sabah gazetesindeki yazısı, beni benden aldı valla ahahahaha...
---
alıntı ---
f.bahçe başkanı aziz yıldırım, mehmet ali aydınlar'ın -allah rahmet eylesinvefat eden çocuğunun üzerinden prim yaptığını söylemişti, "üzülecek bir durum yok çünkü numara yapıyor. alenen evlat acısı üzerinden sömürü yapıyor. biz yemiyoruz bu numaraları" demişti. şimdi aynı aziz yıldırım maşallah, allah uzun ömürler versin çok da güzel olan kızını kucağına alarak tenkit ettiği olayın daha da tehlikelisini sömürü olarak kullanmıyor mu? ikide bir yargıyı, hakimleri, savcıları eleştiriyor.
aynı aziz yıldırım, ben telegol'de tenkit yaptığımda "yargıyı küçük düşürüyor" diye beni ve o ekibi savcılığa şikayet etti. gittik ifade verdik. aynı aziz yıldırım şimdi atatürk'ü dilinden düşürmüyor. zaten insanlar sıkışınca atatürk'ten bahsediyor. bir insanın atatürk'ten bahsedebilmesi için öncelikle askerliğini yapması gerekir.
şerefli türk ordusunda askerlik yapmamak için yıllar önce izmir hava hastanesi'nden 'kalça çıkığım var' diye sahte çürük raporu alacaksın, (raporu almadan önce düzcespor'da futbol oynayacaksın), sonra da atatürkçü kesileceksin. (üstelik kalça çıkığı doğuştan olan rahatsızlıktır) sonra da bakacaksın bu işten dolayı ipliğin pazara düşecek, bu sefer bedelli askerlik çıkacak. 60 yaşında bedelli askerlik parası yatırıp askerlikten yırtacaksın. aziz yıldırdım, türk ordusunu ve atatürk'ü çok düşündüğü, çok sevdiği için yaptığı iki eylemle iki defa askerlik yapmış oluyor. ondan sonra da posterinin önünde atatürk'ün adını ağzına alıyor. acaba o posterdeki atatürk bir canlansa aziz yıldırım için ne düşünür, ne yapar bilemiyorum...
1976'da futbol federasyonu başkanı, "şike vardır, küme düşürülmüş takımlar danıştay'daki davalarla dönebilirler. bu bir mevzuat işi" diyordu.
o günlerden bugünlere türkiye'de ne değişti! bence hiçbir şey. sadece mezvuat hazretlerinin işleri, adları değişti.
1975-76 sezonu yani 38 yıl önce ünlü futbol adamı rahmetli gündüz kılıç, 3 haziran 1976 tarihindeki hürriyet gazetesi'nde şöyle yazıyordu: "şike bu sezon şimdiye kadar görülmemiş boyutlara, rakamlara varmıştır. içine fesat karıştığı, maçların alınıp satıldığı kesin olarak kabul edilen böyle bir ligde iki takımımız a.gücü ve balıkesirspor'u (ligin son iki sırasını aldılar) küme düşürmek hangi vicdana sığacaktır."
hıncal uluç, 1 temmuz 1976 tarihinde cumhuriyet gazetesi'nde aynen şunları yazmıştır:
"çare bu yıl ligleri 18 takımla oynatmak. bu suretle şike yaparak şike yapmayan takımları küme düşürenleri cezalandırmak olacaktır. bu suretle şike yapmadıkları için küme düşürülmüş a.gücü ve balıkesirspor'un haklarını teslim edip gelecek sezon için çok geçerli önlemler alınmalıdır."
devrin futbol federasyonu başkanı hasan polat ise, "şike vardır ve yapılmıştır. şike yapıldığı için küme düşürülmüş takımlar danıştay'da açtıkları davaları kazanarak tekrar lige dönebilirler. bu bir mevzuat işi" diyordu. yani o zaman mevzuat hazretleri vardı. o günlerden bugünlere geldik. türkiye'de ne değişti! bence hiçbir şey. sadece mezvuat hazretlerinin işleri, adları değişti. türkiye'deki son şike operasyonunda organize polis de görevini yapmıştır, savcı da görevini yapmıştır, hakimler de görevlerini yapmıştır. en sonunda yargıtay, geç de olsa bu kararı onamıştır. yargıtay'ın bu kararı onamasından çok evvel uefa zaten şike için öncelikli cezaları vermiştir.
türkiye'de yıllar geçiyor ama zihniyet fazla değişmiyor. o zamanlar küme düşürülen takımlar danıştay'a giderek haklarını arayıp dönebiliyorlardı. bugünlerde çıkarttığımız 'mükemmel' dediğimiz kanunları büyük takımlar şikeye karışınca bir gecede değiştirebiliyoruz. ondan sonra da işi sulandıra sulandıra bu işi yapanları kahraman yapma yoluna gidiyoruz. gündüz kılıç öldü, hıncal uluç yaşıyor.
yıllarca bu alemde nelerin döndüğünü iyi biliyorum. o meşhur 76'daki ankaragücü küme düştüğünde takımın kaptanıydım. bugün şereften, haysiyetten, insanlıktan bahseden bazı kişilerin o günlerde neler yaptıklarını da o tarihte yaşayanlar iyi biliyorlar.
bu işleri iyi bilen zonguldaklı futbolcunun konuşması karşılığında bir ev ve bir arabaya anlaştık. son anda "beni öldürürler" diye vazgeçti
hiç unutmuyorum, "sepet metin" diye zonguldaklı bir oyuncu vardı. öldü, allah rahmet eylesin. show tv'ye yeni transfer olmuştum, "sepet metin" ile konuştum. "sepet metin" bu alemde bu tarz işleri çok iyi bilen biriydi. bir ev ve bir arabaya anlaştık. bunların maddi karşılığını da ben ödeyecektim. kameraya çekim yapacaktık. çekime iki gün kala ban telefon açtı, "ermancığım, maalesef ben bu işi yapamayacağım. kusuruma bakma" dedi. "ev araba falan iyi de, yapacağım açıklamalardan sonra beni öldürürler" diye konuştu.
beyler bu ahlaksızlıkları yapan gruplar, şahıslar kendilerini tenkit edenleri ve bunları yazanları terbiyesizce, ahlaksızca, şerefsizce karalarlar, çamur atarlar. ve utanmadan, sıkılmadan dürüstlükten bahsederler, haktan hukuktan bahsederler.
---
alıntı ---
http://www.sabah.com.tr/...gunu-alet-etmiyor-muerman toroğlu'dan aziz yıldırım'a asker selamıaasdasdasdasda :(