228
o kadar çok şey yazılıp söylendi ki hakkında.birisi mourinho dedi, kenardaki karizmasına bakarak. birisi fatih terim dedi 4-5 yıl kalıp ,eurolig şampiyonu olacağamıza inanarak. söylenecek belki çok şey var ama bence daha oktay hoca'yla yolculuğun çok başındayız.
uzun yıllar sonra "galatasaray'ın asla pes etmeyen yapısı, sonuna kadar direnen savunması, ve taraftarla bütünleşen basket takımı" efsanesinin hikayesini anlatacağımız için şimdiden tarihe not düşmeli.
oktay hoca gergin bir adam. maçı 100-0 kazanmadığı sürece tatmin olmayan, hücumda top paylaşımı ve yardımlaşma ve sert savunmaya çok önem veren bir adam. bir basketbol fikri ve ideali var. bunu en çok, ikili oyun savunmasında görüyoruz. guardlara gelen ikili sıkıştırmalardan sonra attığımız fast breaklerin sayısını unuttum. her maçta en az 2-3 tane böyle top çalıp potaya gidiyoruz.
basketbol futbolun aksine, iyi savunmanın göze çok hoş geldiği, defansın hücumu beslediği, taraftarı coşturduğu, atmosferi katladığı bir oyun. herkesin en sevdiği hareketlerde smaçlar kadar bloklarında yer tutması zaten bu yüzdendir.işte galatasaray o karaktere sahip. skorer iki numara olarak alınan josh shipp in her maç 1 blok yaptığını görünce, insan bunu daha iyi görebiliyor.
ama bence hikayenin en güzel detayları,molalarda saklı. takım mola aldığında tribünlerin herkesin susup pür dikkat hocayı dinlemesi, arkadan gelen " evren uyuma çocuğum hocanı dinle sesleri" bunlar hep camianın sahip olduğu muhteşem sinerjinin izleri. sanki tribündeki herkes oyuncuların velisi ,o oyuncular hoca ya emanet edilmiş " eti senin kemiği benim demişçesine!"
bu sene ya da seneye, şampiyon oluruz olmayız çok da önemli değil. kişisel olarak umrumda da değil, kimlik,gelenek sahibi, sevgiyle yoğrulmuş bir basket takımı var. hem biraz ermal'ın hırçınlığı, hem caner'in toyluğu,hem de tutku'nun uçukluğu var.
galatasaray erkek basketbol takımı, gerçekten bir bütün olmuş durumda.öyle bir bütün ki, bütün parçalarından izler taşıyor tek tek.
uzun vadede başarılı olması kaçınılmaz bir proje bu.
içinde olmamız,saygı göstermemiz ve sonuna kadar desteklememiz gereken
uzun yıllar sonra "galatasaray'ın asla pes etmeyen yapısı, sonuna kadar direnen savunması, ve taraftarla bütünleşen basket takımı" efsanesinin hikayesini anlatacağımız için şimdiden tarihe not düşmeli.
oktay hoca gergin bir adam. maçı 100-0 kazanmadığı sürece tatmin olmayan, hücumda top paylaşımı ve yardımlaşma ve sert savunmaya çok önem veren bir adam. bir basketbol fikri ve ideali var. bunu en çok, ikili oyun savunmasında görüyoruz. guardlara gelen ikili sıkıştırmalardan sonra attığımız fast breaklerin sayısını unuttum. her maçta en az 2-3 tane böyle top çalıp potaya gidiyoruz.
basketbol futbolun aksine, iyi savunmanın göze çok hoş geldiği, defansın hücumu beslediği, taraftarı coşturduğu, atmosferi katladığı bir oyun. herkesin en sevdiği hareketlerde smaçlar kadar bloklarında yer tutması zaten bu yüzdendir.işte galatasaray o karaktere sahip. skorer iki numara olarak alınan josh shipp in her maç 1 blok yaptığını görünce, insan bunu daha iyi görebiliyor.
ama bence hikayenin en güzel detayları,molalarda saklı. takım mola aldığında tribünlerin herkesin susup pür dikkat hocayı dinlemesi, arkadan gelen " evren uyuma çocuğum hocanı dinle sesleri" bunlar hep camianın sahip olduğu muhteşem sinerjinin izleri. sanki tribündeki herkes oyuncuların velisi ,o oyuncular hoca ya emanet edilmiş " eti senin kemiği benim demişçesine!"
bu sene ya da seneye, şampiyon oluruz olmayız çok da önemli değil. kişisel olarak umrumda da değil, kimlik,gelenek sahibi, sevgiyle yoğrulmuş bir basket takımı var. hem biraz ermal'ın hırçınlığı, hem caner'in toyluğu,hem de tutku'nun uçukluğu var.
galatasaray erkek basketbol takımı, gerçekten bir bütün olmuş durumda.öyle bir bütün ki, bütün parçalarından izler taşıyor tek tek.
uzun vadede başarılı olması kaçınılmaz bir proje bu.
içinde olmamız,saygı göstermemiz ve sonuna kadar desteklememiz gereken