küçükken daha da ileri gidip kendi ligimi yaratıp maçlarını yine ben oynamıştım. hem futbolcu, hem teknik direktör, hem hakem.. oldukça işlevli ve sorumluluk isteyen bir görevdi gerçekten.
abimle ileride bir ev tutup devam ettirmeyi temenni ettiğimiz eylem. halısaha başkadır ev futbolu başka. o tadı her yerde almak mümkün değildir.
29
küçükken kapı eşiklerini kale yapmak suretiyle koridorda yaptığım eylemdir. babam koridorda ayağımda çoraptan bozma topla birlikte koşarken saunders diye bağırdığımı söyler. bir de bazen ayağınızı kapı eşiğine vurursunuz ki acısı dayanılmazdır.
30
genelde evdeki babaanne, anneanne, nine tarzı yaşlı ve huysuz cadıların yanında yapılyorsa ''oğlum top oynamayın evde, top sekince tabut tabut diyor, uğursuzluk olur'' şeklinde mantıksız batıl inançlarla engellenmeye çalışılır. ama nedense oynayanlar o sırada, bahsi geçen tabuta girmek pahasına bile olsa oynamaya devam ederler.
31
ayak serçe parmağinin mobilyaya vurulması ile bir elim parmağimda seke seke çokça küfür etmem sebebiyet vermiştir.
maç bitiminde damacanaya kadar itiş kakış yarışmakla sonuçlanır. damacanaya ilk varan pompaya ağzını dayayıp su içer ve akabinde kafasına yediği anne terliği ile o yudumların hepsi boğazda takılı kalır.*
34
top denmiş ama hadisenin öznesi olan obje genelde üst üste kat edilmiş çoraplardır.
35
herkes ne diyeceksem demiş zaten, ekleyecek birşeyim yok hakim bey...
36
gereksiz yere ciddiye alıp yeğenimin kafasına attığım top sonrası jübilemi yaptığım hadisedir.ama yorumculuk tekliflerine açığım. her ne kadar jübilemi yapmış olsam da fatih hocam çağırırsa elbette geri dönebilirim.
37
madem bu aralar nostaljik takiliyoruz ben de aklima gelen, cocukken en cok haz aldigim aktiviteyi paylasayim dedim. malum bizim gibi futbol manyaklari icin o dönem nerde top oynadiginin bir önemi yoktu, yolda, beride, yokusta, okul bahcesinde, cimende, bos arazide ve tabii ki de evde! efenim evde mac yapmak icin gerekenler: ic ice gecirilmis corap, bir adet misafirin senin yaslarinda cocugu ya da hic olmadi kardes, uzun bir hol ve iki tane kapi. ne keyifli ne mücadeleli olurdu be, ben prekazi olurdum ya da ugur, rakiplerim de ridvan veya ne bileyim feyyaz. anne kizardi, ama sonra kiyamazdi, napsin. bak efkarlandim sabah sabah iyi mi.
38
vay arkadaş en profesyoneli kardeşimle benmişim herhalde. sandelyelerden kale kurup, iplik yumağından top yapardık. iplik ucu boşta olduğundan yumak açılmaya başlardı, ipi ayağımıza dolanırdı. daha sonra yumak açılmasın diye bantla yumağı komple sarıp kendi topumuzu icat etmiştik.. babam anahtarı ile eve girdiğinden hep yakalanırdık. ''binada gürültü oluyor komşular şikayet ediyor'' diye de az pataklanmadık. çocukluk işte...
tabi top oynuycaz. valla ben $ahsen karde$imle sürekli penalti çeki$irdim salonda. bizim salon bayagi bir elveri$li idi. bazen 2ye 2 maç bile yapiyoduk, çekyat'tan çekyat'a.
hiç unutmam bir gün karde$imin kullandigi penaltiyi çikarinca, dönen topa karde$im o sinirle bir daha abanmi$ ama top bu kez yüksek gelmi$ti. son anda topu tokatlayarak topun hizini kesmi$tim. dokunamasam top 2 x 2 camdan çikacak ve kirilan cam parçalari 4. kattan a$agida kahve'nin önünde oturan amcalarin kafalarina dü$ecekti. neyse ki 2-3 çatlakla ucuz yirtmi$tik. sonra rahmetli dedem camciyi çagirmi$ti.
o gün bu gün dür evde "basket" topu ile futbol oynanilmasinin çok sakincali bir hareket olduguna kanaat getirmi$tik. en temizi sünger toplardi. en fazla biblo falan devirebiliyodun. oda'dan oday kavisli frikik attigimi hatirlarim. ulen ne günlerdi be..
ben evde yalnız olduğum zamanlar kendi kendime maç yapardım. bayağı da çekişmeli oluyordu.
42
bu eylemi gerçekleştirirken tavandaki ampulü patlatmışlığım vardır. kaleci gibi degaj yapıyordum demek.
43
çektiğim şutla kanepenin yaslanılan yerindeki(eski tip kanepeleri bilenler hatırlar, alttan ittirmeli) dolap kapağını açmışlığım vardır. ulan prekazi :(
44
evde 2 aslan parçası ile son günlerde çok sık yaptığım aktivite. yavru aslanlara top nasıl kontrol edilir, topa nasıl vurulur temellerini vermeye çalışıyorum. futboldan sıkıldığımızda da duvarda asılı olan minik çembere basket atıyoruz. sporun temellerini atalım da severler sevmezler artık kendileri bilir.
45
çorapları iç içe geçirip üçlü koltuğu kale yapmaktır. o dönemlerde babanın aldığı atlasın arkasındaki ülkerin başkentlerinden takımlar çıkarmak (canberra idman yurdu, bernspor gibi) ve kendi kendine saatlerce deli danalar gibi tepinmektir. ayrıca o oyunlar sayesinde atlasın arkasındaki ülkelerin bayraklarını ve başkentlerini hatta haritadaki yerlerini ezberlemiştim. hey gidi günler hey. bir de biraderle portakalı top yapıp oynamamız vardı ki sonunda camı kırmamız ile annem tarafından sırtımızda kırılan şiş arasında geçen süre çok kısadır. babam akşam mahvedecek bizi diye it gibi korkarken babamın canları sağolsun lafı da hala aklımdadır.
babam, ben, abim üçlüsü ve annemin de yalandan aaa oynamayın ama türündeki serzenişleriyle katıldığı aile geleneğimizdi. bence sporu sevdirmenin çok daha ötesinde sonuçlar yaratan bir olaydır. öyle güzen anılardır ki olur da bu üçlüden birine kızacak olursanız, hatırladığınızda öfkeniz sıfırlanır. özetle çocukken aile ile yapılan her şey gibi güzeldir.
48
topsuz kalındığında çoraplardan top yapılarak gerçekleştirilen eylem. o çoraptan yaptığım topla tek başıma hem tuttuğum takım hem de rakip takım olur, maç yapardım. maç sonunda tuttuğum takım kazanırdı ne hikmetse. şekerliği kırıp dayak yemişliğim var tabi.
küçük kuzenim ile oynayarak eski günleri yad etmemi sağlayan eylem. bir alex değil elbet ama zevkine laf edemez heralde hiç kimse.
50
evde cam sürahimiz vardı, dantelli masa örtümüzü masanın başından aşağı sarkıtıp kale filesi yapmış, düşmesin diye de başına içi su dolu cam sürahiyi koymuştum. sonra noldu, ben bi hami mandıralı şutuyla örtü sürahi ne varsa indirdim. anneme ağlayarak anne sürahiyi kırdım dediğimde ağlama oğlum cana geleceğine mala gelsin dediğini hatırlarım. *