5
tribundeydim. ilk defa ankara'da bir maca cikiyordum kendi adima. o sene deplasmanda da galatasaray diyerek kucuk bir arkadas grubumuzla kaptirmistik deplasman otobuslerinin cim bom kokan tozu topragina. ankara deplasmanina ilk defa cikiyor olmak bir yana, buyuk kaptan'i da tribune cagiracagimiz icin ayri bir heyecan vardi. bazilarimiz "aglarim be abi" diyordu hatta. kolay degildi, gozumuzu actigimiz prekazili, tanjulu kadroda vardi bulent korkmaz ve son macina kadar bizimle beraber buyudu galatasaray'da o da. mactan once cagirdik tribune, uzaktan el sallayip, gormezden gelince, mac oncesi renk vermiyor, mac sonu hasret gideririz dedik kendi kendimize. malesef, sonra baska seyler oldu. genclerbirligi gol atinca yedek kulubesinde birinin butun genclerbirligi ekibinden fazla sevindigini gorduk. ne mesut bakkal, ne sahadaki futbolcular ne yedekler, ne malzemeciler bu kadar sevinmiyordu. buyuk kaptan bulent korkmaz herkesin ustune atlamis, el kol gecirme derdine dusmustu. hani kadro disi kalinca, kapisina kadar gidip pankartlar acan galatasaray taraftarinin gozleri onunde, hani dunya starlarini transfer etsek bile, ilk onun ismini haykiran tribunlerin oldugu yerde, galatasaray'a baska bir takim gol atinca, buyuk kaptan bulent korkmaz el kol hareketi yapiyordu. mac bitince, aldigimiz yenilgi, bir spor karsilasmasinda alinan bir sonuctu sadece ama bulent korkmaz bir seyleri alip yerlere atmis, parcalamis, yerle yeksan etmisti!