galatasaray'ın kalesinden onlarca senedir ne yerli kaleciler geldi geçti.
galatasaray sürekli denedi kalesini yerli kaleciye emanet etmeyi. açın bakın sezonlara. hangi biri dikiş tutturabildi? en uzun
galatasaray'da kalan yerli kaleci
hayrettin demirbaş. hayrettin'i bugün kaleye koysan 5 maç dayanamaz tribünler gerçi o da ayrı bir mesele. hayrettin'den sonra kulüpte en çok kalabilmiş kaleci ise
aykut erçetin. o'nun da nasıl kaldığını biliyoruz.
* her defasında büyük iddialarla yerli kaleciler geçti kaleye.
volkan kilimci geliyor aklıma mesela.
kerem inan vardı.
mehmet bölükbaşı'yı da unutmayalım.
orkun uşak diye de devam edebilirsiniz... daha çok isim var.
onur kıvrak iyi bir kaleci olabilir ama bu o'nun,
galatasaray'da başarılı olabileceği anlamına gelmiyor. ayrıca
galatasaray tarihine damga vurmuş kalecilere baktığımızda hep yabancı isimleri görüyoruz.
* açıkçası daha transfer teklifinde bile bulunmadığımız,
galatasaray'da ne yapar bilemeyeceğimiz
onur kıvrak'a güvenip,
fernando muslera'dan vazgeçmek yürek işi değil, gereksiz cesaret örneği olur.
unutulmasın ki
stsl'nin yanı sıra,
fernando muslera'nın
şampiyonlar ligi'nde de takıma verdiği ekstrem katkı çok önemlidir. böyle bir adamı kaleye koymuşken, aşı tutmuşken, "
tamam ya onur da muslera kadar kaleyi doldurur" diyebilmek tamamen saçmalıktır.
* yönetim muslera'yı iyi bir paraya satmak isteyebilir. ama biz nasıl ki bir futbolcuyu transfer ettiğimizde, muhasebeciliğe soyunan taraftarlara kızıyorsak, bir futbolcumuzun gitme ihtimalinde de kulübe kazandıracağı parayı hesaplamamalıyız. bu bizim işimiz değil. taraftarın işi tutkudur. başarılı futbolcusunun bir yere gönderilmesine karşı çıkmaktır. eğer futbolda yönetimin, futbolcunun ve taraftarın rolleri farklıysa taraftarın en önemli rollerinden birisi böyle bir adamın gitme ihtimalinde bile paniğe kapılmaktır. yönetimin işi gelir gider dengesini ve kulübü daha başarılı kılacak organizasyonu sağlamaktır. futbolcu da çıkar topunu oynar.
sonuç olarak, seneler sonra
fernando muslera gibi bir adamı kaleye koyabilmişsen ve o da kalesinde gayet güven veriyorsa, yabancı sınırlaması nedeniyle o'ndan vazgeçmeyi düşünmek veya başka bir kalecinin o'nun yerine daha da verimli olabileceğini varsaymak abesle iştigaldir.