öncesi ve sonrasında "el classico" tadında bir klişeler bütününden ibaret ritüellere sahip olan derbi.
flying dutchman blogu, "top 10" departmanının eşsiz tasviriyle...
---
alıntı ---
1-bilet muharebesi: eskiden bu işler biraz daha kolaydı. elektronik ortamda bilet yarışı olmadığından maç günü stadyuma gidip gişeden biletinizi alırdınız. şimdi böyle değil. işin içine tribün grupları, bilet dağıtan aracı kurumlar, deplasman seyirci yüzdesi gibi bir dolu kavram girdi ve bilet süreci işkenceye dönüştü. gece 11'den gidip biletix gişesinin önünde beklemeler, toplu bilet alan bazı tribün liderleriyle istanbul'un kuytu köşelerinde buluşmalar, polis-seyirci kavgaları, karaborsa....bu kuytu köşelerdeki bilet dağıtımlarına bayılıyorum. haber geliyor "beyler galatasaray biletlerini reis bakırıköy yıldıztepe ilkokulu arka bahçesinde bugün dağıtıyor"...hü...orası neresi lan? neden orası hem? niye atıyorum maçtan bir gün önce stadyumun önü değil? karaborsa hadisesi ise bambaşka. bugün haber aldım kapalı tribün için 800 ytl fiyat biçen karaborsacı var türkiye'de. hey maşallah...
2-medya: bakın çok açık konuşuyorum galatasaray fenerbahçe derbisi olmasa, türkiye'de bugün tahminen 1 spor gazetesi ve olduğundan % 50 daha az futbol blogu mevcut olurdu. bu rekabetin yarattığı ivme haberciler için bulunmaz nimet. o 7 gün öncesinden başlayan gazetelerdeki ortada top, yanda 2 bayrak üstte de "6 gün kaldı", "5 gün kaldı", "4 gün kaldı" moduna bitiyorum. sanki tunç çağı'nda yaşıyoruz daha sümerler takvimi bulmamış. ulan biliyoruz kaç gün kaldığını. bir de meşhur medya numarası vardır ki gorky müthiş saptadı bunu. televizyonda spor haberlerinde derbi haberini girerler, bir grup taraftarı gösterirler, taraftar tezahürata başlar, ama tezahürat küfürlüdür, tam küfürlü yerinde kesip konuşmayı girerler. "ayva çiçek açmış, yaz mı geleceeeeek, cimbom kanaryayııııı burda.....derbi hazırlıklarını sürdüren galatasaray günü çift idmanla sürdürdü".......
3-heat: "hafta sonu derbide sahada karşılaşacak iki genç oyuncu eski futbolculardan küçük nurettin'in mağaza açılışında bir araya geldi", "frank de boer ve pierre van hooijdonk'u ortaköy'de bir araya getirdik: saha dışında dostuz ama sahada düşmanız", "hafta sonu oynanacak maç öncesi bir araya gelen iki takımın tribün liderleri dostluk çağrısı yaptılar". robert de niro ile al pacino'nun heat filminde bir gün sonraki banka soygunundan önce oturup kahve içişi vardır ya, o hesap. niye bir araya getiriyorsunuz hafta sonu birbirinin gırtlağına sarılıp, "hepiniz ....pu çocuğusunuz" diyecek insanları? zaten o açılışta bir araya gelme olayı bambaşka. gömleklerin arasında, elde kola kurabiye "3 puan almaya geliyoruz, atmosfer pek etkili olmaz". yabancı oyunculardan eğer daha ileri giden olursa kapalıçarşıda başına bir de fes geçirirler tamamdır. al sana derbi havası.
