146
şimdi takım kötü diye konuşuyor demesinler, bilen bilir her ortamda bu görüşümü defaatle söylemişimdir, hem de çok iyi maçlar çıkarttığı maçlardan sonra bile.
sanctis galatasaray kalesini koruyacak kadar kaliteli bir kaleci değildir. hatta bana göre süperlig'te zirveye oynayan hiçbir takımın kalesini koruyamaz.
en basitinden örnekler vererek gidelim; bordeaux maçında attığı tüm aut atışlar orta sahayı bile geçmedi ve hepsi kalemize atak olarak döndü. aut atışları orta sahayı zor geçen bir kaleci mi olur? aynı şey ankaraspor maçında da başımıza gelmişti, deplasmanda oynadığımız, takıma acil gol lazım, rüzgar yüzünden oyunu kuramıyoruz defanstan, ama kalecimizin attığı autlar saha da bile kalmıyordu. o maçta maç berabere iken aut atışlarında zaman geçirmesi bile delirtmişti bizi tribünde.
hadi bunları geçtim, koskoca bir 90 dakikada bir (rakamla 1) adet yan top, havadan gelen top alamayan kaleci mi olur? kayserispor maçında yediği gol zaten fiyaskoydu, dünkü maçta yediği ilk gol ise amatör sahalarda görülecek cinstendir. çıkıp kucağıyla rahatça alması gereken topu garip bir şekilde yumruklamaya çalıştı. haliyle kucak seviyesindeki topu yumruklarsan top 5 metre ileri zor düşer. top da rakibe güzel bir asist oldu.
şimdi diyeceksiniz ki; diğer maçlarda kurtartıkları ne olacak? ne olacak ben söyleyeyim. 2001'den 2007'ye kadar mondragon denen adamı izlemedik mi biz kalede? mondragon'un sadece tek başına kazandırdığı maç sayısı 20'den çok fazladır. kaleci zaten top kurtarmak için kalededir. kaleyi doldurmak için değil!
kendisine güvenmediğimi galatasaray kalesini koruduğu 2. ya da 3. maçtan sonra açıkca söylemiştim. hatta bu entryi geçen hafta içi yazacaktım kesinlikle kendisinin bonservisi alınmasın diye.
umarım bonservisi alınmaz. kale bir takım için her zaman 1 puandır.
kesinlikle galatasaray kalesini koruyacak kapasitede bir kaleci değildir.
sanctis galatasaray kalesini koruyacak kadar kaliteli bir kaleci değildir. hatta bana göre süperlig'te zirveye oynayan hiçbir takımın kalesini koruyamaz.
en basitinden örnekler vererek gidelim; bordeaux maçında attığı tüm aut atışlar orta sahayı bile geçmedi ve hepsi kalemize atak olarak döndü. aut atışları orta sahayı zor geçen bir kaleci mi olur? aynı şey ankaraspor maçında da başımıza gelmişti, deplasmanda oynadığımız, takıma acil gol lazım, rüzgar yüzünden oyunu kuramıyoruz defanstan, ama kalecimizin attığı autlar saha da bile kalmıyordu. o maçta maç berabere iken aut atışlarında zaman geçirmesi bile delirtmişti bizi tribünde.
hadi bunları geçtim, koskoca bir 90 dakikada bir (rakamla 1) adet yan top, havadan gelen top alamayan kaleci mi olur? kayserispor maçında yediği gol zaten fiyaskoydu, dünkü maçta yediği ilk gol ise amatör sahalarda görülecek cinstendir. çıkıp kucağıyla rahatça alması gereken topu garip bir şekilde yumruklamaya çalıştı. haliyle kucak seviyesindeki topu yumruklarsan top 5 metre ileri zor düşer. top da rakibe güzel bir asist oldu.
şimdi diyeceksiniz ki; diğer maçlarda kurtartıkları ne olacak? ne olacak ben söyleyeyim. 2001'den 2007'ye kadar mondragon denen adamı izlemedik mi biz kalede? mondragon'un sadece tek başına kazandırdığı maç sayısı 20'den çok fazladır. kaleci zaten top kurtarmak için kalededir. kaleyi doldurmak için değil!
kendisine güvenmediğimi galatasaray kalesini koruduğu 2. ya da 3. maçtan sonra açıkca söylemiştim. hatta bu entryi geçen hafta içi yazacaktım kesinlikle kendisinin bonservisi alınmasın diye.
umarım bonservisi alınmaz. kale bir takım için her zaman 1 puandır.
kesinlikle galatasaray kalesini koruyacak kapasitede bir kaleci değildir.