sözlük yazarlarının rocker olması

güne dream theater'dan "home" ya da "finally free" ile başlar, gaza geldiği an sepultura* kapısını çalar, arada eser luciano pavarotti'nin* grammy albümü ile(u: genelde "torna a surriento" ya da "la mia canzano al vento"dur adres.) kükrer, metallica açtığında "turn the page" dinlemeden kapatmaz, geçmişe de saygı duyar*, bazen bizdende bir şeyler olmalı der*, böyle derken bir bakarki kulağında blind guardian*; 'eh tamam o çalsın biraz' der "harvest of sorrow" dinler "bard's song(in the forest)"la ona noktayı koyar, bari hazır bu kadar soft bir havadayken biraz loreena mckennit dinleyelim der ve bu dünyadan başka bir dünyaya uzanır...

tipine baksanız ciks dersiniz, posh* dersiniz ama işte her görünen şapkalı dede değildir.
senfonik ve soft geçişleri sık yapsa da rocker dendi mi bir hoşuna gider bir hoşuna gider sormayın.*