• 176
    (bkz: #1283133)

    kendisi tff başkanliğina aday olsa fena mi olur? demiyorum ki içeride bizim adamimiz olsun; bize kiyak yapar...

    türk futbolu galatasaray ve izinde giden diğer türk takimlarinin avrupadaki başarisini izlediyse
    altindan bir noktada faruk süren ismi çikar. tam istatistiği bilmemekle birlikte kendisi sportif anlamda en başarili ve en çok kupa kaldirmiş galatasaray başkanlarindan biridir. tff için hiç de fena bir aday değil.
  • 183
    kendi dönemi bence en başarılı dönemimizdir. ali şen ile tatlı sert atışırlardı hatırladığım kadarıyla. en büyük şansı futbolun o zaman bu kadar endüstriyel okmayışıydı sanki. yani uçurum yoktu takımlar arasında o kadar, daha bir süprize açıktı sonuçlar. ayrılık süreci ise birden olmuştu, sanki kupaları kazandıran başkan o değilmiş misali...
  • 188
    5.5 buçuk senelik başkanlık serüvenine 4 lig bir adet de uefa kupası sığdırmış başkanımız.

    ama galatasaray'ı son 20 yılda avucunun içine almış ve adeta bir oyuncak gibi oynayan kıraç ve tayfası eliyle bu başarısı elbette cezasız bırakılmamıştır.

    tıpkı son 20 senede 'kişiler gelip geçici' mottosu bir diğer adıyla 'kılıfıyla' kafası kopartılan bir çok kulüp adına değerli isim gibi.

    galatasaray süren'e başkanlığı bıraktıran, şükür'e linç uygulatan, korkmaz'a vefasızlık eden, arda'nın kız arkadaşına besteler hazıtlatan, terim'i tff'nin safına iten bu aşağılık düzenden kurtulamadığı sürece olması gereken yere asla ve asla gelemeyecektir. zamanı geliyor hafiften. aynı yöntem aysal'a da uygulanacak. onun terim'e yaptığını onu gazlayanlar da kendisine yapacak. klasik senaryo. aysal da gelip geçecek ama düzen sürmeye devam edecek ne acı ki.

    biz de ancak böyle içimizi boşaltmaya devam edeceğiz. galatasaraylıların önüne her zaman galatasaray mı x kişisi mi tercihleri konulmaya devam edilecek. bunu koyanların tamamen şahsi çıkarları uğruna üstelik, göz göre göre hem de. ama biz olayı duygularımızla yaklaştığımız için asla anlamayacağız. nasıl bir pisliğe battığımızı görecek ama inatla oraya bakmayacağız.
  • 192
    --- alıntı ---
    başkan ünal aysal seçim kararı alsa bile aday çıkar mı?

    “kimse çıkmaz. kendi adaylığını koyması da şart. yeni ekibini kurar veya aynı ekiple gider. problemi o çözecek. problemi çözmek için ihtiyacı varsa bütün g.saraylılar ona yardımcı olur.”

    riva’nın satış yetkisi verilmezse ‘madem bana güvenmiyorsunuz, ben de bırakıyorum’ restini çekeceğini dillendirenler de var...
    “o yetkisi zaten vardı. bugün için kullanmadı. o yetkiyi vermemek diye bir şey yok. yetkiyi aldığı zaman dahi o mülkü satarken yine genel kurula getirmesi lazım. g.saray etiğinde bu var. satma yetkisini ilgililerle, alıcılarla konuşma yetkisi olarak veriyorum.”

    polat seçimde banko kazanirdi

    pazar günü mali kongrede ibra sıkıntısı yaşanır mı? adnan polat’ın yaşadıkları aysal’ın da başına gelebilir mi?

    “adnan polat’taki idari açıdan ibra olmama olayı adnan’ın orada gayri siyasi davranmasından. oradaki havayı görüp ‘tamam seçime gidiyorum’ deseydi banko seçilir, bunlar da yaşanmazdı. o gün camianın çok saygın isimleri kendisine telkinde bulundu. orada, 10 dakika ara verip yönetimiyle konuşup seçim kararı alabilirdi. ibra olmaması diye bir şey yok. bu kez öyle bir şey olacağını zannetmiyorum.”

    bir iade-i itibar konusu var...

    “adnan’ın itibarı her zaman var. ibra olmamayı itibarsızlık olarak görmemek lazım. o gün toplumun bir reaksiyonuydu. polat ve yönetimi itibarsız diye bir yorum çok yanlış bir ifade.”

    uefa’dan yasak gelebileceği yönünde endişeniz var mı?

