---
alıntı ---
ergün penbe, yeşil sahada hoşgörü, saygı, iyi niyet görmek isteyen sporseverler için çok değerli. zeki, çevik ve ahlaklı sporcunun iyi bir örneği. büyük kinlerin beslendiği günümüz futbolunda, rakip takım taraftarları tarafından da saygı duyulan nadir futbolculardan. bu özelliklerini ona hatırlattığımızda insan olarak da son derece mütevazı: "sadece olması gerektiği gibi olmaya çalışıyorum."
hayatım futbol dergisi olarak, ilk söyleşimizi, galatasaray'da uzun yıllardır forma giyen, ancak formasını giydiği takımdan ziyade, futbol sahalarında insani değerlerin sembolü olan, ergün penbe'yle yaptık. ergün'le ablasının işlettiği ve boş zamanlarını geçirdiği kafede buluştuk. tüm sorularımızı samimiyetle cevaplayan ergün, bizleri efendiliğiyle bir kez daha kendisine hayran bırakıyordu. futbola başladığınız yıllar. zonguldak kilimlispor'dan gençlerbirliği'ne transferiniz nasıl gerçekleşti?
kilimlispor'da oynarken ümit milli takım seçmelerine katılmıştım ve seçmelerde başarılı olmuştum. gençlerbirliği başkanı ilhan cavcav da bu seçmeleri izlemesi için bir arkadaşını göndermiş. o arkadaşı beni görmüş ve kilimli'de sürekli alışveriş yaptığı bizim de yakinen tanıdığımız bir kuyumcu vasıtasıyla transfer teklifinde bulundu ve 1992 senesinin yılbaşında gençlerbirliği ile sözleşme imzaladım.
daha sonra 1994 senesinde galatasaray ile anlaştın. bu transferin perde arkasında neler var?
1994 yılında gençlerbirliği ile mukavelem bitiyordu ve sezon bitmeden yeni bir anlaşma imzaladım. sezona iki hafta kala sakatlanmıştım ve zonguldak'a döndüm. orda bana galatasaray yöneticisi sayın adnan polat bir telefon etti ve gençlerbirliği ile her konuda anlaştıklarını söyledi. galatasaray'a gelmek isteyip istemediğimi sordu. ben de şartların bu şekilde oluşmuş olmasından mutluluk duyduğumu ve galatasaray'da seve seve oynayabileceğimi, ancak dizimden sakatlığımın bulunduğunu söyledim. sağlık kontrolünden geçtim, olumlu rapor aldıktan sonra 1994-1995 sezonuna galatasaray'la başladım.
dizinden sakat olduğunu imzayı attıktan sonra söyleyebilirdin.
saklamamın benim açımdan doğru olmayacağını düşünüyordum. neticede bir şekilde bu ortaya çıkabilirdi. ne kadar dürüst olursanız o kadar kazançlı çıkarsınız.
diğer büyük takımlardan transfer teklifi almış mıydınız?
galatasaray'la görüştükten sonra fenerbahçeli ve beşiktaşlı yöneticilerden de teklif aldım. ancak onlara galatasaray'a söz verdiğimi, görüşmelerin olumsuz geçmesi durumunda onlarla görüşebileceğimi söyledim. galatasaray'la yaptığım görüşmeler olumlu geçti ve bir daha diğer kulüplerle görüşmedim.
sizin gönlünüzde yatan başka bir takım var mıydı?
zonguldak'taki çevrem trabzonsporlu insanlardan oluşuyordu ve trabzonspor'a sempati duyuyordum.
karadeniz insanının kişilik özelliklerinden biri asabiyettir. siz bir karadenizli olmanıza rağmen, hatta bir karadenizli'den ziyade türk insanının ortalama asabiyetini göz önüne alırsak son derece sakinsiniz. sahada gördüğümüz ergün özel hayatta da aynı mı?
ben kolay kolay sinirlenen bir insan değilim. olaylara daima pozitif bakmaya çalışırım. özel hayatta da sakin bir yapım vardır. kolay sinirlenmem demek tabii ki sinirlenmediğim anlamına gelmez. sinirlendiğim zaman da tam sinirlenirim.
türkiye'de sizin gibi sakin olduğunu düşündüğünüz, takdir ettiğiniz futbolcular var mı?
oğuz ağabey ve aykut ağabeyi oynadığı dönemlerde çok takdir ederdim. tabi bunu sınırlandıramayız. genel bir araştırma yapılırsa göz önünde olmayan da birçok bu tür oyuncu vardır.
