118
her ne kadar adnan polat'a epey bir önyargı ile yaklaşıp "istifa" beklentisiyle izlesem de ciddi şekilde kafamı karıştırmayı başarmış olan toplantıdır.
riva, stad, şirket birleşmesi ve 2012 kriterleri faslını bir kenara atarsak "işte galatasaray başkanı bu" dedirtmiştir, her ne kadar 1 haftadır yana yakıla o "galatasaray başkanı"nı arıyor olsak da...
ne kendisinin ne de galatasaray'ın siyasetle alakası olmadığını, olmayacağını söyledi ki ne kadar etkili bir çözüm olduğunu bilmesem de o ıslıklar yükseldiği andan beri kafamı kurcalayıp sinirlerimi hoplatan en önemli konuda kesin bir ifade duymak bir nebze rahatlatmıştır. her ne kadar bir haftadır sırf
başbakana gıcıklığından "ben galatasaraylıyım" diyen siyaset yazarlarını okuyor, başbakana yalakalığından "galatasarayı askıya aldım" diyen bürokratları izliyorsak da...
galatasaray başkanlığının ağırlığından bahsetmiş, tavırlarıyla da pekiştirmiştir. her ne kadar bir haftadır özür dilemekten bir hal olduysa da...
erdoğan bayraktar konusunda bir takım görüşler belirtmiş, telefoniyen de olsa bir özür dilendiğinden bahsetmiştir ki bu da kendi adıma * duymak istediğim bir olaydı. kendisinin mevki gereği projeye verdiği emekleri biraz abartıp o konuşmada yaptığı gafları hafifletmeye çalışması da gözlerden kaçmamıştır.
300 provakatör konusunda anlatılan hikaye ise toplantının en zayıf halkalarından biri olmuştur. kombine bilet ve davetiye ile bir sürü kontrol noktasından geçerek girilebilen bir stada "başka amaçla" 300 kişinin sızması çarşı'nın geçen seneki son maçta kadıköy'e sızıp 2-2 haberini yayması kadar gerçekçi bir hikayedir.
vedat ekşinat ve doğan yalçınkaya isimlerini açıkçası ilk defa duysam da özellikle mehmet helvacı'ya getirdiği suçlamalar normal karşılanabilir. sonuçta bir haftadır yana yakıla aradığımız şey galatasaray gelenekleri ise; mehmet helvacı'nın gerek son birkaç günde gerekse sezon başında yaptıklarının bununla alakası yoktur. gerçi adnan polat ve yönetiminin yaptığı birçok icraatın da galatasaray gelenekleri ile alakası yoktur ya...
galatasaray başkanını kimsenin tehdit edemeyeceğinden bahsetmiştir. özellikle başbakan tarafından bir haftadır tehditkar açıklamaların geldiği göz önüne alınırsa geç kalmış gibi görünse de önemli ve gerekli bir ifadedir.
eleştiriler konusunda epeyce sert konuşmuştur. özellikle camianın büyüklerini, isim vermese de, doğrudan hedef alan bu denli sert açıklamalar muhtemelen galatasaray tarihinde bir ilktir ve ciddi sonuçlar doğurmaya gebedir. "kötü zamanda göreve çağırdılar, işler düzelir düzelmez indirmek istediler" ise ilizyon dolu, kafa karıştırmakta biçilmiş kaftan bir cümledir.
özetle taraftarın tepkisini almaya yönelik bir toplantı olup çoğu konuda ikna edip gönül almaktan ziyade kafa karıştırmakla yetinebilmiştir....
riva, stad, şirket birleşmesi ve 2012 kriterleri faslını bir kenara atarsak "işte galatasaray başkanı bu" dedirtmiştir, her ne kadar 1 haftadır yana yakıla o "galatasaray başkanı"nı arıyor olsak da...
ne kendisinin ne de galatasaray'ın siyasetle alakası olmadığını, olmayacağını söyledi ki ne kadar etkili bir çözüm olduğunu bilmesem de o ıslıklar yükseldiği andan beri kafamı kurcalayıp sinirlerimi hoplatan en önemli konuda kesin bir ifade duymak bir nebze rahatlatmıştır. her ne kadar bir haftadır sırf
başbakana gıcıklığından "ben galatasaraylıyım" diyen siyaset yazarlarını okuyor, başbakana yalakalığından "galatasarayı askıya aldım" diyen bürokratları izliyorsak da...
galatasaray başkanlığının ağırlığından bahsetmiş, tavırlarıyla da pekiştirmiştir. her ne kadar bir haftadır özür dilemekten bir hal olduysa da...
erdoğan bayraktar konusunda bir takım görüşler belirtmiş, telefoniyen de olsa bir özür dilendiğinden bahsetmiştir ki bu da kendi adıma * duymak istediğim bir olaydı. kendisinin mevki gereği projeye verdiği emekleri biraz abartıp o konuşmada yaptığı gafları hafifletmeye çalışması da gözlerden kaçmamıştır.
300 provakatör konusunda anlatılan hikaye ise toplantının en zayıf halkalarından biri olmuştur. kombine bilet ve davetiye ile bir sürü kontrol noktasından geçerek girilebilen bir stada "başka amaçla" 300 kişinin sızması çarşı'nın geçen seneki son maçta kadıköy'e sızıp 2-2 haberini yayması kadar gerçekçi bir hikayedir.
vedat ekşinat ve doğan yalçınkaya isimlerini açıkçası ilk defa duysam da özellikle mehmet helvacı'ya getirdiği suçlamalar normal karşılanabilir. sonuçta bir haftadır yana yakıla aradığımız şey galatasaray gelenekleri ise; mehmet helvacı'nın gerek son birkaç günde gerekse sezon başında yaptıklarının bununla alakası yoktur. gerçi adnan polat ve yönetiminin yaptığı birçok icraatın da galatasaray gelenekleri ile alakası yoktur ya...
galatasaray başkanını kimsenin tehdit edemeyeceğinden bahsetmiştir. özellikle başbakan tarafından bir haftadır tehditkar açıklamaların geldiği göz önüne alınırsa geç kalmış gibi görünse de önemli ve gerekli bir ifadedir.
eleştiriler konusunda epeyce sert konuşmuştur. özellikle camianın büyüklerini, isim vermese de, doğrudan hedef alan bu denli sert açıklamalar muhtemelen galatasaray tarihinde bir ilktir ve ciddi sonuçlar doğurmaya gebedir. "kötü zamanda göreve çağırdılar, işler düzelir düzelmez indirmek istediler" ise ilizyon dolu, kafa karıştırmakta biçilmiş kaftan bir cümledir.
özetle taraftarın tepkisini almaya yönelik bir toplantı olup çoğu konuda ikna edip gönül almaktan ziyade kafa karıştırmakla yetinebilmiştir....