    “hayır öyle bir endişe duymuyorum. onu düzenlerler bence bilanço bazında.” nasıl düzenlerler! “düzenlerler, düzenlerler. (gülerek) orada bir tehlike yok.

    barcelona bile iki yıl ceza aldı..

    “alırlar.”

    g.saray almaz!..

    “g.saray almaz. barcelona alır, g.saray almaz.”

    mali genel kuruldan ne bekliyorsunuz?

    “kongre sakin geçer. faaliyet raporunu inceledim. pazar ne bekliyoruz; ya ‘seçim yapacağım, bazı yöneticileri değiştireceğim’ ya da ‘size de şu hedefi koyuyorum’ diyecek. 3 yıl önce bir hedef verdi. şimdi demesi lazım ki, şuraya kadar başardık, yeni hedefim de budur. nakit akışı problemini şöyle çözeceğim demesi lazım. yoksa ibra olmuş olmamış önemli değil. farz edelim ibra olmadı. kim gelecek yerine? var mı aday ? dolayısıyla başkana yardımcı olmak lazım.

    yönetimini değiştirse, ali dürüst, abdurrahim albayrak gibi isimler geri döner mi?

    “bilemem. başkanın konuşması lazım. bazıları dönebilir, bazıları dönmez. böyle bir şey yapsa büyüklük göstergesidir. yani ‘hata yaptım kusura bakmayın’ demiş olur. biz yabancı değiliz. hepimiz aynı kulübün adamlarıyız. bu pozisyonlara geldiğiniz zaman egonuzu biraz dizginlemeniz lazım. egonuzla öbürlerine baskı yapmamanız lazım. egonuzu dizginlediğiniz zaman bu uyumu daha kolay sağlayabilirsiniz. bilmiyorum mesajı verebildim mi? bu önemli. egosunu frenlemesi lazım.”

    yoksa kendisi mi kaybeder?

    “evet. yani... ben aday değilim!”

    f.bahçe ile 10 puan fark var. derbi biraz umutlandırdı. mucize olur mu?

    “sezona 4. yıldızı takmak amacıyla başladık. şimdi hedeften uzağız. mucizeyi de fazla beklememek lazım. yönetimimiz 3 sene önce bir programla ortaya çıktı. ‘profesyonelleşeceğim, daha başarılı olacağım’ dedi. terim ile bir süre gitti, iki sene şampiyon oldu. ama mali açıdan da düzeltmeler yapılması gerekiyordu. önemli gelir elde edildi. hem şampiyonlar ligi’nden hem de hisse satışından. sonra bir tıkanıklığa gelindi. bilançoda düzelme olduğu aşikar ama nakit akışında düzelme yok. mayıs sonunda ödemeler var. bunlar nasıl organize olacak? borçlar kısa vadeli. mevcut borçları uzun vadeye dağıtma yönünde prensip vardı. gerçi verilmiş teminatlarda da azalma var. 800 milyondan 400 milyona düştü. yarısını temizledik ama yine de yeterli olmuyor.”

    gayrimenkul satışına onay veriyor musunuz?

    “bunun şöyle olması lazım. kulüp satacak, geliri sportif a.ş.’ye koyacak. ondan sonra iddiasını kaybetmeden tutumlu şekilde devam edecek. onun için de bence zaten seçime gidip, yönetimini revize etmeli.”

    başkan niye seçime gitmeli?

    “geçen mayısta birden seçim kararı aldı. bence o baskın seçime gerek yoktu. o sistem devam etse şimdi 4. yıldızı takardık. terim ayrıldı. mancini geldi. referansı dünya çapında. ama o da uyum sağlayamadı, florya’da düzen bozuldu.”

    yönetimi yenilerse işler rayına girer mi?

    “mali sorunları çözecek olan başkandır. yönetimde ona ciddi anlamda yardımcı olacak yeterli arkadaş yok. daha da önemlisi etik olarak da seçime gitmesi lazım. tüzüğümüz başkanlık boşaldığında seçim yapılır diyor. normal seçimlere 6 ay veya daha az süre varsa 2. başkan vekalet eder diyor. 181 gün varsa da görev süresi 3 sene. böyle şey olmaz. mantıklı değil. o zaman her gelen yönetim 7 ay kala baskın seçim yapsın, hop 3 sene daha kalsın.”

    niye bu eleştirileri dikkate almıyor başkan?

    “almıyor. g.saray etiği olarak kendisi ‘ben mayısta seçim yapıyorum’ demesi lazımdı.”

