17
endüstriyel futbolun iyice palazlanmasıyla bizleri koltuklara mahkum etmesi sonucu yitirmek üzere olduğumuz "tribüncü" olmanın gerekliliklerinden biridir. amaç çok basittir: içinizde o heyecanı hissederek takımınızın arkasında itici güç olmak ve rakibi baskı altına almak. otururken de heyecanlı olabilirsiniz ama yeterince bağıramazsınız ve hiçbir rakip oturan seyirciden asla korkmaz.
şahsen ben evde bile tv karşısında heyecandan yerinde duramayan biri olarak bu stadda oturanları anlayamıyorum. ya birader senin orda görevin takımı desteklemek. nasıl futbolcunun sahada formasını terleteni makbulse, taraftarın makbulü de hiç susmayan, takımın tribündeki "parçası" olandır.
bulunduğun tribüne de bağlı bi durum tabi. mesela; ali sami yen stadındaki tribünlere göre taraftar profili de bu şekilde oluştu. hatta kapalının "... bağırmayacaksan kıy parana da...." şeklinde numaralıya ithaf ettiği bi tezahürat bile vardı. benim oturan taraftardan tek beklentim şudur: pozisyonlarda anlık bi tepki verin. islık olur, alkış olur, bişey yap. öyle " aa penaltı verdi" diye bakma. başka türlü o stad ne rakiplere "cehennem" olur, ne de takımın eski başarılı günlerine döner.
şahsen ben evde bile tv karşısında heyecandan yerinde duramayan biri olarak bu stadda oturanları anlayamıyorum. ya birader senin orda görevin takımı desteklemek. nasıl futbolcunun sahada formasını terleteni makbulse, taraftarın makbulü de hiç susmayan, takımın tribündeki "parçası" olandır.
bulunduğun tribüne de bağlı bi durum tabi. mesela; ali sami yen stadındaki tribünlere göre taraftar profili de bu şekilde oluştu. hatta kapalının "... bağırmayacaksan kıy parana da...." şeklinde numaralıya ithaf ettiği bi tezahürat bile vardı. benim oturan taraftardan tek beklentim şudur: pozisyonlarda anlık bi tepki verin. islık olur, alkış olur, bişey yap. öyle " aa penaltı verdi" diye bakma. başka türlü o stad ne rakiplere "cehennem" olur, ne de takımın eski başarılı günlerine döner.

