244
daha 2005-2006 yıllarında iken, sanal ve reel ortamda tartışmaya çalıştığım fenerbahçe taraftarlarına söylediğim bir laf vardı.
"bu aziz yıldırım sizin başınızı bir gün çok fena yakacak"
aldığım karşılıkları uzun uzun yazmama gerek yok. "öyle bir büyüklüktür ki adı konamaz" diye başlayan, gerisini tahmin edebileceğiniz beyanatlar.
şimdi bu noktada biz galatasaray taraftarlarının itidali elden bırakmaması gerekiyor. "düşsün de düşsün" diye tempo tutmak yerine bazı sorular üzerinde düşünmek gerekiyor.
fenerbahçe, cas davasınından neden feragat etti?
küme düşürülmeme garantisi aldığından mı? yoksa çok daha fazla batmamak için mi?
fenerbahçe taraftarlarının gündeme getirdiği bir tabir vardı; "leoparın kuyruğunu tuttuysan bırakmayacaksın" şeklinde. acaba en başından beri esas kendi yönetimlerini mi izah ediyordu aslında bu laf ironik bir biçimde ve farkında olmadan?
yani yönetimleri, şike yaptıklarını ve yakalandıklarını biliyorlardı da; taraftar desteğini, medya gücünü ve bazı noktalardaki adamlarını kullanarak ve akıllıca bir cas davası hamlesi yaparak leoparın kuyruğunu mu yakaladılar can havliyle? bu kuyruğu bırakırsak bu leopar döner, bizi paramparça eder diyerek; "tek puan bile sildirmeyiz", "58.madde değiştirilemez", "cas davası namusumuzdur" çıkışlarını yaptılar? gündemi şişirerek, yüksek sesle bağırarak, hedef şaşırtarak (cemaat-cumhuriyetin son kalesi vb. söylemleri hatırlayınız.) bu şike davasını sıfır kayıpla, üstelik de krizi fırsata çevirmiş bir biçimde sonuca bağlamak mı istediler?
yoksa gerçekten raporların ve mahkeme sürecinin lehlerinde çıkacağını düşündükleri için, bir anda hazırlıksız ve savunmasız biçimde ortada kalarak cezayı mı hafifletmeye çalışıyorlar?
ben bu ikilemler arasında kaldım ve açıkçası, fenerbahçe'nin olacağı kadar rezil olduğu kanaatindeyim. fenerbahçe itibar olarak alacağı maksimum darbeyi çoktan aldı. bundan sonrası teknik mesele. 3 küme düşmek, 1 küme düşmek, hiç küme düşmeden ilgili sezondaki puanlarında silinme yapılarak kupanın geri alınması gibi olasılıklar fenerbahçe'nin teknik anlamda, istatistiki anlamda, fiziki anlamda ne kadar zayıflayacağını belirler sadece. tek merak ettiğim nokta, komik bir ceza sonucu uefa'nın ibret-i alem yaparak ülkemizi tamamen futboldan dışlayıp dışlamayacağı.
burada umut veren nokta, fenerbahçe taraftarının önemli bir bölümü dahi hayal kırıklığına uğramış ve yönetimine gücenmişken, sırf fenerbahçe yönetimindeki adamların hatırına ülke futbolunu daha ağır bir krize sokmak istemeyecektir bu federasyon. o kadar da uzun boylu değil. uefa'nın kabullenemeyeceği bir ceza açıklayamazlar. bir kısım galatasaray taraftarının kabullenemeyeceği komik bir ceza ancak ve ancak uefa'nın razı olmasıyla açıklanabilir. öyle bir durumda da açıkçası bizim yapabileceğimiz bir şey yok. ayrıca bir şey yapmamıza ya da tepki göstermemize de gerek yok. fenerbahçe futbol takımı küme düşürülse ne olur, düşürülmese ne olur artık? illa ki küme düşmeliler demiyorum. ceza alacaklar mı, alacaklarsa nasıl bir ceza alacaklar, hiç bir fikrim yok. dahası, olmasını istediğim, dilediğim bir ceza dozu da yok. ne olacak, nasıl olacak, izleyip göreceğim sadece.
çünkü ben göreceğimi gördüm, duyacağımı duydum. benim için yeterli. artık küme düşse de, amatör kümeye düşse de ya da hiç küme düşmese de;
o lekeler silinmez...
"bu aziz yıldırım sizin başınızı bir gün çok fena yakacak"
aldığım karşılıkları uzun uzun yazmama gerek yok. "öyle bir büyüklüktür ki adı konamaz" diye başlayan, gerisini tahmin edebileceğiniz beyanatlar.
şimdi bu noktada biz galatasaray taraftarlarının itidali elden bırakmaması gerekiyor. "düşsün de düşsün" diye tempo tutmak yerine bazı sorular üzerinde düşünmek gerekiyor.
fenerbahçe, cas davasınından neden feragat etti?
küme düşürülmeme garantisi aldığından mı? yoksa çok daha fazla batmamak için mi?
fenerbahçe taraftarlarının gündeme getirdiği bir tabir vardı; "leoparın kuyruğunu tuttuysan bırakmayacaksın" şeklinde. acaba en başından beri esas kendi yönetimlerini mi izah ediyordu aslında bu laf ironik bir biçimde ve farkında olmadan?
yani yönetimleri, şike yaptıklarını ve yakalandıklarını biliyorlardı da; taraftar desteğini, medya gücünü ve bazı noktalardaki adamlarını kullanarak ve akıllıca bir cas davası hamlesi yaparak leoparın kuyruğunu mu yakaladılar can havliyle? bu kuyruğu bırakırsak bu leopar döner, bizi paramparça eder diyerek; "tek puan bile sildirmeyiz", "58.madde değiştirilemez", "cas davası namusumuzdur" çıkışlarını yaptılar? gündemi şişirerek, yüksek sesle bağırarak, hedef şaşırtarak (cemaat-cumhuriyetin son kalesi vb. söylemleri hatırlayınız.) bu şike davasını sıfır kayıpla, üstelik de krizi fırsata çevirmiş bir biçimde sonuca bağlamak mı istediler?
yoksa gerçekten raporların ve mahkeme sürecinin lehlerinde çıkacağını düşündükleri için, bir anda hazırlıksız ve savunmasız biçimde ortada kalarak cezayı mı hafifletmeye çalışıyorlar?
ben bu ikilemler arasında kaldım ve açıkçası, fenerbahçe'nin olacağı kadar rezil olduğu kanaatindeyim. fenerbahçe itibar olarak alacağı maksimum darbeyi çoktan aldı. bundan sonrası teknik mesele. 3 küme düşmek, 1 küme düşmek, hiç küme düşmeden ilgili sezondaki puanlarında silinme yapılarak kupanın geri alınması gibi olasılıklar fenerbahçe'nin teknik anlamda, istatistiki anlamda, fiziki anlamda ne kadar zayıflayacağını belirler sadece. tek merak ettiğim nokta, komik bir ceza sonucu uefa'nın ibret-i alem yaparak ülkemizi tamamen futboldan dışlayıp dışlamayacağı.
burada umut veren nokta, fenerbahçe taraftarının önemli bir bölümü dahi hayal kırıklığına uğramış ve yönetimine gücenmişken, sırf fenerbahçe yönetimindeki adamların hatırına ülke futbolunu daha ağır bir krize sokmak istemeyecektir bu federasyon. o kadar da uzun boylu değil. uefa'nın kabullenemeyeceği bir ceza açıklayamazlar. bir kısım galatasaray taraftarının kabullenemeyeceği komik bir ceza ancak ve ancak uefa'nın razı olmasıyla açıklanabilir. öyle bir durumda da açıkçası bizim yapabileceğimiz bir şey yok. ayrıca bir şey yapmamıza ya da tepki göstermemize de gerek yok. fenerbahçe futbol takımı küme düşürülse ne olur, düşürülmese ne olur artık? illa ki küme düşmeliler demiyorum. ceza alacaklar mı, alacaklarsa nasıl bir ceza alacaklar, hiç bir fikrim yok. dahası, olmasını istediğim, dilediğim bir ceza dozu da yok. ne olacak, nasıl olacak, izleyip göreceğim sadece.
çünkü ben göreceğimi gördüm, duyacağımı duydum. benim için yeterli. artık küme düşse de, amatör kümeye düşse de ya da hiç küme düşmese de;
o lekeler silinmez...