33 yaşına geldiniz ve yaşı biraz ilerleyen futbolcuların en büyük sıkıntılarından birisi de ağır antrenman tempoları.
mesela gheorge hagi'nin futbolu bırakmasının nedenlerinden biriydi bu. gençlik yıllarınızla günümüz arasında bu anlamda motivasyon farkı var mı?
hagi hocamızın ağrıları vardı. o ağrılar onu rahatsız ediyordu. ama tabi her insanda yaş ilerledikçe vücut biraz daha ağırlaşmaya başlıyor. ayrıca 5 yıllık yoğun maç trafiğinin de vücutta bıraktığı yorgunluk izleri var. ancak ben kendime bu konuda hala güveniyorum. gençliğimdeki gibi kondisyonumu koruyorum.
futbolda ileriye gidemeyceğinizi düşündüğünüz anlar oldu mu? alternatif bir meslek var mıydı aklınızda?
çocukken "büyüyünce ne olacaksın" diye sorduklarında her zaman beden eğitimi öğretmeni olmak istediğimi söylerdim. spora her zaman ilgim vardı.
türkiye'de sol ayaklı futbolcu sıkıntısı nedeniyle gerek milli takımda gerek galatasaray'da birçok defa değişik mevkilerde oynamak zorunda kaldınız. bu durum sizi rahatsız ediyor mu?
eğer siz çok yönlü bir oyuncuysanız, hocanız size nerde görev verdiyse orada oynamak durumundasınız diye düşünüyorum. diğer mevkide daha başarılı olabilirsiniz ancak takımın diğer mevkide ihtiyacı varsa orada oynamalısınız. mesela ben sol ayaklıyım ancak sağ kanatta oynayabilmek isterim. ters mevkide oynamak rakibi yanıltır ve o kanatta etkisini arttırabilir. hocamız futbol oynadığı dönemlerde bunu sık sık yapardı.
bazı maçlarda sağ kanattan içeri kat ederek ters ayak avantajıyla etkili olurdu.
bir zamanlar avrupa'dan teklif aldığınız basına da yansımıştı. ama türkiye'de kaldınız. bu kararınızın arkasında yatanlar nelerdi? keşke gitseydim diyor musunuz?
uefa'yı aldığımız yıldan sonra birçok arkadaşımıza olduğu gibi bana da teklifler geldi. ingiltere ve ispanya'dan teklifler aldım. ancak türkiye'deki ücretler o günün şartlarında daha iyiydi. ayrıca burada kurulu bir düzenim vardı. ve yurtdışından çabuk dönen kötü örnekler de vardı. burada kalmayı tercih ettim. ama şimdi keşke fırsatım varken gitseydim diyorum.
ispanya'dan teklif aldığınız takım barcelona mı?
evet. barcelona'yla şampiyonlar ligi grup maçında deplasmanda 2-2 berabere kalmıştık. bizim takımda rivaldo'nun bir arkadaşı vardı. maçtan sonra, gece rivaldo'yla birlikte eğlenmeye gitmişler. rivaldo 67 numaralı oyuncuyu çok beğendiğini söylemiş. ve daha sonra menejerim aracılığıyla bir teklif yaptılar. ancak benim kazandığım paranın çok altında bir teklif olduğu için reddetmiştik.
galatasaray'ın şampiyonluk şansını değerlendirir misiniz ?
takım olarak samsun maçını kazandığımız takdirde şampiyon olacağımızı düşünüyorduk. ancak o maçı kaybettik. sonraki gelişmelerle o maçın açığını kapattık. şu an şansları eşit görüyorum. fenerbahçe 2 puan önde olabilir. ancak bireysel olarak daha güçlü oyunculara sahip olmalarına rağmen biz onlardan daha iyi takım oyunu oynuyoruz. ayrıca fenerbahçe kötü oynadığı birçok maç kazandı. biz kötü oynadığımız maçlarda fenerbahçe kadar şanslı değildik.
kadıköy, son yıllarda galatasaray'a kolay çıkışlar vermedi. ve ligin bitimine 2 hafta kala çok zor bir 90 dakika bekliyor sizi kadıköy'de. o maç hakkında ne düşünüyorsunuz?
her zamankinden de yüksek bir atmosfer olacak bu kez. şampiyonluğu doğrudan etkileyecek bir maç olacak gibi gözüküyor. son yıllarda kadıköy'de fenerbahçe'nin bize karşı bir üstünlüğü olduğu doğru. bizim çok iyi oynadığımız dönemlerde bile şans onların yanındaydı. bu dönem dönem her takımın başına gelebilir. mesela bizim de beşiktaş'a karşı bir üstünlüğümüz var son yıllarda. ancak ben fenerbahçe'yi bu kez kadıköy'de yeneceğimiz inancındayım.
dergimizin adı biliyorsun hayatım futbol. peki sizin de hayatınız futbol mu? eğer böyleyse bu durumdan memnun musunuz?
hayatımın %80'i %90'ı futbol. çünkü bu benim işim. geçimimi futboldan sağlıyorum. işime saygı duymazsam, ona önem vermezsem kendime ihanet etmiş olurum. geriye kalan kısmını da oğluma, aileme ve sosyal faaliyetlere ayırıyorum. hayatımdan memnunum ve ben yine dünyaya gelsem ve bu yeteneklerim olsa hiç düşünmeden futbolu seçerdim.
---
alıntı ---
*