• 3328
    7 ay oldu babam kadar değerli olan dayımı kaybettim. sana sarıldım, sevdiğime sarıldım ayakta kaldım. 3 ay önce sevdiğim kızda koyup gitti dedik ki başa gelen çekilir sev ulan galatasarayı daha çok sev herşeye inat. 1 ay evvelde babamı kaybettim. hayat üstüste öyle darbeler vurdu ki düşeyim diye ben inadına dik durdum çünkü sarıldım galatasaray'a. adnan polat'ın dediği gibi "küme düşecek kadar kötü olduk ama, şike yapacak kadar şerefsiz olmadık" allah seni başımızdan eksik etmesin galatasarayım bir mani olmazsa bütün acılarımı bi yana bırakıp bu cumartesi yine kavuşacağım sana. beni hayata bağlayan tek değersin ulan galatasaray amiyane bi tabir var ya "küme düşsen kaldırımdan destekleriz" diye aynen öyle. ulan galatasaray söyleyecek anlatacak o kadar çok şey var ki. var ol sen emi. metin'inle tugay'ınla hagi'nle daha sayamayacağım onlarca efsanenle kalbimin öyle derinlerine yazılmışsın ki sensiz geçen her gün bana haram, sana kavuşmak sevgiliye kavuşmaktan daha değerli
  • 3332
    malumunuz üzere galatasaray efsanesi gündüz kılıç namı diğer baba gündüz, mustafa kemal atatürk’ün yaveri kılıç ali’nin oğludur. gündüz kılıç hürriyet gazetesinde kaleme aldığı bir yazısında mustafa kemal atatürk ile olan bir hatırasını ve aralarında geçen diyaloğu şöyle kaleme almış;

    --- alıntı ---

    atatürk şerbetini yudumlarken “gel şöyle otur da seninle konuşalım biraz” dedi ve bana karşısındaki koltuğu gösterdi. oturdum ama inanın, içimin yağları eridi. işin asıl zor tarafının bundan sonra başlayacağını hissediyordum. çünkü atatürk’ün özellikle gençlere, değişik zeka soruları sorarak, onları imtihan etmekten pek hoşlandığını biliyordum. mahcup olmak korkusu bütün benliğimi sarmıştı. fakat çok şükür sorduğu soru korktuğum türden olmadı .

    o sıralarda milli futbol takımımız, halkevleri takımı adı altında, rusya da beş altı maç yapmıştı . maçların çoğunda fena sonuçlar alınmıştı. yaşımın pek genç olmasına rağmen ben de kadroya alınmıştım. ülkesinde olup biten her şeyle ilgilenen atatürk’ün, rusya yenilgileri de gözünden kaçmamıştı. ilk sorusu “neden yenildiniz?” oldu. kem küm ederek bir şeyler söylemeye çalıştım. atatürk, pek üstelemeden ikinci sorusunu sordu: “peki bu yenilgiler seni çok üzdü mü?” dedi. son derece üzüldüğümü anlatmaya çalışırken bir el hareketiyle beni susturup kendi konuştu:

    “dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. yenildikten sonra üzülmekte tabidir. ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. yenilen, hemen toparlanmalı, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle azmiyle daha çok çalışmalıdır” dedi. sonra futbolun nasıl oynandığını anlatmamı istedi. hemen kağıt kalem aldım. oyun sahasını çizerek, o zaman ki değimiyle müdafileri, muavinleri ve muhacimleri yerlerine yerleştirip, onların görevlerini ve ana kaideler ile hedeflerini anlattım. atatürk: “yahu desene, bizim harp oyunları gibi bir şey sizin oyunda. sizin iş de, strateji bilgisi ve kurmay kafası ister” diye önemser önemser başını salladı.

    --- alıntı ---

    son bir kaç gündür de olduğu gibi puan kaybettiğimiz maçlardan sonra maalesef sözlükte müthiş bir karamsarlık havası esmeye başlıyor. eleştirilmedik ne futbolcu kalıyor, ne teknik heyet, ne de yönetim. özellikle transfer dönemi olmamasına rağmen futbolcular, teknik heyet gönderiliyor, verilmesi gereken cezalar, uygulanması gereken yaptırımlar konuşuluyor.

    gerek futbolculara yönelik eleştirileri, gerekse teknik heyetin kadro ve taktik tercihlerine yönelik eleştirileri anlayabiliyorum. ancak bugünden futbolcu gönderilmesini ve bu kadar karamsar bir görüntü çizilmesini anlamsız buluyorum.

    kaldı ki diğer puan kaybettiğimiz maçlardan sonra da yazdığım gibi her şeyden önce ilahi adalet diye bir şey var. bu ilahi adalete ve takımının gerçekleştirdiği mucizelere en çok şahit olan takımda biziz. kazandığımız son dakika şampiyonlukları, rakip sahada karanlıklar içinde kaldırdığımız kupalar, bire iki yüz elli ihtimalleri gerçeğe dönüştürdüğümüz turnuvalar var.