4-gurbetçilerin saldırısı: "aaaaaabi abi darmstad'dan geldik abi, 3 gün önce yola çıktık, alıcaz abi bu maçı beş beeeş (arkadan ses), en büyük cimboooaaam, lay lay lay lay laaaaaaaaaaaay aaaaa cimbombooooom"......ölüyorum bu gurbetçi moduna. elde bilet, kamera kadrajında aynı anda 6 tane kafa, üstte 10 sene önceki marshall reklamlı galatasaray forması, genelde hangi takım avrupa'ya gelse formasını giyip maça giden, maç bitimine yakın saha kenarında bekleyip içeriye hücum eden tipin türkiye'ye gelmiş versiyonu. bunun bir de yurt içinde uzak illerden gelen versiyonu var. "aaabi urfa'dan geldik abi", "bu maç için mi geldin?", "bu maç için abi"...halbuki kaynının düğünü için orda, maç çıkışı gültepe düğün salonu'nda para takacak. zaten bu toplulukla ilgili haberlerde davul zurna hiç eksik olmaz. arkada köfte dumanı. köfteye zoom, cızırdama sesleri....
5-ünlülere sorduk: "dannnnnn, tuğba özay'dan fenerbahçelileri kızdıracak yorum...3-0 alırız arda, baros, meira atar, meira'yı çok beğeniyorum....böyle yakışıklı hihiihih"...meira rusya'da çiroz organizma. ayrıca yakışıklı olsa ne olacak maç sonu mapus hikayelerini dinlemek için sana mı gelecek? bu ünlülere sorduk muhabbetini çözmüş değilim. ne oluyor bunlara sorunca? bu adamlara sorucağınıza gidin bayrampaşa'da bir kahveye 10 tane masaya oturun, öğreneceğiniz her hikayeden bir haber çıkar. bir de gidip futboldan en az anlayan, en ilgisiz, en boş kafalı mankenleri buluyorlar. bir de mehmet ali erbil var tabi vazgeçilmez. "yarın atlarız büyük ihtimal bu engeli. evet atlarız (sırıtma)...atlarız hehehehe...niye gülüyorsunuz ya atlarız diyorum...ehehe....." şu heriften ne zaman kurtulacak türkiye cumhuriyeti
6-totem: itiraf edeyim blogumuzun nadide yazarı barad-dur son 5 senedir kadıköy'deki maç öncesi "bu sefer yeneceksiniz" diyip duruyor. bir de bunun diğer nadide blog yazarı forzabrian versiyonu var. "kadıköy'e hiç bu kadar rahat gitmemiştim". kadıköy deplasmanlarını hep zorlar esaslı taraftardır. ama 10 senedir tık yok, tablo aynı, gidiyoruz, yeniliyoruz geliyoruz. bu ikisinin dışında totemci tayfamız meşhur. "içimden bir his yenileceğiz diyor, ama umut kesilmez", "rüyamda gördüm yeniliyoruz", "bu sefer hiç umutlu değilim, kazanacağımızı sanmıyorum, çok rahatım o yüzden (halbuki yusuf denizine yelken açmıştır), "maç saati gta oynayacağım maç sonu skora bakarım", "yenilsek de üzülmem, zaten umudum yok (mağlubiyet sonrası kız arkadaşından ayrılır" vesaire vesaire....şahsi olarak bu tür totemlere hiç girmem. kaybedeceğimiz de kazanacağımızı da düşünüyorsam söylerim. aha da söylüyorum. finalle kazanacağız.....finalle kazanicaz!!!!!
7-maç öncesi gider: derbi haftasında otururum internetin başına. maç gününe kadar gülerim. o sayfaları okuyan sanır ki ali sami yen stadı 350.000 kişilik. herkes maçta. herkes birilerini sahaya gömmekle meşgul. "geliyoruz", "bekliyoruz"..."kasımlar sizin mayıslar bizim olsun", kadıköy'den şarkılarla", "gideriz alırız döneriz"...bayılıyorum bu klavye şovuna. tabi bu adamların ancak 25.000'i stadyumda olduğudan geri kalan güruh internet üzerinden canlı yayına geçerler. "penaltı oldu atıyoruz", "25. dakika geçildi üstünüz.", "ahh ümit o kaçar mı?". gider deyince aklıma geldi, yıllar önce manifesto ile "ı-sı-na-ma-ya-cak-sı-nız" diye salyalar saçarak bağıracak bir adam vardı ne oldu ona?
