77
çim üzerindeki suları sıçratmanın kırmızı kartla cezalandırıldığı maç olmuştur.
maça gelirsek...
her kurum, her takım olumsuzluklarla karşılaşır. ancak büyük camia ve kurumları büyük yapan, onları diğerlerinden ayıran kriz yönetimidir aynı zamanda. galatasaray gibi bir camia ve bir markadan ben bunu beklerdim.
deplasmandasın, maç 0-0 gidiyor ve bir oyuncun 45.dakika'da oyundan atılıyor. devre arası ne gibi değişiklikler olacak diye beklerken, takım ikinci yarıya çıkıyor. ruhsuz, bitsede gitsek modunda. kırmızı kart, büyük bir moral kaybına yol açmış, isteksizlik hat safhada.
skibbe'yi desteklerim 2 ay öncesinde desteklediğim gibi. çünkü alınan galibiyet ve oynanan futbol, vatan millet sakarya edebiyatıyla veya hadi koçum gülümlerle değil belirli bir futbol anlayışıyla sistematik bir hal aldığı için. fakat adamda motivasyon zayıflığı söz konusu. bu gibi durumlarda başkan, maç esnasında ise kaptan yerini almalı bence. hırsı ve kazanma isteğiyle takımdaki inancı, bütünlüğü sağlayacak, arkadaşlarını çekip çevirecek. kulübeye bakıyorum kim girerse takıma inanç aşılar diye bulamıyorum.
mehmet topal sorumluluk almak istemedi. yana, geriye oynadı ama ileri oynamadı. e onu ayhan'da yapabiliyor ama en azından ayhan baskı altında topu iyi sakladı ve geniş alana taşıdı. arda ikinci yarı yokları oynadı. milan baroş yalnız kaldı. sabri, sivassporun iki golünün de geldiği sağ kanatta çok etkisizdi. ofansta desen barış özbek hareketlilik katıyor, bir iki oyuncuyu geçiyor ama hemen yanında bindirme yapacak adam sabri, yerinde duruyor. volkan yaman dan dun oyuncu galatasaray gibi bir camiada barınabilmesi bile bir şans onun için. yenilen gollerin hiçbirinde kademede olduğunu hatırlamıyorum. yaser ve aydın ikiside oyuna 70 civarı girdi. isteklilerdi. 68. dakika'da 2-0 olduktan sonra maçta duraklamalar çok oldu, kendilerini gösterecek akıcılığı oyunda bulamadılar.
uzun sözün kısası galatasaray, takımı ileriye taşıyacak, taşın altına elini sokacak adamı mumla aramıştır bu maçta.
maça gelirsek...
her kurum, her takım olumsuzluklarla karşılaşır. ancak büyük camia ve kurumları büyük yapan, onları diğerlerinden ayıran kriz yönetimidir aynı zamanda. galatasaray gibi bir camia ve bir markadan ben bunu beklerdim.
deplasmandasın, maç 0-0 gidiyor ve bir oyuncun 45.dakika'da oyundan atılıyor. devre arası ne gibi değişiklikler olacak diye beklerken, takım ikinci yarıya çıkıyor. ruhsuz, bitsede gitsek modunda. kırmızı kart, büyük bir moral kaybına yol açmış, isteksizlik hat safhada.
skibbe'yi desteklerim 2 ay öncesinde desteklediğim gibi. çünkü alınan galibiyet ve oynanan futbol, vatan millet sakarya edebiyatıyla veya hadi koçum gülümlerle değil belirli bir futbol anlayışıyla sistematik bir hal aldığı için. fakat adamda motivasyon zayıflığı söz konusu. bu gibi durumlarda başkan, maç esnasında ise kaptan yerini almalı bence. hırsı ve kazanma isteğiyle takımdaki inancı, bütünlüğü sağlayacak, arkadaşlarını çekip çevirecek. kulübeye bakıyorum kim girerse takıma inanç aşılar diye bulamıyorum.
mehmet topal sorumluluk almak istemedi. yana, geriye oynadı ama ileri oynamadı. e onu ayhan'da yapabiliyor ama en azından ayhan baskı altında topu iyi sakladı ve geniş alana taşıdı. arda ikinci yarı yokları oynadı. milan baroş yalnız kaldı. sabri, sivassporun iki golünün de geldiği sağ kanatta çok etkisizdi. ofansta desen barış özbek hareketlilik katıyor, bir iki oyuncuyu geçiyor ama hemen yanında bindirme yapacak adam sabri, yerinde duruyor. volkan yaman dan dun oyuncu galatasaray gibi bir camiada barınabilmesi bile bir şans onun için. yenilen gollerin hiçbirinde kademede olduğunu hatırlamıyorum. yaser ve aydın ikiside oyuna 70 civarı girdi. isteklilerdi. 68. dakika'da 2-0 olduktan sonra maçta duraklamalar çok oldu, kendilerini gösterecek akıcılığı oyunda bulamadılar.
uzun sözün kısası galatasaray, takımı ileriye taşıyacak, taşın altına elini sokacak adamı mumla aramıştır bu maçta.