    ‘başkan finans dahisi’ deniyor. mucize olur mu?

    “finansta veya ekonomide mucize yok. her şey matematiktir. sporda mucize olabilir. sahada sporcular, insanlar yarışıyor. ama ekonomide olmaz.”

    başkanla görüşüyorsunuz. bir formül üretmiş mi?

    “formül henüz üretilmiş değil. şu olabilir. kısa vadeli borçların uzun vadeye yayılmasıyla nakit akışında rahatlık sağlanabilir. kafi midir? hayır. onu 5-6 seneye bile yaysanız sağlayacağınız avantaj giderlerinizi karşılamayacak. senede de 30-40 milyon dolar borç ödemelisiniz. ama 130-140 milyon dolar gelir oluyor. 40’ı borçlara gittiğinde kalıyor 100 milyon. o da giderlere yetmiyor. ilave kaynak yaratmak gerekiyor. ilk akla gelen mal satışı. riva satılsa parası 1.5 sene sonra gelir. o da tam çare değil. tasarrufun yanında devler ligi için takımın da iddialı olması lazım.”

    f.bahçe galibiyeti moralleri yerine getirdi gibi. “yönetim günü kurtardı, mancini zaman kazandı” yorumları yapılıyor. öyle mi oldu?
    “bir başkanın, yönetiminin veya bir teknik direktörün istikbalini bir maça bağlamak yanlış. derbiyi kazandık, kaybedebilirdik de. tabii ki moral açısından ezeli rakibe karşı galip gelmek güzel. f.bahçe matematiksel olarak henüz garantilememiş olsa bile şampiyon olacak. bu sezon güzel de futbol oynadılar. hakkını vermek lazım.”

    derbi yine olaylı geçti. melo, selçuk gündem oldu. yıldırım demirören, melo’nun gönderilmesi gerektiğini söyledi ve tepki gördü...
    “federasyon başkanının böyle bir açıklama yapmasını şık bulmuyorum. beşiktaş’tan benzetmeler vermeye başlarsa o zaman sayın başkan da epey zor durumlara düşebilir. kaldı ki hareket de aynı hareket değil. evet yapılmaması gerekir ama maçın heyecanı içinde yapılmış. drogba da çıkarıyor dilini. bir refleks olarak görüyorum.

    futbolun içinde rakibini sinirlendirmek de var. psikolojik bir hadise bu. bu olayın bu kadar uzatılmaması gerek. uzatılmasının nedeni kamuoyu oluşturup yönetimin melo’ya ceza vermesini sağlamak. onu da doğru bulmuyorum. zaten anlamsız bir kırmızı görerek cezasını aldı.”

    selçuk’un formasını çıkarması için ne diyeceksiniz?

    “o andaki ruh haline vermek lazım. formasını alıp tugay’a uzatması ‘al ne yaparsan yap’ gibisinden bir reaksiyon. maçın tansiyonu içinde anlaşmazlık oldu. mancini bir şey söylüyor, o anlamıyor. ingilizcesi de yok, anlamıyor. iletişim problemi en büyük sorun. irtibatı kuramamışlar, tercüman vasıtasıyla konuşuyorlar. kimbilir tercüman ne söylüyor...”

    kurumsallaşma adımlarını başarılı buluyor musunuz?

    “biz çok köklü bir kurumuz zaten. ama daha da profesyonelleşme ciddi şekilde lazım. profesyonel yöneticilerin de yönetime göre değişmemesi lazım. yönetim strateji belirleyen, o stratejiyi takip eden kurul olmalı. icraatı profesyoneller yapmalı.

    öyleyse 15 yöneticiye gerek var mı?

    “o da ileride değişecek. futbol zaten halka açık şirket. g.saray spor kulübü bir holding. sportif a.ş. var, yan kuruluşları var, çeşitli spor dallarında faaliyetleri var. onları da yürütecek bir şekilde. yarın belki basketbol da kurumsallaşacak. bu oluşumlar gelişince belki tüzük de değişip 10 asil, 5 yedek yerine; 7 asil, 3 yedek olacak.”

    -tüzük değişikliği demişken; liselilerin ayrıcalıkları var. her g.saraylı en azından üyelik konusunda eşit olması gerekmez mi?

    bir adaletsizlik, çifte standart olmuyor mu? tüzükte değişiklik söz konusu olabilir mi? “olabilir. unutmamak lazım ki g.saray muazzam bir eğitim kurumu. üniversitesi, lisesi, ilkokuluyla. buradan da g.saray kulübü doğmuş. özellikle liseden çıkmış kesimin ayrıcalıkları var. ama kanımca finansal problemlere de katkıda bulunacak şekilde g.saray’ı tabana yaymak lazım. tabana yayarken de lisenin, okulun önceliğini gözardı etmemek lazım. bir mekanizma bulmak lazım. belki sermaye piyasası kanunu çerçevesinde bu tabana yayma yapılabilir. belki hisse senedi, belki oydan yoksun hisse senedi, altın hisse muhafaza ederek, idareyi her zaman g.saray spor kulübü’nde muhafaza ederek bir formül bulunabilir.

    örneğin porto, genel kurulunu elektronik ortamda yapıyor. bu sistemleri artık bizim adapte etmemiz lazım. eğitim kurumunun ayrıcalığını da gözönünde bulundurarak yeni bir reform yapmak lazım. muazzam bir reaksiyon alacağım şimdi. yine de söylemem lazım çünkü doğrusu bu. camiada potansiyel var. bu potansiyelden nasıl istifade ederizin yolunu bulmamız lazım. yurt dışında da birçok gönüldaşımız var.”

    yöneticiler bu tür konulara eğileceklerine vip tribün, loca kavgası yapıyor. chelsea maçında ingiltere’de yaşananlar ortada. birbirlerinin üzerine yürüyecek dereceye geliyor olay...
    “bu olacak iş değil. ama ben bunlara şahit olmadım. çünkü ben chelsealiler tarafından davet edilmiştim ve karşı tribündeydim.”

    sizi galatasaray davet etmedi de chelsea mi davet etti?
    “evet. sonunda ceo arkadaşımız sağolsun bana iki tane bilet buldu, iki misafirime verdim. olmadı işte bir kargaşa oldu. onları mazur görüyorum. ben karşı tribünde olduğum için dolayısıyla gazetelere kadar intikal eden o olaylara şahit olmadım ama elbette güzel bir şey değil.”

    terim mi, mancini mi?

    “ben, fatih terim’le çalıştım ve çok mutlu oldum. beraber çok başarılar elde ettik. terim bir daha aynı pozisyona gelir mi, gelmek ister mi bilemiyorum. başka görevler alabilir. federasyon başkanı olabilir, g.saray’da yönetime girebilir..”

    yönetimde siz olsaydınız terim ile yolları bu şekilde ayırır mıydınız?
    “hayır. zaten ayırmadık hiçbir zaman. bir spor kulübü, bir işletme prensipler içinde gider. fakat unutmamak gerekir ki bu işletmedeki bütün üretenler, üretkenler insan. dolayısıyla insan yönetmek lazım. makine yönetmiyorsunuz. makine refleks göstermiyor. kötü imalat yapıyorsa ayar yaparsınız, iyiyi imal etmeye başlar. ama insan öyle değil. duyguları var. dolayısıyla onu yönetirken, öncelikle insan olarak anlamak lazım.”

    teknik direktör roberto mancini kalmalı mı?

    “mancini’yi çok yıprattılar ve müdafaa edemedik. yönetim olarak da sahiplenemedik. bu onu yıprattı. strese girdi. mancini akıllı bir adam. bazı söylemleri var özellikle medyayla buluştuğu zaman. belli ki aşırı sinirden o reaksiyonu veriyor. basın elbette tenkit edecek. hep alkış tutacak değil ki. siz herhangi bir kurumda icraat yapıyorsanız tenkite açıksınız demektir. çok yıprandı ama bilmiyorum ne yapacaklar. ilişkiyi düzeltemedikçe fayda göremeyiz.”

    --- alıntı ---
  • 198
    türk futbol tarihinin en "underrated" yöneticisidir.başka bir başkan kendisinin başarılarının yarısını elde etse heykelini dikerlerdi sokaklara.galatasaray'ın çehresini değiştirmiştir.vizyonlu,özgüveni yüksek,kaliteli,beyefendi bir insandır.komplekslerinden tamamen arınmış ve galatasaray'ın başarısını herşeyin önüne koymuştur.fenerbahçe karşısında alınan ağır yenilgiden sonra fatih terim'in arkasında durarak bugün övündüğümüz en büyük başarıların perde arkasındaki mimarı olmuştur.ekonomik olarak başarısızdır doğru;ancak kazandırdıklarının yanında bana kalırsa lafı bile edilemez.herkes birinin fanboyu oluyor ya bugünlerde;ben galatasaray tarihinde birinin fanboyu olacaksam bu adamın olurum arkadaş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın