• 2
    kendisinin televizyonda izlediğim bir ropörtajında "sabri'yi sevmiyorum" dediğini duydum. buraya kadar gayet normal. bir fenerbahçeli olarak sabri'yi sevmemesini anlarım. ama konuşmasında beni rahatsız eden sabri'yi aşağılaması, onunla içten içe dalga geçmesi onu küçük görmesiydi. (3lü çektirmeler vs. gibi bahanelerle tuncaydan hiç bahsetmeden tabiki)

    beni üzen ise sabri hakkında bu şekilde konuşabilmesindeki cesareti ona bizim vermiş olmamızdır. biz derken galatasaray taraftarından bahsediyorum. sabri'yi her fırsatta her platformda okadar çok ezdik ki fenerbahçeli gözlükleri dışında hayata bakmayı beceremeyen biri gelip ulusal bir televizyonda lakayit bir şekilde bizim futbolcumuzu aşağılamış küçük görmüştür.

    bu benim bir gözlemimdir. bu hanımefendi şayet hakan şükürergün'ü yada başka bir futbolcuyu sevmese bile bu kadar aşağılayıcı konuşmaya cesaret edemezdi. ben bunu hissettim, anlayabildim.
  • 1
    fenerbahçeli, radikal gazetesi spor yazarı. eşini ani bir ölümle kaybettiğinde kendisine abisi tarafından saraçoğlu'na kombine bilet alınmış. ilk önce abisi ile, arkadaşları ile derken tek başına da maç seyretmeye gider olmuş. zamanla fenerbahçe'ye duyduğu aşk büyümüş, belki de eşinden doğan boşluğun yerine koymuş bu aşkı. radikal'de futbol yazıları yazıyor, gerçi yazdıkları duygusallıktan öte pek gidemiyor, teknik yorum, analiz neredeyse sıfır. insan nasıl oluyor da radikal gibi gazetede kendisine böyle bir köşe bulmuş diye düşünüyor, çevre faktörü olması muhtemel. yine de karşı renklerde de olsa, kendince duygusal yazılar da yazsa futbolun nasıl bir terapi olabileceğinin kanıtı bayan yazarlardan. şöyle bir bakınca psikologlara, antidepresanlara para ve zaman harcamaktansa çok daha güzel bir yolla tutunmuş kendisi hayata.
App Store'dan indirin Google Play'den alın