resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:63
Uyruk:Hollanda
  • 9
    --- alıntı ---

    çeşitli görüşler var servet’in santrfora geçmesiyle ilgili. elbette bazen bir stoper santrafora geçebilir. ama kim olduğu önemsiz mi? van buyten geçmiş gol atmış. benim bildiğim van buyten ayağı da iyi bir futbolcu. stoperden çok liberoya yakın bir oyuncu.
    asıl önemlisi, rijkaard gibi “ben a planını mükemmelleştirmeyi b planı yapmaktan daha çok önemsiyorum” diyen bir hocanın servet’i santrafor oynatmasıdır. sorun tam da burada işte. çeşitli zamanlarda oyuna müdahale etmediğinden, b planının olmadığından eleştirildiğinde, kendisi çıkıp bu görüşünü söylemişti ve çok büyük destek gördü galatasaraylılardan genel itibariyle. ama sanki hoca da artık günlük başarılar peşinde koşuyor imajı oluşturmaya başladı bende. hatta çok abartırsak, kendi sistemine ihanetinden bile bahsedebiliriz. kupa maçlarında 1. kalecisini değil yedek kalecileri oynatmak bir fikirdir, desteklenir. yedekler de oynasın, maç oynamış olsunlar demektir ki doğrudur. ama aynı hocanın servet’i santrafora alması çelişkidir.

    tam burada gittikçe can sıkıcı bir hal almaya başlayan “rijkaard’ın vardır bir bildiği” yaklaşımına da değinmek gerek. bir maçla, bir oyuncuyla ilgili fikirler yazıldığında içinden çıkamayınca söylenir oldu bu söz. olur mu? olmaz ! çünkü açıklanması gerek rijkaard’ın bildiği nedir?
    hoca bir kurgu yapmıştır kafasında ve ona göre diziliş, taktik hazırlar. oyuncularını buna göre seçer. bir bildiği var derken bunu açıklayamıyorsan yazmayacaksın bir daha. üzgünüm ama, sen bilmiyorsun bir şey demektir. ben de seni ciddiye almam.
    örneğin, savunma oyuncusu çıkarıp forvet almanın bir mantığı vardır. bazen galipken yaparsın bunu, bazen mağlupken. bunu anlatırsın. ama orta saha çıkardı yerine savunma aldı mağlupken, bir anlam veremedim ama “rijkaard’ın vardır bir bildiği” dersen olmaz bu iş, hiç yazma daha iyi, söyleyecek bir şeyin yoksa. alma vaktimizi.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...antalyaspor-3-2.html
  • 10
    --- alıntı ---

    galatasaray, baros, kewell sakatlıkları, devre arasındaki sansosyanel transferlerine rağmen taş gibi bir takım olduğunu gösteriyor. benim eleştirilerim günlük maç sonuçları ve izlediklerim üzerine. yoksa bu takım bu kadar sıkıntıya rağmen dimdik ayakta duruyor.
    tek santrafor arda, sol açık caner, oyunun iki yönünü oynayabildiğini gösteren elano, savunmanın kaptanı neill ile bütün sıkıntılara direnen bir takımdan bahsediyoruz. bu kadroyu, bu oyun şeklini yaratan adamları unutmamak lazım: rijkaard ve neeskens. ve adnan polat, haldun üstünel, murat yalçındağ. teşekkürler.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...galatasaray-1-1.html
  • 11
    ne yapıp ederse etsin uzun yıllar boyu takımımın basında gormek istedigim adam.

    ancak su var, 20-25 yıl da, 20-25 gun de basımızda kalsa tek bir sey yapabilmeliyiz. kendisinin hatalı olabilecegini, yanlıs kararlar verebilecegini, hepimiz gibi bir insan oldugunu idrak etmemiz gerek..

    mesela yedekte sebil gibi adam varken ayhan akman'ı secmesinin "rijkaard'ın bir bildigi vardır" diye savunulmasındansa bunun bir hata oldugunu kabul etmemiz gerekir. hataları oldugu zaman bunları soyleyip, "hoca bunu yanlıs yaptı" cumlesini kurabilmeliyiz.. bir "insan"dan bahsediyorsak hatalı olabilecegini de kabul etmeliyiz..

    elbet bir bildigi var, elbet bizden daha fazlasını biliyor ama uyguladıgı bazı seylerin yanlıs/hatalı olabileceginin kendisi gayet farkındadır, biz de farkına varabilmeliyiz bunun..

    http://artemiofranchi.blogspot.com/...galatasaray-1-2.html

    buradaki yazının da ana fikri bu.. bastaki paragraftaki tuzaga dusmeyin ama.. yazının sonunda acıga kavusuyor isin dogrusu..
  • 12
    elindeki son forvet nonda'yı gönderdiği için değil; nonda'yı, oynatmadığı dos santos'u transfer etmek için göndermesinden dolayı tepki çekmektedir kendisi... hala farkı anlayamayanlar varsa yazıktır...

    bir de nonda'nın takıma bir katkısı, bir etkisi olmayacağından bahsedip aklınca tepki gösterenlerle dalga geçmeye çalışan dehalar var ki onlara söyleyecek söz yok... adamın oynadığı süre ve attığı goller ortada...

    http://www325d.mackolik.com/...Default.aspx?id=7262

    yani illa göndermeyi düşünüyorsa sezon sonu gönderse daha iyi olurdu. zaten sözleşmesi bitiyordu... dos santos'u da sezon sonu alırdı...
  • 19
    elindeki yeteneği kısıtlı orta saha oyuncularıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor ve buraya oyuncu alnmasını istemediği için eleştiriliyor. "biz hep söyledik abi, takımın box to box orta saha oyuncusuna ihtiyacı vardı ama gio ve jo alındı." gibi sözler sıkça ortaya atılıyor. sormak isterim; ara transfer döneminde, başarılı olmak isteyen hangi kulüp kaç paraya böyle bir oyuncuyu bize verecekti? altay bile musa çağıran için "size veririz ama sezon sonuna kadar bizde oynasın." dedi. "peki bu transfer sezon başında neden yapılmadı?" gibi haklı bir eleştiri getirebilirsiniz. o zamanlar rijkaard da işin böyle olacağını düşünmedi belki. hatırlarsanız ilk geldiği zaman "maç kasetlerini izleyip takımı analiz edecek." haberleri çıkmıştı. bu analizler sonucunda önceki sezonlarda ayhan, mehmet, arda ve kewell'ın görüntülerini izleyip sadece sağ kanada transfer istemesini normal kabul etmek gerekiyor. tabii elde bir de sakatlıktan çıkıp pas trafiğine denge getirmesi beklenen linderoth vardı. haliyle bu eleştiri de yersiz hale geliyor.

    her şeye rağmen ara transferde bir orta saha oyuncusu transferi düşünülmüş olabilir ama kewell ve baros'un sakatlıkları işleri çok karıştırdı. "baros'la yıprat, nonda'yla vur" taktiğinin diğer elemanı nonda da tek başına bir şey yapamayınca forvet ihtiyacı ortaya çıktı. o yüzden jo alındı. diğer taraftan; kewell'ın sakatlığı da takımı etkiledi. aynı mevkide oynayabilen arda'nın zaman zaman düşen formu*, caner'in aynı zamanda hakan balta'nın da alternatifi olması yönetimi bir de kanat oyuncusu transfer etmeye itti. ha neill transferini konuşmaya gerek görmüyorum, sezonun başından beri bir stopere ihtiyacımız olduğu konuşuluyordu ve geldi. zaten lig başlamadan önce de kendisi için bir çalışmamız olmuş ama gelmemiş.

    rijkaard barcelona'ya geldiği ilk sezonda ligi ikinci bitirdi, sonraki sezon şampiyonluk geldi, diğer sezon hem şampiyonluk hem de şampiyonlar ligi şampiyonluğu geldi. 2006'daki bu başarıları kazanan futbolcuların birçoğu rijkaard'ın geldiği sezon, o sezonun ikinci yarısı ve sezon sonunda beraber oynamaya başladılar (http://en.wikipedia.org/...07#Squad_information ). yani rijkaard'a lazım olan tek şey zaman ve destek. şampiyon olursak mutlu olurum tabii aksi bir sonuçta kulübün ve futbol takımının gittiği yapılanmaya desteğin sürdürülmesi gerekir.
  • 20
    --- alıntı ---

    futbol dünyasındaki herkes tarafından hem futbolculuğu hem hocalığı ile iyi tanınan biri. her anlamda “iyi” tanınır. üst düzey futbolculuğundan sonra yine üst düzey hocalık yaptı.

    şimdi galatasaray’ın başında. adnan polat’ın, galatasaray futbol takımının başarılarını sürekli kılmak için yaptığı önemli hamlelerden birinin en önemli figürü.
    biliyoruz ki, rijkaard, sistem adamı. futbol anlayışına göre, bol pas yapan, topla oynamayı seven, sürekli hücum çeşitlemeleri yapan bir takım oluşturmak istiyor.

    cruyff’un “top bizde olursa rakibimiz gol atamaz” , “futbol basit bir oyundur. zor olan, futbolu basit oynamaktir”, “üst üste 30 pas yaparsan, top kendiliğinden kale çizgisini geçer” sözlerini doğru kabul etmiş ve bu sözleri gerçekleştirecek bir takım yapan hocadır rijkaard. cruyff’un bu sözleri aslında ideal futbol takımını tarif ediyor. rijkaard’ın bunun peşinde koşması çok önemli. galatasaray için bir şans.

    bu tip futbol anlayışının çok büyük handikapları da var. özellikle türkiye gibi futbolcuların fundamental eksiklerinin çok olduğu bir ülkede. işin kötüsü futbolcularımız, rijkaard gibi bir hoca ve futbol anlayışıyla karşılaşana kadar eksikliklerini fark etmiyorlar bile. biz izleyiciler de çok fark etmiyoruz aslında.
    ne zaman ki, galatasaray bol pasla oynamaya, kaleciyi de pas organizasyonu içine sokmaya başladı, o zaman özellikle savunma oyuncularının defoları ortaya çıktı.
    yine orta saha göbeğinde savunma oynayan oyuncuların pas yapamamaları sebebiyle takım sıkıntı yapmaya başladı. geçen sezonların yıldızlarının yaldızları döküldü.

    bu açıdan bakıldığında işi zor rijkaard’ın.
    galatasaray’ın elindeki kadro rijkaard’ın istediği futbolu tam olarak oynayabilecek yapıda değil, çok eksiği var. elimizde 4 savunma ortası var, hepsi milli ama sadece ikisi pas futboluna yatkın. yine beş orta saha göbeği oyuncusu var, ama sadece bir tanesi istenen kalitede.
    diğer mevkilerde sıkıntısı yok takımın. hem kalite hem de derinlik olarak birbirini ikame edebilecek sayıda oyuncu var. hem forvet hattında hem savunma kanatlarında sıkıntısı yok.

    yeniden öğrenme sürecine giren yılların profesyonellerinin adapte olma güçlüğüne, yapılan yatırımların karşılığını alabilmek için şampiyon olma baskısı, seneye yeni statta şampiyonlar ligi oynama isteği, kadroyu güçlendirmek için yeni yatırımlara kaynak yaratma zorunluluğuna rağmen çok başarılı bir sezon geçiriyor galatasaray ve frank rijkaard.
    saha içi açısından eksikleri yok mu rijkaard’ın , var elbette. mesela en önemli bölgede topa basıp pas yapacak adamı elano’yu oyundan alması. yabancı sınırı yüzünden öyle yaptığı söyleniyor. iyi güzel de forvete oyuncu almak için orta sahayı rakibe teslim doğru değil. yabancı forvetlerden birini çıkarıp yerine yabancıyı alması daha doğruydu. tabii ki sonuçlardan sonra söylemek kolay, hoca da fark etmiştir bu yanlışını sanırım.
    ara transferde de tartışılacak kararlar alındı. bahsettiğim baskılar ve bahsetmediğim sakatlıklar sebebiyle transfer yapıldı. sonuç pek başarılı olmadı, olamayacağı da belliydi aslında. ama bir çok faktör var elbette transfer için. ihtiyaç duyulan oyuncu tipi, oyuncuların transfer olabilme durumları, ücretleri, yabancı sınırlaması gibi. her şey göz önünde bulundurulmuştur sanırım. bence yaptığı yanlışlar bunlar elbette, hata olarak kabul edilse bile çok büyük hatalar değil. hani bazılarının iddia ettiği gibi, gönderilsin, istifa etsin gibi bir durum yok. takım şampiyonluğa koşuyor, daha ne yapsın ilk senesinde.

    rijkaard, takımına istediği futbolu oynatana kadar ısrar eden, bir çok kez açıkladığı gibi b planı peşinde koşmaktansa, a planını mükemmelleştirmeye çalışan bir hoca. dünya futbol tarihi rijkaard’ın seçtiği yolun doğru olduğunun kanıtlarıyla dolu.

    ülkemizde pek bilinen, eksikliği hissedilen, talep edilen bir şey değil, bir futbol ekolüne sahip olmak. ekol yaratan, bunu sürdüren ancak kısa süren denemeler oldu sadece. en başarılı ve en yakından bildiğimiz örnek fatih terim’in 96-2000 galatasaray’ı ve devamını sağlayan dünya üçüncüsü milli takım. diğeri de ersun yanal’ın oturtmaya çalıştığı futbol anlayışı. fatih hocanın ekolü, kaos futbolu diye adlandırdığımız müthiş bir hızla, rakibe baskıyla oynanan, rakibi boğan, kazandığı toplarla hızlı oynanan bir futbol anlayışı. çok yetenekli, fiziği güçlü ve kondisyonu yüksek oyunculara ihtiyaç duyar bu futbol. ersun yanal’ın anlayışı da biraz kaos futbolu biraz pas futboluna yakın. ancak hiçbir zaman tam olarak gösterecek zamanı olmadı.

    türkiye’de talep edilen sadece başarı. sabır yok.
    bunları kıracak, geleceğe yatırım yapacak ön görülü başkanların yapacağı en önemli iş frank rijkaard gibi bir hocanın takımın başına getirilmesi. adnan polat yönetimi bunu başardı.

    büyük takım hocası olmak zordur. herhangi bir takım hocası olmak da zordur aslına bakarsanız, okul takımı bile olsa.
    25 futbolcu, 10 civarında yönetici, malzemeci, masör, yardımcı hocalar falan derken 50 civarında insanla birebir çalışırsınız. taraftar ve medyayı daha saymadım bile.
    büyük takım olunca medya ve taraftar baskısı sizi cenderenin içine sokar. bu baskıyla baş etmek hiç kolay değildir. kimisi mourinho gibi, fatih terim gibi ayar üstüne ayar verir. kimi de rijkaard gibi muhatap bile olmaz.
    iş futbol tekniği, taktiği değildir. capello, hiddink, mourinho gibi hocalar nasıl oluyor da her yerde başarılı oluyorlar. futbol atla deve değildir, sahada oynanan oyunu hepimiz görüyoruz, biliyoruz değil mi? iş sadece bu olsa ben de yaparım galatasaray’a hocalık. ama topçu beni dinlemez ki. ben olsam ben de dinlemem zaten.
    ama rijkaard’sanız 3-0 önde başlarsınız ve sonuna kadar hak etmişsinizdir zaten.

    rijkaard, sezon boyunca doğru yolda ilerledi, çok fazla taviz vermedi prensiplerinden. prensipten taviz vermedi sert bir ifade aslında, ama rijkaard’ın prensipleri o kadar insanca ve yumuşak ki, hiçbir gerilim yaratmıyor. oyun anlayışımı değiştirmem, kamp yapmam, tribünden tepki gören oyuncuyu oyundan almam rijkaard’ın prensipleri. kim böyle bir hocayla çalışmak istemez ki.

    burnu havada olmayan büyük bir özgüven var rijkaard da. daha önce de yazmıştım, basın toplantılarında, söyleşilerde sıkılıyor gibi geliyor bana. bir gün mesela “elano’yu niye çıkardınız?” diye sorduklarında , “ya boşverin bunları, gidelim boğaz’a rakı balık yapalım, bu kadar takmayın futbola kafayı” diyecek gibi geliyor.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...ank-rijkaard_27.html
  • 21
    --- alıntı ---

    söyle be hocam. bir umut ver be hocam. hata yaptıysan hata yaptım de. daha iyi olmalıydık de. adam yerine koy bizi ve dürüst ol hoca lütfen....

    hocam söyle bunca yıllık hakan balta varken neden caner? hocam söyle caner antremanlarda orta yapabiliyor mu yoksa maçta olduğu kadar antremanda da mı kötü. hani orta yapmayı bırak pas vermesi gereken yerde niye pas vermiyor bu adam. yoksa sen mi söylüyorsun hocam

    hocam söyle mustafa sarp'ta ne görüyorsun? eğer amacı adama basıp defansif anlamda güçlü tutmaksa takımı neden elano kadar defans yapmıyor bu adam. hocam söyle 30 yaşına gelmiş mustafa sarp a futbolu baştan öğretebiliyor musun.yoksa sene sonu yolcular mı.

    söyle hocam. taraftarı ciddiye al söyle biz seni seviyoruz sana güveniyoruz önümüzdeki seneler daha da iyi olacak diyoruz ama hocam bu takım niye sene başındaki oyunun yarısını oynayamıyor..

    ya da boşver hocam. canın sağolsun.

    sikmişim şampiyonluğu sana bişi olmasın

    --- alıntı ---

    http://sinirhastasi.blogspot.com/...ocam-bekliyorum.html
  • 23
    galatasaray'ımızın teknik direktörü.
    sezon başından beri birçok kişi ona güveniyor. taraftar takım yenildiğinde hiçbir teknik direktöre duymadığı saygıyı kendisine gösteriyor. çünkü bir ismi, bir etiketi var. barcelona ile büyük işler başarmış, şampiyonlar ligini kaldırmış bir teknik direktör kendisi.

    yenilgilerinden sonra bu sözlükte rijkaard'ı eleştiren birçok sözlük yazarı oldu. ben rijkaard'a sahip çıkılmasını destekleyen bir kişi olarak bile bu karşı çıkmalara herhangi bir tepki göstermedim. eğer ki insansak, hepimizin farklı bir çevre yapısı, düşünme şekli varsa olacaktır bunlar. kimse diğeri gibi düşünmek zorunda olmadığı için bu eleştirilere tepki göstermedim. hatta bazen rijkaard'ı eleştirenlere gözü kapalı saydıran, kullanıcı başlığını açıp "aha rijkaard'a saldırdı. troll la bu. giydirin, uçurun kanatlandırın" muhabbeti yapanlardan özellikle tiksindim. düşünce faşizanlığıdır bu çünkü. eğer sözlükler belirli bir seviyede düşünme potansiyeline sahip, iki lafı bir araya getirebilen kişilerin bulunduğu, demokrasinin limitlerine kadar kullanıldığı bir ortam ise bu davranışlar neden?

    rijkaard barcelona'da elde ettiği başarılarla kulübümüze geldi. orada müthiş bir oyun sistemi kurmuş, şimdi uzay takımı diye adlandırılan barcelonanın temellerini atmış, uzaydan geldi söylentileri çıkan lionel messi, xavi, andres iniesta gibi oyuncuları günümüzde oynadıkları oyun sistemine ilk defa monte etmişti. herkes bu umutla baktı galatasaray kariyerine de. o geldikten sonra adeta futbol sözlüğümüz genişledi. herkesin ağzında dolaşan total futbol kelimesi çıktı mesela. revizyon kelimesi yolda bağ-kur sırasında en arkada bekleyen yaşlı amcanın bile kelime lugatında yerini aldı. millet 4, 3 ve 3 rakamlarını yanyana görünce "ahanda galatasaray'ın oyun sistemi" dedi mesela. rijkaard'ın gelişi böyle bir etki yaptı işte. herkes ondan bir şeyler bekledi kısaca.

    bugun rijkaard'ın galatasaraya geldiği günden bu yana yaklaşık 300 gün geçti. yani neredeyse bir sene. galatasaray avrupa ligine çok gerilerden başladığı için haziranın sonuna doğru çalışmaları açmıştı yanlış hatırlamıyorsam. çok fazla maç yaptı haliyle. ama ne yazıkki bu 300 günde galatasaray'da gözle görülür bir oyun sistemi hala oturmuş değil. o yerden ayağa seri pas, oyunun her alanında var olan bir galatasaray, duran topları etkili kullanan, rakibi boğan galatasaray'ı rijkaard hala oluşturabilmiş değil. bunun nedeni nedir bilmiyorum ama sayın sözlük kullanıcıları, şunu çok içten söylüyorum ki bunların bütün hepsi 300 günde belli bir seviyeye gelecek kadar olabilirdi. mesela yerden ayağa seri pas yapamıyor muyuz? biraz daha yavaş hareket ederdi oyuncularımız. rakibe pres yapardı veya. hiç olmadı ortasahanın ortasında koskocaman boşluklar oluşturmazdı. maalesef 300 günde bunlar bir iki maçlık sorunlar olarak değil, oynadığımız her maçın büyük sorunları olarak karşımıza çıkıyor.

    rijkaard'ın yerden ayağa oynayacak oyuncuları da var aslında. hani bir uzay takımı barcelona'daki gibi değil tabiki ama bizim de pas olayını gayet güzel şekilde oynayabilecek, hatta bu yönde oynadığı taktirde daha iyi olabilecek oyuncularımız var. baros olsun, arda olsun, elano olsun, jo olsun. bunlar tek paslı oyun sisteminde gayet iş görecek, hatta performanslarını üst seviyeye çıkarabilecek adamlar. bunu geçen sene skibbe döneminde gördük. arda, baros, kewell müthiş paslar yapıyordu oyun içinde. buna defans ve ortasaha oyuncuları da ekleniyordu çok kere.

    bkz. http://www.youtube.com/watch?v=AI0iNkzO3E8 **
    http://www.youtube.com/watch?v=szlt9rcT1Es*

    bu paslaşmaları bu sene de gördük.
    bkz. http://www.youtube.com/watch?v=Z26zdpCcxQg
    http://www.youtube.com/watch?v=Y7H6pLDl9lQ

    videolarda da görüldüğü üzere bu oyun yapısına sahip oyuncularımız fazlaca var. yukarda dediğimiz gibi bu olayı geçen sene skibbe bir şekilde takımdakilere oturtmuştu. kariyeri rijkaard kadar olmayan skibbe bu sistemi o sürede oturtabiliyorsa, rijkaard'ın kariyeri ve tecrübesiyle bunu şimdiye kadar on defa yapmış olması gerekirdi. bu konu üzerine rijkaard'ın artık yoğunlaşması gerekiyor.* rakibini açamayan, sadece bireysel oyuncuların performanslarına bağlı bir takım görmek istemiyorum ben. sistem oturursa zaten bunlar kendiliğinden gelişecek şeylerdir. sistemler içinde yıldızlar doğar. ama önce sistemi oturtmamız, her maç nasıl oynayacağımızı bilmemiz gerekiyor.

    umarım güzel günler galatasarayımıza yaklaşır artık. bu konuda da rijkaard'a güvenmeye devam edeceğim. umarım...
  • 24
    galatasaray kulüp üyeleri arasında "abdullah avcı'yı getirelim, bu adama niye para veriyoruz ki" dendiği iddia edilmiş basın tarafından.

    http://www.milliyet.com.tr/.../1217835/default.htm

    umarım bizim yönetim kulağını tıkar yazılıp çizilenlere, taraftar da akıllı olur. 2 sene 3 sene top oynamayıp, sonra bir sene gaza gelip şampiyon olan futbol takımı istemiyorum ben. üst üste şampiyon olmasa da gittikçe oynadığı futbolun üzerine koyan bir takım olmalı hedefimiz.

    eğer ilk seneden su koyverceksek, sene başında "bu sene şampiyon olamasak da istikrar önemli, bu adamın ne yapacağını birkaç sene görmeliyiz" diyen taraftara ne olmuştur?

    bunun adı galatasaray taraftarlığıdır, rijkaard taraftarlığı değil. anlayana tabii...
App Store'dan indirin Google Play'den alın