602
açık konuşayım hakkındaki bilgim birkaç maç görüntüsünden -maçın tamamından bile değil- ibaret. bu nedenle iyi bir oyuncu olur vb. gibi düşünce üretmem çok doğru olmaz. benim değinmek istediğim hakkındaki "alınırsa büyük bir yatırım olur, ciddi bir vizyon başarısıdır" düşüncesi ile ilgili.
her yerde söylediğim şey bizim ayarımızdaki kulüplerin gelişmek ve başarı yakalamak adına en çok değer vereceği şeyin "oyuncuyu işlemek" olduğu. bunu tartışmasız en iyi yapan takım olan porto'nun başarısı ortada. galatasaray altyapısı da porto vb. kulüplerden çok aşağıda değil bence, farkı genç denebilecek yaşta başka takımlardan gelen oyuncuların daha iyi seviyeye gelip hem kulübün başarılarında pay sahibi olması, hem de kulübe uzun vadede maddi katkıda bulunarak başka takımlara transfer olması yaratıyor. ligimizin zaten bu konudaki namı ortada, anadolu kulüplerinde parlayan oyuncu için en cazip pazar üç büyükler oldukça, üç büyüklerde parlayan oyuncular için son durak yine büyük oranda üç büyükler oldukça yukarıda bahsettiğim başarılar da maddi katkılar da zor sağlanır. bu nedenle xherdan shaqiri gibi her ne kadar çok az izledim dediysem de kariyerinin başında olumlu görüntü çizen, üstelik de genç yaştaki oyuncuların alınmasını olumlu buluyorum.
ancak, hatırladığım türk futbol tarihi ne yazık ki bu düşüncemin uygulamada çok çok nadir bir şekilde gerçekleştiğini kanıtlar nitelikte. en yoğun şekilde galatasaray'da olmak üzere altyapıdan gelen oyuncuların katkılarıyla kulüpler başarı kazandılar. bunun dışında isim yapan çoğu oyuncu, genellikle de yabancı oyuncular, artık kariyerlerinin olgunluk dönemini sonlandıran, açık konuşalım geldiklerinde çok ciddi başarı beklenmeyen ama lige ve geldikleri takıma sağladıkları uyumun da etkisiyle üstün performans sergileyen isimler arasından çıktı. yani, yükselişteyken gelip de potansiyelinin doruğuna ligimizde ulaşan yabancı oyuncu oranı çok düşüktür. bunda kulüplerin transfer politikasına eleştiri getirmek belki en kolay yol, ama ben genelde yaptığımı yapıp iğneyi kendimize batırmak taraftarıyım. henüz 20-30 dakika oynayan yiğit gökoğlan adlı genç bir oyuncunun futbolculuğunu sorgulamaya başlayanlar var aramızda, sadece aramızda değil her yerde. üstelik eleştirenlerin bir kısmı da alınmadan önce o oyuncuya büyük anlam yükleyenler. yiğit gökoğlan sadece bir örnek, başka takımlardan da bizden de pek çok örnek sayılabilir. böyle oldukça, ne yazık ki böyle olacağı aşikarken ben xherdan shaqiri bu denli yüksek bir paraya alınsaydı, hem oyuncu ve hem takımım için olumsuz sonuçlar doğurabilirdi diye düşünüyorum.
sözün özü, bir oyuncu için zaman zaman birkaç sezon bile karar vermek için yeterli bir zaman dilimi olmazken, birkaç maça dayalı eleştirilerle iyi performans gösterebilecek oyunculardan yararlanamamak beni bıktırıyor. ayrıca, bu transfer şımarıklığının da ne denli gerekli olduğu, dünya futbolunda başarılı olmuş kulüplerin ortalama olarak bir yılda yaptıkları transfer miktarlarına bakınca anlaşılmalı diye düşünüyorum.
her yerde söylediğim şey bizim ayarımızdaki kulüplerin gelişmek ve başarı yakalamak adına en çok değer vereceği şeyin "oyuncuyu işlemek" olduğu. bunu tartışmasız en iyi yapan takım olan porto'nun başarısı ortada. galatasaray altyapısı da porto vb. kulüplerden çok aşağıda değil bence, farkı genç denebilecek yaşta başka takımlardan gelen oyuncuların daha iyi seviyeye gelip hem kulübün başarılarında pay sahibi olması, hem de kulübe uzun vadede maddi katkıda bulunarak başka takımlara transfer olması yaratıyor. ligimizin zaten bu konudaki namı ortada, anadolu kulüplerinde parlayan oyuncu için en cazip pazar üç büyükler oldukça, üç büyüklerde parlayan oyuncular için son durak yine büyük oranda üç büyükler oldukça yukarıda bahsettiğim başarılar da maddi katkılar da zor sağlanır. bu nedenle xherdan shaqiri gibi her ne kadar çok az izledim dediysem de kariyerinin başında olumlu görüntü çizen, üstelik de genç yaştaki oyuncuların alınmasını olumlu buluyorum.
ancak, hatırladığım türk futbol tarihi ne yazık ki bu düşüncemin uygulamada çok çok nadir bir şekilde gerçekleştiğini kanıtlar nitelikte. en yoğun şekilde galatasaray'da olmak üzere altyapıdan gelen oyuncuların katkılarıyla kulüpler başarı kazandılar. bunun dışında isim yapan çoğu oyuncu, genellikle de yabancı oyuncular, artık kariyerlerinin olgunluk dönemini sonlandıran, açık konuşalım geldiklerinde çok ciddi başarı beklenmeyen ama lige ve geldikleri takıma sağladıkları uyumun da etkisiyle üstün performans sergileyen isimler arasından çıktı. yani, yükselişteyken gelip de potansiyelinin doruğuna ligimizde ulaşan yabancı oyuncu oranı çok düşüktür. bunda kulüplerin transfer politikasına eleştiri getirmek belki en kolay yol, ama ben genelde yaptığımı yapıp iğneyi kendimize batırmak taraftarıyım. henüz 20-30 dakika oynayan yiğit gökoğlan adlı genç bir oyuncunun futbolculuğunu sorgulamaya başlayanlar var aramızda, sadece aramızda değil her yerde. üstelik eleştirenlerin bir kısmı da alınmadan önce o oyuncuya büyük anlam yükleyenler. yiğit gökoğlan sadece bir örnek, başka takımlardan da bizden de pek çok örnek sayılabilir. böyle oldukça, ne yazık ki böyle olacağı aşikarken ben xherdan shaqiri bu denli yüksek bir paraya alınsaydı, hem oyuncu ve hem takımım için olumsuz sonuçlar doğurabilirdi diye düşünüyorum.
sözün özü, bir oyuncu için zaman zaman birkaç sezon bile karar vermek için yeterli bir zaman dilimi olmazken, birkaç maça dayalı eleştirilerle iyi performans gösterebilecek oyunculardan yararlanamamak beni bıktırıyor. ayrıca, bu transfer şımarıklığının da ne denli gerekli olduğu, dünya futbolunda başarılı olmuş kulüplerin ortalama olarak bir yılda yaptıkları transfer miktarlarına bakınca anlaşılmalı diye düşünüyorum.