• 7777
    bırakın konferans ligini, avrupa ligini bile istemiyorum.
    şampiyonlar liginde olalım, ligimizde olalım. yarışmacı olacaksak o seviyelerde yarışmacı olmak için uğraşıp didinelim.
    galatasaray bu seviyelerin takımı, rakip olacaksak bayern, psg, madrid ve city ile olalım. rakiplerimiz de mağlubiyetimize sevineceklerse bu gibi rakiplere yenilmemize sevinsinler. biz buralarin takımıyız.
    skor ne olursa olsun, takımla ve hocayla gurur duyalım, tadını çıkaralım.
  • 7783
    bu gecede artık çok net görüldü ki camianın iç siyaseti 4-5 sene dayanabilirse bu kulüp kendi kabuğunu kırıp artık hem saha içinde hem saha dışında bayern münih, real madrid gibi takımlarla kafa kafaya maddi manevi anlamda savaşabilecek kudrette. yeter ki ''başarılı olan cezasız kalmasın.'' kafasından çıkalım. 2013 yılında tam da makası bu şekil açmak üzereydik. terim-aysal olayı aklımıza gelince hala ah vah ediyoruz. eyy camianın derinleri, büyükleri... çok değil 4-5 sene sabredin. ondan sonra divan kurulunda hayri kozak'tan, taner aşkın'a herkes istediğini istediği kadar eleştirsin söz valla oturup hepinizi dinleyeceğim tv karşısına oturup. ama rica ediyorum bu sefer kimse yolumuza taş koymasın. çünkü olay müzede eksik olan tek kupayı tamamlamayı geçecek gibi duruyor. son olarak iyi ki galatasaraylıyız.
  • 7784
    "kaybedeceksek de böyle kaybedelim" kabilinden bakınca yine başımızı yere eğmediği için varlığına şükrettiğim takımımdır.
    (bkz: 24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı)
    bu maç özelinde, geleceğe dair birçok kazanım da söz konusudur; uefa kupasına giden yolda, bundan daha sürpriz ve acı mağlubiyetler de almıştık. bunların hepsi kenarda dursun.

    ama artık, yalvarırım, övünülecek şeylerimiz bu mağlubiyetler olmasın. asaletimiz bize yeter, ama yetti. artık her sene buralarda olalım ki kazanma kültürümüzü uluslararası seviyelere sabitleyelim. bunun sonsuza yakın etmene bağlı olduğunu biliyorum tabii. hadi artık, oralarda kalalım.

    ben bayern münşen'i kepaze ettiğimiz bir maçta üzülmek istemiyorum. yıllar önce, real madrid'ten içerde fark yediğimiz bir maç vardı; real'i o kadar dövüyorduk ki gol yediğimizde, önümdeki birayı arkadaşımın üstüne devirmiştim (sinirden kendimi kaybetmişim). o maç da bunun gibiydi ve artık gerçekten daha fazlasını hak ediyoruz.

    buralardan düşmeyelim artık. lütfen.
  • 7785
    24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı'nda 1 puan bile alamamış olmamız beni fena halde yıprattı.

    halbuki maçtan önce bayern münih'in bizi yeneceği fikri gayet olası bir senaryo değil miydi hepimiz için.
    madem beklenen senaryo gerçekleşti peki biz neden üzülüyoruz?

    charles m. schulz demiş ki:
    “bir insanın en ağır yükü, gerçekleştiremediği potansiyelidir.”

    evet üzüntümüzün nedeni ilk yarıda oynadığımız oyunla potansiyelimizin farkına varmış olmamız; gel gör ki 90 dakika sonunda maçtan puansız ayrılmak...

    işte bu gerçeğe dönüşmeyen potansiyel insanı kahrediyor.

    galatasaray bizim hayatımız olmuş.
    alt tarafı bir maç denilip geçilecek şey halbuki ancak yaşattığı teessür ile kaç günümüzün moralsiz geçmesine sebebiyet veriyor işte.

    delilik bu fakat ben hastalığımdan razıyım, iyi ki galatasaraylıyım...
  • 7786
    (bkz: 24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı)

    üzmüştür. evet. bir muharebe kaybetttik, savaş devam ediyor. malesef yapabileceklerimiz yaptıklarımızdan fazladır. bu yüzdendir hayal kırıklığımız. dersimizi alacağız elbet ve devam edeceğiz. inatçıyız. asla pes etmeyiz.

    gülbaba o bir gül güneşten yansa da yetiştirmekten vazgeçmedi. hiç bir an vazgeçmedik çanakkale’de bütün sınıf onca şehit versek de… ilelebet bağımsızlık ve cumhuriyet dedik. liseydik, üniversite olduk. insan yetiştirdik bu güzel memlekete.

    bizi ayakta tutan mentaliteyi unutmadan yolumuza devam edeceğiz. bize yakışan budur. atalarımız zafere giden bu taşlı yollardan geçti. ayağını seven gelmesin. zaferler kolay olmaz hiç bir zaman.

    bunun bilinciyle yürüyelim ve zafer elbet gelecek daha önce nasıl geldiyse… savaşıp almak bizim elimizde. adanmış hayatların umudunu yitirmeden aynı ruh ile dirayet ile, zeka, planlama ve strateji ile.

    başka hiç bir kulüp tüzüğünde yazmaz bizim kuruluş amacımız. aslan gururumuz bundandır. aslan gibi savaş galatasaray.
  • 7787
    (bkz: galatasaray/#3760547) sozluk kurallari geregi silinir mi bilmiyorum ama dunden beri 1 100'luk, 1 70'lik simdi de 35'lik actim, son 5 gundur ayik oldugum 1 saat yok, o nedenle bodoslama yaziyorum. her galatasarayli varoluscudur.

    evet arkadaslar, yapimiz geregi biz boyleyiz. dunyada sartre'i, kierkegaard'i, kant'i en iyi anlayacak insanlar galatasaray taraftaridir. hayal etmeyi ve kendini gerceklestirmekle ilgili kaygilari en yogun yasayan biziz. su an sizmak uzere oldugum icin daha fazla yazamicam ama bence albert camus eger futbola devam etse galatasaray'da oynardi.

    cok gurur duyuyorum tuttugum takim ve kulturle. sartre'nin duvari, kierkegaard'in masasi da bizim, iyi ki galatasarayliyim.
  • 7793
    fatih sultan mehmed'in yerine geçen oğlu ikinci bayezıd avdan dönüyordu. bir an önce saraya varıp
    dinlenmeyi düşünürken atını durdurdu, havayı kokladı ve derin derin nefes alıp ferahladıktan sonra sordu:
    "bu güzel kokular da nereden gelir böyle?" yanındaki vezirlerden biri cevap verdi: "padişahım! istanbul kuşatmasına katılan gazilerimizden tabiat aşığı biri vardır ki, o'na gül baba derler. ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyardır. şu yamaçları güllerle ve dahi türlü çiçeklerle donattı. bu hoş kokular o'nun bahçesinden gelmektedir." padişah, vezirin anlattıklarını tebessümle dinliyordu. sözlerini bitirince kararını bildirdi: "merhum babamın bu gazi askerini ziyaret etmek isterim!" artık yorgunluklar unutulmuştu. gül baba'nın kulübesine doğru yürüdüler. kulübeye doğru yaklaştıkça gül kokuları artıyor, insanın gözü - gönlü açılıyordu. değerli misafirlerin geldiğini gören gül baba koştu, onları kapıda karşıladı. padişah, daha atından inmeden sordu: "savaşta bastığı yeri sarsan, barışta oturduğu yeri gül bahçesine çeviren yiğit asker, selam sana!" gül baba mahçup olmuştu, güçlükle konuşabildi: "sizden böyle iltifatlar görmek bizim için ne büyük şereftir sultanım, sağolun!" beyazıd: "sen ki, istanbul'u fetheden ordunun bir neferi olarak şereflerin en büyüğünü almışsın gül baba. o büyük şerefin yanında bizim sözlerimizin hükmü mü olur?" gül baba tebessümle başını öne eğerken padişah atından indi ve gül baba'nın gösterdiği mindere bağdaş kurup oturdu ve o'nun kendi elleriyle pişirdiği kahveyi yudumlayıp yorgunluğunu giderdi. sonra da şöyle bir teklifte bulundu: "dilersen seni saraya alayım. artık çalışma da yaşlılık devrini dinlenerek geçir!" gül baba: "sağolun sultanım! burada oturmak benim için daha iyi. amma bir iyilik yapmak istersen, şu kulübemin bulunduğu yere bir mektep - medrese yaptır ki, memleketimizin çocukları ilim - irfan öğrensinler!"
    gül baba'nın sözleri padişah'ı çok duygulandırmıştı. yerinden kalkarken o'nu mutlu edecek cevabı verdi:
    "gönlün rahat olsun gül baba, dilediğin olacaktır!"
    sonra bahçeyi gezdiler... padişah gülleri okşuyor, eğilip kokluyor ve yanındakilerle konuşuyordu. bu arada gül baba da özenle seçtiği gülleri koparıp demet yapıyordu. padişah ayrılırken o'na bir demet sarı, bir demet kırmızı gül verdi.

    padişah gülleri alıp kokladı, bağrına bastı ve atını sürüp gitti. kısa zaman sonra ise gül baba'nın kulübesi yıkıldı ve oraya büyük bir bina yapıldı. zaman içerisinde okul oldu, hastane oldu ama hep insanlığa hizmet etti. 1868 yılında "mekteb-i sultani" adıyla yeni bir kimliğe bürünen okul, cumhuriyet döneminde de "galatasaray lisesi" adını aldı. gül baba'nın sultan ikinci bayezıd'a verdiği o güzel kokulu sarı ve kırmızı güller önce bu lisenin, sonra da galatasaray spor kulübü'nün sembolü oldu. gül baba'nın türbesi bugün de orada, okulun bahçesindeki yeşillikler arasında duruyor ve ziyaretçilerinden fatihalar bekliyor.

    sonra dedim ki; "iyiki galatasaray'lıyım be.."
  • 7794
    her ortamda alttan alması ve naif davranılması beklenen canımız, aşkımız, her şeyimiz. bu artık bir gereklilikten çok zorunluluğa dönüşmüş gibi lanse ediliyor. tamam türk futbolunun babası olabilir ama yeter. her türlü pisliğe, iftiraya maruz kalıp sakin kalmamız beklenmemeli. taraftar da ona göre reaksiyon almalı. daha geçen gün çocuklara saldırıyordu beşiktaş taraftarı. hadi gel de bu ortamda sakin kalmayı sene.
  • 7795
    ekmeğini yiyen yabancı oyuncuların hayran, bazı yerli oyuncuların ise hain olduğu kulübümüz. işte bunu anlamıyorum, anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. binlerce kilometre öteden gelen uruguaylı, kolombiyalı, fildişili, amerikalı, brezilyalı adamlar bizi unutamıyor. futbol efsanelerinden drogba durduk yere bize olan hayranlığını dile getiriyor, sneijder galatasaray ismini duyunca bi an duraksıyor, taffarel bizi evi olarak görüyor, rooney oğluna galatasaray forması giydiriyor, daha bizimle hiçbir alakası yokken wanda ve icardi çifti kızlarına bizim formayı giydiriyor, icardi bizim için kariyerini riske atıp iğneyle oynuyor ama gel gör ki yerli oyuncular bizden gittikten sonra bize düşman oluyor. bize karşı ekstra motivasyonla sahaya çıkmaları değil de çirkefliğe başvurmaları kızdırıyor beni.

    bir yerli oyuncu için türkiye’de zirve galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş’tır. bu üç büyükten bir teklif geldiği anda koşa koşa giderler. yetenekleri ve çalışkanlıkları ölçüsünde de bu kulüplerde oynamaya devam ederler. yani üç büyükleri üç büyük yapan yerli oyuncular değil, yerli oyuncuları gerçek futbolcu yapan üç büyüklerdir. diğer iki takımdan giden yerli oyuncular her fırsatta bağlılıklarını göstermek için kırk takla atarlarken bizden gidenler nedense bize düşman oluyor arkadaş. biz ne yaptık olum size? paranızı mı yedik, size haciz mi gönderdik, çok iyi oynuyorken sizi amatöre mi yolladık nedir bu nefret? takımdan gönderildiysen tek sorumlusu sensindir arkadaşım. kendini daha çok geliştirseydin de kulüp efsanesi olsaydın lale! (normalde buraya küfür gelmesi gerekiyordu ya neyse) ama yok illa artistlik yapacaklar bize. işte tam da bu sebeple artık anadolu takımlarından vasat, yeteneksiz, sıradan ve hiçbir becerisi olmayan tipleri takımımda görmek istemiyorum.
  • 7797
    türkiye’nin en büyüğü.

    camiamız bu apoleti bileğinin hakkıyla söke söke almıştır. bu camia bu apoleti hak ediyorsa gereğini yerine getirmelidir. üyesine, taraftarına, sporcusuna hakaret edenleri bin pişman etmelidir. sırf soyismi yüzünden açık açık suç işlemekte olan, göz önünde her türlü usulsüzlüğü yapan bir aşağılık zata karşı hakkını vermelidir. bugün ali koç denen herifin ettiği hakaretleri kendisine yedirmelidir. medyanın paralı köpeklerinin bu herifin konuşmalarını normalleştirmesine izin vermemelidir.

    bunu bugün yapmazsa yarın geç olacak. galatasaray camiası öyle çapsız, üç kuruş etmeyecek heriflerin ağzına meze olacak bir camia değildir. bir yola girildiyse gereği yapılmalıdır, yapılacağına inancımız tamdır.
  • 7800
    --- alıntı ---

    burak elmas: "rakip camialar, bu kadar başarılı bir ismin yarattığı rekabet avantajını ortadan kaldırabilmek için erden timur’a karşı itibarsızlaştırma ve kirli propaganda kampanyası yapıyor. galatasaray camiası erden timur gibi başarılı yöneticilerine sahip çıkmak zorunda."

    --- alıntı ---

    tarihinin en kötü, ibra edilmemiş başkanının bile birlik beraberlik çağrısı yaptığı camiadır. işte bu yüzden diğerleriyle aramızda irice bir fark var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın