86
kesinlikle kime verileceği çok önemli olgudur kaptanlık. saha içinde herkese sorumluluklarını hatırlatan, hatalarını gösterip ikaz eden, teknik direktörün kenardaki yakarışlarını futbolcuların kulaklarına fısıldayan yada haykıran ve yine teknik direktörün kurmak istediği oyun düzeninin saha içinde oynanmasına yardımcı olacak kişidir, olmalıdır. bu tanımlar kaptanlık konusunda yazılabilecek şahsi düşüncelerimden bazılarıdır. bu manada baktığım zaman şu anki kadroda yerli hiç bir oyuncunun bu görevi yapabileceğine inanmıyorum. bir tek selçuk var en yakın, oda henüz yeni ve biraz genç olduğu için çok erken olur. arda'ya çok erken verilen kaptanlık gibi hata olur bence. bu yüzden yabancı oyunculardan birinin kaptan olması daha mantıklı geliyor. yukarıda arkadaşların dediği gibi sık sık kart gören baroşa bu görevin verilmesi bencede doğru atılmış bir adım olabilir. zira gördüğü gereksiz kartlardan uzaklaşıp, maçlarda daha fazla süre yer alabilir. ha ters tepermi, tepebilir. 30 yaşından sonra insanları değiştirmekte zor, değişmesini beklemekde saflık olur. ama genç yaştaki arda'ya bunu verebiliyorsan, servete yada sabriye takabiliyorsan o bandı bunun içinde deneyebilirsin diye düşünüyorum. ha yemezse, ujfalusi pekala bu işi kıvırabilir diye düşünüyorum. ha ne gördün bu adamda 2 maçta, daha dün geldi oda diye sorarlar adama haklı olarak. tek cevabım keita'dan sonra topun sağ kanada geçmesini hiç bukadar özlemle beklememiştim diyebilirim. ki bu adam sağ bek oynadı sağ açık bile değil. futbolu herkeste çok pozitif hisler uyandırdı (rakip taraftarlarda bile). yukarıda yazdığım birkaç tanımlamayı gerçekleştirebilecek karakterdemi? orasını bilmem. en azından dener görürüm. geçen sene neden lucas dururken servet,ayhan yada sabri kaptan yapıldı hiç anlamadım. pazubandı taktıktan sonra oyunculara işaret parmağıyla belli bölgeleri göstermekten başka bişeyde yapmadılar, yapabileceklerini de hissettirmediler. zaten görev bölgesinden kopmuş, disiplini kaybetmeye başlayacak derecede yorulmuş yada oyun düzeni dışına çıkmış bir oyuncuyu; topu 400 numaralı tribünlere gönderen sabrinin yada ayağına top gelirken rakibin presi sonucu saniyede 250x3,14 titremeden sonra kaleciye şutlayan servetin bu oyuncuları gidip silkelemesi, kendine getirmesi, azarlaması vs bana komedi gibi geliyor. farklı bir konudan bahsediyorum. bana harcanan emeklerden, akıtılan terlerin litresinden yada arma sevgisinden bahsedebilirsiniz. dinlerim sözünüzü kesmeden ama birde bu açıdan bakmak lazım. bu zamana kadar sabri candır canandır, çok koşar, en çok o koşar, en çok o sahiplenir galatasarayı mantığıyla çok şeyler kaybettiğimizi düşündüm hep. balta-servet-ayhan yada zan hakkında konuşmak bile istemiyorum. ha hiddink yada terim bu adamlarda bişey görmüş olmalılar benim görmedğim. illaki benden iyi bilirler futbolu. ama şu ana kadar pek işe yaramamış gibi ha?.. neyse konuyu çok dağıtmadan son olarak şunu söylemek isterimki, bence kaptanlık seçimide takımı başarıya götüren yolda ilk sıralarda olmasa bile önemli bir yerde bulunmakta. umarım yeni transferlerle takım toparlanırken iyi bir kaptan seçimiyle daha da güzel ve adaletli olacak herşey.
ahanda buldum. melo olsun yav.. yoksa bu adam baroştan çok kart görecek.
ahanda buldum. melo olsun yav.. yoksa bu adam baroştan çok kart görecek.