    şu an da oynadığımız maçların çoğunda şikeden hapis cezası almış aslında futbol hayatı bitmiş olması gereken futbolcular bize karşı forma giyiyor. şampiyonluk mücadelesi verdiğiniz takımlar normalde şikeden aldığı cezalarla şu an alt liglerde oynaması gereken takımlar. tüm bu verilmesi gereken cezaları uygulamayan bir federasyon ve onun kurulları var. ve tüm bu kurullara ve bunca adaletsizliğe rağmen sahada mücadele eden bir takım var. sporun içinde mücadele ettiğimiz tüm bu unsurlar yetmiyormuş gibi spk’sından spor bakanlığı’na, gençlik spor müdürlüğünden basınına her fırsatta önümüzü kesmeye çalışan siyasi otorite ile ilintili bir dolu kişi ve kurum var. sahada oynadığınız oyunun da ötesinde bence bunun bir karşılığı olmalı ve inancım odur ki olacaktırda. geçmişte defalarca şahit olduğumuz gibi ilahi adalet sezon sonunda tekrar tecelli edecektir.

    puan kaybettiğimiz maçlarda eleştirilerimiz, futbolcuların ve teknik heyetinde özeleştirisi elbette olacaktır. ancak mustafa kemal atatürk’ün, baba gündüz’e de söylediği ve öğütlediği gibi bu, takımı çökertecek seviyede olmamalıdır. ve tez zamanda toparlanarak daha iyisi için taraftarı, futbolcusu ve yönetimi hep birlikte mücadele etmelidir. baba gündüz’ün o meşhur sözlerinde de söylediği gibi çekilecek bir halat varsa, o halat hep birlikte çekilmelidir. hele de böyle bir dönemde.

    hatırlatma adına, baba gündüz'ün sezon açılışında fubolcularıyla konuşmasında dile getirdiği ve bence her sezon öncesi futbolculara okunması gereken o meşhur sözler;

    “bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. biz sizlere burada galatasarayımız’ın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adamakıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz. galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakarlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.”
  • 3335
    lehine yapilan her hata dogru, aleyhine yapilan her hata yanlistir.

    tum dunya deveye binip fesle gezmedigimizi ogrendiyse bu takim sayesinde. devlet 'visit turkey:)))' saklabanliklarina oluk oluk para akitacagina galatasaray'in onunu acsin.

    bak bir juventus maciyla tum dunya turkiye'yi konustu. devlet hala spk yoluyla galatasaray'i nasil durdururuzun pesinde. ayiptir. millet kiyamet gibi sike yaparken, devleti soyarken uc maymunu oynayin, galatasaray hakkiyla sermaye arttirimi yapinca onunu kesin.

    gotlekler sizi. sinirlendim gece gece.
  • 3338
    kolayı sevmeyen takım, zorlukları seven futbolcuları barındırmış ve babalarından dinledikleri destanlara gördüklerini de ekleylerek çocuklarına anlatacak efsane nesil taraftarlara sahip spor kulübü.

    şu an destan yazmak için herşey mümkün. şike desen mevcut, kollama desen mevcut, açılan puan farkıyla gevrek gevrek gülenler mevcut, 7 hafta kala sami yende şampiyonluk hesapları yapanlar mevcut, idmanda tartışanları street figther karakterleri sanan karaktersizler mevcut. tek eksik şampiyonluk!

    bu şampiyonluk belki de en garip şampiyonluk olacak. 2 hoca, transfer edilen 10 küsür futbolcu, 20 küsür maçta değişen savunma hattı. ama ne olursa olsun bugüne kadar oynanan ve bazen oynanamayan topun önemi kalmadı. 3 derbiyi deplasmanda oynayacak ezeli rakibinin olsaı 1 puan kaybında üstüne çıkma şansımız varsa, drogba da umut da muslera da sneijder de, malzemeci de, sakatlanan futbolcuya soğutucu sıkan sağlık personeli de aynı ciddiyette olacak. artık hatanın telafisi olmayan haftalar geldi. önce şikeyle ateş açtığı hükümeti şimdi yolsuzlukta koltuk çıkan çapsız rakibimize unutmayacağı tokadı atma zamanı.

