herkesi inandırmak için dilediğince entry kas. sonuna kadar hakkın bu senin.

    fakat burada kocaman bir sor işareti var. bu takıma uefa kupası zaferi yaşatmış, resmen bitirdiği 9 lig sezonunda 8 şampiyonluk kazandırmış hem türk futbolunun hem de galatasaray'ın gelmiş geçmiş en büyük teknik adamına dilediğin gibi sallayabilirken bu görüşlerinden dolayı eleştiriliyor olmana neden bu kadar yüksek sesle karşı çıkıyorsun?

    yani şöyle mi diyorsun 'ben terim'i eleştiririm kardeşim ama kimse beni eleştiremez'

    o zaman da şöyle bir yanıt gelecek biliyorum. 'benim isyanım eleştirilere değil terim'e dokunanın yanmasına, pilot olmasına'

    peki güzel kardeşim bak şurada notgivingup arkadaşımız bizzat modların terim'e yönelik fazlasıyla ağır eleştirileriniı alıntılamış.

    (bkz: #2737084)

    üstelik sadece onların değil arasan onlarca yazarın en az bunlar kadar ağır laflarını bulursun silinmemiş, dokunulmamış.

    galatasaray sevdalısı anti-terim tayfaya seslenmek istiyorum. 'gitsin abi bu adam, başarı falan benim umrumda değil görmek istemiyorum allah'ın adanalı'sını ben takımımım başında' diye düşünüyor olabilirsin. terim giderse uçup kaçacağımızı bizi engelleyenin aslında o olduğunu da üşünüyor olabilirsin fazlasıyla saçma olsa bile tabi.

    ben saygı falan duymam da sözlüğün bu görüşlerle derdi olduğunu sanmıyorum hatta böyle düşünenler de var zaten aralarında belli.

    buradaki esas mesela görüş belirtilmesi değil yangın çıkartılması. bir yazar bir kötü sonuçtan sonra 10 ayrı başlıkta terim'e kin kusuyorsa bunun adı eleştiri falan değil 'bokunu çıkartmaktır'

    bu delilik haline de müdahale şarttır. iki kere iki dört.

    bir de ''galatasaray sözlük'te terim'i eleştirenler pilot ediliyor' tespitini dillendirmek hele de ekşi gibi lağım çukurlarında sözlüğü karalamak gerçekten hiç yakışmıyor.

    buraya gel dilediğini yaz, eleştir ama malum sitelere gidip bu toplara girmek hoş değil.
  • 13023
    malesef toplum olarak fark edemediğimiz derin bir psikolojik travma altındayız. tahammülün yok olması, sabırsızlık vs vs. bu travmanın yanına bir de ekonomik kriz eklendiğinde iyice tımarhanelik olduk ama farkında değiliz renktaşlarım. iş için ülke dışına çıkan herkesin fark ettiği birşey var, uçaktan indiğinizde havada elektrik yok; son viteste gözü kan çanağında ve delirmek üzere olan insanlar yok.

    bir dinginlik ve sakinlik var, neresi olursa olsun (tabi ki uç örnekler kapsamdışıdır) ve bu sakinlik ile dingilinlik insanları daha saygılı daha özenli - kendilerine, yaşadıkları çevreye, işlerine ve topluma karşı - yapmakta. neşe, mutluluk, huzur, sağlık ve refahta bunları takip etmekte.

    geçtiğimiz 18 senenin en büyük kaybı ne cumhuriyet birikimi tesisler, ne fabrikalar, ne limanlar ne boşalan kasalar - tamamen bu sakinlik hali ve bayağı cehaletin örgütlenerek aşırı özgüven kazanması, sakinleşirsek maddi kayıpları fazlasıyla yerine koyacak beceri ve yetenekte insanlarımız bol.

    beyin göçü ile gidenlerin çoğu - benim nesil sağlam gitti yalan yok ama çoğu belli bir yaştan sonra geri gelme planı yapıyor (içlerinde başarılı profesyonellerden amazon level'ı yüksek, çok çok büyük maddi yatırım alan unicorn start-upçılara kadar - xx.xxx çalışanı olan arkadaşlarım , bildiğim insanlar var)
    tanıdığım bu insanların yarattığı iş hacmi ismi lazım olmayana ama diğer bazılarının zenginliğiyle övündüğü holdingle yarışır.
    gelecek bu insanlar muhtemelen örgütlü cehalet ve örgütlü sinir hastalığı hallerinin geçmesini bekleyecek.

    bu tahammülsüzlük hayatın heryerinde ; taze bir örnek sabah babamla bir lokasyona gittik, ben ayrıldım araçtan tesadüfen bir iş için bir yere geçerken valelerle babamın papaz olduğunu gördüm. arkasına bakarak elde çayla yürüyen vale arabaya çarpmış, karşı kafeden arkadaşı da vale dostuma çarptı diye bitirimlik peşinde - def ettim şiddete başvurmadan ( bitirime fiziksel bir güç göstermek durumunda kaldım o ayrı ) ama sonra tüm enerjim çekildi, zaten tr piyasası bitik şirket yerine babamı alıp sahile götürdüm. 65 yaş üstü adama sataşacak kadar zıvanadan çıkmış bir tahammülsüzlük ve cehalet ortamı var.

