şu olayı demagoji ile süsleyerek, kendinden olan taraftarı itin götüne sokmaya çalışan yazarları görüyorum.
ister istemez de kızıyorum,
ama sakin sakin anlatmak derdindeyim.
memlekette en çok neye kızıyoruz?
adaletsizliğe, hırsızlığa, cinayetlere, tecavüzlere, geçim derdine, yoksulluğa...
tepedekiler her türlü malı götürürken, hem bunlardan yakınıp, hem de tepki göstermeyen kim?
kapı komşun, bakkal amcan, iş arkadaşın, köydeki akrabaların...
yani,
kendinden olan,
senin gibi olan,
seninle aynı duyguları paylaşan...
şimdi gelelim, ıslıklama mevzusuna.
burak yılmaz ile
selçuk inan'ın imzaladıkları son sözleşmelerde, kaçar milyon tl alacaklarını bilmeyenimiz var mı?
ülkenin dış borcunu sorsam bilmezsin, ama bunu ezbere bilirsin, doğru mu?
e kardeşim, madem bu kadar para dönüyor bu işte, bu adamların canla, başla mücadele etmesi gerekli değil mi?
bak az daha ileri gideyim,
kul hakkına girmiyor mu bu?
mesela
burak yılmaz,
adı çıkmadı mı kardeşim bu adamın,
kendini yere atıyor diye?
dün akşamki
* karşılaşmada, kendisine temas bile yokken,
hatta, belki denese, gol atacakken,
kendini yere bırakmadı mı?
bu hareket, senin ya da benim, bu takım için verdiğimiz emekten çalmak demek değil mi?
sen saatlerce kuyrukta bilet sırası bekle,
asgari ücretin 8'de 1'i olan en ucuz biletten al,
stada gelip maçı izle,
trilyonluk abim gelsin, kaleye topu atacağına kendini yere atsın...
valla, ben evde baya baya küfür ettim,
benim birader şahit,
sahada
ıslıklayan az bile yapmış yani...
selçuk inan,
zaten son iki yıldır anlamsız triplerde,
hoca değişince kendi hepten değişti,
üstüne bir de, hayatını garantileyen kontrata imza attı,
ben taraftar olarak, neden beklemeyeyim selçuk'tan harika hareketler,
nefis asistler?
selçuk, yukarıda bahsettiğim dünkü maçta, neler yaptı?
sağ kanatta bomboş yardıran takım arkadaşına pas atmak yerine,
durdu,
topa bastı,
sanki
taksim meydanı'nda hatun keser gibi ince ince etrafına baktı,
gitti 3 adam arasındaki burak'a pas attı...
adam ilk defa
dikine pas atıyor dedim,
onu da tuttu, geriye doğru attı...
neyi ıslıklamayacağım yahu?
stadta olsam kesin ıslıklardım,
evde en fazla havalara küfür savurabildim.
chedjou'yu bir allahın kulu ıslıklamış mı dün akşam?
ya da
sneijder'i?
semih kaya'yı ıslıklayan varsa bul getir, beraber dübelleyelim.
ya da
dzemali'ye küfreden olduysa, hesap soralım.
ama kardeşim,
her maç ilk 11 başlattığın adam,
her maç saçma sapan hareketlere devam ediyorsa ıslıklanır.
taraftar, bu heriflerden daha galatasaraylı...
uefa kupası kaldırılırken, ıslıklamayanlarımız ile birlikte,
ıslıkladı diye kızdığınız adamlar ağlıyordu evlerinde.
süper kupa zamanı, konvoyda o adamlar da vardı sokaklarda.
ben galatasaraylıyım.
bu forma kutsaldır, nasip olmaz herkese.
üstüne giyen, hakkını verecek.
hakkını vermiyorsa, tepki alacağını bilecek.
gerisi anlamsız romantiklik...
kimse acı çekmeyi sevmez, kendimizi kandırmayalım.
sen başın önde evine giderken, o adam galeri kataloglarını inceliyor olacak maç çıkışı...
ruh falan deyip de konuyu saptırmayalım.
ya adam gibi oynayacak futbolcu dediğin,
ya da
siktir olup gidecek.
hiçbiri babamın oğlu değil.
ama hayatım
galatasaray...
önceliklerimiz belli olsun, gerisi zaten gelecektir.