16
2-1 psv üstünlüğü ile tamamlanmıştır.
yahu, maç başladı daha 3 dakika oldu, trabzonspor allah allah nidaları ile yükleniyor psv kalesine. iyi hoş yüklensinler de psv hollanda ligi lideri, şampiyon ekip mentalitesine sahip, kazanma kültürü olan bir takım. oyun kalitesi ise barcelona benzeri, belki 1.5-2 gömlek altı ama şurası kesin ki önceden sıkı bir şekilde çalışılmış, olabildiğince az doğaçlama hareket içeren bir oyun karakterleri var. öyle azarlamaya, köşeye sıkıştırmaya gelecek bir ekip değil, tabi real madrid falan değilsen yani.
trabzonspor kim yahu? psv'yi öyle 90 dakika ablukaya alabilecek bir takım değil, asla da olamazlar, hatta bunu yapabilecek gerçekten pek az takım vardır. sebebi ise psv'nin oyun anlayışı. adamlar deplasmana üç forvet ile çıkmışlar. bu ne demek, "ben buraya avantajlı skor almaya değil seni tepelemeye geldim" demek. beşiktaş'ın portekiz'de braga karşısına forvetsiz çıkmasını ve rakibin 10 kişi kalmasıyla ancak rahatlamasını* göz önüne alırsak bu çok ciddi bir mesaj.
adamlar 10 dakikada iki gol attı, takır takır hem de. 1.5 sene önce hemen hemen aynı kadro ile ezeli rakipleri feyenoord'u 10-0 yenen psv yahu, azıcık göz önünde bulundurmak gerek bunları. şenol güneş bu bağlamda oyuncularını sakin ve serinkanlı tutmak yerine biraz fazla gazlamış sanırım.
olcan adın'ın bireysel çabası maçı dengelemeseydi tarihi fark olurdu, psv'de istediğini alınca şovu evine bıraktı, fazla sıkmadı geri kalan kısımda. keşke trabzon bu kadar aşırı motive olacağına büyük takım gibi biraz daha kontrollü ve akılcı başlasaydı oyuna. işte o zaman olcan'ın çabaları çok daha anlamlı olurdu.
uefa avrupa ligi'ndeki takımların hepsi eşleşme itibariyle aynı seviyede bulunsalar da takım klasmanı olarak aralarında ciddi uçurumlar olabiliyor*. psv'ye karşı haddini bilip büyük takıma oynadığın gibi oynayacaksın, bulursan eğer orta sıra bir doğu avrupa takımı, savunmalarını duman edene kadar yüklen o zaman yüklenebildiğin kadar.
bir sözüm de burak yılmaz'a, işte bu kadar yani adamın kapasitesi bu. halil altıntop daha büyük oyuncu gibi oynadı psv karşısında çok ciddiyim, mesele annemizin liginin uyduruk takımlarına çok gol atıp istatistik kasmak ise eyvallah ama büyük maçları hedeflemiş isen halil falan çok daha teknik, tecrübeli, zeki ve takım oyununu ön planda tutan oyuncular.
burak yılmaz'ın avrupa'da attığı gol 0, ligde ise attığı 27 golün sadece hiçbiri üç büyüklere değil, sadece 1 tanesi bursaspor'a. benim gözümde 27 gol atan burak* değil, bir arada bulunan dokuz gollü elmander ve yedişer gollü baros, selçuk inan ve melo dörtlüsü çok daha evladır.
şampiyon takımın bol gollü ekibi vasat takımın tek tabancasından kıymetlidir. bu yüzden de burak maçta bol bol ofsayta düştü, ayakta bile kalamadı, tek bir şut attı o da kalecinin üzerine vs. vs. bu maç vasıtası ile burak yılmaz aldanmasına değinmiş olalım, büyük takım oyuncusu olmak ve büyük takımlara karşı oynayabilmek çok başka şeyler.
*
yahu, maç başladı daha 3 dakika oldu, trabzonspor allah allah nidaları ile yükleniyor psv kalesine. iyi hoş yüklensinler de psv hollanda ligi lideri, şampiyon ekip mentalitesine sahip, kazanma kültürü olan bir takım. oyun kalitesi ise barcelona benzeri, belki 1.5-2 gömlek altı ama şurası kesin ki önceden sıkı bir şekilde çalışılmış, olabildiğince az doğaçlama hareket içeren bir oyun karakterleri var. öyle azarlamaya, köşeye sıkıştırmaya gelecek bir ekip değil, tabi real madrid falan değilsen yani.
trabzonspor kim yahu? psv'yi öyle 90 dakika ablukaya alabilecek bir takım değil, asla da olamazlar, hatta bunu yapabilecek gerçekten pek az takım vardır. sebebi ise psv'nin oyun anlayışı. adamlar deplasmana üç forvet ile çıkmışlar. bu ne demek, "ben buraya avantajlı skor almaya değil seni tepelemeye geldim" demek. beşiktaş'ın portekiz'de braga karşısına forvetsiz çıkmasını ve rakibin 10 kişi kalmasıyla ancak rahatlamasını* göz önüne alırsak bu çok ciddi bir mesaj.
adamlar 10 dakikada iki gol attı, takır takır hem de. 1.5 sene önce hemen hemen aynı kadro ile ezeli rakipleri feyenoord'u 10-0 yenen psv yahu, azıcık göz önünde bulundurmak gerek bunları. şenol güneş bu bağlamda oyuncularını sakin ve serinkanlı tutmak yerine biraz fazla gazlamış sanırım.
olcan adın'ın bireysel çabası maçı dengelemeseydi tarihi fark olurdu, psv'de istediğini alınca şovu evine bıraktı, fazla sıkmadı geri kalan kısımda. keşke trabzon bu kadar aşırı motive olacağına büyük takım gibi biraz daha kontrollü ve akılcı başlasaydı oyuna. işte o zaman olcan'ın çabaları çok daha anlamlı olurdu.
uefa avrupa ligi'ndeki takımların hepsi eşleşme itibariyle aynı seviyede bulunsalar da takım klasmanı olarak aralarında ciddi uçurumlar olabiliyor*. psv'ye karşı haddini bilip büyük takıma oynadığın gibi oynayacaksın, bulursan eğer orta sıra bir doğu avrupa takımı, savunmalarını duman edene kadar yüklen o zaman yüklenebildiğin kadar.
bir sözüm de burak yılmaz'a, işte bu kadar yani adamın kapasitesi bu. halil altıntop daha büyük oyuncu gibi oynadı psv karşısında çok ciddiyim, mesele annemizin liginin uyduruk takımlarına çok gol atıp istatistik kasmak ise eyvallah ama büyük maçları hedeflemiş isen halil falan çok daha teknik, tecrübeli, zeki ve takım oyununu ön planda tutan oyuncular.
burak yılmaz'ın avrupa'da attığı gol 0, ligde ise attığı 27 golün sadece hiçbiri üç büyüklere değil, sadece 1 tanesi bursaspor'a. benim gözümde 27 gol atan burak* değil, bir arada bulunan dokuz gollü elmander ve yedişer gollü baros, selçuk inan ve melo dörtlüsü çok daha evladır.
şampiyon takımın bol gollü ekibi vasat takımın tek tabancasından kıymetlidir. bu yüzden de burak maçta bol bol ofsayta düştü, ayakta bile kalamadı, tek bir şut attı o da kalecinin üzerine vs. vs. bu maç vasıtası ile burak yılmaz aldanmasına değinmiş olalım, büyük takım oyuncusu olmak ve büyük takımlara karşı oynayabilmek çok başka şeyler.
*