    bu ruh hali önceleri - sosyal medya gücünün devşirilmesinin istenmesiyle - ekşi sözlüğe sirayet etmişti , şimdi burayı da ele geçirmek istiyor. twitter zaten bloklamalarla dolu...

    burası bir sosyal medya kalesi ama aynı zamanda bilgi kaynağı ve sosyal bir huzur köşesi . adı üstünde sözlük : thesaraus : girince bilgi içerikli yorumlar önceliktir . (bunu bende atlayıp hatalı giriler girdim ama doktor sağ bırakmadı sağ olsun ^^)

    şimdi salyangoz'u seversiniz sevmesiniz ama kangreni kesip atmak bir gereksinimdir, o da bunu yapmıştır. ben mağlubiyet sonrası kaideyi taciz eden istisna 'nin yazılarını okuyup stratejik olarak düşünerek f1 stratejileri gibi saniyeler saliseler üzerine ve saha dizilişleri hakkında kafa yorarak sonraki maçı beklemeyi tercih ederim. depresyon yaşamak yerine.

    tenis turnuvalarında renktaşlarımın gözlemleri ve hatırlatmaları , diğer sporlarla ilgili hatırlatma ve önizlenimler. burayı nefes alınabilir ve keyifle takip edilebilir kılan budur.

    öbür türlü yapılan şey tamamen arabesk ve mazoşist bir şey - zaten canımız yanıyor sürekli aynı yerden ve başka hassasiyetlerden o acı taze ve diri tutuluyor.

    renktaşlarım ülkece halimiz gerçekten sıkıntılı, bu platformdaysanız ülkenin seçkin bir azınlığındansınızdır; sakince bir durun ve ne yapıyoruz yangına alevle, gazla giderek diye düşünün. sakinleşin öyle dönün.

    bayramın ilk günleri burgazada'da yangın çıktı - feci lodos varken mangal yakılmış sonra sıçraya sıçraya ada gidiyordu yangın helikopteri gelmese - tüm adada toplasan 6 itfaiyeci kalmıştı - bir ekip tatilde bir ekip kartal yangınındaydı.

    yangını parmak arası terliklerle, mayoyla ada gençliği, adayı seven insanlar söndürdü helikopterden sonra - bakın görüntü şu itfaiye aracı yanaşmış ; hortumları halk bağlıyor - en önde itfaiyeci arkada 20şer 30ar gönüllü hortumu tutuyor. bir not 200-300 metre salınca tutmak gerekiyor mobilite için ve yangın söndürülüyor. kozalaklar el bombası gibidir yanınca fırlar ve tutuşturur - 6 itfaiyeci 200 üstü mayolu gönüllü ile 10 dönümlük arazinin malesef yanmasıyla atlatıldı.

    kamyonda su bitti; biz dedik ne bekliyorsun git doldurt yangın musluğunda diye - yani ben ne kadar hazırlıklıysam o adamlar o kadar hazırlıklıydı - ha hortum numaraları ve boru uçları detaylarını biliyorlardı o ayrı. yahu orman işleri hortumları ile itfaiye hortumları birbirini tutmuyor çap olarak - bu kadar düzensiz ve şansa ilerleyen bir ülke burası. resmen süreci itfaiye çavuşu ile aklı selim insanlar yönetti. canla başla söndürüldü.(2003'te ekim ayında yaşanan yangında ormanlık alanın %80'ine yakını yanmıştı çünkü adada insan yoktu).

    hiçbir sistemin hiçbir şeyin önceden düşünülmediği dene ve gör taktiği ile ilerleyen bir ülke - bu platform önceden düşünen insanlarla dolu ve bu sebeple renktaşlarımdan ricam mağlubiyet akşamı biraz beklemeleri ve sonra gelmeleri olacaktır.

    nefes alanlarımızı el birliği ile koruyalım. burası da bir toparlanma, nefeslenme ve ortak tutkuyu paylaşma alanı, tutkumuzu nefrete esir etmeyelim...

    (doktor uzattım, affet ^^)
  • 13024
    son yasanan olaylardan biraz bagimsiz olarak benim de dikkatimi ceken ve hatta platformdan sogutan bazi entryler girilmeye baslayan canimiz sozlugumuz…

    herkes istiyor ki digerleri de kendi gibi dusunsun, bunu kabullendirmek icin de “bunu boyle goremeyen maldir” , “aksini iddia eden gitsin su topu oynasin, futboldan uzak dursun” yada “hala bunu savunan cahildir” tarzinda entyler giriyor.
    futbolun tek dogrusu olmadigini ne yazik ki unutuyoruz cogu zaman…

    tabi ki en demokratik hakkimizi kullanarak ofsaytlayabiliriz ve hatta engelleyebiliriz ancak buraya giren yuzlerce misafir ve hatta karsi taraf taraftari da ne yazik ki bunlari okuyor, yani biz engellesek de genel anlamdan kurtulamiyoruz bu tur yazilardan, kusura bakilmasin ama seviyeyi buralara cekmeye kimsenin hakki oldugunu dusunmuyorum.

