• 54
    yeni yıla meyve ve çerez eşliğinde gireceğim oyun.
    panathinaikos ile fatih hocamın simülasyonunu deneyimliyorum.
    ilk sezonda 38 puan farkla yalnızca 1 mağlubiyet, 1 beraberlikle diğer tüm maçları kazanarak şampiyon oldum.
    kadroyu serbest oyuncular transfer ederek güçlendirdim. şl ön elemelerinde dimano tblisi ve gent'i eleyerek gruplara kaldım.
    zor bir gruba düştüm ama önemli olan oradan gelecek devasa gelirdi, güzel bir temel attım.

    yıllarca manitalarla, aileyle, dostlarla girdiğim yılbaşına tek başıma gurbet elde girmenin hüznünü, son yıllarda geçirdiğim en keyifli yılbaşı gecesine dönüştürdüm. az insan hatta yok insan çok huzur. oh miss. :)

    evde tek başına yılbaşını yavan şekilde geçirdiğini düşünen kardeşim. 30 yılı aşkın hayat deneyimimle, girdiğim sayısız ortamla (yurt dışı da dahil), bir yığın anıyla şunu rahatlıkla söylüyorum ki sana; hiçbir şeyi kaçırmıyorsun, emin ol tecrübeyle sabit. :)
  • 55
    tamamen yanlışlıkla keşfetmiş bulundum ancak galatasaray'a yerli forvet arayanlara zeki amdouni'yi önerdiğim oyun. ilk sezon sonu burnley'nin küme düşmesiyle kendisine çöktüm, scout raporunda "turkish as second nationality" artısı vardı, ki kendisinin basel zamanında galatasaray ile adı çıktığında türk kontenjanından oynayabilir muhabbetini hatırlıyorum. transfer ettikten sonra normalde yerli olmayıp yerli statüsünde oynayabilen bir oyuncu kontenjanına ekleyebildiğimi fark edince üzülerek dayıyı paketleyip kendisini ekledim.*
  • 56
    olmamış oyundur.

    2013'ten beri oynuyorum, ilk kez ne savunma yaptırabildiğim ne hücum yaptırabildiğim bir oyun denk geliyor. bir kere her taçtan pozisyon veya gol yiyeceksiniz, bu kesin. ikincisi, ne derinde ne ileride savunma yapmak mümkün değil. maçlar kör dövüşü gibi. oyun belli ki belirli bir şekilde oynamanızı istiyor ancak en doğal hakkım olduğu için bunu reddediyorum ve kendi oynatmak istediğim/kadroma uygun oyunu oynatmak istiyorum. bu noktada oyun diyor ki bok oynatırsın.

    mesela beklerin merkezde, kenarların açıkta olduğu, göbekten iki kişiyle beraber beşli hücum hattının olduğu bir oyun mu istediniz? o topun içeri koşan kanat forvete atıldığı senaryoyu rüyanızda görürsünüz. koşu yoluna pas yap seçeneğini arkadaşlar topu fütursuzca ileri dik anlamış. rakip ceza sahasına paslaşarak gir seçeneğini de kesinlikle şut atma ve saçma bir pasla topu kaybet anlamış.

    çok basit, merkezden kenara pas, kenardan forvete veya bir cut back top, gol. şunu görmek için ne yaparsanız yapın fark etmez, tamamen rastlantısal olacaktır. yani o pası kanat rolündeki adamla raumdeuter rolünde adamın atması ihtimali aynı.

    basel'i alayım dedim, ya allah kahretsin. kabul ediyorum takımda orta saha yok. komple yok. ancak ben o göbeğe üç tane adam koyuyorum, birisi gerçekten iyi futbolcu. diğerleri de vasat altı adamlar. basit rolleri var. biri savaşçı orta saha, diğeri dümdüz merkez orta saha. oyun ne diyor? oraya istersen adam koy, istersen koyma, ben topu ileri dikeceğim ve sen geride savunmayla da oynasan adamlar arkaya sarkacak diyor.

