17
inanılmaz soğuk bir havada oynanan ve galatasaray'ımızın şampiyonlar ligi tarihindeki ilk galibiyetiyle sonuçlanan maç.
beşiktaş'taki kurstan çıkıp yürüyerek stada gittiğimde o zaman sanırım 100 bin lira olan eski açık biletlerinden almıştım ve bizim lig maçlarındankilerden çok farklı dizaynı ,üzerindeki şampiyonlar ligi logosuyla, kağıt kalitesiyle bilete bile baktığımda hemen şampiyonlar ligi havasına girmiştim..
tribünlere çıktığımda henüz maçın başlamasına 2 saat vardı ve çok büyük boşluklar vardı zaten eski açıkta izlediğim tek maçtır...öylesine soğuk bir havada donuyorduk ki çoğumuz çareyi içeri girmekte bulduk...içeride volta atıyorduk ki yavaş yavaş gürültü tezahürat gelmeye başlayınca soğuğu boşverip tekrar tribüne döndüm. o sırada barcelona'lı futbolcular çimlere çıkmış sahayı kontrol ediyorlardı. hayatımda görmediğim bir yeni açık seyircisi vardı. iğne atsan yere düşmez bir kalabalık ve herkes ayakta..
o ara bizim hakkımızda olumsuz bir demeç veren bakero'ya inanılmaz bir küfür...sahaya inen kadroda kimler yoktu ki: koeman, stoichkov, romario...tam bir yıldızlar karması...maç öncesi ısınma hareketlerini bile izlemek benim için inanılmazdı...özellikle koyu bir romario hayranı olarak..
maç bizim için gerçekten çok ilginçti tabii çok ta keyifliydi barcelona'yı yenmek ama arif'in golü bambaşkaydı. o gol sırasında golün atıldığı kale arkasında olmama rağmen golü stadyumda göremedim çünkü kaleci topu tuttu diye ah çekip başımı ellerimin arasına aldıktan 3 saniye sonra arif'i kapalıya koşarken gördüm. görülemeyen bir gole sevinmenin garipliğini orada yaşadım ilk...
hala o kapalının muhteşem tezahüratlarını, inanılmaz kasım soğuğunu, tribünlerde yakılan ateşleri unutamam...
beşiktaş'taki kurstan çıkıp yürüyerek stada gittiğimde o zaman sanırım 100 bin lira olan eski açık biletlerinden almıştım ve bizim lig maçlarındankilerden çok farklı dizaynı ,üzerindeki şampiyonlar ligi logosuyla, kağıt kalitesiyle bilete bile baktığımda hemen şampiyonlar ligi havasına girmiştim..
tribünlere çıktığımda henüz maçın başlamasına 2 saat vardı ve çok büyük boşluklar vardı zaten eski açıkta izlediğim tek maçtır...öylesine soğuk bir havada donuyorduk ki çoğumuz çareyi içeri girmekte bulduk...içeride volta atıyorduk ki yavaş yavaş gürültü tezahürat gelmeye başlayınca soğuğu boşverip tekrar tribüne döndüm. o sırada barcelona'lı futbolcular çimlere çıkmış sahayı kontrol ediyorlardı. hayatımda görmediğim bir yeni açık seyircisi vardı. iğne atsan yere düşmez bir kalabalık ve herkes ayakta..
o ara bizim hakkımızda olumsuz bir demeç veren bakero'ya inanılmaz bir küfür...sahaya inen kadroda kimler yoktu ki: koeman, stoichkov, romario...tam bir yıldızlar karması...maç öncesi ısınma hareketlerini bile izlemek benim için inanılmazdı...özellikle koyu bir romario hayranı olarak..
maç bizim için gerçekten çok ilginçti tabii çok ta keyifliydi barcelona'yı yenmek ama arif'in golü bambaşkaydı. o gol sırasında golün atıldığı kale arkasında olmama rağmen golü stadyumda göremedim çünkü kaleci topu tuttu diye ah çekip başımı ellerimin arasına aldıktan 3 saniye sonra arif'i kapalıya koşarken gördüm. görülemeyen bir gole sevinmenin garipliğini orada yaşadım ilk...
hala o kapalının muhteşem tezahüratlarını, inanılmaz kasım soğuğunu, tribünlerde yakılan ateşleri unutamam...