• 896
    kendisinin geride bıraktığımız sezondaki "başarısının" sorgulanması bile büyük ayıp, ciddi anlamda hayretler içerisine düşüyorum. hani sizin beyaz olarak gördüğünüz bir renge, birkaç kişi çıkıp ağız birliği yapmışçasına "bu siyah olabilir" der ya, aynı o durumdayım. durumu kısaca özetleyeyim;

    kendisi 1 haziran 2010 tarihinde takımımızın başına getirilmişti ve ilk söyledikleri ise şöyleydi: "hedefimiz günü kurtarmak değil, uygun bir program elde etmek ve takımı kimlik, gelenek sahibi bir ekip haline getirmek. sahaya çıkan her oyuncu, galatasaray formasını taşıyacak ve galatasaray'ı temsil edecek. biz de bu bilince sahip oyuncularla beraber olacağız.''
    http://www.galatasaray.org/...erkek/haber/7069.php

    durumu iyi analiz etmek lazım, oktay hoca'nın başarısını sorgulayanlara bu sezon kazanılan cumhurbaşkanlığı kupası'nı ve euroleague'de yazılan destanı hatırlatma gereği duymuyorum; insanlar, hele ki sarı kırmızıyı ortak paydası yapmış kişiler kendi takımlarına karşı bu kadar balık hafızalı olmamalı. lakin bu sezonun "somut" başarılarının ilk adımı, 2010-2011 sezonunda türkiye basketbol ligi playoff finaline kalmamızdı. temel o zaman atılmıştı ve lig finalisti ünvanı ile hem cumhurbaşkanlığı kupası'nda hem de euroleague ön elemelerinde oynamaya hak kazanmıştık. dolayısı ile ilk adım 2010-2011 sezonunda şu kadro ile atılmıştı:

    galatasaray erkek basketbol takımı 2010-2011 kadrosu: josh shipp, doğukan sönmez, melih mahmutoğlu, göksenin köksal, caner topaloğlu, preston shumpert, taylor rochestie, tutku açık, luksa andric, radoslav rancik, haluk yıldırım, evren büker, sertaç şanlı, ermal kurtoğlu

    gelin itiraf edelim, bu kadroyu avrupa'nın en önde gelen koçları bile türkiye ligi'nde finale çıkaramaz ve siz de şu an kadroyu gördüğünüzde "vay anasını, büyük iş başarmışız" diyorsunuz. devam edelim, o sezonu 22-8 ile 3. bitirmiştik ve play-off'ta 6. sıradaki beşiktaş ile eşleşmiştik. beşiktaş'ı 3-0 geçtikten sonra da yarı finalde, normal sezonu 1 basamak üstümüzde bitiren banvit'i 3-1 elemeyi başarmıştık. kaldı ki seri istanbul'a 1-1 geldikten sonra abdi ipekçi'deki 2 maçta banvit'i ortalama 58 sayıda tutmuştuk. finali hemen hemen herkes hatırlayacaktır zaten, kadro kalitesi olarak aramızda uçurum kadar fark olan fenerbahçe'ye seri sonunda 4-2 yenilmiştik. fakat o gün takımımızı ayakta alkışlıyorduk, çünkü bizim görmek istediğimiz ruha bürünmüşler, bizim için savaşmışlardı. bu takımı 9-10 ay gibi kısa bir sürede ortaya çıkaran isim de oktay mahmuti idi. bu finalin ise 1986-87 sezonundan 24 sene sonra oynadığımız ilk final olduğunu belirtelim.

    ve bu takım, binlerce kişiye basketbolu yeniden sevdirdi, galatasaray'ın basketbol şubesinin de olduğunu hatırlattı. bu bile oktay hoca'nın ne kadar büyük bir iş başardığını anlatmaya yetecekken biz bununla yetinmeyelim ve hikayemize devam edelim. fenerbahçe'ye kaybettiğimiz play-off final serisi bizim yeni denizlere yelken açmamıza olanak tanımıştı. önce euroleague ön elemeleri vardı, euroleague'e giden dikenli ve taşlı yolda sırasıyla paok, asvel ve ev sahibi lietuvos rytas'ı elemiştik vee devlerin liginde olmaya başkasından kalan miras ile değil, bileğimizle, emeğimizle hak kazanmıştık. bu elemelerden 1 hafta kadar sonra ise cumhurbaşkanlığı kupası maçında fenerbahçe ile karşı karşıya gelmiş ve kupayı müzemize götürmüştük. bu kupada ise en son 1985 yılında zafere uzandığımızı ve 26 sene sonra ilk kez bu başarıyı yakaladığımızı belirtmekte fayda var.
    http://www.galatasaray.org/...rkek/haber/11339.php

    2011-2012 sezonunu yazıya dahil etmek istemiyorum, herkes yakından takip etti zaten. lakin tek söylemek istediğim şey 22 mayıs 2012 beşiktaş galatasaray basketbol maçında hakkımızın yendiğidir. bu maçın ardından senin takımının koçu hakemlerin taraflı ve kötü yönetiminden söz ediyorsa sen de "biz kötüydük, beşiktaş hak etti" diyemezsin, dememelisin. geriye dönüp bakmak istemiyorum fakat o maçı almaya çok yakındık ve seri son maçta abdi ipekçi'ye kalsaydı şu an şampiyon biz olabilirdik.

    anlamamakta ısrar edenler veya uzun diye yazıyı okumayanlar için oktay hoca'nın "somut" başarılarını maddeler halinde belirtmek istiyorum:
    *24 sene sona gelen lig finali.
    *26 sene sonra gelen cumhurbaşkanlığı kupası şampiyonluğu.
    *kulüp tarihinde ilk kez euroleague'e katılım.

    bana göre türkiye kupası şampiyonluğu'ndan, kupalardan binlerce kat daha değerli olan somut olmayan başarıları ise;
    *binlerce taraftara basketbolu yeniden sevdirmek.
    *aralarında daha önce basketbol izlememiş binleri abdi ipekçi'ye çekmek.
    *galatasaray basketbol şubesini ayağa kaldırmak.

    şimdi yeniden düşünelim, bu adamın başarısını sorgulamak ne kadar doğru, ne kadar adil?
    ve eğer biz bu aslan yürekli adamı takımımızın başından uzaklaştırırsak kendimize de kötülük yapmış olmaz mıyız?

    (bkz: kal bizimle kal bizimle alınacak çok kupa var seninle)

    ekleme: flashback niyetine (bkz: #248608)
App Store'dan indirin Google Play'den alın