106
bugunkü yazısı en azından iyi noktalara değiniyor. okunabilir.
(alinti: rıdvan dilmen: ilginç ama çok güzel (milliyet)
hayatımda izlediğim en ilginç maçlardan bir tanesiydi. bir takım düşünün aynı maçta rakibini elemek için her şeyini veriyor, ama elenmek için de bir hayli uğraşıyor.
bu nasıl cümle diyeceksiniz? topa sahip olmada yüzde 60a yüzde 40lık bir ortalama ile oynuyorsunuz. 13 korner kullanıyorsunuz, rakibiniz bir tane. daha ısınmadan stoperlerden biri topu ıskalıyor, 0-0ın rövanşında geriye düşüyorsunuz (bu gol aslında hayırlı oldu). üzerine bir de mehmet topal sakatlanıyor, (mehmetten özür dilerim. acil şifalar ama onun çıkması da hayırlı oldu)yerine kewell giriyor. al sana ligin ilk yarısında yüksek form yakalayan, rakiplerini açık farkla dize getiren galatasarayın 4-2-3-1 kadrosu.
yani kewell, arda, lincoln ve baros bir arada. taraftarı da arkasına alan galatasaray ilk yarının son bölümüne iki gol birden sığdırıyor. ikinci yarıda da temposu devam etti galatasarayın. bir iki tane akıl almaz goller kaçırdı. sonunda bir gol daha buldu. daha sonra araya atılan bir top, derken sanctisin hediyesi skor 3-3. o kadar kazanmak için uğraşırken, kaybetmek için yapılan feci hatalar. devamında oyunu yine rakip yarı sahaya yıktılar. ve 13. kornerden sonra dönen topa sabri öyle vurdu ki, tur geldi. allahtan zaman da yoktu. galatasaray çok iyi oynarken turu bile kaybedebilirdi.
bu maçta galatasaraylı oyuncular zaten coşkulu olacaklardı. bülent korkmazın da bu coşkuya takviyesi olmuştur. ancak skor 3-1e gelince oyuncuların coşkusuna, tribünün coşkusuna bülent hoca da ortak oldu. o arada bir orta saha oyuncusu sokup, hücumdan birini çıkararak maçı tutabilirdi. solda hakan baltanın kanadından çok geliyorlardı, önlem almalıydı. kusura bakma bülent hoca, sana hemen eleştiri yapmak da istemiyorum. çünkü başarılı olacağına inanıyorum.
sabri, yeteneklisin, takımını da çok seviyorsun. ve tarihi bir gol attın. hatta öncesinde mutlak bir gol pozisyonunu da önledin. saha dışında seni tanıdım, çok efendisin. aman sahada işgüzarlıklar yapma.
arda mı? son 25 yılın efsaneleri arasına seçildiğinde daha dur bakalım dedik, dediler. şimdi özür diliyorum. dün öyle bir top oynadın ki, 25 yılın efsanesi olmayı çoktan hak ettin.)
(alinti: rıdvan dilmen: ilginç ama çok güzel (milliyet)
hayatımda izlediğim en ilginç maçlardan bir tanesiydi. bir takım düşünün aynı maçta rakibini elemek için her şeyini veriyor, ama elenmek için de bir hayli uğraşıyor.
bu nasıl cümle diyeceksiniz? topa sahip olmada yüzde 60a yüzde 40lık bir ortalama ile oynuyorsunuz. 13 korner kullanıyorsunuz, rakibiniz bir tane. daha ısınmadan stoperlerden biri topu ıskalıyor, 0-0ın rövanşında geriye düşüyorsunuz (bu gol aslında hayırlı oldu). üzerine bir de mehmet topal sakatlanıyor, (mehmetten özür dilerim. acil şifalar ama onun çıkması da hayırlı oldu)yerine kewell giriyor. al sana ligin ilk yarısında yüksek form yakalayan, rakiplerini açık farkla dize getiren galatasarayın 4-2-3-1 kadrosu.
yani kewell, arda, lincoln ve baros bir arada. taraftarı da arkasına alan galatasaray ilk yarının son bölümüne iki gol birden sığdırıyor. ikinci yarıda da temposu devam etti galatasarayın. bir iki tane akıl almaz goller kaçırdı. sonunda bir gol daha buldu. daha sonra araya atılan bir top, derken sanctisin hediyesi skor 3-3. o kadar kazanmak için uğraşırken, kaybetmek için yapılan feci hatalar. devamında oyunu yine rakip yarı sahaya yıktılar. ve 13. kornerden sonra dönen topa sabri öyle vurdu ki, tur geldi. allahtan zaman da yoktu. galatasaray çok iyi oynarken turu bile kaybedebilirdi.
bu maçta galatasaraylı oyuncular zaten coşkulu olacaklardı. bülent korkmazın da bu coşkuya takviyesi olmuştur. ancak skor 3-1e gelince oyuncuların coşkusuna, tribünün coşkusuna bülent hoca da ortak oldu. o arada bir orta saha oyuncusu sokup, hücumdan birini çıkararak maçı tutabilirdi. solda hakan baltanın kanadından çok geliyorlardı, önlem almalıydı. kusura bakma bülent hoca, sana hemen eleştiri yapmak da istemiyorum. çünkü başarılı olacağına inanıyorum.
sabri, yeteneklisin, takımını da çok seviyorsun. ve tarihi bir gol attın. hatta öncesinde mutlak bir gol pozisyonunu da önledin. saha dışında seni tanıdım, çok efendisin. aman sahada işgüzarlıklar yapma.
arda mı? son 25 yılın efsaneleri arasına seçildiğinde daha dur bakalım dedik, dediler. şimdi özür diliyorum. dün öyle bir top oynadın ki, 25 yılın efsanesi olmayı çoktan hak ettin.)