1
olgunluk gerektirir, büyük onurdur, sayınlıktır, güçtür, fedakarlıktır.
ben bugüne kadar bilirdimki galatasaray başkanı, galatasaray camiasının önünde kürsüye çıktı mı o salondan çıt çıkmaz. öyle gördüm ben, alışmışız. en sert eleştiriler bile başkan konuşmasını yaptıktan sonra edepli insanlar tarafından, her noktasında virgülünde saygıdan kopmadan, ibretlik bir üslupla yapılırdı. ben sanırdımki o salonda galatasaray başkanı cumhurbaşkanından daha fazla saygı görür. ben bu genç sayılabilecek yaşıma rağmen takip ettiğim kongrelere dayanarak söylüyorum bunları**, aksini sadece 27 mart 2011'de gördüm bir daha da şahit olur muyum bilmiyorum*.
demek istediğim şu ki o makama erişmek demek o saygıyı haketmek demektir. nasılki her önüne gelen nail olamıyorsa o şerefe, o şerefe nail olanların da 27 mart 2011'deki gibi bir muameleye maruz kalması bence bütün galatasaraylıları rahatsız etmelidir.
burda herhangi bir ismi, ya da grubu savunmak değil amacım. o gün kongrede kürsüdeyken edep sınırını zorlayanlar beni rahatsız edenler. galatasaray'ın başkanı o kürsüde konuşurken salya saçarak bağıranlar beni kızdıran işte, kürsüye el kol hareketi yapan kendini bilmezler burda tartışılması gereken. nasılki oturaklı eleştiren herkesi alkışladıysam bunları da yazmak boynumun borcu. yoksa kimsenin demokratik hakkına lafım yok, ibra etmişsin etmemişsin umrum değil bu noktada, o makama yapılan saygısızlık beni rahatsız eden. galatasaray başkanı böyle bir muamele göremez.
bazen doğru şeyleri bile yanlış yöntemlerle yapmaktan kendimizi alamıyoruz. kendi değerlerimizi kendimiz zedeliyoruz, galatasaray'ın büyüklüğünü zedelemeye kimsenin gücü yetmez elbet, lakin bunun koruyucusu olan makamı biz küçük duruma düşürüyoruz. bize sadece biz zarar veriyoruz.
bundan yıllar sonra da şu anki başkanımız* eminim saygıyla anılacaktır, çünkü galatasaray'a başkan olmuş herkes bunu hakeder.galatasaray terbiyesi de bunu gerektirir.
galatasaray başkanlık makamı herkese nasip olmayacak bir onurdur. saygınlığını korumak da her galatasaraylının boynunun borcudur.
ben bugüne kadar bilirdimki galatasaray başkanı, galatasaray camiasının önünde kürsüye çıktı mı o salondan çıt çıkmaz. öyle gördüm ben, alışmışız. en sert eleştiriler bile başkan konuşmasını yaptıktan sonra edepli insanlar tarafından, her noktasında virgülünde saygıdan kopmadan, ibretlik bir üslupla yapılırdı. ben sanırdımki o salonda galatasaray başkanı cumhurbaşkanından daha fazla saygı görür. ben bu genç sayılabilecek yaşıma rağmen takip ettiğim kongrelere dayanarak söylüyorum bunları**, aksini sadece 27 mart 2011'de gördüm bir daha da şahit olur muyum bilmiyorum*.
demek istediğim şu ki o makama erişmek demek o saygıyı haketmek demektir. nasılki her önüne gelen nail olamıyorsa o şerefe, o şerefe nail olanların da 27 mart 2011'deki gibi bir muameleye maruz kalması bence bütün galatasaraylıları rahatsız etmelidir.
burda herhangi bir ismi, ya da grubu savunmak değil amacım. o gün kongrede kürsüdeyken edep sınırını zorlayanlar beni rahatsız edenler. galatasaray'ın başkanı o kürsüde konuşurken salya saçarak bağıranlar beni kızdıran işte, kürsüye el kol hareketi yapan kendini bilmezler burda tartışılması gereken. nasılki oturaklı eleştiren herkesi alkışladıysam bunları da yazmak boynumun borcu. yoksa kimsenin demokratik hakkına lafım yok, ibra etmişsin etmemişsin umrum değil bu noktada, o makama yapılan saygısızlık beni rahatsız eden. galatasaray başkanı böyle bir muamele göremez.
bazen doğru şeyleri bile yanlış yöntemlerle yapmaktan kendimizi alamıyoruz. kendi değerlerimizi kendimiz zedeliyoruz, galatasaray'ın büyüklüğünü zedelemeye kimsenin gücü yetmez elbet, lakin bunun koruyucusu olan makamı biz küçük duruma düşürüyoruz. bize sadece biz zarar veriyoruz.
bundan yıllar sonra da şu anki başkanımız* eminim saygıyla anılacaktır, çünkü galatasaray'a başkan olmuş herkes bunu hakeder.galatasaray terbiyesi de bunu gerektirir.
galatasaray başkanlık makamı herkese nasip olmayacak bir onurdur. saygınlığını korumak da her galatasaraylının boynunun borcudur.