8-yabancı basın ne dedi?: ne dediyse dedi yahu bize ne? "karşılaşmaya geniş yer ayıran macar basını "boğaz'da çiftetelli" başlıklı haberinde ülkenin bu maça kilitlendiğini yazdı". "italyan corriere della sera gazetesinin spottaki ifadeleriyle "squadra partita journalista, banca di roma attacante" yani "bana kimse o stadda 25.000 kişi olduğuna inandıramaz: paolo maldini"...bu yabancı basın bizim derbiyi takip edince ne oluyor, yüceliyor muyuz? görücüye çıkan kızın kendini tüm mahalleye beğendirmesi moduna ne gerek var? bir de bunun yabancı gazeteceilerin akredite mceralarını aktaran versiyonu var. maçı japonya'dan 5, ottawa'dan 6, montevideo'dan 8, tahran'dan 3 gazeteci takip etti. iyi...eeee...
9-amigo yazar münazarası: ismet tongo: galatasaray avantajlı....selçuk yula: fenerbahçe 1 adım önde. vedat okyar: 3 ihtimalli maç. yahu galatasaraylı yazarın galatasaray, fenerbahçelinin fenerbahçe, beşiktaşlı'nın ortada diyeceği yazı dizisini ne yapayım ben. kendimi bildim bileli derbi haftasında bu tam sayfa haberi yayınlarlar. yazarlarımız derbiyi masaya yatırdı. masaya yatırma da şu. bir odaya toplanmış koltuğa oturmuşlar. önde çay, kahve kurabiye. hepsi kendi tuttuğu takımlar için "maçı alır" diye yazmışlar. e zaten biliyorum bunu, niye sayfayı ziyan ediyorsun. bir de son yıllarda ek bir soru koydular: maçın kilit adamı kim olur? allah aşkına galatasaray-fenerbahçe maçında maçın kilit adamı volkan yaman olmaz herhalde. olacak adam sayısı 5 ya da 6. nedir bu fars? ortamda adnan aybaba varsa gerçi eğlenceli olabilir. top sektirir falan...
10-arkayı beşleyelim elfleri: geldik en sevdiğime. hatırlıyorsunuz di mi bu maddeyi. evet evet o. iğrenç 10 ofis karakterindeki adam. burada da konuk oyuncu. pazartesi günü sabah 8 buçuk. benim suratımdaki yastık izi gitmemiş, şimdiden cuma gününün hayalini kurmaya başlamışım. arkadan bir ses: "dutchmaaaaaan olm nasıl koydular demedim mi ben, bu seneyi unut unuuuuut, yerler adamı yerler....". yesinler de bir kere de seni yese birileri. bu ofiste ertesi gün tuttuğu takım sebebi ile arkadaşını kızdırma adamları daha pazar gecesi ertesi günün planlarını kurar, rakibi eğer yenilmişse yatağa daha bir mutlulukla gider, sabah gülerek kalkar. serviste oturur oturmaz "naci bey ne oldu ya dün akşam eheheheh" diye terbiyesizleşir. o an ailevi problemleri, maddi durumu, patronunun aslında bir şerefsiz olduğu hiç umurunda değildir. futboldan çakıp çakmadığı da önemsizdir. ofise girer kurbanlarını seçer. "aykut beeeeeey, guiza var ya guiza.........". bir de bunların 2 yıldır seninle tek kelime konuşmamış arkadaş tipleri vardır. maç biter tak mesaj. "gerçekleri tarih yazar öğlüüüüüüm"...soykırım sebebi...
---
alıntı ---