• 182
    sivasspor – galatasaray : 0 – 4 play-off’a 1,5 puan daha

    sivas, zor deplasman. her zaman zor olmuştur, hele şartlar bugünkü gibiyse. hatta şartların kötülüğü dünden başladı, takım uçakla kayseri’ye inip yola katırlarla devam etmek zorunda kaldı. bence kesin katırlarla gittiler, 11 saat otobüsle gitmiş olamazlar.

    galatasaray taraftarı takımını metre metre takip etti, sağ salim sivas’a ulaşmalarından emin olmak istedi. gecenin bir saati, o soğukta takımı bekleyen galatasaraylılar vardı, açtıkları pankart da müthişti : şampiyonluk yakın meşaleyi yakın !
    bu taraftar takımı için her şeyi her zaman yapıyor, geçen sezon bile takımı yalnız bırakmamıştı ki bu sezon mu yalnız mı bırakacaktı.

    galatasaray bu sezon zorlu deplasmanların çoğunda zorlandı, puan kaybetti. bursa, eskişehir gibi. deplasmanda kazandığımız zorlu maçlar içinde aklıma trabzon’dan başkası gelmiyor. puan kaybettiğimiz bursa ve es-es maçlarında sahalar çok kötüydü. maç yazılarında bahsetmiştim; o maçlarda uzaktan şut atmak lazımdı, bugün o şutu attık. necati ateş uzaktan kaleye şahane şandelledi.

    galatasaray pas yapan, set oyunu kuran bir takım. saha bozuk olduğunda zorlanıyor. güçleriyle değil de yetenekleriyle oynayan oyuncular için büyük dezavantaj bu sahalar. örneğin bugün emre çolak ve riera çok zorlandı. ha, fatih hoca zorlanacaklarını bilmiyor muydu, elbette biliyordu. 9 puan önde, play-off varken hoca bu riskleri kolayca alıyor, hiç çekinmiyor. yarın öbür gün havalar ve sahalar düzeldiğinde, özellikle play-off maçlarında bu oyuncular çok iş yapacak, çok. hocaya borçlandılar artık.

    sivasspor taş gibi takım. güçlü, iyi oyuncuları olan ve asıl önemlisi bir oyun şekli olan bir takım. ama kapasite sorunu yaşıyorlar. örneğin eneramo iyi bir santrafor ama maç boyu ujfalusi’den dayak yedi, kurtulamadı ujfa’nın kıskacından. grosecki iyi top taşıyor ama bir türlü sonuca ulaşamıyorlar. bir çok pozisyon için kendi yeteneksizlikleri demek haksızlık olur. inan, melo, ujfa, semih, eboue, balta ve elbette muslera’dan oluşan galatasaray savunmasından sıyrılmak kolay değil. böyle bir savunma bloğu rakibini çok yorar, hem fizik olarak hem beyin olarak.
    normal şartlarda bu tip maçlarda istanbul’un afili büyükleri maçın sonlarında havlu atarlar, mücadeleden yılarlar, yorulurlar. ama galatasaray tersini yaptı. mücadeleyi hiç bırakmadı, rakibini yordu maçın sonlarında farka gitti.

    aydın yılmaz gol attı ya, içimin yağları eridi. ne zaman taraftarının küfür ettiği futbolcu gol atsa aynı şekilde sevinirim. bir de sevmediği futbolcu gol atınca sevinmeyenler var ki, onların kafalarını suya sokup bir süre çıkarmak istemiyorum. neden? ulan sanki futbolcu zorla mı oyuna aldırıyor kendisini, anlamadınız gitti.

    ujfa da gol attı. 6 yıl sonra ilk golünü atmış ve bu sezon transfer edilen bütün oyuncular gol atmışmış.

    fenerbahçe cumartesi akşamı 6-1 kazandı ama sadece gol averajında 1 gol yaklaşmış oldu. galatasaray cuma, cumartesi, pazar ayırmadan oynayıp maçlarını kazanıyor. rakipler için büyük göz dağı. hem de geçen haftayı beşiktaş maçını kazarak sivas’a giden takım kazanıyor, dikkatinizi çekerim. puan farkı 9’muş kimse takılmıyor. neden acaba? başlarında asla bırakmalarına, kendilerini salmalarına izin vermeyen fatih terim olduğu için tabii ki.

    dikkat edilmesi gereken önemli şeylerden biri de, galatasaray takımında hiçbir futbolcunun bilerek sarı kart görmemesi oldu. öyle ya, bu hafta gençlerbirlik maçı var ama sonra arka arkaya fenerbahçe ve trabzon’la oynayacağız. sanırım fatih hoca “gelecek maçları boş verin, bugünkü maçınıza bakın” dedi. hoca demek istiyor ki; “gençlerbirlik de, fenerbahçe de, trabzon da aynı önemde maçlar benim için.”
    bu var ya, çok büyük bir tavır be. halbuki 9 puan fark yapmışım, gidip illa feneri de kadıköy’de yenmeliyim peşine düşebilirdi. hoca, şampiyonluğun feneri yenmekten daha önemli olduğunu düşünüyor ki; haklıdır. taraftar olarak değil, bir futbolsever olarak söylüyorum. yoksa, taraftar olarak bu dünyada feneri yenmekte daha çok zevk verecek az şey var.
    haaa, yanlış anlamaya meyilli arkadaşları uyarayım, fatih hoca feneri kadıköyde yenmeyi deli gibi istiyordur. ama o gün gelene kadar bunun hesabını yapmayacak.

    maç yazılarım gittikçe kısalıyor. takımı artık herkes ezberledi, biz de her maçta papağan gibi aynı şeyleri mi yazalım, yazmayalım.

    yazımı şöyle bitirmek istiyorum : aslında puan farkı 12.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın