1920
kendisi gereğinden fazla şekilde eleştirilerek, ''taşak oğlanı'' kıvamına gelmiş sözlükte. bugün bunu öğrenmiş olduk. o kadar ki, sözlük yazarları artık girmek istemez olmuş bu muhabbetlerden dolayı sözlüğe. hatta bununla da sınırlı kalmayıp, bu olaylardan dolayı resmi ilk küfürlerini kendisi dolayısıyla yapmışlar.
şimdi bir şeyin iyi ayırt edilmesi, ıskalanmaması gerekiyor. ortada 3 sezondur başarısız olan bir futbol takımı var. taraftar belli konular hakkında birikmiş durumda. bunlar bir anda silinebilecek, ya da göz ardı edilebilecek şeyler değil. mustafa sarp'ta bu takıntılardan yalnızca bir tanesi.
sene boyunca sol frame' de; mustafa sarp - ayhan akman - barış özbek üçlüsü, ya da tekil halde oyuncuların başlıkları sayısız kez gözükmüş, eleştirilmiş olabilir. ama bu değildir ki sezon bittiğinde eleştiriler diner, yerini sükunet kaplar. böyle bir şeyin olması biraz zor açıkçası. ya da arada bir olsa dahi bu eleştiri ve esprilerin bırakılmasını istemek çok realist bir iş olmaz. çünkü gerek sözlüğün içeriği, gerek transfer sezonunda olunması itibariyle gözler ister istemez eldekilere ve geleceklere yöneliyor. bu da doğal olarak mustafa sarp ve ona bağlı başlıkların sürekli aktif kalmasını.
şimdi tekrar başa dönersek, sözlüğün mustafa sarp'ı ''taşak oğlanı'' na çevirmesi aslında tamamiyle yaşananlar ile ilgili bir olay. yani, sözlük yazarları belki son 6-7 aydır mustafa sarp'ı o konuma sokmuş olabilir ama, son 2 sezondur aslında durum tam tersi galatasaray taraftarı için. üstelik son yaşananların ardından (fatih hocanın yerli oyuncularla ilgili konuşması), taraftarın mustafa sarp hakkındaki ufak endişeleri, bir kat daha derecelenir bir hal aldı.
yanlış anlaşılmasın, ben dahil çoğu kişinin fatih terim'in hocalık yetilerine ve tecrübelerine olan güveni tam ama sırf tesadüf bir kamp dönemi geçirme ihtimali ve takımda kalma durumu bile ''acaba'' dedirtiyor en nihayetinde. tekrar vurguluyorum, fatih terim'in veto vermemesi bile söz sahibi yapmamaya yeter kişileri ama konu mustafa sarp olunca akan sular duruyor.
''ya arkadaş, ne mustafa sarp'mış. gidecek ulan işte. ne ortalığı velveleye veriyorsunuz?!'' diyen kişilere aksi söylenmiyor zaten. 3 sezondur yaşanan endişelerin, bu arkadaş üzerine toplanması gibi bir durum oldu yalnızca. bu da fazla büyütülmemeli.
bu olaydan muzdarip sözlük yazarlarına tavsiyem, kafanız attığında sözlükler için klişe haline gelen sözdeki gibi, ''basarsın of butonuna olur, biter'' olur. belki verdiğin of, sol frame'den kaldırmaz o başlığı ama pek ala iplememene sebep olur. ya da mustafa sarp'ı eleştiren, sürekli espri yapan kişilere verilen sükunet mesajlarını kendiniz için de uygulayın. nasıl olsa gidecek dediğiniz gibi. gidene kadar sizde görmezden gelin ama, kişiler üzerinden yazarlara giydirmeye çalışmayın. şurada kimsenin bir başkasından farkı yok. herkesin amacı aynı, takımının iyi olmasını istiyor. bundan da basit bir istek olamaz zaten.
o yüzden belli belirsiz çıkışlar yaparken, kimsenin başkasından farklı amaçla başlıkları doldurduğu düşünülüp, itham edilmesin. olayın temelinin bu kadar basit ve bir anda sonlandırılabilir olmadığı açık çünkü.
not: yazı içeriği mustafa sarp'tan çok, genele yayılmış olabilir ama bu konuyu derinlemesine başka bir başlıkta yazmak gelmedi açıkçası.
şimdi bir şeyin iyi ayırt edilmesi, ıskalanmaması gerekiyor. ortada 3 sezondur başarısız olan bir futbol takımı var. taraftar belli konular hakkında birikmiş durumda. bunlar bir anda silinebilecek, ya da göz ardı edilebilecek şeyler değil. mustafa sarp'ta bu takıntılardan yalnızca bir tanesi.
sene boyunca sol frame' de; mustafa sarp - ayhan akman - barış özbek üçlüsü, ya da tekil halde oyuncuların başlıkları sayısız kez gözükmüş, eleştirilmiş olabilir. ama bu değildir ki sezon bittiğinde eleştiriler diner, yerini sükunet kaplar. böyle bir şeyin olması biraz zor açıkçası. ya da arada bir olsa dahi bu eleştiri ve esprilerin bırakılmasını istemek çok realist bir iş olmaz. çünkü gerek sözlüğün içeriği, gerek transfer sezonunda olunması itibariyle gözler ister istemez eldekilere ve geleceklere yöneliyor. bu da doğal olarak mustafa sarp ve ona bağlı başlıkların sürekli aktif kalmasını.
şimdi tekrar başa dönersek, sözlüğün mustafa sarp'ı ''taşak oğlanı'' na çevirmesi aslında tamamiyle yaşananlar ile ilgili bir olay. yani, sözlük yazarları belki son 6-7 aydır mustafa sarp'ı o konuma sokmuş olabilir ama, son 2 sezondur aslında durum tam tersi galatasaray taraftarı için. üstelik son yaşananların ardından (fatih hocanın yerli oyuncularla ilgili konuşması), taraftarın mustafa sarp hakkındaki ufak endişeleri, bir kat daha derecelenir bir hal aldı.
yanlış anlaşılmasın, ben dahil çoğu kişinin fatih terim'in hocalık yetilerine ve tecrübelerine olan güveni tam ama sırf tesadüf bir kamp dönemi geçirme ihtimali ve takımda kalma durumu bile ''acaba'' dedirtiyor en nihayetinde. tekrar vurguluyorum, fatih terim'in veto vermemesi bile söz sahibi yapmamaya yeter kişileri ama konu mustafa sarp olunca akan sular duruyor.
''ya arkadaş, ne mustafa sarp'mış. gidecek ulan işte. ne ortalığı velveleye veriyorsunuz?!'' diyen kişilere aksi söylenmiyor zaten. 3 sezondur yaşanan endişelerin, bu arkadaş üzerine toplanması gibi bir durum oldu yalnızca. bu da fazla büyütülmemeli.
bu olaydan muzdarip sözlük yazarlarına tavsiyem, kafanız attığında sözlükler için klişe haline gelen sözdeki gibi, ''basarsın of butonuna olur, biter'' olur. belki verdiğin of, sol frame'den kaldırmaz o başlığı ama pek ala iplememene sebep olur. ya da mustafa sarp'ı eleştiren, sürekli espri yapan kişilere verilen sükunet mesajlarını kendiniz için de uygulayın. nasıl olsa gidecek dediğiniz gibi. gidene kadar sizde görmezden gelin ama, kişiler üzerinden yazarlara giydirmeye çalışmayın. şurada kimsenin bir başkasından farkı yok. herkesin amacı aynı, takımının iyi olmasını istiyor. bundan da basit bir istek olamaz zaten.
o yüzden belli belirsiz çıkışlar yaparken, kimsenin başkasından farklı amaçla başlıkları doldurduğu düşünülüp, itham edilmesin. olayın temelinin bu kadar basit ve bir anda sonlandırılabilir olmadığı açık çünkü.
not: yazı içeriği mustafa sarp'tan çok, genele yayılmış olabilir ama bu konuyu derinlemesine başka bir başlıkta yazmak gelmedi açıkçası.