• 9001
    büyükekşi federasyonunda da pfdk, tahkim ve etik kurulu gibi yerlerde adamları çoktu. süper kupa'nın suudi arabistan'da oynanması işini kabul ettiler, suudi arabistan ayağının organizatörü selahattin baki'nin iş ortağı. hatta tarihe itiraz bile etmediler en başta. sonra başarısız oldukça sallayacak bir yer aradılar. mehmet büyükekşi en kolay hedefti. siz boşuna mı oy kullanmadılar zannediyorsunuz. bu sayede kim kazanırsa kazansın biz ortadayız diyeceklerdi.
    mecnun sayesinde de eskisinden de beter hale getirdiler federasyonu ve kurullarını.
  • 9004
    maalesef bir planı olan takımdır. takımın başına zorbalık, ucuz mafyalık, hamaset gibi berbat özellikleri olan ama tüm yetersizliklerine rağmen ülkenin en güçlü ailesinin üyesi olan ali koç geldikten sonra bir plan oluşturdular ve şu anda saat gibi tıkır tıkır işliyor. bunu sağlayan en büyük faktörlerden birisi yetersiz, güçsüz, basiretsiz, ezik, cevap vermekten aciz, işleri bozulacak diye kulübünü satacak kadar utanmaz galatasaray yönetimidir. bunu da bir kenara koyalım.

    algı 1: biz dalga geçmemize rağmen spekülatif 5 yıldız işini sulandırarak resmiyette olmasa bile fiilen herkese kabul ettirdiler. ya onlar kullanacak ya da yıldız sistemi toptan kalkacak seviyede şu anda. televizyonu, interneti açan herkes bu zorbaca yaklaşımı artık kanıksadı ve o logo herkesin gözünde 5 tane yıldız içeriyor.

    algı 2: galatasaray şike, hakem kollanmaları, haksızlıkla aynı anda anılıyor. yeni gelen federasyon başkanı bile alnımızın ak sütü gibi helal şampiyonluklarımıza dil uzatacak cüreti kendinde buluyor. fenerbahçe uefa'nın sitesinde şike yapan kulüpler arasında geçmesine rağmen yıllardır kendilerine kumpas yapıldığını yalanını öyle bir tekrarladılar ki, ateş üfleyemeden söndü maalesef.

    algı 3: fetö=galatasaray denklemini herkesin kafasına kazıdılar. aslında üsttekinin devamı niteliğinde bir yöntem. geçemediği rakibini itibarsızlaştırma kampanyası yaptılar. 10 yıl önce herhangi bir ortamda bir kelime konuşturmayacağınız tipler şu an devlet televizyonu dahil, tüm kanallarda, tüm sosyal mecralarda suç işlediklerini ve aslında bir örgüt propagandası yaptıklarını bile bile konuyu bir şekilde buraya bağlıyorlar. devlet o kadar güçsüz ki farkında bile değil. galatasaray o kadar aciz ve sinmiş ki suçu işleyen kimse başıma bir şey gelir diye korkmuyor bile.

    algı 4: dünyanın en büyük spor kulübüyüz mottosu. maalesef buna yapılacak bir şey yok. diğer konularda haklı çıkabilmek için güçlü gözükmek istediler ve her branşa yatırım yapıp bunun da reklamını yapıyorlar. benim belki de tek özendiğim kısım burası. bu algı kötü bir şey değil keşke herkes her branşta ilerlemeye çalışsa. olimpiyatlara giden çoğu sporcuyla bile ama doğru ama yanlış bir şekilde bağ kurmayı başarmışlar. her branşta iddialılar ve altını çiziyorum milli oyuncuları çok fazla. 3 aydır futbol takımı şampiyonluğu kutlaması yapan vasıfsızlar bizi sadece utanç içinde bırakmaktan galatasaray'ın spor kulübü olduğunun farkında bile değiller.

    algı 5: yönetici, sporcu, yetkili farketmeksizin sosyal medya ve geleneksel medyada tüm fertlerimizin karalanması durumu. o kadar örgütlü ve sayıca fazla şekilde yapıyorlar ki sporcunun kendisi bile kendisinden şüpheye düşecek hale geliyor. ne ilkin ne barış alper ne kerem aktürkoğlu ne yunus akgün ne erden timur ne icardi ne ali yiğit korundu. hepsinin üstüne gidilmesine izin verildi. uyusun bizimkiler.

    algı 6: fenerbahçe istediğini alır algısı. valla bu çok eskiden beri var. biz aylarca peşinden koşarız. fener alır yapacak birşey yok. fb'nin 60'lar 70'lerdeki taraftar jenerasyonu hala ülke yönetiyor, kulüp yönetiyor. bu algı güçlü olarak kırılır ama gs hep güçsüz maalesef. bjk'yi geçtim rize, adana, antep falan bile bizden güçlü. utanç.

    daha eklenebilecek çok madde var ama galatasaray'ın başına maddi korkusu olmayan ünal aysal gibi, doğuştan mert ve lafını sakınmayan mustafa cengiz gibi, yeni jenerasyonu anlayan, algıları bozan, rakibin ayarlarıyla oynayan, gerçek galatasaraylı erden timur, fatih terim, ergin ataman, okan buruk gibi bir ekipler topluca gelmedikçe günlük başarılarla idare eder fenerin yepyeni algılarını ve bize her türlü hakaretini en yakından izleriz.
  • 9005
    kazanmanın, gerçek başarının ne demek olduğunu bilmeyen camia. çalışarak başarılı olmuyorlar. her kuruma adamlarını yerleştiriyorlar. branş fark etmiyor. mutlaka her kurumda adamları var. kendi adıma futbolla daha ilgili olduğumuz burada yapılanları net görebiliyoruz. diğer branşlarla ilgilensek inanın ki ,o branşlarda ki yapılanma futboda ki yapılanmadan daha az değildir.
  • 9006
    o kadar planlı ve programlı bir kulüptür ki başkanları beni şampiyon yapmayacaklar deyip tekrar aday olup kazanmıştır.

    seçimde 6 senede 1 teneke kupa apoletiyle sana muhtacım şarkısını milyonluk adamlara anırta anırta söyletmiştir.

    sürekli dış güçler, hakemler, tff suçludur ama kendisi sütten çıkmış ak kaşıktır.*

    o kadar planlılar ki bizi hakemler sistem vs şampiyon yapmıyor deyip 400 milyon euro'ya yakın para harcayıp* onlarca hoca kovdular.

    o kadar planlılar ki gerçek şampiyon hocalarını kovup 23 milyon euro'ya yeni hoca getiriyorlar.

    o kadar planlılar ki bütün genç ve çocuk taraftar kitlelerini kaybettiler. genç nesil kaybının acısı 10 sene sonra çıkmaya başlayacak.

    sadece türkiye'de değil dünyada da ünleri iyice azaldı.

    o kadar planlı ve programlılar ki kendileri adına yapabildikleri en olumlu iş basındaki satılık kalemleri satın almak oldu.

    o kadar planlılar ki oyuncu alıp aynı transfer döneminde göndermeye uğraşıyorlar her sene.

    o kadar planlılar ki avrupa maçında fred'i lige saklayıp hem avrupayı hem de ligi kaybediyorlar.

    tescilli şikeci olarak cezalarını çekene kadar asla başarılı olamayacak kulüp.

    o kadar planlılar ki son yıllarda fener taraftarının bütün travmalarını onlara bir arada sunabilecek dünyadaki tek isimle anlaştılar, defansif futbol, bol ön libero, topu rakibe bırakma, portekizli inadı, ego.

    o kadar planlı ve programlılar ki her sene 5 yıldızlı forma basıp basıp maçlara avrupa'da da türkiye’de de yıldızsız formayla çıkmaktadırlar.

    o kadar planlılar ki bu uyduruk yalan 5 yıldız yalanlarına göre galatasaray da artık 5 yıldız olmuştur. bakalım fb tv ve basın yayın organları buna dikkat edecek mi?

    (bkz: ali koç)
  • 9007
    kendine galatasaray taraftarı diyen kim varsa herhangi bir branşında oynamayacağı takım.