    şu oyuna para vermiş olsaydım, hele hele 1000 küsür lira vermiş olsaydım psikoloğun yolunu tutardım. bu işbilmezler yüzünden piyasada menajerlik oyunu da kalmadı. alın elinize bir zar, bulun bir tane dm, frp maç oynayın kafanıza göre. zar atmakla aynı çünkü oyun.

    aklınızdaki oyunun da, kadronuzu analiz etmenizin de hiçbir anlamı yok. bu oyunu eşekler kodladığı için önce sizin kafanızdakinin hangi butonlara karşılık geldiğini anlamanız lazım. düşünün microsoft flight simulator oynuyorsunuz, uçak a-5-g-9 tuşlarına basınca kalkıyor, tamamen atıyorum. oyun diyor ki kardeş o tuşları biz farklı anlamlara gelecek şekilde yaptık onu bulacaksın. veya cities skylines oynuyorsunuz, su borusu döşediniz. a-aa su akmıyor, neden? çünkü su borusu aslında elektrik hattı demek. ne kadar saçma değil mi? fm maalesef böyle bir oyun haline geldi.

    normal şartlarda savunmadan kısa pasla çık, ortalama tempoda oyna, pozitif oyun, rakip ceza sahasına paslaşarak gir ne demek? geriyi 2+3 ile emniyette tut, hücumu da beş kişiyle + dönenleri sahte bekler ve defansif orta sahanla toplayarak yeniden yarat demek. bu oyunda öyle değil. ve en kötüsü de her halta mazeretleri var. bir tanesi toksik "sizin taktiğinizde problem var" kitlesi. bir tanesi de sanki 50 senedir devre arası güncellemesiyle oyunu yarı buglı hale getiren -çünkü oyun buglı çıkar- kendileri değilmiş gibi aptal aptal işler yapan geliştiriciler. umarım bir gün çok zengin olurum da bir lig satın alırım, şu bir boktan anladığını sananların eline 22 adam verir tüm gün tokatlarım bunları sahada. ya futbol bilmezsiniz, kodlama bilmezsiniz, kovulmazsınız, tekel olursunuz, millet para akıtmaya devam eder. bu nasıl bir düzen anlamadım gitti.

    yazdıkça rahatlarım diyordum da daha da sinirlendim. ulan dışarı çıkmadıysam, sporuma gittiysem, dizi izlediysem günde 2-3 saat menajerlik oyunu zevkim vardı, boka sürdünüz tüy diktiniz. alın validenize monteleyin herkesin at gibi koştuğu hücum taktiklerini, futbol da öyle oynanıyordu anasını satayım, 5. ligdeki adam gegenpress oynuyor. babandır gegenpress ya. hıyarlar.
  • 58
    en dipten başlayıp takımdan takıma atlayarak ingilizce tabiriyle journeyman, türkçe söylenişiyle gezgin kariyeri yapmanın nedense imkansız olduğu oyun. hajduk split ile hırvat liginin bayern'i olmuş, avrupa ligi finali görmüş hocayı (ben) tff 1. lig takımları bile reddediyor, hiç ayarlayamamışlar bu işi. önerim ya sevdiğiniz bir takımı (galatasaray vs) alıp keyfini çıkarın, ya da en dipten bir takım alıp build-a-club tarzı bir kariyer yapın.
  • 60
    yine, yeni, yeniden; saatlerimi çalan oyunun yeni versiyonu. seviyoruz, ne yapalım *

    oyun eğlenceli bu arada, kendini oynatıyor. bazı fm sürümleri onu hissettirmiyordu ama bu oynatıyor kendini. bu bağlamda, öncelikle, oyunu başarılı buldum.

    tabii ki galatasaray ile oynadım. galatasaray bu yıl cidden iyi. elimizde ciddi değerler var ve bu da inanılmaz artı katıyor oyunun başında. başarılı olmamak çok zor galatasaray ile.

    ilk sezon zeki çelik dışında transfer yapmadım. dries mertens'i ise yolladım. aslında çok kötü bir sezon geçirdik diyebilirim, sadece ligde şampiyon olabildik. kupaları ezeli rakiplerimize kaptırdık. şampiyonlar ligi'ne bile katılamadık. avrupa ligi'nde de gruplardan sonraki turda celtic'e elendik.

    ikinci sezon ise şovumuz başladı. taktiği de oturtmam ile türkiye'de tüm kupaları toplayıp şampiyonlar ligi'nde lig etabından sonraki turu da geçip çeyrek final öncesi olan turda elendik. bu dönemde istediğim kadroyu kurabilmeye başlamam da bu sonuçları almamda etkili oldu. takımda çok ciddi değerler olduğunu söylemiştim. nicolo zaniolo, mauro icardi, sacha boey, victor nelsson, davinson sanchez, sergio oliveira, lucas torreira, günay güvenç, fernando muslera, leo dubois, mathias ross, bir sürü gelecek vaad etmeyen genç veya 30+ yaşında adam gibi isimleri toplamda 130 mn euro bedelle takımdan yolladım. bayağı da bir maaş bütçesi açıldı. orkun kökçü, ozan kabak, jason van duiven, victor kristiansen, mads bidstrup, yunus musah, tom rothe, khellven, caleb okoli, efe sarıkaya ve gelecek vaad eden ya da türkolarak yedek bulunsun diye aldığım adamlara toplamda, taksit falan derken, 250 mn euro ödedim. önceki oyunlarda bu imkansızdı ama dediğim gibi bu sene inanılmaz değerler var takımda. takımı hem gençleştirdim hem kaliteli, özellikle türk olarak kaliteli, adamlar takıma kattım. bu yıl temeli oluşturma yılım oldu.

    sonrasında da avrupa'da düzenli olarak, tam 6 sene, ya çeyrek final öncesi turda elendim ya da çeyrek finalde. bir kez de dünya kulüpler şampiyonası'na katılıp dördüncü olduk. daha üstü göremedik * ligi ve süper kupa'yı sürekli kazanırken ancak iki türkiye kupası alabildik.

    nihayet dokuzuncu sezonda ise artık sürekli devir daim yapan ve yetenek seviyeleri yükselen kadromun mutluluğunu da devamlı en tepede tutarak, süper kupa'yı sezon başında kaybetsek de, tüm kupaları alarak * amacıma ulaştım.

    takıma maaş olarak yılda 83 mn euro harcıyorum hala ki aslında günümüz şartlarında bile komik bir para. ancak çok para vermeyi sevmiyorum * finansım da iyi, zengin diyemeyiz kulübe ama türkiye hiç para kazandırmadığından batmadan işleri götürmek önemli. mohamed daramy, luca d'andrea gibi isimleri tek sezonda 110 mn euro verebildim.

    birincisi; oyun neden bilmiyorum başarılıysanız size altyapıdan adam çıkartmıyor. daha önceki versiyonlarda da bu vardı, bilerek yapıyor bana göre. ilk sezon şampiyon olamayınca iki tane 5 yıldızlık adam verdiği olmuştu önceki sürümlerde. ama ne zaman başarılı olsam adam çıkmadı gitti. 9 sezonda ilk 11'e monte edebileceğim tek adam çıkmadı. beşiktaş ise örneğin manchester united'a ilk 11 oyuncusu ihraç etti. regenler çıktığı gibi tüm takımlardaki genç oyuncuları gözlemleyin bana göre, erkenden satın alın. yoksa fiyata da yetişemiyorsunuz; adam da gidiyor zaten avrupa'ya. zaten lige bir süre sonra ambargo koyuyorsunuz, kendi altyapınız çalışmıyorsa diğer altyapılardan gençleri 10 mn euro'ya almak bile çok koymuyor.

    ikincisi, bu oyunda defans vs. yapmayın bana göre. 4-3-3'den hiç verim alamadım, karşıma 4-3-3 oynayan rakip gelsin diye de dua ediyorum. son şampiyonlar ligi şampiyonluğumda çeyrek final ve sonraki turlardaki tüm rakipler 4-3-3 oynuyordu. bu tip taktiklerde önde presle rakip çok rahat bozulup goller bulunabiliyor. tabii oyuncu karakterlerinizin de buna uygun olması lazım. 4-2-3-1 oynuyorum ben ve 4-2-3-1 lere karşı da zorlanıyorum.

