140
ankaragücü – galatasaray : 3-2
geçen sezonun başlarından sonra galatasaray bizi futboldan nefret ettirmek için çabalıyor. öyle ki galatasaray’ın yenildiği maçlardan sonra başka maç izlemek gelmiyor içimden. öyle fena ki.
maç birbirinden farklı iki devre olarak oynandı. ilk devre galatasaray oyunu rakip sahada oynarken ankaragücü’nün üstüne gelmesine izin de vermedi. pozisyon bulamamasına rağmen oyunu önde oynamayı başardı. kewell’ın pivot santrafor özelliklerini göstermesi, sırtını rakibine dayayarak oynaması galatasaray’ın topu ileride tutmasını sağladı. kenardaki aydın ve özellikle pino’nun topları ceza sahasına kadar iyi kullanmaları da takımın etkili olmasını sağladı. ceza sahasına korkmadan, cesurca girmeyi zorlasalar çok daha iyi bir sonuçla soyunma odasına gidelebilirdi.
ikinci devre tamamen değişti. ankaragücü büyük hırs ve iştahla başladı devreye. galatasaray’a top göstermediler. galatasaray zaman zaman savunmadan uzun toplarla çıkmayı denedi, çok az başarılı olabildi. atılan ikinci gol böyle geldi. ilk devre ankaragücü oyunu kendi alanında kabul ettiği için savunmadan pasla orta sahaya geçebilirken, ikinci devre önde basan ankaragücü, galatasaray orta sahasının top almasına izin vermedi. galatasaray savunması topu uzun oynamak zorunda kaldı. hem pasların isabetsizliği hem de kewell’ın yorulması topu ileride tutmasını engelledi.
bütün oyun boyunca galatasaray yine mücadele etti ama ikinci devre o kadar çok bireysel hata yapıldı ki. örneğin sağ kanat hattında aydın ve neill arka arkaya topu ayaklarına 3’er kez dolatırdılar. neill’in topu 4.kez ayağına dolaştırdığı pozisyonun devamı kornerden gol oldu. kornerden yenen gol de enteresan. galatasaray, hagi geldiğinden beri duran toplardan, kornerlerden gol yemiyordu. bu kornerde o kadar isteksiz, birbirleriyle konuşmadan korneri beklediler ki, olacak iş değil. hakan balta, geçen sezon ve bu sezon bir çok kez yaptığı gibi yine uyudu. yine rakibinin arkasında kaldı, yine zamanında doğru yerde olmayı beceremedi. galatasaray’ın yediği ikinci golde de aynı şekilde davrandı. pes. halı sahadaki ihtiyar futbolcular gibi bırakıyor oyunu takip etmeyi. daha doğrusu sadece gözleriyle takip ediyor.
galatasaray takımında bir tuhaflık var. bunun açıklaması sadece oyuncu kalitesi falan değil. gazı kaçmış gazoz gibi bir tadı var. ilk yudumlardan sonra gazozu içmek mümkün olmaz, yarım bırakırsınız ya, aynı işte. başlarda güzel geliyor ama maçın sonlarında gardı düşüyor.
tabii ki bunun sebebi özgüven eksikliği. 1-1 olmadan önce de takım titremeye başlamıştı. 1-1 oldu, kewell’ın zekası sayesinde girilen pozisyonda pino şahane bir gol attı. unutmamak lazım, bu gol beraberliğe düşen takımın rakip alanda baskısıyla falan gelmedi. 3-4 futbolcuyla yapılan ani bir atak sonucuydu.
ankaragücü’nün bütün gücünü maça verdiğini, motive olduğunu net anlatmak gerekir. ikinci devre başından itibaren tünelin ucunda 3 puanı gördüler. öyle ki maçı 2 dakikada 3-2’ye getirdikten sonra kalan sürede de geri çekilmeyip sürekli yüklendiler, zaman geçirmeye çalışmadılar.
elbette sonuca baktığımızda hagi’nin değişiklerinden sonra yenildi galatasaray. ama maçın gidişine bakmadan, ikinci devre mahkum oynadığını görmeden, sanki takım çok etkiliydi de hagi bozdu gibi bir fikre ulaşmak doğru değil. çünkü istersek hagi’yi bu yenilgiden sıyırabiliriz. yenilen gollerdeki bireysel hatalardan bahsederek bunu yapmak mümkün. ilk golün başındaki neill’in topu kaptırması, her iki golde balta’nın müdahalede geç kalması, son golde cana’nın büyük hatası. ama bunların hiç biri takımın ilk devre rakip kalede pozisyon bulamamasını, ikinci devre mahkum oynamasını açıklamaz. hagi’yi kurtarmaz.
hagi ile ilgili tek bir hayal kırıklığım var, takımın özgüvenini yerine getirerememek. takım zor durumda kaldığında çökmesini engelleyememek. onun dışında onu oynatmış, bunu oynatmamışın zerre kadar anlamı yok. ilk devre bu sezon hiç yapmadığı kadar pas yapan bir takımın özgüveni yerine gelmediyse, oyun içindeki ilk zorlukta tekrar titremeye başlıyorsa hagi’nin de kabahati vardır. bu örneği işin futbolla, futbolcuyla olmadığını anlatmak için verdim, yani ki bir dolu pas yapanlar da aynı adamlar.
hagi’nin bu maçlık en büyük hatası, fenerbahçe maçına odaklanması oldu. kart cezası sınırındaki culio’nun kadrodan çıkarılması, yedek kulübesinin kart cezalılarından oluşması, kart gören çağlar’ı değiştirmesi , ceza sınırındaki yekta’yı oyuna almaması bu maçı değil fenerbahçe maçını düşündüğünü gösteriyor. ama öyle saçma bir şey oldu ki, ankaragücü yenilgisi, fenerbahçe maçı öncesi takımın başına geçerken şimdi de takımdan ayrılabilir. çok saçma.
her fenerbahçe maçı öncesi zaten mideme taş otururdu. şimdi öyle bir durum var ki, haftaya maçın fenerbahçe ile olmasının bile önemi kalmadı. durum o kadar can sıkıcı ve fena.
geçen sezonun başlarından sonra galatasaray bizi futboldan nefret ettirmek için çabalıyor. öyle ki galatasaray’ın yenildiği maçlardan sonra başka maç izlemek gelmiyor içimden. öyle fena ki.
maç birbirinden farklı iki devre olarak oynandı. ilk devre galatasaray oyunu rakip sahada oynarken ankaragücü’nün üstüne gelmesine izin de vermedi. pozisyon bulamamasına rağmen oyunu önde oynamayı başardı. kewell’ın pivot santrafor özelliklerini göstermesi, sırtını rakibine dayayarak oynaması galatasaray’ın topu ileride tutmasını sağladı. kenardaki aydın ve özellikle pino’nun topları ceza sahasına kadar iyi kullanmaları da takımın etkili olmasını sağladı. ceza sahasına korkmadan, cesurca girmeyi zorlasalar çok daha iyi bir sonuçla soyunma odasına gidelebilirdi.
ikinci devre tamamen değişti. ankaragücü büyük hırs ve iştahla başladı devreye. galatasaray’a top göstermediler. galatasaray zaman zaman savunmadan uzun toplarla çıkmayı denedi, çok az başarılı olabildi. atılan ikinci gol böyle geldi. ilk devre ankaragücü oyunu kendi alanında kabul ettiği için savunmadan pasla orta sahaya geçebilirken, ikinci devre önde basan ankaragücü, galatasaray orta sahasının top almasına izin vermedi. galatasaray savunması topu uzun oynamak zorunda kaldı. hem pasların isabetsizliği hem de kewell’ın yorulması topu ileride tutmasını engelledi.
bütün oyun boyunca galatasaray yine mücadele etti ama ikinci devre o kadar çok bireysel hata yapıldı ki. örneğin sağ kanat hattında aydın ve neill arka arkaya topu ayaklarına 3’er kez dolatırdılar. neill’in topu 4.kez ayağına dolaştırdığı pozisyonun devamı kornerden gol oldu. kornerden yenen gol de enteresan. galatasaray, hagi geldiğinden beri duran toplardan, kornerlerden gol yemiyordu. bu kornerde o kadar isteksiz, birbirleriyle konuşmadan korneri beklediler ki, olacak iş değil. hakan balta, geçen sezon ve bu sezon bir çok kez yaptığı gibi yine uyudu. yine rakibinin arkasında kaldı, yine zamanında doğru yerde olmayı beceremedi. galatasaray’ın yediği ikinci golde de aynı şekilde davrandı. pes. halı sahadaki ihtiyar futbolcular gibi bırakıyor oyunu takip etmeyi. daha doğrusu sadece gözleriyle takip ediyor.
galatasaray takımında bir tuhaflık var. bunun açıklaması sadece oyuncu kalitesi falan değil. gazı kaçmış gazoz gibi bir tadı var. ilk yudumlardan sonra gazozu içmek mümkün olmaz, yarım bırakırsınız ya, aynı işte. başlarda güzel geliyor ama maçın sonlarında gardı düşüyor.
tabii ki bunun sebebi özgüven eksikliği. 1-1 olmadan önce de takım titremeye başlamıştı. 1-1 oldu, kewell’ın zekası sayesinde girilen pozisyonda pino şahane bir gol attı. unutmamak lazım, bu gol beraberliğe düşen takımın rakip alanda baskısıyla falan gelmedi. 3-4 futbolcuyla yapılan ani bir atak sonucuydu.
ankaragücü’nün bütün gücünü maça verdiğini, motive olduğunu net anlatmak gerekir. ikinci devre başından itibaren tünelin ucunda 3 puanı gördüler. öyle ki maçı 2 dakikada 3-2’ye getirdikten sonra kalan sürede de geri çekilmeyip sürekli yüklendiler, zaman geçirmeye çalışmadılar.
elbette sonuca baktığımızda hagi’nin değişiklerinden sonra yenildi galatasaray. ama maçın gidişine bakmadan, ikinci devre mahkum oynadığını görmeden, sanki takım çok etkiliydi de hagi bozdu gibi bir fikre ulaşmak doğru değil. çünkü istersek hagi’yi bu yenilgiden sıyırabiliriz. yenilen gollerdeki bireysel hatalardan bahsederek bunu yapmak mümkün. ilk golün başındaki neill’in topu kaptırması, her iki golde balta’nın müdahalede geç kalması, son golde cana’nın büyük hatası. ama bunların hiç biri takımın ilk devre rakip kalede pozisyon bulamamasını, ikinci devre mahkum oynamasını açıklamaz. hagi’yi kurtarmaz.
hagi ile ilgili tek bir hayal kırıklığım var, takımın özgüvenini yerine getirerememek. takım zor durumda kaldığında çökmesini engelleyememek. onun dışında onu oynatmış, bunu oynatmamışın zerre kadar anlamı yok. ilk devre bu sezon hiç yapmadığı kadar pas yapan bir takımın özgüveni yerine gelmediyse, oyun içindeki ilk zorlukta tekrar titremeye başlıyorsa hagi’nin de kabahati vardır. bu örneği işin futbolla, futbolcuyla olmadığını anlatmak için verdim, yani ki bir dolu pas yapanlar da aynı adamlar.
hagi’nin bu maçlık en büyük hatası, fenerbahçe maçına odaklanması oldu. kart cezası sınırındaki culio’nun kadrodan çıkarılması, yedek kulübesinin kart cezalılarından oluşması, kart gören çağlar’ı değiştirmesi , ceza sınırındaki yekta’yı oyuna almaması bu maçı değil fenerbahçe maçını düşündüğünü gösteriyor. ama öyle saçma bir şey oldu ki, ankaragücü yenilgisi, fenerbahçe maçı öncesi takımın başına geçerken şimdi de takımdan ayrılabilir. çok saçma.
her fenerbahçe maçı öncesi zaten mideme taş otururdu. şimdi öyle bir durum var ki, haftaya maçın fenerbahçe ile olmasının bile önemi kalmadı. durum o kadar can sıkıcı ve fena.