ilovedonut nickli yazarımız şurada fifa denilen organizasyonun ne kadar manipülatif ve çıkarcı olduğuna dair bir kaç örnek vermiş hali hazırda. (bkz:
sportswashing/#3491420)
katar 2022, öncesi ve sırasındaki söylem
* ve eylemler
* fifa'nın ilk vukuatı değil ve ne yazık ki son da olmayacak.
kendisini
basit bir iyi futbol dilencisi olarak tanımlayan uruguaylı yazar
eduardo galeano gölgede ve güneşte futbol adlı kitabında
* 1976-1983 yılları arasında cunta rejimi ile yönetilen arjantin'de düzenlenen
1978 dünya kupası ile ilgili şu satırları kaleme almıştı:
---
alıntı ---
almanya'da halkın sevgilisi kaplumbağa volkswagen, dönemini kapatırken ingiltere'de ilk tüp bebek dünyaya geliyordu. italya'da da çocuk düşürme yasallaşıyordu. yüzyılın vebası aids ilk kurbanlarını veriyordu. kızıl tugaylar aldo moro'yu katlederlerken, amerika birleşik devletleri yüzyılın başından beri kullandığı kanalı panama'ya devretme vaadinde bulunuyordu. miami'deki güvenilir kaynaklardan gelen haberlere bakılırsa fidel castro her an devrilebilirdi. nikaragua'da somoza'nın iktidarı son buluyor, iran'da da şahın saltanatı sallanıyordu. guatemala'da askerler panzos köyünde halkı mitralyözlerle tarıyorlardı. domitila barrios, bolivya'nın askeri diktatörüne karşı bakır madenlerinde çalışan dört kadınla birlikte açlık grevine başlıyor ve bütün bolivya'nın onu desteklemesi üzerine diktatör devriliyordu. arjantin'deki diktatörlük yerinde saymaya devam ederken, sanki gücünü kanıtlamak istercesine on birinci dünya futbol şampiyonasına ev sahipliği yapıyordu.
kupaya on avrupa, dört latin amerika ülkesi, iran ve tunus katıldı. papa onları roma'dan kutsadı. buenos aires'in monumental stadındaki açılış töreninde marşlar çalınırken, general videla, havelange'ye nişan taktı. oradan birkaç adımlık mesafede arjantin'in auschwitz benzeri işkence ve yok etme merkezi mekanize piyade okulunda birtakım masum işler çevrilmekteydi. ve oradan birkaç kilometre uzakta da uçaklar mahkûmları diri diri denizin dibine yolluyordu.
fifa başkanı
*, televizyon kameraları karşısında, "sonunda dünya arjantin'in gerçek görüntüsünü görme fırsatını bulacaktır," diyordu.
özel davetli henry kissinger de şöyle konuşuyordu: "bu ülkenin parlak bir geleceği var."
açılış vuruşunu yapan alman ekibin kaptanı berti vogts birkaç gün sonra şöyle bir açıklamada bulunuyordu: "arjantin, hukukun, düzenin hâkim olduğu bir ülke; ben siyasi mahkûm falan görmedim."
bazı maçları kazanan ev sahibi ekip, italya karşısında yenilgiye uğramış, brezilya ile berabere kalmıştı. hollanda ile karşılaşacağı finale kalabilmesi için peru'yu gol yağmuruna tutması gerekiyordu. arjantin ihtiyaç duyduğu gollere peru'yu 6-0 yenerek kavuşmuş oldu; ama bu farklı skor bazı kimselerin beyinlerinde soru işaretlerinin belirmesine yol açmıştı; nitekim perulular lima'ya döndüklerinde taş yağmuruna tutuldular.
arjantin ile hollanda arasındaki final maçının sonucu uzatmada belli oldu. arjantinliler 3-1 galip geldiler, bu zaferde bir bakıma, arjantin'i son dakikada yenilgiden kurtaran yurtsever kale direğinin de büyük payı vardı. rensenbrink'ın bir şutunu durduran bu kale direği, insanoğlunun nankörlüğü yüzünden askeri dikta yöneticilerinden herhangi bir nişan almadı. yine de mario kempes'in attığı goller, sonucu tayin etti; rüzgârı arkasına alarak kâğıtlarla dolu bir çim sahada hiç yorulmadan koşup duran bir tay gibiydi kempes.
kupayı alma anında hollandalı oyuncular arjantin diktasının şeflerini selamlamayı reddettiler. brezilya üçüncülüğü elde etti. italya da dördüncü oldu.
kupanın en iyi oyuncusu kempes altı golle gol kralı oldu; onu beşer golle perulu cubillas ile hollandalı rensenbrink izlediler.
---
alıntı ---
futbol oldukça değişti, son 10-15 yıldır da paranın tam anlamıyla esiri oldu. 1899 yılında kurulan ve 100 küsür yıl formasında katiyen "reklam" taşımayan
fc barcelona, 2010 yılında bir anda bilimsel araştırma ve eğitimi geliştirmeyi amaçlayan, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan
qatar foundation ile anlaştı. (bkz:
qatar foundation/#529935) 2 yıl geçmeden formalarında katar devleti tarafından kurulan ve fonlanan
qatar airways'in reklamı vardı artık.
üzülerek söylüyorum ki artık bu işin geri dönüşü yok. nasrettin hocanın "parayı veren düdüğü çalar" sözünü sanırım "parayı veren istediği düdüğü çaldırır" olarak güncellememiz gerekecek...