    memur maaşıyla okuttuğu çocuğunun sene tekrarını duyan adamın yakarışı gibi: "hiçbir şeyinizi eksik koymadık"

    hadi şimdi çıkın, bizim 10 kere dünyaya gelsek de elde edemeyeceğimiz parayı haketmek için canınızı dişinize takın, bizi de diğer takım taraftarlarının 10 kere dünyaya gelseler de mutlu olamayacakları kadar mutlu edin.

    siz üzerinize düşeni yapın,
    söz daha güzeliz baharda.

    mayıslar bizimdir,
    hedef 2014 mayıs.
  • 3346
    bir yaz günü yün sarı formayla başladı seninle sevdamiz yaz maz demedim giydim formayi, böbürlenerek çıktım sokağa top oynamaya, herkes bana bakıyormuş hissi vardı sanki üzerimde. kahvede dışardan camdan izlerdim maçını yenilince üzülürdüm babam teselli ederdi hep. o zamanlar babam belli etmezdi ama şimdi anliyorum belli etmemeye çalıştığını benden fazla üzülürdü belki de. şimdi ise ben teselli ediyorum onu. aşk alışkanlıkmış belki yaşadım gördüm öyleymiş alışınca bırakılamıyor bırakılınca alışılıyormuş. seninki ne aliskanlik ne de aşk seninki tam anlamıyla tarif edilemeyen sanırım. tarif edilemeyen diyorum çünkü bilmiyorum hangi kelimeyi sana söylesem bilmiyorum. aşk ta hayal kirikligi var sende yok, aşk ta güzel günler biter belki sende zor, hadi madem sana aşk diyorlar desinler seninle hayal kirikligi varsa, yerine başkasını koyabiliyorlarsa desinler, başkasına alışabiliyor, sensizliğide alışabılıyorlarsa desinler. illa bir şey söylemek gerekirse sana aşk falan degil sevda desinler.
  • 3347
    elbette gönül ister her zaman içeride şampiyon olmak ya da dışarıda türk olmayan takımları yenmek. velhasıl, futbol bu, bazen takım emeğini ortaya koyar ama galip gelemez. biz de takımla birlikte kederleniriz. bize düşen budur. berabera kalınan bir maç sonrası, rakı sofrası galibiyet ile şenlenmedi diye galatasaray'ın futbolcularına söven, küfür eden adamlara ne anlatabiliriz ki? gitsinler real madrid'i tutsunlar.
  • 3348
    ulan bi dünya sıkıntının, derdin tasanın arasında bir sen varsın, yüzümüzü güldürecek bizi sevindirecek. sen de sırt çevirince olmuyor, düşünce tutmuyor kimse elimizden, kaldırmıyor kimse bizi, ağlarken teselli etmiyor.

    kimseyi beklemiyoruz biz maç saatini beklediğimiz kadar, kimse tutamıyor yerini. belki ben gidemiyorum ama şehir, ülke farketmeksizin geliyoruz peşinden hiçbir beklenti olmaksızın, arma aşkından kör olmuş gözlerimiz görmüyor senden başka hiçbir şey. ama sen çok üzüyorsun be bizi. başarısızlık mı? umrumda değil. sevinçten hüngür hüngür ağlattığın günlere sayarız. ama sen ruhunu ortaya koymayınca sıkışıp kalıyoruz. dağa, taşa sövüyoruz. ama sana tek bir şey diyemiyoruz. nasıl diyelim ki sen galatasaraysın.

    nolur be galatasaray. üzme artık bizi. yeniden aslan gibi savaş.
  • 3349
    milyonlarca euro maaş alıp da sahada sikini kaşıyan futbolcuları koruyanlar bu takımı tutmasınlar. ister galatasaray forması giysin, ister eline kuran alıp hatim indirsin 2014 türkiye'sinde kafadan 3 milyon tl para kazanıp da hafta bir 90 dakika canını dişine takmayan adama küfür etmeyen birak galatasaraylıyı insan bile olamaz. gerektiği gibi çalışmayan futbolcuları koruya koruya futbolu ne hale getirdik. galatasaray kültürü formanın hakkını vermeyen futbolcuyu korumakla ters düşer. babasının cenazesinden erken dönüp antremanlara çıkan hagi'yi, florya'da sabahlayan terim'i, çıkık omzuyla maça devam eden bülent'i, babası hastalıktan ölmez üzereyken antreman kaçırmayan ümit karan'ı ve daha sayamadığım bi çok futbolcuyu unutmayın. galatasaray kültürü odur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın