6
"futbol, sadece futboldur."
peki sadece "futbol" olan, sadece kendisi olan bu şey nedir? bunu hiç düşündünüz mü? sözlüğe göre futbol, topu, kafa veya ayak vuruşu ile karşı kaleye sokma kuralına dayanan ve on birer kişilik iki takım arasında oynanan top oyunu, bir çeşit spor. spor nedir? yine sözlüğe göre, kişisel veya toplu oyunlar biçiminde yapilan, genellikle yarişmaya yol açan, bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü. hakikaten bunun için mi tartışıyoruz biz aylardır, hatta yıllardır? taraf olmak bu sporun doğasındamıdır, hadi doğasındadır diyelim, peki o taraf için sevinçten-üzüntüden göz yaşı dökmek, kavga etmek, götüne pıçak yemek, sözlük-blog açmak, o ortamda entry-post kasmak, ego tatmin etmek, o ego uğruna 6 ayda "ak" dediğine "kara" der hale gelecek kadar fikir değiştirmek, aylarca oyuna senin baktığın gibi bakmayanlara laf sokmak, bunlardamı bu oyunun doğasında? ama "futbol asla sadece futbol değildir." dendiğinde senin aklına farklı şeyler geliyordu değil mi? lucarelli, livorno, st.pauli filan, hatta daha da abartı olarak, 4-3-3, cruyff filan bile geliyor olabilir. ah sen yokmusun sen.. :(
kavramlar karışıyor, "futbol sadece futboldur." derken insanlar ne dediğinin farkında değil. mesele şu ki tüm insanlar, hepimiz, boş ve manasız hayatlarımızı bir şekilde çekilir kılmak için bir takım şeylere tutunmak, değer vermek ya da inanmak durumundayız, futbolda bunlardan sadece biri, ve bu kategoriye girdiği andan itibaren sadece futbol olmaktan çıkıyor. "futbol sadece futboldur." argümanını savunanlar olaya hiç bu şekliyle bakmıyorlar, onlar yukarıda hazcınında belirttiği gibi gereksiz bir "tepki" peşindeler sadece. sevgili kardeşim, senin futbola siyaset karışmasından, livorno'dan, st pauli'den, sistem ve vizyon kavramlarına verilen değerden, avrupa liglerine bayılınırken alt liglerin adam yerine konmamasından yada ali ece'den bu kadar haz etmemenin, bunların sana bu kadar batmasının sebebinin bile futbolun asla sadece futbol olmayışı gerçekliği olduğunu göremeyecek kadar kör müsün? bu başlığa yazılmış ilk post, cümle aleme "futbolun neden sadece futbol olmadığını" anlatmak için kullanılabilecek muazzam bir örnek teşkil ediyor benim gözümde.
anlıyorum, futbolu kıskanıyorsunuz, en azından bu üslubu, belli bir kesimle taşak geçip sonra "ama biz aramızda eğleniyorduk yae :(" deme geleneğini yaratan abileriniz futbolun kendi zihniyetlerinin tekelinden çıkmasına içerlediler, sizide etkilediler. taşak geçtiğiniz kesim ne diyordu: "futbol asla sadece futbol değildir." elbette bu yanlış olmalıydı! zahmet edip üstünde ciddi ciddi düşünmeyi aklınıza bile getirmediniz, değil mi? götüne yediğin pıçak, 22 kişinin bir topun peşinden koşmasını uğruna yenmişti, o takıma duyduğun hiçbir mantıkla açıklanamaz bağlılık ve sevgiyle hiç alakası yoktu, değil mi?
e değil. nasıl diyordu çok sevdiğiniz bir kankiniz: "gelin, kabul edelim."
asıl konu futbolun ne olduğundan çok, sizler tarafından paylaşılamaması. sen alt ligleri, orada oynanan futbolu sev, benim o ligi adam yerine koymamam sana niye batıyor? sen sistemlere inanma, maç analizlerine değer verme, okuma, benim yazmam sana niye dert oluyor? niye yazanlara en hafifi "yeni nesil cmciler" olmak üzere garip garip sıfatlar takarak laf sokuyorsun, neyi çekemiyorsun? birine ikisine değil hepsine söylüyorum bunu, sen kendi dünyanda 17 ekim 1953 galatasaray çatladıkapıspor maçındaki ilk golün gelişimini anlatmaya, tribün anılarını paylaşmaya, tff 14. lig maçlarındaki muazzam heyecanı kaleme almaya, atatürk stadında çekirdek satarken "evet, başkaaaaaa" diye bağıran dayının ne kadar süper bir insan olduğunu düşünmeye devam et. lan oğlum, kim ne dedi lan size? kafanıza göre takılın, niye millete sataşma ihtiyacı duydunuz? sonrada sağda solda mazlumu oynuyorsunuz, twitterda blogda estirip, sözlükte kibarlaşıyorsunuz...
bu sene 3 tane bucaspor maçına gittim izmir'de ikamet eden bir futbolsever olarak. son ikisine tamamen çağıran abimi kırmamak için. zevk almıyorum kardeşim, var mı? "gerçek futbol bu" ayağı yapma bana, ne gerçek futbolu aq, bana en yakın olan futbol bu tv'yi saymazsak, e bana en yakın diye ben niye onu sevmek zorunda olayım? elde bu varsa şükretmek mi lazım lan illa? "evet başkaaaaa" diye bağıran abiden aldığım çekirdekle, arkada dumlupınar mahallesi gençliği telefondan çaldıkları apaçi marşıyla dans ederken bana 2 satır keyif vermeyen futbolumsuyu izlemeyi tercih etmiyorum diye niye senin taşak malzemen olayım lan ben? bi git kardeşim. bak hala kardeşim diyorum. evde oturur barça'yı izlerim, sana giren çıkan nedir? bir tepki var, o kesin ama neye olduğu belli değil. kimse "bu oyun benim sevdiğim şekliyle güzeldir, aksini iddia eden ahmaktır." ve benzeri birşey demedi, ama siz durup dururken laf sokmaya başladınız. biz hep "ülke futbolu geride" dedik, "düzelmesi için bence xxx yapılması lazım." dedik, sen memnunsan şu halinden, aldığın keyif sana yetiyorsa katılmazsın bu fikre, olur biter, nedir? sonra sinirlenince biz suçlu oluyoruz. herkes işine baksa hep beraber şu hale gelmemiş olurduk, fena mı olurdu?
futbol, asla sadece futbol değildir. futbol, insanın kendine yakışanı giymesidir. ben barça formamı giyerim, sende iskenderun dç formanı giy. birbirimize bulaşmayalım, bulaştırmayalım yeter.
peki sadece "futbol" olan, sadece kendisi olan bu şey nedir? bunu hiç düşündünüz mü? sözlüğe göre futbol, topu, kafa veya ayak vuruşu ile karşı kaleye sokma kuralına dayanan ve on birer kişilik iki takım arasında oynanan top oyunu, bir çeşit spor. spor nedir? yine sözlüğe göre, kişisel veya toplu oyunlar biçiminde yapilan, genellikle yarişmaya yol açan, bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü. hakikaten bunun için mi tartışıyoruz biz aylardır, hatta yıllardır? taraf olmak bu sporun doğasındamıdır, hadi doğasındadır diyelim, peki o taraf için sevinçten-üzüntüden göz yaşı dökmek, kavga etmek, götüne pıçak yemek, sözlük-blog açmak, o ortamda entry-post kasmak, ego tatmin etmek, o ego uğruna 6 ayda "ak" dediğine "kara" der hale gelecek kadar fikir değiştirmek, aylarca oyuna senin baktığın gibi bakmayanlara laf sokmak, bunlardamı bu oyunun doğasında? ama "futbol asla sadece futbol değildir." dendiğinde senin aklına farklı şeyler geliyordu değil mi? lucarelli, livorno, st.pauli filan, hatta daha da abartı olarak, 4-3-3, cruyff filan bile geliyor olabilir. ah sen yokmusun sen.. :(
kavramlar karışıyor, "futbol sadece futboldur." derken insanlar ne dediğinin farkında değil. mesele şu ki tüm insanlar, hepimiz, boş ve manasız hayatlarımızı bir şekilde çekilir kılmak için bir takım şeylere tutunmak, değer vermek ya da inanmak durumundayız, futbolda bunlardan sadece biri, ve bu kategoriye girdiği andan itibaren sadece futbol olmaktan çıkıyor. "futbol sadece futboldur." argümanını savunanlar olaya hiç bu şekliyle bakmıyorlar, onlar yukarıda hazcınında belirttiği gibi gereksiz bir "tepki" peşindeler sadece. sevgili kardeşim, senin futbola siyaset karışmasından, livorno'dan, st pauli'den, sistem ve vizyon kavramlarına verilen değerden, avrupa liglerine bayılınırken alt liglerin adam yerine konmamasından yada ali ece'den bu kadar haz etmemenin, bunların sana bu kadar batmasının sebebinin bile futbolun asla sadece futbol olmayışı gerçekliği olduğunu göremeyecek kadar kör müsün? bu başlığa yazılmış ilk post, cümle aleme "futbolun neden sadece futbol olmadığını" anlatmak için kullanılabilecek muazzam bir örnek teşkil ediyor benim gözümde.
anlıyorum, futbolu kıskanıyorsunuz, en azından bu üslubu, belli bir kesimle taşak geçip sonra "ama biz aramızda eğleniyorduk yae :(" deme geleneğini yaratan abileriniz futbolun kendi zihniyetlerinin tekelinden çıkmasına içerlediler, sizide etkilediler. taşak geçtiğiniz kesim ne diyordu: "futbol asla sadece futbol değildir." elbette bu yanlış olmalıydı! zahmet edip üstünde ciddi ciddi düşünmeyi aklınıza bile getirmediniz, değil mi? götüne yediğin pıçak, 22 kişinin bir topun peşinden koşmasını uğruna yenmişti, o takıma duyduğun hiçbir mantıkla açıklanamaz bağlılık ve sevgiyle hiç alakası yoktu, değil mi?
e değil. nasıl diyordu çok sevdiğiniz bir kankiniz: "gelin, kabul edelim."
asıl konu futbolun ne olduğundan çok, sizler tarafından paylaşılamaması. sen alt ligleri, orada oynanan futbolu sev, benim o ligi adam yerine koymamam sana niye batıyor? sen sistemlere inanma, maç analizlerine değer verme, okuma, benim yazmam sana niye dert oluyor? niye yazanlara en hafifi "yeni nesil cmciler" olmak üzere garip garip sıfatlar takarak laf sokuyorsun, neyi çekemiyorsun? birine ikisine değil hepsine söylüyorum bunu, sen kendi dünyanda 17 ekim 1953 galatasaray çatladıkapıspor maçındaki ilk golün gelişimini anlatmaya, tribün anılarını paylaşmaya, tff 14. lig maçlarındaki muazzam heyecanı kaleme almaya, atatürk stadında çekirdek satarken "evet, başkaaaaaa" diye bağıran dayının ne kadar süper bir insan olduğunu düşünmeye devam et. lan oğlum, kim ne dedi lan size? kafanıza göre takılın, niye millete sataşma ihtiyacı duydunuz? sonrada sağda solda mazlumu oynuyorsunuz, twitterda blogda estirip, sözlükte kibarlaşıyorsunuz...
bu sene 3 tane bucaspor maçına gittim izmir'de ikamet eden bir futbolsever olarak. son ikisine tamamen çağıran abimi kırmamak için. zevk almıyorum kardeşim, var mı? "gerçek futbol bu" ayağı yapma bana, ne gerçek futbolu aq, bana en yakın olan futbol bu tv'yi saymazsak, e bana en yakın diye ben niye onu sevmek zorunda olayım? elde bu varsa şükretmek mi lazım lan illa? "evet başkaaaaa" diye bağıran abiden aldığım çekirdekle, arkada dumlupınar mahallesi gençliği telefondan çaldıkları apaçi marşıyla dans ederken bana 2 satır keyif vermeyen futbolumsuyu izlemeyi tercih etmiyorum diye niye senin taşak malzemen olayım lan ben? bi git kardeşim. bak hala kardeşim diyorum. evde oturur barça'yı izlerim, sana giren çıkan nedir? bir tepki var, o kesin ama neye olduğu belli değil. kimse "bu oyun benim sevdiğim şekliyle güzeldir, aksini iddia eden ahmaktır." ve benzeri birşey demedi, ama siz durup dururken laf sokmaya başladınız. biz hep "ülke futbolu geride" dedik, "düzelmesi için bence xxx yapılması lazım." dedik, sen memnunsan şu halinden, aldığın keyif sana yetiyorsa katılmazsın bu fikre, olur biter, nedir? sonra sinirlenince biz suçlu oluyoruz. herkes işine baksa hep beraber şu hale gelmemiş olurduk, fena mı olurdu?
futbol, asla sadece futbol değildir. futbol, insanın kendine yakışanı giymesidir. ben barça formamı giyerim, sende iskenderun dç formanı giy. birbirimize bulaşmayalım, bulaştırmayalım yeter.