• 356
    --- alıntı ---

    sabah kalkar kalkmaz ilk işlerimden biriydi oktay mahmuti ile konuşmak… galatasaray’ın yeni transferlerle nasıl bir çehreye dönüşeceğini, yapısında nasıl bir reforma gideceğini düşünüyordum ve bunu öğrenebilecek tek adresi mahmuti’ydi.

    tatilden yeni dönmüşken yakaladım kendisini ve uzunca bir konuşma yaptık. birçok konuya değindik, tüm merak edilenleri masaya yatırdık. eleştirileri, bütçeyi, tercihleri, takımın yapısını, savunmasını enine boyuna tartıştık.

    zihnimde çakan bir kıvılcımdı söyledikleri. bu yüzden bir haberle bunu aksettireceğime söyleşiyi yorumla süsleyip gerçek bir ‘röportaj’ yazmanın daha mantıklı olabileceğini düşündüm.

    elbette ilk konumuz darius songaila’ydı… uzun yıllardır nba’de oynayan, daha çok 4 numara olarak bilinen bir oyuncu litvanyalı ve geçen yıl çok az maç yapmış. bunlar bir handikaptı kuşkusuz ama mahmuti, takımın ve şartların yapısına göre hareket ettiklerini söylüyor. “geçen yıl songaila az maç yapmış veya avrupa tecrübesini yaşayalı uzun zaman olmuş olabilir ancak bir önceki yıl aldığı süreler, bu yıl litvanya milli takımı’nda forma giyecek oluşu, kalitesi önemli. isimler bu takımın bir parçası” diyerek yapının ön planda olduğunun altını çiziyor.

    ve rochestie-johnson değişiminin ardından, sorduğum soruya cevaben verdiği “ortada bir milyon tane guard yok” sözünün bir benzerini söylüyor mahmuti: “piyasada alınabilecek net bir 5 numara var mı, sen söyle…”

    şöyle bir düşününce, cska’nın piyasaya girdiği, oyuncu fiyatlarının yükseklerde seyrettiği bir dönemde çok uçuk da bir bütçeniz yoksa ‘net bir 5’ numara alabilmek hiç de kolay değil…

    krstic yıllık 3 milyon euro’ya gitti cska’ya… keza anadolu efes, stanko barac’ı 1 milyon euro’nun üstünde bir bonservis vererek transfer etti. iyi bir pivot için ya parayı gözden çıkaracaksınız ya da sisteminizi var olanların üzerine kurup bir yapı oluşturacaksınız. anlaşılan mahmuti, ikinci tercihi seçmiş durumda.

    işte tam bu noktada bir yanlışlığı düzeltmekte fayda var. espn’nin yaptığı haberde darius songaila’nın galatasaray’dan yıllık 1.5 milyon dolar alacağı yazıyordu. ancak bu doğru değil. litvanyalı uzun sadece 500 bin euro ücretle sarı – kırmızılılara imza atmış.

    bu anlamda bütçede çok ciddi bir artış da söz konusu değil. medical park’ın sponsorluğu henüz resmi ağızlardan açıklanmadı. ancak kulislerde 10 milyon dolar’lık bir anlaşmanın yapıldığı konuşuluyordu. bunun da çok doğru olmadığı izlenimini edindim ben konuşmamızdan. çünkü galatasaray’ın yaptığı hamlelerde ‘ayrılan oyuncuların’ bütçesinin yönlendirilmesi uygun görülmüş. yani ermal ve rancik gibi kulüp standartlarında iyi para alan oyuncuların bütçeleriyle transfer yapılmış. elbette bütçede en az yüzde 20’lik bir artış söz konusu ama uçurumlar değil.

    bütçe içerisinde ortalamanın üzerine sadece bir oyuncu için çıkılmış. bu isim de jaka lakovic… hem 1 hem 2 oynayabilen, şutu ve karakteriyle takımı bir gömlek üst seviyeye çıkarabilecek bir guard sloven yıldız…

    geçen yılki kadroya bakınca avrupa’nın üst seviye oyuncuları arasında adı yazılabilecek iki isim eklenmiş takıma. lakovic ve songaila… peki bu isimler final oynayan o takımın savunma ve baskısına uyabilecek mi?

    bu soru önemliydi benim için ve mahmuti’nin yanıtı güzeldi. “bizim için esas olan; oyuncunun özelliğini ön plana çıkarıp eksikliğini giderebilmek. bunu da takım olarak yapmak önemli. hep beraber savunma yapılır, takım içerisinde bu oluşum sağlanır” diyen oktay mahmuti kuşkusuz savunmanın bireylerden değil bütünlükten geçtiğinin altını çiziyor.

    hakikaten biraz düşünce hak vermemek elde değil… kim tutku’dan müthiş bir savunmacının ortaya çıkabileceğini söyleyebilirdi, kim ligin ikinci sayı kralı shipp’in savunmacı olup çıkabileceğini varsayabilirdi, kim johnson’ın topa yaptığı baskıyla savunma direncini başlatabileceğini düşünebilirdi, kim shumpert-andric gibi uzun rotasyonundaki iki ismin çok sert kalabileceğini öngörebilirdi.

    mahmuti bu takıma bir savunma anlayışı oturtmuştu. şimdi o felsefe, yeni gelenleri de kabul edip benimseyecektir.

    biraz yapıdan da konuştuk elbette. geçen günlerde bu konudaki fikrimi söylemiştim. net bir 2 ve 5 numarası olmayan galatasaray, artık çok daha mobil, bol pick’n roll ve pick’n pop oynayan hareketli bir takım haline gelecek. bunu kendisine de söyledim. “aynen öyle” dedi mahmuti ve devam etti:

    “biz sistem takımıyız. bu sistemi de kadroya göre kuruyoruz. elimizdeki malzemeyle o sistemi oluşturup buna uygun hareket ediyoruz.”

    biraz eski günleri hatırlamak gerek. o zamanlar efes pilsen’de çalışırken mahmuti’nin takımı sete oturttuğu, yavaş oynadığı eleştirileri vardı. kadroda prkacin’in olduğunu düşünürsek sistemin de buna göre oluştuğunu hesaba katmak gerek.

    mahmuti’nin sözleri hep bir plan ve strateji içerisinde hareket ettiklerini gösteriyor. ve konuşurken ilginç bir detay dikkatimi çekti. turgut atakol turnuvası’nda boy gösteren ümit milli takım’ın zaman zaman aynı anda dört galatasaraylı ile forma giydiğini konuştuk… göksenin-doğukan-furkan-sertaç gibi bugün ümitlerin yarın 12 dev adam’ın ciddi parçaları olabilecek isimlerin galatasaray’da bulunmaları da projenin bir ayağı değil mi?

    gençlerle çekirdeği oluşturup üzerine eklemeleri yapıp felsefeyi oluşturmak. işte galatasaray’ın ortaya koyduğu anlayış bu… sistem ve planlama adım adım ilerliyor.

    ne mutlu ki coach olarak kaldı oktay mahmuti… onu bençte görmek, onun felsefeni anlamaya çalışmak bile büyük bir keyif bizler için…

    --- alıntı ---

    basketdergisi.com
App Store'dan indirin Google Play'den alın