31
31 aralık 2004 gecesinde iş bankasının düzenlediği ve benim tamamen habersiz olduğum bir kampanya sonucunda, yeni yılda bankamatik kartını kullana ilk 3 kişiden biri olduğum için bedava bilet kazandığım şampiyonlar ligi finalidir kendisi.
olay şu şekilde gerçekleşti. yılbaşını kutlamak için epeyce kalabalık bir grup bizim evde toplanmıştık. fakat o kadar erken içmeye başladık ki saat 23:00 itibariyle evde alkol namına hiçbir şey kalmamıştı. haliyle yollara koyulduk o saatte yakınlarda açık tek yer olan doğa şarküteriye gittik. evet gittik gitmesine ama doğa şarküteriye vardığımızda saat 00:06 olmuştu, malum yılbaşı akşamı istanbul trafiği. neyse yüklü bir alışveriş sonucunda yanımda yeteri kadar nakit para olmadığı için bankamatik kartımı kullanmıştım o vodkaların parasını ödemek için. valla ne diyeyim o akşam iyiki trafik varmış da normalde 15 dakikada gitmemiz gerek yolu 1 saatte gitmişiz. işte bunun sonucunda o muhteşem maça bilet kazandım.
ama hikaye bitmedi tabi burda. napsam gitsem mi acaba yoksa satsam mı bu bileti falan diye düşünmeye başladım. bir gün taksim'de yürürken, ki finale çok az zaman kalmıştı epey bir ingiliz taraftarı çoktan gelmişti ve taksim'de bilet arıyorlardı. tamamen şans eseri dazlak bir ingiliz herif yanıma geldi bilet aradığını ve bilet için 500 dolar verebileceğini söyledi ve ben yamuldum tabi. öööehhşş 500 dolar mı vay anasını s... falan derken satmaya karar verdim bileti ama bilet yanımda değildi. neyse herifin telefonunu aldım falan ertesi güne sözleştik adamla ben bileti getiricem buda 500 doları. akşam eve döndüm tvde, hangi kanal hatırlamıyorum eurosport'tu sanırım, şampiyonlar ligi finali öncesi tanıtım filmi falan gibi bişey vardı. onu izlerken dedimki ulan bu şans bir kere gelir hazır bedava bilet bulmuşsun siktir et parayı git şu maça ve gittim tabiki. iyiki de gitmişim lan.
olay şu şekilde gerçekleşti. yılbaşını kutlamak için epeyce kalabalık bir grup bizim evde toplanmıştık. fakat o kadar erken içmeye başladık ki saat 23:00 itibariyle evde alkol namına hiçbir şey kalmamıştı. haliyle yollara koyulduk o saatte yakınlarda açık tek yer olan doğa şarküteriye gittik. evet gittik gitmesine ama doğa şarküteriye vardığımızda saat 00:06 olmuştu, malum yılbaşı akşamı istanbul trafiği. neyse yüklü bir alışveriş sonucunda yanımda yeteri kadar nakit para olmadığı için bankamatik kartımı kullanmıştım o vodkaların parasını ödemek için. valla ne diyeyim o akşam iyiki trafik varmış da normalde 15 dakikada gitmemiz gerek yolu 1 saatte gitmişiz. işte bunun sonucunda o muhteşem maça bilet kazandım.
ama hikaye bitmedi tabi burda. napsam gitsem mi acaba yoksa satsam mı bu bileti falan diye düşünmeye başladım. bir gün taksim'de yürürken, ki finale çok az zaman kalmıştı epey bir ingiliz taraftarı çoktan gelmişti ve taksim'de bilet arıyorlardı. tamamen şans eseri dazlak bir ingiliz herif yanıma geldi bilet aradığını ve bilet için 500 dolar verebileceğini söyledi ve ben yamuldum tabi. öööehhşş 500 dolar mı vay anasını s... falan derken satmaya karar verdim bileti ama bilet yanımda değildi. neyse herifin telefonunu aldım falan ertesi güne sözleştik adamla ben bileti getiricem buda 500 doları. akşam eve döndüm tvde, hangi kanal hatırlamıyorum eurosport'tu sanırım, şampiyonlar ligi finali öncesi tanıtım filmi falan gibi bişey vardı. onu izlerken dedimki ulan bu şans bir kere gelir hazır bedava bilet bulmuşsun siktir et parayı git şu maça ve gittim tabiki. iyiki de gitmişim lan.