4
20 eylül 1998 fenerbahçe galatasaray maçı'ndan bir hafta sonra sami yen'de oynanmıştır. galatasaray 2 sene üst üstte şampiyon olmuş, o sezon da lige fırtına gibi başlamıştı. ilk hafta alınan 3-1'lik altay galibiyeti, ertesi hafta deplasmandaki 5-0'lık bursa galibiyeti *, 3. hafta sami yen'de 3-1'li kocaelispor galibiyeti, 4. hafta 4-1'lik istanbulspor galibiyeti, 5. hafta 5-0'lık erzurumspor galibiyeti derken, galatasaray 5 haftada 20 gol atıp sadece 3 gol yemişti. o sezon ilk puan kaybını 6. hafta kadıköy'de 2-2'lik skorla yapmıştık. işte gençlerbirliği maçı da o maçtan hemen sonra oynanmıştı ve bu maçta da o sezonun ilk mağlubiyeti tadıp liderliği gençlerbirliği'ne, ikinciliği de amokachi ve ohen ikilisiyle ilk haftalarda iyi bir ivme yakalayan beşiktaş'a bırakmıştık.
maça iyi başlayıp baskıyı kursak da, bir türlü girdiğimiz pozisyonları değerlendiremediğimizden dolayı aradığımız golü bulamadık. büyük maçları seven ve genelde boş geçmeyen ümit karan sahneyi çıkıp durumu 1-0'a getirse de takıma olan güvenimiz tamdı. hiç unutmam, ilk yarı gole kadar öyle bir baskı altına almıştık ki eski açık tarafındaki gençlerbirliği kalesini, içimden "bu takımı yenmek imkansız" diye geçirmiştim. o his benim ali sami yen'de hatırladığım en belirgin, en keskin hislerden birirdir. ama gelen gençlerbirliği golü, yine ikinci yarıda pozisyona girdiğimiz halde gol atamamamız ve maçın sonlarına doğru kontradan gelen 2. gençler golu sahadan 2-0 mağlup ayrılmamıza neden oldu. abrami'nin attığı gol direğe çarpıp girmişti. kalede taffarel vardı. hayatımda hiçbir kaleciyi onun kadar sevmemiştim. neyse...
gereksiz bir ayrıntı olarak, maçtan sonra numaralı önünde o zaman beşiktaş teknik direktörü olan john benjamin toshack'ı görmüştüm. millet o kadar üzgündü ki, yanlarından geçen toshack'a aldırış dahi etmiyordu.
o zamanlar ali sami yen'de bir sezonda en fazla 2-3 puan kaybı gördüğümüzden baya üzülürdük bu tarz maçlardan sonra. çok üzülmüştüm. ama olsundu, sezon sonu şampiyon olmuştuk yine.
maça iyi başlayıp baskıyı kursak da, bir türlü girdiğimiz pozisyonları değerlendiremediğimizden dolayı aradığımız golü bulamadık. büyük maçları seven ve genelde boş geçmeyen ümit karan sahneyi çıkıp durumu 1-0'a getirse de takıma olan güvenimiz tamdı. hiç unutmam, ilk yarı gole kadar öyle bir baskı altına almıştık ki eski açık tarafındaki gençlerbirliği kalesini, içimden "bu takımı yenmek imkansız" diye geçirmiştim. o his benim ali sami yen'de hatırladığım en belirgin, en keskin hislerden birirdir. ama gelen gençlerbirliği golü, yine ikinci yarıda pozisyona girdiğimiz halde gol atamamamız ve maçın sonlarına doğru kontradan gelen 2. gençler golu sahadan 2-0 mağlup ayrılmamıza neden oldu. abrami'nin attığı gol direğe çarpıp girmişti. kalede taffarel vardı. hayatımda hiçbir kaleciyi onun kadar sevmemiştim. neyse...
gereksiz bir ayrıntı olarak, maçtan sonra numaralı önünde o zaman beşiktaş teknik direktörü olan john benjamin toshack'ı görmüştüm. millet o kadar üzgündü ki, yanlarından geçen toshack'a aldırış dahi etmiyordu.
o zamanlar ali sami yen'de bir sezonda en fazla 2-3 puan kaybı gördüğümüzden baya üzülürdük bu tarz maçlardan sonra. çok üzülmüştüm. ama olsundu, sezon sonu şampiyon olmuştuk yine.