    şu futbol ortamında, üzerimize düşman gibi gelirlerken orada oynayan kim olursa olsun ben galatasaray taraftarıyım demesin.

    fatih terim, hakan şükür, arda turan hatta ergün penbe bilmiyormuydu bunları yolmasını, fenerbahçe’ye transfer olup işi profesyonel futbolculuğa bağlamak galatasaray taraftarı için geçerli değildir.
  • 9009
    https://x.com/.../1822361383331135960

    artık insanlar tepki veriyor. yönetimler, oyuncular, federasyonlar değişiyor. senaryo değişmiyor. insanlar sahada olan biteni izliyor. yapılan organize manipülasyonu görüyor.

    ulan dün 3,58 gol beklentisine rağmen kötüyüz dedi galatasaray’ın hocası, oyuncuları, taraftarı, yönetimi. bugün ne ürettin sahada? ne koydun ortaya? ulan karşındaki takımın kalesinde nerdeyse ortaokul öğrencisi var. ne konuşuyorsun? hakem. hafta içi sadece bu sezon 100 milyon harcadığın toplamda 250 milyonluk takımınla lille’e yenildin sen. 5 yesen şaşırmazdı maçı izleyen. geçen sene biz aynı turda deplasmanda molde’yi yenerken iyi oynamadık diye yangın çıkardık bu sözlükte. işte sen bu kafayla gittiğin için bir bok olmuyor. öyle bir hale geldin ki içine geleni emiyorsun. komutanın hakan sonradan galatasaray düşmanı olduğu için komutan. jesus, mourinho getiriyorsun değişmiyor. sen karşıtlık üzerinden tanımlıyorsun kendini. her yere yansıyor bu toksikliğin. sosyal medya, sokak. parayla toksiklik satın alıyorsun sen. parayla kaos yaratıyorsun sen. sen kimsin? sen sporla uzaktan yakından alakası olan bir adam değilsin. sen kaybedeceksin. sahada da sokakta da.
  • 9017
    senelerdir şampiyonlar ligi'ne katılamayan ve her geçen sene daha da komik duruma düşen gariban camia. fakat bugün özelinde beni ilgilendiren farklı bir konu var.

    13 ağustos 2024 fenerbahçe lille maçı özelinde kulüple dalga geçen yazarları eleştiren bir insan grubu dikkatimi çekti. neymiş, önce biz fenevbahçe'ye üstünlük kuracakmışız, sonra dalga geçebilirmişiz. hatta icardi'nin fenevbahçe'nin senelerdir yaşadığı rezilliği yeniden yaşamasıyla dalga geçmesi bile, ''önce fenevbahçe'ye karşı kendini göster, sonra paylaşım yap.'' şeklinde eleştirilmiş.

    eğer bunları yazanlar algı yaratmaya çalışan fare fenevlilerse, o ayrı. fakat ciddi ciddi galatasaraylı olup da bunlar yazılıyorsa, vah halimize.

    neden mi vah halimize?

    bu acıların takımıyla oynadığımız son 15 maçta sadece 2 kere kazanabildiler. evet, yanlış duymadınız, 2(iki). madem sayılardan bahsetmeye başladık, bir sayı daha geliyor: fenevbahçe'nin son şampiyonlar ligi sezonu 2008. yani 16 sene önce.

    dalga da geçeriz, loser da deriz, süperstarımızın paylaşımlarına da güleriz. kendimizi kanıtlamamız gereken bir durum yok.

