699
stadyumdan canlı olarak izlediğim ilk derbi maçımdı. bunun sebebi ise farklı şehirde doğup büyümem, iş dolayısıyla son birkaç senedir istanbul'da yaşamaya başlamamdı. o sezona genel olarak bakıcak olursak aslında tam bir kurtuluş maçıydı. hem oyuncular başını daha dik tutması hem de taraftarların 1-2 günde sürse nefes alıp oh be diyeceği bir fırsat penceresiydi. daha sonra fark ettik bu sadece adnan bros corp. kurtuluşumuz olmuş. (zira büyük adnan gitmemek için her yolu denedi ve bir daha da kulübün kapısından geçmem diyerek terk eyledi) malum oyuncular sahaya çıktı, müthiş kareografi ile birlikte ilk yarıda kazımın intikam ateşi sonucu öndeydik. hatta bir pozisyonda baroni kendini yere atınca öyle gaza gelmişim ki 20 sıralı koltuklardan tek haneli koltuklara doğru yürümeye başlamışım bile sanki sahaya girebilecem. dk 72-73 gelince ilk derbinin de heyecanıyla "ne zaman sen var ya sen söyleceğiz, maç bittikten sonra tadı çıkmaz" deyip pegasusa doğru istemsiz bir şekilde o fantezi besteyi bağardım. abi o nasıl bir stad öyle sanki herkes birbirini duyarcasına güney başlamasın mı sen var ya sen nidalarına. o sıralarda önce ilk golü, son dk lara doğru ikinciyi yeyince bütün maçın ağırlığı üzerime oturmuştu. arkadaşlarım bana belli etmiyolardı ama totemi bozan ben olmuştum sanırım, dikkat edilmeyen son toplar, kaçan goller unutulmuş, fırat ve tayfasının garip yöntemi filan bir köşeye atılmıştı. o gün bugündür o besteyi söylerken korkuyorum sözlük.