650
maçın başlamasına yarım saat kala fenerbahçenin 11'ini gördüğümde maçın geçeceği şekli anlamıştım zaten. galatasaray 3 forvetle sahadayken fenerbahçe'nin çapsız teknik direktörü aykut korkmuştu ve dia'yı oynatmıyordu. maçın gidişatındaki hareketleri bile galibiyet için gelmediğini gösteriyordu. 1-0 yeniksin ve stoch'u almak için oyundan niang'ı çıkarıyorsun. amaç maçı orta sahada kitlemekti zaten öyle de oldu. 1-2 gol pozisyonu dışında (kazım ve özer) mahalle maçı gibi bir maç izledik.
fenerbahçe öyle bir kadro ile çıkmıştıki emre'nin olmayışı bize ortasaha üstünlüğü sağlamalıydı. tek forvet niang ve 15 metrekarede top oynayan alex'le fener gol arıyordu. niang'ın ikili mücadelelerde kendini sürekli yere bırakmasını yiyen fırat aydınus sayesinde ilk yarıda birkaç duran top dışında hiçbir şey yapamadılar. gerektiği gibi sert oynadık, yeri geldi sindirdik ama bizim hücumda ne yaptığımızı bilmez oyunumuz nedeniyle ilk yarıda 2yi bulamadık.
dünkü futbola baktığımızda normal şartlarda fenerbahçenin 180 dakika gol atamaması lazım ama 2 gol yiyoruz ve bu beni çıldırtıyor artık. oyunun gidişatı belli.. fenerbahçenin gol atabilme şansı yalnıca duran top. aykut'un oyun planıyla siksen gol atamazlar. sen gidiyorsun tehlikeli bölgelerde sürekli faul yapıyorsun. ben bunu bir türlü anlamıyorum. bazı totemlerim vardır. mesela gereksiz yere faul yaparsan, topu kornere falan atarsan golü yersin. neill'in elle oynadığı pozisyon o kadar gereksizki. alex ortayı kesmeden önce yerimden kalktım. duramadım. ve tabii ki hakan balta'nın klasik adam kaçırışından golü yedik. zaten orada futbolcular için maç da bitti... fenerbahçe de bu maç kim gol atar diye sorsanız yüzde 99 alex der. fenerbahçe 1-1 yakalamış, morallenmiş, sen hala geride karşılıyorsun rakibi. sahada araya koşu yapacak adamları da yok. niang çıkmış, dia oynamıyor. kimden çekiniyorsun? galatasaray o kadar geri yaslandı ki maçı kaybedeceğimizi hissetmeye başladım. bir yan top ve 3 tane ayı gibi galatasarylı arasında (servet, gökhan ve cana) kafayı çıkıp alex vuruyor. bir allahın kulu da alex'e yakın oynamıyor ceza sahasında. başka kim gol atacak arkadaş? orada alex'e vurdurursan golü atar bu kadar basit.
çok uzun oldu kusura bakmayın ama aylar belki yıllar sonra bir maç hakkında yazıyorum. çok üzgünüm sözlük. bu maç işallah yeni bir yapılanmanın başlangıcı olur. baros, stancu ve cuio hariç bütün yabancıları göndereceksin. net. gerek yok. balta, aydın, gökhan, barış, mustafa belki de arda gidecekler. galatasaray forması bu kadar ucuz değil. 27 yaşındayım hep o formayı giymenin hayaliyle büyüdüm. kısmet olmadı (bu arada iyi top oynarım, y
tevazu etmem:)) bu şekilde bir oyun oynamalarına, vurdumduymaz hareketlere kimsenin hakkı yok.
bir lafım da baros'a. fırat aydınus çok iyi bir maç yönetmedi belki de ama baros'un isyanı bence ona değildi. bir şekilde öfkesini, hırsını haftalardır hakemlerden çıkarıyor. dün ben müthiş istekli, güçlü bir baros izledim. aynı ilk geldiği sene gibi. hoş o zamanlar arkasında lincoln oynuyordu, arda 66 numaraydı. tek başına yobo ve lugano ile başa çıktı. ikili mücadelelerden hep galip çıktı. sırtı dönük top aldı, oyunu genişletti. koşular yaptı, diripling yaptı. ancak bir yere kadar arkadaş. o da bir insan. 3 senedir baros'u 2 stoperin kucağına bırakıyourz. hadi sen gol at diyoruz. atıyor da namussuz. ama yeter baros'a da yazık.
son olarak da maçla alakalı, ah be hagi, ah be tugay. birine ikinci babam derim o kadar severim biri çocukluk kahramanım. ama efsanelerim siz kulübe de ne yaparsınız? 1-0 önde olan galatasaray bu kadar geri yaslanır mı? hem de kendi sahasında. teknik direktörlük de burada fark ettiriyor işte.
fenerbahçe öyle bir kadro ile çıkmıştıki emre'nin olmayışı bize ortasaha üstünlüğü sağlamalıydı. tek forvet niang ve 15 metrekarede top oynayan alex'le fener gol arıyordu. niang'ın ikili mücadelelerde kendini sürekli yere bırakmasını yiyen fırat aydınus sayesinde ilk yarıda birkaç duran top dışında hiçbir şey yapamadılar. gerektiği gibi sert oynadık, yeri geldi sindirdik ama bizim hücumda ne yaptığımızı bilmez oyunumuz nedeniyle ilk yarıda 2yi bulamadık.
dünkü futbola baktığımızda normal şartlarda fenerbahçenin 180 dakika gol atamaması lazım ama 2 gol yiyoruz ve bu beni çıldırtıyor artık. oyunun gidişatı belli.. fenerbahçenin gol atabilme şansı yalnıca duran top. aykut'un oyun planıyla siksen gol atamazlar. sen gidiyorsun tehlikeli bölgelerde sürekli faul yapıyorsun. ben bunu bir türlü anlamıyorum. bazı totemlerim vardır. mesela gereksiz yere faul yaparsan, topu kornere falan atarsan golü yersin. neill'in elle oynadığı pozisyon o kadar gereksizki. alex ortayı kesmeden önce yerimden kalktım. duramadım. ve tabii ki hakan balta'nın klasik adam kaçırışından golü yedik. zaten orada futbolcular için maç da bitti... fenerbahçe de bu maç kim gol atar diye sorsanız yüzde 99 alex der. fenerbahçe 1-1 yakalamış, morallenmiş, sen hala geride karşılıyorsun rakibi. sahada araya koşu yapacak adamları da yok. niang çıkmış, dia oynamıyor. kimden çekiniyorsun? galatasaray o kadar geri yaslandı ki maçı kaybedeceğimizi hissetmeye başladım. bir yan top ve 3 tane ayı gibi galatasarylı arasında (servet, gökhan ve cana) kafayı çıkıp alex vuruyor. bir allahın kulu da alex'e yakın oynamıyor ceza sahasında. başka kim gol atacak arkadaş? orada alex'e vurdurursan golü atar bu kadar basit.
çok uzun oldu kusura bakmayın ama aylar belki yıllar sonra bir maç hakkında yazıyorum. çok üzgünüm sözlük. bu maç işallah yeni bir yapılanmanın başlangıcı olur. baros, stancu ve cuio hariç bütün yabancıları göndereceksin. net. gerek yok. balta, aydın, gökhan, barış, mustafa belki de arda gidecekler. galatasaray forması bu kadar ucuz değil. 27 yaşındayım hep o formayı giymenin hayaliyle büyüdüm. kısmet olmadı (bu arada iyi top oynarım, y
tevazu etmem:)) bu şekilde bir oyun oynamalarına, vurdumduymaz hareketlere kimsenin hakkı yok.
bir lafım da baros'a. fırat aydınus çok iyi bir maç yönetmedi belki de ama baros'un isyanı bence ona değildi. bir şekilde öfkesini, hırsını haftalardır hakemlerden çıkarıyor. dün ben müthiş istekli, güçlü bir baros izledim. aynı ilk geldiği sene gibi. hoş o zamanlar arkasında lincoln oynuyordu, arda 66 numaraydı. tek başına yobo ve lugano ile başa çıktı. ikili mücadelelerden hep galip çıktı. sırtı dönük top aldı, oyunu genişletti. koşular yaptı, diripling yaptı. ancak bir yere kadar arkadaş. o da bir insan. 3 senedir baros'u 2 stoperin kucağına bırakıyourz. hadi sen gol at diyoruz. atıyor da namussuz. ama yeter baros'a da yazık.
son olarak da maçla alakalı, ah be hagi, ah be tugay. birine ikinci babam derim o kadar severim biri çocukluk kahramanım. ama efsanelerim siz kulübe de ne yaparsınız? 1-0 önde olan galatasaray bu kadar geri yaslanır mı? hem de kendi sahasında. teknik direktörlük de burada fark ettiriyor işte.