    bence bu kadar rahatsız olmayın. rahat olun.*
  • 9018
    şike yapıp ligden düşürülmeyen takım. sonra gelirler sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi sana bana ahlak dersi verirler. bunların şikeci olduklarının her platformda işlenmesi gerekiyor. fenerbahçe medyasının bizi neyle bağdaştırdıkları herkesin malumu ama bizim medya nedense diğer takımlara yaranmak adına zedeleyici hiçbir şey söylemiyorlar ki kafadan uydurma bir şey de değil düpedüz şikeciler. yeniden belirtmek isterim ki bunlara şikeci etiketini yapıştırmak gerekiyor.
  • 9019
    camia olarak yine yeni yeniden yanlış teşhis ve tespit ile yola devam etmektedirler.
    muhabir, yorumcu, gazeteci, taraftar, blog yazarı, twitter fenomeni daha say say bitmeyeceğin adamlar bugün yine yanılmaktadırlar.
    elenmeye üzülmeyip, mourinho'nun 3 santrfor ile sahaya çıkmasına heyecan yapmaları neyin kafası anlamadım.
    yine yanlış yorumlamalar, yine...
    yahu kardeşim bir adam sahaya 3 santrfor atıyorsa burada bir sorun vardır, çözüm değil.
    sen demek ki iç sahada rakibine karşı istediğin sonucu alamamışsın ki son çare olarak 3 tane santrforu sahaya atıyorsun.
    kafayı yediniz iyice be.
    adam lille'i geçememiş, çözememiş, aşamamış ki yılların taktiği olan içeriyi santrfor ile doldurma işine girmiş.
    bunu taktik deha olarak okuyorlar, cesaret hikayesi olarak yazıyorlar.
    cesaret olarak yazdıkları senaryo da şu;
    maçın bitimine son 5 dakika kalmış, gol bulmazsan eleniyorsun, rakibin üzerine gelmeyi bırakmış ve skora yatıyor, sen kanattan tadic'i çıkarıp yerine cenk'i sokuyorsun.
    voaaav ne taktik ama? içeriyi santrfor doldurup ortalığı karıştırmak istemiş hoca sanırım.
    guardiola görmesin kıskançlıktan kalan saçları da dökülür.
    gel gelelim şans golü girmese yaptığı taktik de tutmamıştı zaten.
    3 santrfordan hangisi golü attı? hiçbiri.
    defansa çarpan ve içeri giren bir şans golü ile maçı uzatmalara taşıdığınızın bir farkına varın önce.
    taktik tutmadı yani babalar, lille son dakikalar 0-0'a yattı yattı yattı.
    ve bu kadar yatmanın sonucunda karanbolden gol yedi.
    siz de bunu mourinho hocamın billurları şöyle böyle diye okuyorsunuz.
    cenk bir kere kanat oynadı ve kanattan çıkmadı resmen, onu da görmemişsiniz.
    yine yanlış sulardalar, yine yanlış hevesteler.
    kimse oturup geçen maçın şerefini kurtaran irfan neden oynamadı demiyor, 20m. euro ödettiğin santrfor neden oynamıyor demiyor, 10 kişi kalmış lille nasıl senden tur aldı demiyor, bizim bugün kazanmamız gerekirken nasıl rakip bizim sahamızda daha çok xg yarattı demiyor...
    yav cesur yürek hocam son 5 dakikaya 3 santrfor ile girmiş, bırak şimdi şampiyonlar ligini, katılmasak da olur kafasındalar.
    gazeteci soruyor neyi yanlış yaptı da fb bugün elendi diye, adam açıklama bile yapmıyor camiasına.
    aynen sevgili rakip, siz bu kafadan devam edin.
  • 9020
    galatasarayı galatasaraylılardan dahi büyük gören camia. o kadar gözlerinde büyütüyorlar ve hatta korkuyorlar ki anlam veremiyorum. başlarına gelen her türlü mağlubiyetin dolaylı müsebbibi olarak galatasarayı görmeleri maalesef akıl sınırlarını zorluyor.

    ben bir galatasaraylı olarak dost tavsiyesi vereyim. hayatta hangi konuda olursa olsun rakibinizi veya rakiplerinizi sizden çok daha güçlü ve çok daha büyük görürseniz onları yenemezsiniz. belki bir maç kazanırsınız ama sezonu kazanamazsınız. belki sezonu kazanırsınız ama 5 yıllık 10 yıllık vadede başarılı olamaz rakiplerinizin önüne geçemezsiniz.

    kendi hayatınızla veya tuttuğunuz takımla ilgili yaşanan olumsuzluk ve başarısızlıkları çeşitli dış sebeplere bağlamaya alışırsanız ki bu şu anda fenerbahçe camiasının temel problemidir, başarıya değil başarısızlığa bağımlı hale gelirsiniz. çünkü çıktığınız her maratonda sizi başarısızlığa götürecek dış etkiler olduğu paranoyası o başarısızlığa ulaşana kadar sizi huzursuz etmeye devam eder ve nihayetinde başarısızlık gelince ancak rahatlayabilirsiniz. bunun nedeni vardığınız noktanın size evet sen biliyordun dediği sanrısıdır.

    fenerbahçenin artık şampiyonluk hedefi değil hevesi var. şampiyon olamadıklarında diğer gün unutup baştan başlıyorlar zaten. o nedenle burda ellerinde kalan rakiplerin başarısına(bjk ts gibi takımlar da dahil) odaklanıp onların gittiği yolun ve ulaştığı zaferin hak edilmemiş olduğuna kendilerini inandırmak. biz başaramadık çünkü onlar kadar iyi değiliz diyememek, onlar başardı çünkü bizim kadar iyi kalamadılar yanılgısından ibaret.

