1
hagi - breaking bad: hagi geldiği günden futbolu bırakana kadar maksimum keyif verdi. çıtayı bir gram aşağı çekmedi. aynı breaking bad gibi. ve tıpkı breaking bad'in sezon finalleri gibi en güzel finali bize getirdi. ve yine tıpkı dizi gibi, ayrıldığında sevenlerini büyük bir boşluk içinde bıraktı.
sneijder - game of thrones: bu dizinin her sezonunda ilk birkaç bölüm hiçbir aksiyon olmaz. olayların temeli yavaş yavaş atılır. son bölümlerde ise adeta kıyamet kopar. sneijder de aynı bu şekilde. onun için kendini göstermiyor, her maç skor yapmıyor derler. halbuki o gene faydalıdır, takımın oyununu kurar, güzel ara paslar atar. sonra fener maçı gelince verir red wedding'i, real maçında verir ejderleri, juventus maçında verir white walker'ları.
kewell - behzat ç.: aynı dizi gibi az oynadı ama oyunu hep keyif verdi. nasıl behzat ç.'nin gününü sürekli değiştirdilerse kewell'ın da mevkisini değiştirip durdular. ama bizim için onu sahada görmek yeterliydi.
muslera - prison break: muslera'nın ilk sezonu prison break'in ilk sezonu kadar efsanedir. hatta ikinci sezonu da öyle. sonra dizi çıtayı yavaş yavaş düşürür, sonra gene yükseltip bir daha düşürür. fakat bittiğinde onun gibisi bir daha gelmeyecektir. gittikten sonra yıllar geçse de muslera hep ne kadar iyi olduğuyla anılacak. tabi şimdi gitmesin birkaç yıl daha kalsın.
selçuk - lost: selçuk çok bozdu. baya bozdu. inanılmaz bozdu. çok fazla bozdu yani öyle böyle bozmadı.
burak - da vinci's demons: ilk senesinde bol bol ağları sarstı, qralımız oldu. ama sonrasında aynı dizi gibi iyice saçmaladı. bir yerden sonra adamın mantık hataları iyice çekilmez oldu. neyse ki da vinci gibi fazla uzatmadan bıraktı.
sabri - arka sokaklar: bi bitmedi.
sneijder - game of thrones: bu dizinin her sezonunda ilk birkaç bölüm hiçbir aksiyon olmaz. olayların temeli yavaş yavaş atılır. son bölümlerde ise adeta kıyamet kopar. sneijder de aynı bu şekilde. onun için kendini göstermiyor, her maç skor yapmıyor derler. halbuki o gene faydalıdır, takımın oyununu kurar, güzel ara paslar atar. sonra fener maçı gelince verir red wedding'i, real maçında verir ejderleri, juventus maçında verir white walker'ları.
kewell - behzat ç.: aynı dizi gibi az oynadı ama oyunu hep keyif verdi. nasıl behzat ç.'nin gününü sürekli değiştirdilerse kewell'ın da mevkisini değiştirip durdular. ama bizim için onu sahada görmek yeterliydi.
muslera - prison break: muslera'nın ilk sezonu prison break'in ilk sezonu kadar efsanedir. hatta ikinci sezonu da öyle. sonra dizi çıtayı yavaş yavaş düşürür, sonra gene yükseltip bir daha düşürür. fakat bittiğinde onun gibisi bir daha gelmeyecektir. gittikten sonra yıllar geçse de muslera hep ne kadar iyi olduğuyla anılacak. tabi şimdi gitmesin birkaç yıl daha kalsın.
selçuk - lost: selçuk çok bozdu. baya bozdu. inanılmaz bozdu. çok fazla bozdu yani öyle böyle bozmadı.
burak - da vinci's demons: ilk senesinde bol bol ağları sarstı, qralımız oldu. ama sonrasında aynı dizi gibi iyice saçmaladı. bir yerden sonra adamın mantık hataları iyice çekilmez oldu. neyse ki da vinci gibi fazla uzatmadan bıraktı.
sabri - arka sokaklar: bi bitmedi.