• 308
    doğma büyüme çarşı çocuğuyum. tribün olarak değil, semt olarak. beşiktaş'ın şampiyon olduğu hafta, dışardaki kornalardan uyku uyuyamazdım. apartmanıma çatıdan dev bir bayrak asarlardı, 10 gün eve 1 damla ışık giremezdi. mahallede abiler fransız turist görseler, auxerre'e kılım diye dövecek tiplerdi. ama galatasaray'lıyım diyince "kardeş takımız olum" der, gülerlerdi. biri "beşiktaşta olucak işmi yeaa" derse, öbürü "feneri mi tutsun lan !" derdi.

    florya'nın yerini bile bilmiyordum, ama evim fulya tesislerine beş dakikaydı, minik takımlarında çok kısa bir süre forma giydim, beşiktaşlılar önde antrenman yaparken, arkadaki toprak sahada top oynadım. kulüp otoparkında bazen yöneticilerle sohbet ederdik, erdal acar'a galatasaray'lıyım derdim, "üzülmeye mahkumsun" derdi gülerdi. a takım antrenmanını izlemeye gelen taraftarlarla sohbet ederdik, tribüncülere galatasaray'lıyım derdim, "lan biriniz tutmayın zaten beşiktaşı amk" der gülerlerdi.

    sonra biraz büyüdük. çarşı'nın içine kartal heykelleri yapıldı. onların altında gezerdim, galatasaray atkısıyla hem de. çarşı esnafı laf atardı "takma onu genç" diye. ama gülerek söylerlerdi. tehdit yoktu, makaraydı. galatasaray derbisinden önce sinanpaşa'nın arkasında toplanırlardı. oradan geçerdim ben galatasaray atkısıyla. biri ters baktı mı tribün abileri selam verirdi bana. ters bakan önüne dönerdi.

    kazan'da içtim. hasbi'de rakı sofrası kurdum. hakan pastanesinde piyasa yaptım. derdimi anlattım, abbasağa parkının ordaki çarşı'nın zulasından malzeme verdiler, alıp kavgaya gittim.

    sene oldu 2012. 10 senedir istanbul'dan uzağım. şimdi bu anlattığım adamlar sadece galatasaray'lıyım diye bana küfür eder hale gelmişse, bir ara çok ama çok yanlış bir şeyler olmuş demektir..
App Store'dan indirin Google Play'den alın