3
''i feel like senna in 1991!''
bu cümleyle hatırlayacağım yarış. bu cümlenin dışında, kim kazanmış, kim ne yapmış zerre umurumda değil. şimdi irdeleyelim bu cümleyi, bu cümleyi söyleten olayı ve ''kendini 1991'deki senna gibi hisseden'' yeni yetme şımarık veledi:
lider giderken vites kutusunda bir ısınma sorunu yaşadı sebastian vettel. bu sorunun büyümesini, küçük viteslerdeki geçişleri erken yaparak önlediler. vettel bir süre sonra kendisini yakalayan takım arkadaşına yol verdi. daha sonra arkasındaki kimseyi yaklaştırmadı bile. yarış da mark webber'in bu sezonki ilk birinciliği ve red bull dublesiyle sonuçlandı.
gelelim 1991 brezilya gp'ye... mclaren-honda'nın koltuğundaki ayrton senna, 40 sn. farkla lider durumda son 10 tura girilirken. ama vites kutusu arızalanıyor. üçüncü vites, ikinci vites, dördüncü vites derken, altıncı vites hariç bütün vitesler gidiyor. takım patronu ron dennis, ''üzgünüm'' diyor, ve senna'ya yarışı bırakmaları gerektiğini söylüyor telsizden.
ama senna evinde, brezilya'da, ilk yarış galibiyetini almak istiyor. cebinde 40 sn. ve elinde sadece altıncı vitesi kalmış mclaren-honda'sıyla... williams-renault pilotu riccardo patrese farkı hızla eritiyor. ama efsane, altıncı vitesle dönüyor her virajı büyük bir istikrarla. son turlarda yağmur da başlıyor ama onun önünde kimse duramıyor artık. damalı bayrağı önce o görüyor, 3 sn. arkasından da patrese...
çizgiyi geçtikten sonra senna'nın sevinç çığlıkları yükseliyor telsizden. tribünleri dolduran brezilyalıların coşkusuyla birlikte, inanılmaz bir atmosfer var interlagos'ta. senna garaja kadar gidemiyor ve otomobilini kenara çekiyor. o kadar yorgun, omuzlarındaki ağrılar o kadar şiddetli ki, otomobilinden kendisi çıkamıyor. onu çıkarıyorlar ve tıbbi araçla podyuma götürüyorlar. podyumda kupayı omuzlarının üzerine kaldıramıyor... elinde zor tutuyor zaten.
bundan 20 yıl sonra, her şeyi zaten kendiliğinden yapan otomobilinin içinde, yapması gereken tek şey, biraz daha erken vites değiştirmek olan şımarık çocuğun biri de diyor ki, ''kendimi 1991'deki senna gibi hissediyorum!''
senna'yı tam dört dünya şampiyonluğu geride bırakmış, bütün rekorları alt üst etmiş bir michael schumacher bile kıyaslamadı kendini senna'yla ulan! o schumacher bile, ''formula 1'in gelmiş geçmiş en büyük efsanesi kim?'' sorusunda, senna'nın arkasından anılmıştır.
yıl 1991! formula 1, ''aman lastiğim aşınmasın, aman vites kutum zarar görmesin, aman motoruma zeval gelmesin...'' mantığıyla yetişen pilotların zamanı değildi. eldeki makineler limitlerine kadar zorlanırdı o zamanlar. kurallar böyleydi, mühendisler böyleydi. pilotlar? onlar zaten bambaşkaydı be...
bu cümleyle hatırlayacağım yarış. bu cümlenin dışında, kim kazanmış, kim ne yapmış zerre umurumda değil. şimdi irdeleyelim bu cümleyi, bu cümleyi söyleten olayı ve ''kendini 1991'deki senna gibi hisseden'' yeni yetme şımarık veledi:
lider giderken vites kutusunda bir ısınma sorunu yaşadı sebastian vettel. bu sorunun büyümesini, küçük viteslerdeki geçişleri erken yaparak önlediler. vettel bir süre sonra kendisini yakalayan takım arkadaşına yol verdi. daha sonra arkasındaki kimseyi yaklaştırmadı bile. yarış da mark webber'in bu sezonki ilk birinciliği ve red bull dublesiyle sonuçlandı.
gelelim 1991 brezilya gp'ye... mclaren-honda'nın koltuğundaki ayrton senna, 40 sn. farkla lider durumda son 10 tura girilirken. ama vites kutusu arızalanıyor. üçüncü vites, ikinci vites, dördüncü vites derken, altıncı vites hariç bütün vitesler gidiyor. takım patronu ron dennis, ''üzgünüm'' diyor, ve senna'ya yarışı bırakmaları gerektiğini söylüyor telsizden.
ama senna evinde, brezilya'da, ilk yarış galibiyetini almak istiyor. cebinde 40 sn. ve elinde sadece altıncı vitesi kalmış mclaren-honda'sıyla... williams-renault pilotu riccardo patrese farkı hızla eritiyor. ama efsane, altıncı vitesle dönüyor her virajı büyük bir istikrarla. son turlarda yağmur da başlıyor ama onun önünde kimse duramıyor artık. damalı bayrağı önce o görüyor, 3 sn. arkasından da patrese...
çizgiyi geçtikten sonra senna'nın sevinç çığlıkları yükseliyor telsizden. tribünleri dolduran brezilyalıların coşkusuyla birlikte, inanılmaz bir atmosfer var interlagos'ta. senna garaja kadar gidemiyor ve otomobilini kenara çekiyor. o kadar yorgun, omuzlarındaki ağrılar o kadar şiddetli ki, otomobilinden kendisi çıkamıyor. onu çıkarıyorlar ve tıbbi araçla podyuma götürüyorlar. podyumda kupayı omuzlarının üzerine kaldıramıyor... elinde zor tutuyor zaten.
bundan 20 yıl sonra, her şeyi zaten kendiliğinden yapan otomobilinin içinde, yapması gereken tek şey, biraz daha erken vites değiştirmek olan şımarık çocuğun biri de diyor ki, ''kendimi 1991'deki senna gibi hissediyorum!''
senna'yı tam dört dünya şampiyonluğu geride bırakmış, bütün rekorları alt üst etmiş bir michael schumacher bile kıyaslamadı kendini senna'yla ulan! o schumacher bile, ''formula 1'in gelmiş geçmiş en büyük efsanesi kim?'' sorusunda, senna'nın arkasından anılmıştır.
yıl 1991! formula 1, ''aman lastiğim aşınmasın, aman vites kutum zarar görmesin, aman motoruma zeval gelmesin...'' mantığıyla yetişen pilotların zamanı değildi. eldeki makineler limitlerine kadar zorlanırdı o zamanlar. kurallar böyleydi, mühendisler böyleydi. pilotlar? onlar zaten bambaşkaydı be...