    oyuncu gelişimi; en sonunda kiralanınca oyuncu gelişmeye başlamış. eski sürümlerde sanki bu konu zayıftı. şimdi kiralıyorum ve özellikleri artmış olarak geliyor; kira amacına ulaşmış oluyor.

    galatasaray'da dikkatimi çeken oyuncular; yusuf demir, kazımcan karataş, kerem aktürkoğlu, metehan baltacı, eyüp aydın barış alper yılmaz, berkan kutlu, yunus akgün. yusuf ve kazımcan şampiyonlar ligi zaferimde yedek kadromdaydı. metehan, eyüp, barış alper, yunus, berkan 29 yaşına geldiğinden satıldı, benim kurallarımdan biridir. para edebilecek yaşı 29 belirledim, o yaşa geleni takımda tutmuyorum. kerem için de durum aynı. efe sarıkaya uzun yıllar hizmet etti, hala kadromda. ozan kabak, zeki çelik, bilal beyazıt ve orkun kökçü de satın alıp 29 yaşına gelince saldığım oyuncular. türk'lerden de onları önerebilirim.
  • 63
    düzgün bir tff 3. lig yaması bulanlardan haber beklediğim oyundur. benim indirdiğim yamada sadece 7 yedek oyuncu oturtabiliyorsunuz. kupa ayarları da hepten değişik: galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş, hepsi hemen 2. turdan katılıyor mesela. üstelik yalnızca 5 yedek bulundurabiliyor ve 3 değişiklik yapabiliyorsunuz. kupanın mantığına ters yani.

    tanım: ilk yarısı 7-2 biten absürd maçlara, gelen 3 gb boyutlu dev güncellemeye rağmen hala çok yüksek yüzdeyle gole dönüşen duran toplara sahne olan, simülasyonu geçip iyice arcade hale gelen oyun.
  • 65
    normalde ingiltere alt liglerini çalıştırmama rağmen bu sezon transfer konusunda yaşanan rezilliğin acısını çıkartacağım oyun. tete, zaha, ziyech, ndombele'ye forma vermem, satabilirsem satar, kiralıkları da paf takıma yollarım. erden timur kardeşime de "transfere sen karışma" der, kendim yaparım transferlerimi. zaten gerçekte de pasifize durumda olduğu için oyunda da sırıtmayacaktır hiçbir şey yapmaması. haziran'da seçim olunca yönetim değişirse de süper olur. icardim ile yeni şampiyonluklara doğru uçarız.
  • 66
    henüz oynamama rağmen okuduklarımla gördüm ki sene başında transferleri bana bırak gibi bir mod eklenmiş oyuna. yani sene başında takımınızın yaptığı transferlerden memnun değilseniz 2023 yazındaki kadro ile oyuna başlıyorsunuz. gayet güzel düşünülmüş. dolayısıyla tete, ndombele ile falan uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz. icardi kiralık olduğu için psgde olacak alması zor olur ama add manager ile takıma katılabilir. tabi bunun bir handikapı var sanıyorum bu modu seçersen dünyadaki tüm kadrolar 2023 kadrosu oluyor.

    kişisel fikrim ben her zaman gerçeklikten yanayım. 2024ü güncel kadro ile bitirir, 2024 yazında şu yabancıların üzerine nokta atışlarıyla işi çözerdim.

    muslera, nelsson, sanchez, köhn, torreira, zaniolo, icardi
  • 67
    galatasaray bu oyunda lige fena ambargo koyuyor. 2034 yılına geldim alanya'dayım 10 senedir şampiyon gs. son senede son haftaya 3 puan geride girip lider bjkyi deplasmanda yenip şampiyon oldu yine. benzerini daha önceden fbye de uyguladı. ayrıca başka bir simülasyonda 2026 gibi neymar'ı aldı. transferde de dünya yıldızlarını ve wonderkidleri alıyor. keşke gerçekte de böyle olsa dedim.
  • 71
    daha önce de dediğim gibi: her zaman işsiz ve lisanssız başlayıp sıfırdan tepeye çıkıp galatasaray'ımızın başına organik olarak geçmeyi çok seviyorum bu seride; ama iki yıldır okan hoca buna izin vermiyor. 2037 yılındayım ve hala organik olarak galatasaray'ımızın başına geçemedim.

    14 yılda 7 kere şampiyon olmuşuz, iki senede bir şampiyonluk ortalaması bence güzel bir ortalama. gönül ister ki 14 yılda 14 kere şampiyon olalım.

    ligde geçmiş şampiyonluklar
    https://gss.gs/x4z.png

    okan hoca'nın profili:
    https://gss.gs/JbU.png

    benim kariyerim:
    https://gss.gs/Ks2.png

    iyiden iyiye chelsea kariyerine çevirmişim oyunu da işte o kadar senede bir kere şampiyonlar ligi'ni alamadım, galatasaray'ımız da hiç boşa düşmedi; kaldım burda.

    geçen sezon da okan hoca'nın iş durumu güvensizdi ve ilgilendiğimi belirtebilirdim ama hocanın kuyusunu kazmak istemedim. bu sene de çok iyi bir genç oyuncumu kiralık listesine koymuştum, teklif yapınca düşünmeden kabul ettim. çok da iyi oynamış kerata.

    profili:
    https://gss.gs/A45.png

    yalnız oyun çok gerçekçi olmuş. sadece bir sene galatasaray'da kiralık oynayan oyuncunun favored clubs'ına girmiş takımımız. oyunda florya'nın suyu da var yani. :d
    https://gss.gs/KAi.png

    bir önceki seri için: (bkz: #3499148)

    klasik kapanışımı da yapayım: umarım gerçekte de en az bu kadar başarılı ve uzun bir galatasaray kariyerin olur hocam.
  • 72
    her sene galatasaray ile 1 kez kariyer yapıp sonrasında bıraktığım oyunun 2024 yılında çıkmış versiyonudur. birkaç gözlemimi paylaşmak istiyorum bununla ilgili.

    1) öncelikli ve en önemli tespitim galatasaray ile kariyer yaparken ligin aşırı kolay bir hale bürünmesi. toplam 4 sezon tamamladım. 4'ünde de avrupa maçları öncesi ve sonrası rotasyonla oynadığım ligi çok rahat koparttım. sadece bir sezon beşiktaş iyi kovaladı o da son 3 hafta kala havlu attı. maalesef ligde eğer iyi kötü bi oyun oturtabilirseniz sizi zorlayacak bir takım olmuyor. özellikle fenerbahçe zaten oyun başından beri yokları oynuyor.

    2) avrupa işi çok zor. ilk sezon tamamlandıktan sonra 2. sezonumda şampiyonlar liginin yeni formatı devreye girdi. bu formatta lig usulü sistemde bir şekilde playoff potasına girmeyi başardık her sezon. ama playoff potasında kimi çekersek çekelim ağır mağlubiyetlerle eleniyoruz maalesef. kulüp de bunun farkında ki her sene şampiyonlar liginde dişli olma hedefi koyuyor önümüze. playoff potasına girdiğimizde de yeterli buluyor.

    3) benim gibi oyuncu yetiştirme takıntısı olanlar için takımda çok iyi oyuncular var. ilk sezondan itibaren hazırladığım jankat, kazımcan, emin bayram, ali yeşilyurt, metehan baltacı, eyüp aydın, efe akman, baran demiroğlu gibi oyuncular yıllar içerisinde çok iyi gelişip harika rotasyon oyuncularına dönüşüyorlar. eyüp aydın ilk 11 dahi oynayabilecek bir seviyeye geliyor.

    ilk sezon sonunda takıma dönen yunus akgün ve barış alper yılmaz ise ilk 11'in değişmezi oluyor yıllar içerisinde. bu yüzden ne kadro kayıtlarında ne de yerli oyuncu konusunda hiçbir zaman sıkıntı yaşamadım. hatta 4. sezonun başında ozan kabak'ı da takıma alarak ve yaşı ilerlemiş hakan çalhanoğlu'nu biraz kesenin ağzını açıp takıma katarak çoğunluğu yerli oyuncuların oluşturduğu bir kadro kurmayı başardım.

    milli takım ilk 11'inin çoğunluğunu bizim çocuklar oluşturuyor.

