13
12.12.2011 tarihli milliyet gazetesindeki yazısı.
--- alıntı ---
günün adamı elmander
iki takım da çarşamba’dan yorgun çıkmıştı... trabzonspor lille’den evine döndü, galatasaray da evinden trabzon’a gitti. o nedenle ikisinin de çarşamba yorgunluğundan yakınmaya hakkı yok. gerçi bu yıl ligin karmakarışık fikstürü ve programı herkesi sıkıyor, hemen her hafta heyecan ibresini daha da aşağı düşürüyor ama, yine de oynayan kazanıyor!
dün olduğu gibi...
fatih terim’in elmander - baros’u birlikte oynatarak 4-4-2’ye dönmesi, fenerbahçe galibiyetinden sonra galatasaray’a trabzon’da da haklı bir keyif yaşattı. konuk ekip, sahanın her yerinde rakibinden daha baskındı. daha içten, daha istekli, daha enerjik ve daha hızlıydılar. her şeyden önemlisi daha da organize idiler.
savunmalardan başlayalım... giray - glowacki, trabzon’un göbeğinde birbirlerinden kopuktular... buna karşılık semih ve ujfalusi son derece uyumluydu. genç semih, çabuk ve cesur hamleleriyle güven yaratırken, ujfalusi zaman zaman solunu da kontrol ederek hakan balta’nın ileri çıkışlarına katkıda bulundu. durgun ve soğuk oyunuyla zaman zaman eleştirilere hedef olan hakan, iki büyük maçta adeta bir kanat hücumcusuna dönüştü. eboue ve serkan, hücuma çıkmaya hevesli ve niyetli modern bek portresi çiziyorlardı dün... hakçası, eboue serkan’dan daha etkiliydi.
iki takım arasındaki asıl belirleyici fark, orta alanda yaşandı. trabzonspor’da zokora ne savunmada ne de oyunun hücum yönünde oynayabildi. gördüğü kırmızı kartla takımına ayrıca zararlı oldu. colman iyi niyetle mücadele etti ama, galatasaray’ın presi ve savunması karşısında durdu... trabzonspor’da henrique de durgun ve etkisizdi. burada asıl sıkıntıyı halil yaşadı. takımının orta alandaki en çalışkan, en etkili oyuncusuydu. ne var ki sol kanatta, kaleden uzak oynatılması, hem burak’ın yalnız kalmasına hem de şut sayısının azalmasına neden oldu. adrian da kalabalık orta sahanın işgörmez oyuncularından biriydi.
galatasaray’ın orta alanında selçuk ve melo, rakip takımın beş kişiyle yaptığını fazlasıyla gerçekleştirdiler. her iki futbolcu da hem defansif hamlelerle oyunu kontrol altında tuttu, hem de hücumda etkin ve belirleyici rol üstlendiler. selçuk ve melo’nun ikinci goldeki frikik organizasyonu da mükemmeldi. kazım’ın elmander’in golündeki asisti iyi de, devamını oynayamadı. genç emre çolak da kendinden beklenenleri rahatlıkla yerine getirdi.
günün adamı bence elmander... erken attığı ilk golle takımını rahatlattı. tek santrfor oynayamayacağını yazmıştım ama, baros’la birlikte çok etkili oynadı... hem orta alanda pozisyon hazırlığına girişti hem de golcü olarak üzerine düşeni yaptı.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
günün adamı elmander
iki takım da çarşamba’dan yorgun çıkmıştı... trabzonspor lille’den evine döndü, galatasaray da evinden trabzon’a gitti. o nedenle ikisinin de çarşamba yorgunluğundan yakınmaya hakkı yok. gerçi bu yıl ligin karmakarışık fikstürü ve programı herkesi sıkıyor, hemen her hafta heyecan ibresini daha da aşağı düşürüyor ama, yine de oynayan kazanıyor!
dün olduğu gibi...
fatih terim’in elmander - baros’u birlikte oynatarak 4-4-2’ye dönmesi, fenerbahçe galibiyetinden sonra galatasaray’a trabzon’da da haklı bir keyif yaşattı. konuk ekip, sahanın her yerinde rakibinden daha baskındı. daha içten, daha istekli, daha enerjik ve daha hızlıydılar. her şeyden önemlisi daha da organize idiler.
savunmalardan başlayalım... giray - glowacki, trabzon’un göbeğinde birbirlerinden kopuktular... buna karşılık semih ve ujfalusi son derece uyumluydu. genç semih, çabuk ve cesur hamleleriyle güven yaratırken, ujfalusi zaman zaman solunu da kontrol ederek hakan balta’nın ileri çıkışlarına katkıda bulundu. durgun ve soğuk oyunuyla zaman zaman eleştirilere hedef olan hakan, iki büyük maçta adeta bir kanat hücumcusuna dönüştü. eboue ve serkan, hücuma çıkmaya hevesli ve niyetli modern bek portresi çiziyorlardı dün... hakçası, eboue serkan’dan daha etkiliydi.
iki takım arasındaki asıl belirleyici fark, orta alanda yaşandı. trabzonspor’da zokora ne savunmada ne de oyunun hücum yönünde oynayabildi. gördüğü kırmızı kartla takımına ayrıca zararlı oldu. colman iyi niyetle mücadele etti ama, galatasaray’ın presi ve savunması karşısında durdu... trabzonspor’da henrique de durgun ve etkisizdi. burada asıl sıkıntıyı halil yaşadı. takımının orta alandaki en çalışkan, en etkili oyuncusuydu. ne var ki sol kanatta, kaleden uzak oynatılması, hem burak’ın yalnız kalmasına hem de şut sayısının azalmasına neden oldu. adrian da kalabalık orta sahanın işgörmez oyuncularından biriydi.
galatasaray’ın orta alanında selçuk ve melo, rakip takımın beş kişiyle yaptığını fazlasıyla gerçekleştirdiler. her iki futbolcu da hem defansif hamlelerle oyunu kontrol altında tuttu, hem de hücumda etkin ve belirleyici rol üstlendiler. selçuk ve melo’nun ikinci goldeki frikik organizasyonu da mükemmeldi. kazım’ın elmander’in golündeki asisti iyi de, devamını oynayamadı. genç emre çolak da kendinden beklenenleri rahatlıkla yerine getirdi.
günün adamı bence elmander... erken attığı ilk golle takımını rahatlattı. tek santrfor oynayamayacağını yazmıştım ama, baros’la birlikte çok etkili oynadı... hem orta alanda pozisyon hazırlığına girişti hem de golcü olarak üzerine düşeni yaptı.
--- alıntı ---