    kendi dünyalarında; 5 yıldızlı en çok şampiyonluk görmüş, bütün spor branşlarında 1 numara olan, en çok taraftara sahip ve ekonomik olarak en güçlü ütopik bir fenerbahçe tasviri var. bu tasvirin gerçek olmadığıyla yüzleştikleri her gün de kendi hayali düşmanlarını yaratıyorlar. bu bazen biz oluyoruz bazen federasyon başkanları bazen devlet bazen de uefa. gerçek olan şu ki ne kendileri ne de biz onların hayalindeki fenerbahçeyi tam olarak anlayamadık.
  • 9022
    şampiyonlar ligi’nde 2007-2008’de şansa bala çeyrek finale çıktıklarında yaşı yetenler çok iyi hatırlayacaklardır; o sezon sanki real madrid olmuşlar da sonsuza dek şampiyonlar ligi’nin efendisi olarak yola devam edeceklermiş gibi kibirlenmeler, afralar, tafralar, fenerbahçe cumhuriyetiyiz bilmem neler derken ez cümle böyle kendilerini dev aynasında görmeye başlamışlardı.

    “yok avrupa’nın prensi fenerbahçe”, “galatasaray zaten avrupa’da pek de bir şey başaramadı”, “fenerbahçe türkiye’nin avrupa’daki gelmiş geçmiş en başarılı takımıdır” filan evet yanlış duymadınız ciddi ciddi bunları iddia ediyordu 2008’de her fenerbahçeli adeta. şaşırmazsınız ama şimdi de böyleler gerçi. gerçeklik algıları sıfırın altında olunca işte…

    sonra hatta 2008-2009 sezonuna başlarken fenerbahçe şampiyonlar ligi şampiyonu olacakmışcasına bir özgüvenle daha doğrusu kibirle gitti şampiyonlar ligi’ne. fenerli medya “avrupa’nın prensi”ne bunu yakıştırdı. ee neticede takke düştü, kel göründü, sadece 6 ayda fenerbahçe’nin 2007-08’de çeyrek final’e çıkmasının nasıl da tesadüfi bir durum olduğunu herkes görmüş oldu. o sezon 2 puanla sonuncu olup rezil olarak elendiler gruplarda.

    bir daha da şampiyonlar ligine gidemediler. aradan 16 sene geçti, halen daha gidemiyorlar. acaba chelsea’yi 2-1 yendikleri çeyrek final maçının ilk ayağında bunu onlara söyleseler ne düşünürlerdi….

    (bkz: 2 nisan 2008 fenerbahçe chelsea maçı)

    avrupa’nın prensi’ymiş gerçekten de! valla kahkayı bastım burada artık tutamadım kendimi. 10 senedir şampiyon olama, neredeyse 20 yıldır şampiyonlar ligi’ne katılama, şampiyon oldum sanıp şampiyonluk kutlaması yap, son hafta şampiyonluk kaybet, hayatta tek övündüğün şey evinde galatasaray’ı 6-0 yenebilmiş olmak olsun, insanlar nasıl halen bu takımı nasıl göğüs gere gere tutabiliyorlar pes valla.

    ben olsam sırf aleme her sezon bir şekilde maskara olmaktan bunalıma girip tutmayı bırakırdım fenerbahçe’yi pes ki ne pes.

    şöyle de bir not düşeyim, bazen fenerbahçe’liler diyor ki biz kupalar için sevmedik fenerbahçe’yi, bu başka bir sevgi. tamam da ama trabzon ya da beşiktaş da çok kupa kazanan takımlar değil ama onlar fenerbahçe kadar kendilerini rezil etmedikleri için tutan tutsun. ama fenerbahçe hep dile dolanacak absürtlüklere imza atıyor işte bu yüzden fenerbahçe’yi tutanlara allah sabır versin (gülerek).
  • 9024
    acınılacak durumda olan kulüp. adamlar öyle bir gerçeklik algısından kopmuş durumda ki, 13 ağustos 2024 fenerbahçe lille maçındaki penaltı pozisyonuna bile böyle penaltı olmaz, bilmem ne lobisi diye reaksiyon veriyor. apaçık ortada lan, tartışması bile yok adamın eli açık ve eline çarpıyor. yıllardır başarısız olan, yok bu kadar olmaz derken daha da başarısız olan, kulübü neredeyse üzerine yapmış bir adama biat eden bir camia burası. bu başarısızlıkların bu kadar uzaması tesadüf değil kesinlikle, zihniyetleri buna yol açıyor. haksızlıklarla bir şeyler yapmaya çalıştıkça daha da dibe batıyorlar. bize de zevkle izlemesi düşüyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın