87
maçın genelinde galatasarayımızın topa ve ortasahaya daha hakim olduğu bir mücadeleydi. trabzonspor'un bize tek gol atma şansı duran top ya da bireysel hata olabilirdi ki ne yazık ki bireysel hatadan yediğimiz bir golle de kaybettik. öncelikle hagi dönemini ile galatasarayımız daha ayakları yere basan ve topun arkasına geçmeyi de öğrenmiş bir takım. top rakipteyken ortasahayı iyi kapatıyoruz, rakibe alan vermeyip topu hemen kazanıyoruz ve böylece maç genelinde de topa sahip oluyoruz. bu oyunun başarılı olmasında bir kişinin payı çok büyük, lorik cana. bana göre mükemmel oynadı. topu kazanıyor ve hemen dikine, isabetli bir pasla takımı atağa kaldırıyor. neden çıktı bilmiyorum, belki de yoruldu ama o çıkana kadar sahanın mutlak hakimiydik. o çıktıktan sonra trabzon kalemize gelmeye ve pozisyon üretmeye başladı. ayhan ve mustafa'nın kaptırdığı toplar da cabası. savunma anlamında cana çıkana kadar başarılıydık ama hücumda üretken olamadık bence. bunun sebebi de hücumda çoğalamamızdı. misi-elano ikilisi pino'dan gereğinden fazla uzak oynadılar bana kalırsa. bunun sebebi olarak ortada bu 3 oyuncuyu bağlayacak bir hücum adamımızın olmamasıydı bence. yani mustafa-ayhan ikilisinden birisini keserek ön alanda elano,misi,pino-batdal; elano,misi,kewell-pino şeklinde yerleşmek daha iyi olacak sanki. böylece savunmada 4-4-1-1 hücumda 4-2-4 elde etmiş oluruz.
sözün özü ben bu maçtan çok da umutsuz ayrılmadım. lig daha uzun ve bütün takımlar da sendeleyerek ilerliyorlar. bu puan farkları kapanır daha. önemli olan takımın bu duruma isyan etmesi ve lige tutunmaya çalışması. bu maçta da takımın bu direnci gösterdiğine inanıyorum.
sözün özü ben bu maçtan çok da umutsuz ayrılmadım. lig daha uzun ve bütün takımlar da sendeleyerek ilerliyorlar. bu puan farkları kapanır daha. önemli olan takımın bu duruma isyan etmesi ve lige tutunmaya çalışması. bu maçta da takımın bu direnci gösterdiğine inanıyorum.