132
şu liverpool forması giyme olayı, you will never walk alone söyleme çakmalığına asla saygı duymadığım duyamayacağım maçtır. nasıl iş bu lan arkadaş? demek ki gerçekten rakibimiz olsa da içimizde böyle zayıf duygulara sahip taraftarlarımız olacak. bunu ortamı germek veya bok atmak amacıyla da söylemediğimi not düşeyim. bunlar benim düşüncelerim zira.
galatasaray taraftarı o stada yalnızca galatasaraylı kimliğiyle girmeli ve o kimlikle de çıkmalıdır. başka takımlara sempati duyuyorsanız da o ancak tribünü terk ettiğinizde başlamalıdır. ha şu sempati duyma hatta bağlanma olayını ben en son 8. sınıfta bırakmıştım, çünkü büyüdüm baktım futbol o kadar da ilahlaştırılacak yanı olmayan elemanlarla dolu olan bir spor, ama bu camiada galatasaray gibi bir kültür sporu da aşmış üzerime aydınlanmış o zaman gerçek bir taraftar olduğumu hissettim. bu süreçte de sövdüğüm kızdığım şeyler galatasaray'ın kültürüne yakışmayan, onu kirleten adamlara ve yaşanılan olaylara olmuştur.
her neyse konuyu dağıtmanın fazla bir manası yok. galatasaray tribünlerinin bir karakteri olduğunu söylemek lazım. rakip kim olursa olsun, galatasaray sahaya çıktığında kendi karakterliliği içinde tüm elemanlarını galibiyete odaklayan ve sadece sarı kırmızının mücadelesine destek veren bir ruh yapısı içinde olmuştur. yıllardır tribünleri ile rakiplere sahayı dar eden galatasaray ruhunu, liverpool liverpool diye diye afedersiniz ama piç etmenin zerre faydası yoktur. bu olay çözülmedir, zayıflıktır bana göre. yapacağınız şey de çok zor değil. giymeyin o ilahlaştırdığınız boktan sade kırmızı formayı, söylemeyin "you will never walk alone'u", beşiktaşlı malların portekizce beste söylemesine benzer ezikliklere düşmeyin. nedir lan bu? nasıl bir ruh halidir. yemin ediyorum kafamı gömerim yerin dibine arena'da you will never walk alone saçmalığını duyarsam. rezil oluruz rüsva oluruz bunu da bir kenara not edin.
bu arada liverpool taraftarının sikinde olduğunu da hiç zannetmiyorum bu aşırı gereksiz sevgi pıtırcıklığının.
ayrıca fazıl say'ın söylediği özlü sözle de finito diyorum bu girdiye.
--- alıntı ---
galatasaray taraftarının liverpool yavşaklığından utanıyorum.
--- alıntı ---
galatasaray taraftarı o stada yalnızca galatasaraylı kimliğiyle girmeli ve o kimlikle de çıkmalıdır. başka takımlara sempati duyuyorsanız da o ancak tribünü terk ettiğinizde başlamalıdır. ha şu sempati duyma hatta bağlanma olayını ben en son 8. sınıfta bırakmıştım, çünkü büyüdüm baktım futbol o kadar da ilahlaştırılacak yanı olmayan elemanlarla dolu olan bir spor, ama bu camiada galatasaray gibi bir kültür sporu da aşmış üzerime aydınlanmış o zaman gerçek bir taraftar olduğumu hissettim. bu süreçte de sövdüğüm kızdığım şeyler galatasaray'ın kültürüne yakışmayan, onu kirleten adamlara ve yaşanılan olaylara olmuştur.
her neyse konuyu dağıtmanın fazla bir manası yok. galatasaray tribünlerinin bir karakteri olduğunu söylemek lazım. rakip kim olursa olsun, galatasaray sahaya çıktığında kendi karakterliliği içinde tüm elemanlarını galibiyete odaklayan ve sadece sarı kırmızının mücadelesine destek veren bir ruh yapısı içinde olmuştur. yıllardır tribünleri ile rakiplere sahayı dar eden galatasaray ruhunu, liverpool liverpool diye diye afedersiniz ama piç etmenin zerre faydası yoktur. bu olay çözülmedir, zayıflıktır bana göre. yapacağınız şey de çok zor değil. giymeyin o ilahlaştırdığınız boktan sade kırmızı formayı, söylemeyin "you will never walk alone'u", beşiktaşlı malların portekizce beste söylemesine benzer ezikliklere düşmeyin. nedir lan bu? nasıl bir ruh halidir. yemin ediyorum kafamı gömerim yerin dibine arena'da you will never walk alone saçmalığını duyarsam. rezil oluruz rüsva oluruz bunu da bir kenara not edin.
bu arada liverpool taraftarının sikinde olduğunu da hiç zannetmiyorum bu aşırı gereksiz sevgi pıtırcıklığının.
ayrıca fazıl say'ın söylediği özlü sözle de finito diyorum bu girdiye.
--- alıntı ---
galatasaray taraftarının liverpool yavşaklığından utanıyorum.
--- alıntı ---