    yazar belki hur iradesi ile bir futbolcunun tarzini cok seviyor ama bunu soyletmiyorlar bile, “belhanda sevici” , “terim sevici” . “muslera sevici” yaftalamalar yapiliyor, hani sanki yazarin bu entylerden kisisel bir cikari varmis gibi yakistirmalar yapiliyor.

    bakin bu sozlukte yazarlar cogu zaman cok guzel bir sekilde elestiri yazilari yazabiliyor, hatta yazarlar futbolcular yada hocalar haricinde birbirlerini de irdeleyebiliyor, uslup duzgun olunca formasyon tartismalarini okumak mac analizi okumaktan daha zevkli hale gelebiliyor.

    diger bir konus ise bana kalirsa bir futbolcuyu yada hocayi elestirmek icin elimizde illa bir done olmasina bence gerek yok, ornegin eger izledigin macta takiminin galip gelse bile hic bir organize atagina sahit olmadiysan, illa cikip kurtulus recetesi yazmana gerek yok, cikip ben takimin oyunundan memnun degilim, bence sistemsizlik hakim, takimin iyi kondisyon depoladigini dusunmuyorum yada bu adam bu mevkide oynamamali demek bana cok normal geliyor.

    eger hepimizin derdi galatasaray ise elestiriler yapilacak, sadece kufurvari yaklasim ile kantarin topuzunu kaciranlara yada yukaridaki ornekledigim yaftalamalari yapanlara kurallar sert olmali diye dusunuyorum.
    ayrica hicbir birey yada olusum galatasaraydan buyuk degildir ve zaten hepimizin ortak gorusu budur diye dusunuyorum.

    saygilar
  • 13025
    saygı duymak ile bağlı olmak arasındaki farkın gittikçe unutulduğu bir yer olmaya doğru gidiyoruz sözlükte. buradaki her yazar ( gizli trol denemeleri haricinde ) galatasaray' ı birinci öncelik olarak görüyordur diye düşünüyorum; herhangi bir isim ya da kurum, futbol özelinde galatasarayımızdan daha değerli değildir ama çeşitli başlıklarda ciddi derecede isimler, takımımızdan önemli bir hale getiriliyor adeta. örneğin sneijder' in ayrılık sürecindeki durum, fatih terim' in takımımızdan üçüncü gidişi ve dördüncü gelişi sonrasındaki süreç, diagne transferi öncesi ve sezon sonundaki diagne başlıkları... örnekler çoğaltılabilir ama esas mesele şu, hepimiz takımımızın daha iyi, daha başarılı ve daima en ön sırada olmasını istiyoruz.
    bakın realiteyi herhangi bir şekilde gizleyemez ya da çarpıtamazsınız, son 15 senede her şeyde olduğu gibi eleştiri ve analizde de toplumsal olarak geriye gittik. insanlar saygı duymak ya da benimsemek yerine, hayatlarındaki her kavrama bağlılık duyuyor ve bunların eleştirilmesine gereğinden fazla tepki gösterip, gözle görülen ve hatta çirkefliğe varan tepkilerde bulunuyorlar.
    herhangi bir insan, diğer herhangi bir insanın öznel fikrini kabullenmek veya onaylamak zorunda değildir tabi ayrıca, aynı insan onaylamadığı, katılmadığı veya sempati duymadığı kavram, grup veya kişiler hakkında da saygısızlık, hakaret ya da iftira gibi kavramları kullanamaz.
    aslında bu saydıklarım temel olarak, medeni ve makul insanlar için genel davranış kalıpları olması gerekirken artık adeta kutuplaşma her ince detaya yayılıyor toplumda.
    değerli renktaşlarım, fanatizm son zamanlarda sözlüğümüzde galatasaray temelinde değil kişiler temelinde yapılır hale geldi bu çok ciddi bir sorun. nasıl ki ülkemizde her sorunlu durumda " dış güçler " çığırtkanlığı yapılıyorsa burada da teknik kadro, yönetim veya futbolcu özelinde yazılan her şeye " yalı çocuğu provakasyonu " yaftası yapılıyor. bizimle aynı fikirlere sahip olmayan veya onaylamayan herkes antu trolü değildir, esas odaklanmamız gereken nokta saygı, adap ve üslup.
    umarım herkes kendisine gelir ve sözlük bütünlüğümüz dağılmaz.
    bu sene, hem son 2 senedir şampiyon olmamızın getirdiği baskı, hem takımın oyun tarzı ve sisteminin oturmaması, hem federasyon ve figüranlarının yaptığı yabancı oyuncu manipülasyonları ile zaten çoğu zaman uğraşacağız, bu kadar derdin içinde bir de kendi aramızda bölünmeler yaşamamalıyız.
    her ne kadar eleştirdiğim çok noktası olsa da fatih terim' in de dediği gibi " asıl olan galatasaray' dır " .
App Store'dan indirin Google Play'den alın