3706
muhtemelen cephesi sarı kırmızı olmayacak, ve yine muhtemelen oval bir forma sahip olacak spor salonumuz.
o parselde ve çevre parsellerde, hatta o semtte, imza olacak tek yapı var, tt arena. formu itibariyle otobanın yanına düşmüş dev bir uzay gemisini andırdığına ben de katılıyorum, ki bu konuyu çoğu hocama açtım, çok kürsüde tartıştım hemen hemen hepsinin görüşü aynıydı.
amma velakin, o kocaman stad artık orada, ve insanlar artık ona alışıyor. hatta ulaşım sorunları dışında gayet fonksiyonel bir tasarım olduğunu düşünüyorum ben, formu da çevresindeki yapıların pejmürdeliği yüzünden bence üzerinde tartışılmayı gereksiz kılıyor.
fakat o kadar heybetli bir yapının yanına, boyut olarak çok daha küçük bir yapı tasarlarken, mutlaka ve mutlaka o büyük yapıdan bir ilham almak zorundasınız, hele bir spor kompleksini herhangi bir karakteri olmayan bir parsele inşa ediyorsanız. aksi takdirde günümüz istanbulunda olduğu gibi saçma sapan bir yapılaşma halini alır, elimizde salonu stadyuma bu kadar yakın çözebilecek bir fırsat varken de, aynı mimari dilin kullanılmaması saçma olur. o yüzden yapı formunu büyük ihtimalle eğrisel çözeceklerdir.
cephe'nin rengi-malzemesi hakkında da iki kelam edelim, kulüp yeni store'u tasarlarken zaten yolu nasıl çizdiğini belli etti. yapının sadece formunu çevre yapılara uydurarak mimari bir bütünlük sağlamak mümkün değil. işin içine yükseklikler, boyutlar, malzeme, cephe vb. gibi sürüyle parametre giriyor ki bizim elimiz kolumuz bağlı, çünkü yapacağımız yapıların boyutları standartlarca belli, ne bileyim store'u salonu ve stadı belli kademelendirmelere göre kotlara oturtamayız ki. biri diğerinden çok daha yüksek olmak zorunda, boyutlar hakeza. elimizde bir tek cephe kalıyor.
store'da yaptıkları o çelik makas göndermeleri falan da hep ondan, o kadar küçük bir yapı için o çaprazlara hiç gerek yok mesela, hepsi stada küçük kardeş olsun diye. bu da mimari bir doğrudur, oraya bir öğrenci projesi yapar ve alakasız form-cepheler (farklı demiyorum, alakasız diyorum) kullanırsanız, kalırsınız mesela. hele eğrisel bir yapının cephesini, çevresinden farklı bir şekilde tek renk çözerseniz, surattaki sivilce gibi durur, salon-stad-store üçlüsünün cephelerinin de birbirinden ilham alması gerekir. (mesela store'un üzeri yeşil çim çatı olabilirdi, böylece stadyumdan farklı bir ilham almış olurdu store). ((yeşil çatı araştırmak isteyen ve şu yazıyı buraya kadar okumaya sabretmiş arkadaşlar google'a cradle to cradle design yazarak, bu sürdürülebilir mimarlık akımını araştırabilir))
salon'un ve store'un stad ile aynı dili konuşması, mimari bir doğrudur kısacası, umarım konumunu ulaşıma engel olmayacak şekilde (otoparklara oturuyor şu an salonun bir kısmı ünal aysal'ın sunumunda), çözerler, biz de gider aslanlar gibi maçlarımızı izleriz.
o parselde ve çevre parsellerde, hatta o semtte, imza olacak tek yapı var, tt arena. formu itibariyle otobanın yanına düşmüş dev bir uzay gemisini andırdığına ben de katılıyorum, ki bu konuyu çoğu hocama açtım, çok kürsüde tartıştım hemen hemen hepsinin görüşü aynıydı.
amma velakin, o kocaman stad artık orada, ve insanlar artık ona alışıyor. hatta ulaşım sorunları dışında gayet fonksiyonel bir tasarım olduğunu düşünüyorum ben, formu da çevresindeki yapıların pejmürdeliği yüzünden bence üzerinde tartışılmayı gereksiz kılıyor.
fakat o kadar heybetli bir yapının yanına, boyut olarak çok daha küçük bir yapı tasarlarken, mutlaka ve mutlaka o büyük yapıdan bir ilham almak zorundasınız, hele bir spor kompleksini herhangi bir karakteri olmayan bir parsele inşa ediyorsanız. aksi takdirde günümüz istanbulunda olduğu gibi saçma sapan bir yapılaşma halini alır, elimizde salonu stadyuma bu kadar yakın çözebilecek bir fırsat varken de, aynı mimari dilin kullanılmaması saçma olur. o yüzden yapı formunu büyük ihtimalle eğrisel çözeceklerdir.
cephe'nin rengi-malzemesi hakkında da iki kelam edelim, kulüp yeni store'u tasarlarken zaten yolu nasıl çizdiğini belli etti. yapının sadece formunu çevre yapılara uydurarak mimari bir bütünlük sağlamak mümkün değil. işin içine yükseklikler, boyutlar, malzeme, cephe vb. gibi sürüyle parametre giriyor ki bizim elimiz kolumuz bağlı, çünkü yapacağımız yapıların boyutları standartlarca belli, ne bileyim store'u salonu ve stadı belli kademelendirmelere göre kotlara oturtamayız ki. biri diğerinden çok daha yüksek olmak zorunda, boyutlar hakeza. elimizde bir tek cephe kalıyor.
store'da yaptıkları o çelik makas göndermeleri falan da hep ondan, o kadar küçük bir yapı için o çaprazlara hiç gerek yok mesela, hepsi stada küçük kardeş olsun diye. bu da mimari bir doğrudur, oraya bir öğrenci projesi yapar ve alakasız form-cepheler (farklı demiyorum, alakasız diyorum) kullanırsanız, kalırsınız mesela. hele eğrisel bir yapının cephesini, çevresinden farklı bir şekilde tek renk çözerseniz, surattaki sivilce gibi durur, salon-stad-store üçlüsünün cephelerinin de birbirinden ilham alması gerekir. (mesela store'un üzeri yeşil çim çatı olabilirdi, böylece stadyumdan farklı bir ilham almış olurdu store). ((yeşil çatı araştırmak isteyen ve şu yazıyı buraya kadar okumaya sabretmiş arkadaşlar google'a cradle to cradle design yazarak, bu sürdürülebilir mimarlık akımını araştırabilir))
salon'un ve store'un stad ile aynı dili konuşması, mimari bir doğrudur kısacası, umarım konumunu ulaşıma engel olmayacak şekilde (otoparklara oturuyor şu an salonun bir kısmı ünal aysal'ın sunumunda), çözerler, biz de gider aslanlar gibi maçlarımızı izleriz.