24
ortaokulda dönemin okul takımı antrenörünün oynayışımı görüp beni takıma almasıyla başladığım spor. kısa sürede kaptanlığa kadar yükseldim. lisedeki okulumda da durum aynı oldu * *. bahsediliği üzere, sanıldığı kadar kolay bir spor olmasa da düzenli pratik yapıp günün belirli saatlerini ayırırsanız hatırı sayılır bir düzeye çıkabilirsiniz. ha bu durum turnuva düzeyinde yarışmalara yeter mi orası size kalmış ama bence sık antreman yapmanın yettiği bir spordur kendileri.
dönemimde ortaokul ve lisede turnuvalara katılırken bu işi yalayıp yutmuş çocukları bünyesinde barındıran 2 okul yüzünden sıralamamız fix 3.lük ve 4.lük oluyordu. ne yukarısı ne de aşağısı. o yüzden hep içimde uktedir turnuvayı il birincisi olarak tamamlayıp okulda andımız töreninde anons edilmek (u: :().
güç olarak denk veya altımdaki rakiplerle atak&defans karışık oynuyorken, üst seviye rakiplere karşı haddimi de bilerek tamamiyle defansif oynuyordum. çünkü oyun karşılıklı çakmalara döndüğü zaman rakibin beni ordan oraya koşturması pek de hoş olmazdı benim açımdan *. daima kesme olarak tabir edilen vuruşu kullanıp onu hataya zorluyordum. sabırlı biri olabilmenin de yardımıyla, karşılıklı kesmeler şeklinde tek bir sayının bile 2-3 dk sürdüğü oyunlar ortaya çıkıyordu. ama belirli sürece kafa kafaya giden maçın sonucu derseniz yine hüsran yine hüsran *. bu sporu yapanlara deneyebilecekleri naçizane bir tavsiyemdir bu oyun stili ve sabırlı olmak.
raket olarak tibhar ve butterfly markalarının kombinasyonlarını kullanıyordum. daha yeni markalar türedi mi yoksa bunlar şu anda da kalitesini koruyor mu bilmiyorum açıkçası. okul sonrası hatıra olarak uzunca süre muhafaza ettiğim ilk raketimi, annemin evi taşıma esnasında hiç etmesi oldukça koymuştu. canı sağolsun demekten başka şey gelmiyor elden.
ayrıca bu spora beni başlatan hocamı yıllar sonra tesadüfen amcamın işyerinde görmek beni oldukça duygulandırmıştı. duygulanmamın sebebi hocamı topallayarak yürürken görmemdi.
yazının sonunu da nereye bağlayacağımı bilemedim şu an açıkçası. güzel spordur, oynayın&oynatın efendim.
dönemimde ortaokul ve lisede turnuvalara katılırken bu işi yalayıp yutmuş çocukları bünyesinde barındıran 2 okul yüzünden sıralamamız fix 3.lük ve 4.lük oluyordu. ne yukarısı ne de aşağısı. o yüzden hep içimde uktedir turnuvayı il birincisi olarak tamamlayıp okulda andımız töreninde anons edilmek (u: :().
güç olarak denk veya altımdaki rakiplerle atak&defans karışık oynuyorken, üst seviye rakiplere karşı haddimi de bilerek tamamiyle defansif oynuyordum. çünkü oyun karşılıklı çakmalara döndüğü zaman rakibin beni ordan oraya koşturması pek de hoş olmazdı benim açımdan *. daima kesme olarak tabir edilen vuruşu kullanıp onu hataya zorluyordum. sabırlı biri olabilmenin de yardımıyla, karşılıklı kesmeler şeklinde tek bir sayının bile 2-3 dk sürdüğü oyunlar ortaya çıkıyordu. ama belirli sürece kafa kafaya giden maçın sonucu derseniz yine hüsran yine hüsran *. bu sporu yapanlara deneyebilecekleri naçizane bir tavsiyemdir bu oyun stili ve sabırlı olmak.
raket olarak tibhar ve butterfly markalarının kombinasyonlarını kullanıyordum. daha yeni markalar türedi mi yoksa bunlar şu anda da kalitesini koruyor mu bilmiyorum açıkçası. okul sonrası hatıra olarak uzunca süre muhafaza ettiğim ilk raketimi, annemin evi taşıma esnasında hiç etmesi oldukça koymuştu. canı sağolsun demekten başka şey gelmiyor elden.
ayrıca bu spora beni başlatan hocamı yıllar sonra tesadüfen amcamın işyerinde görmek beni oldukça duygulandırmıştı. duygulanmamın sebebi hocamı topallayarak yürürken görmemdi.
yazının sonunu da nereye bağlayacağımı bilemedim şu an açıkçası. güzel spordur, oynayın&oynatın efendim.