2
kıymetli basketbolcularımız, teknik ve idari ekibimiz...
bu satırları 16 haziran 2014 galatasaray fenerbahçe basketbol maçının bitiminden kısa bir süre sonra, istanbul'dan çok uzaklarda yaşayan bir taraftar olarak yazıyorum. 2003'deki efsane çeyrek final serisinden bu yana internet ve televizyon el verdiğince galatasaray basketbol takımlarını takip etmeye çalışıyorum. 10-11 yılık basketbol taraftarlığı ömrümde playoutlardan, hatta kadın basketbol takımımızın ikinci lig tecrübesinden tut avrupa şampiyonluklarına kadar her şeyi gördüm. yıllar yılı okuyup dinlediğimiz o yenilmez armada ruhunun geri dönüşüne, doğum sancılarından itibaren tanık olma şansı ve ayrıcalığına sahip oldum.
sezon boyunca yaşadıklarınızı mümkün mertebe takip etme şansım oldu. zaten içinde olup birebir yaşadığınız şeyleri tekrar tekrar hatırlatmak abes. onca şanssızlık yakanızı bırakmasa, hatta sezon başladıktan sonra yeni bir kadro planlaması ile yola devam etmek zorunda bıraksa da bu sezon için koyulan hedeflerin hepsine ulaşmayı başardınız.
şimdi önünüzde tek bir hedef, tek bir adım, tek bir 40 dakika daha kaldı...
biz taraftar için şampiyon olmanın, ezeli rakibe karşı şampiyon olmanın, hele ki ezeli rakibin sahasında şampiyon olmanın ne demek olduğunu kelimelere dökmek zor. içine düşüp kaybolacağımız duygu selini birebir anlatacak kelime sanırım yok...
ama siz bunları ve üzerinizde yaratması muhtemel stresi bir kenara bırakın.
bir sezonun emeği için o akşam o parkede savaşın.
yüzlerce antremanın karşılığını almak için, üzerinizde taşıdığınız formanın şerefi için oynayın.
tarihinin en arsız dönemlerinden birini yaşayan ezeli rakibin, sırf ucuz gövde gösterisi için tüm kurumları arkasına alarak çalmaya çalıştığı; ananızın ak sütü gibi helal olan o kupa için verin mücadelenizi...
(bkz: size inanıyoruz)
bu satırları 16 haziran 2014 galatasaray fenerbahçe basketbol maçının bitiminden kısa bir süre sonra, istanbul'dan çok uzaklarda yaşayan bir taraftar olarak yazıyorum. 2003'deki efsane çeyrek final serisinden bu yana internet ve televizyon el verdiğince galatasaray basketbol takımlarını takip etmeye çalışıyorum. 10-11 yılık basketbol taraftarlığı ömrümde playoutlardan, hatta kadın basketbol takımımızın ikinci lig tecrübesinden tut avrupa şampiyonluklarına kadar her şeyi gördüm. yıllar yılı okuyup dinlediğimiz o yenilmez armada ruhunun geri dönüşüne, doğum sancılarından itibaren tanık olma şansı ve ayrıcalığına sahip oldum.
sezon boyunca yaşadıklarınızı mümkün mertebe takip etme şansım oldu. zaten içinde olup birebir yaşadığınız şeyleri tekrar tekrar hatırlatmak abes. onca şanssızlık yakanızı bırakmasa, hatta sezon başladıktan sonra yeni bir kadro planlaması ile yola devam etmek zorunda bıraksa da bu sezon için koyulan hedeflerin hepsine ulaşmayı başardınız.
şimdi önünüzde tek bir hedef, tek bir adım, tek bir 40 dakika daha kaldı...
biz taraftar için şampiyon olmanın, ezeli rakibe karşı şampiyon olmanın, hele ki ezeli rakibin sahasında şampiyon olmanın ne demek olduğunu kelimelere dökmek zor. içine düşüp kaybolacağımız duygu selini birebir anlatacak kelime sanırım yok...
ama siz bunları ve üzerinizde yaratması muhtemel stresi bir kenara bırakın.
bir sezonun emeği için o akşam o parkede savaşın.
yüzlerce antremanın karşılığını almak için, üzerinizde taşıdığınız formanın şerefi için oynayın.
tarihinin en arsız dönemlerinden birini yaşayan ezeli rakibin, sırf ucuz gövde gösterisi için tüm kurumları arkasına alarak çalmaya çalıştığı; ananızın ak sütü gibi helal olan o kupa için verin mücadelenizi...
(bkz: size inanıyoruz)