    4) halen daha 5. sezonun ortalarındayım. ligi daha çok potansiyeli yüksek oyuncularımı geliştirmek için kullanıyorum. şampiyonlar ligine as kadro lige ise genç oyuncu ağırlıklı bir kadro ile çıkıyorum. bu şekilde as takımdan yüksek bedellerle satış yapılan oyuncuların alternatifini hazırlayabiliyorum. gidenin yerini hemen arkasında gelişmekte olan potansiyelli genç oyuncu alıyor.

    gelen teklifleri değerlendirmeyip satmaya içimin el vermediği oyuncular ise kerem aktürkoğlu ve barış alper yılmaz oldu. bunları takımda bayrak adam olarak tuttum ve hala daha ilk 11'in değişmezi durumdalar.

    bonus edit: ilk sezon çılgın atıp toplam 62 tabela katkısı olan mauro icardi; sezon sonu arabistan'dan gelen teklifler sebebiyle mutsuz olup ayrılmak istiyor. onu takımda tutmak çok zor. ben de 35 milyon euro bedelle ilk sezon sonunda kendisini sattım ve arabistanda oynadığı çeşitli takımlarda ortalama 30 milyon euro gibi yıllık ücretlere oynadığı için asla geri alamadım. aşk adamıyla oyundaki hikayemiz maalesef kısa sürüyor.
  • 75
    fm’nin güncel varyantı.

    yine oynarken şunu idrak ettim ki bu ingiltere alt ligleri insan işi değil. en zor modu şu alt ligler yani kesinlikle. özellikle de sıfır bir antrenör olarak 6. liglerden başlıyorsanız, ipin üzerinde dans ediyorsunuz.

    ulan 24 takım var zaten. hazırlık maçı bile yapmayıp sadece lig oynasan sezon sonunda 46 maç yapmış oluyorsun minimum. o da play-off yoksa. bu yetmezmiş gibi ingiltere’de ne fa cup’ı bitiyor, ne carabao’su bitiyor, ne efl trophy’si bitiyor. 4 tane ayrı organizasyon.

    buna kadro mu dayanır? geniş kadro işi de çok zor. ya kaliteden ödün verip saçma sapan adam yığacaksın ya da insanı sınırlarda kaliteye gideceksin. bu sefer de sakatlıklardan, yorgunluktan belini doğrultamıyorsun. bitti mi? bitmedi. bunlar yetmezmiş gibi bir de çalışma izni piyangosu var. regen messi bul istersen, adamlar izin vermezse geçmiş olsun.

    bu kadar mı? hayır. ulan bir ligde her takımın bambaşka bir dizilişi olur mu? 3’lü oynayan, 5’li oynayan, çift forvet oynayan, 4 merkez orta saha oynayan… 24 takım olunca pers ordusu gibi bin milletten sistem getirmişler liglere amk. yani bunu oynayan anlar, diğerlerine anlamsız gelebilir ancak gerçekten aşırı fark ediyor. 3 gün önce lig liderini darmaduman eden takım, 3 gün sonra evinde sonuncu tarafından harcanıyor. gerçekten kimin ne yapabileceğini asla kestiremiyorsunuz. 24 takım olunca bir yerden sonra her maça aynı konsantrasyon, hazırlık da imkansız. zaten sakatlığı yorgunluğu derken illa ki bazı şeylere mecbur kalma durumu da var. üstüne sağanak yağışı, çamur zemini de bitmediğinden istikrarlı oyunlar görmek çok zor.

    her şeyi kontrol etmek çok çok zor. hal böyle olunca gerçekten ipin üstünde dans etmekten farkı yok bu ingiltere’nin. 5 maç kazanıp 3. oluyorsun, 3 maç kaybedip 14. oluyorsun. ipin ucu kaçtığı anda koymak için sırada bekliyor donchaster, bradford, spennymoor… yiğidin harman olduğu yer burasıdır beyler.

    şimdilik 4. sezonumda 4. lige yükseldim. takım olarak değil tabii. bireysel anlamda. beklentilerin üstünde işler yaptığım için bulunduğum takımlarda. hedef 2040 gibi premier lig. bakalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın