• 3
    gol atılan zamana ve mekana göre değişsede müthiş bir sevinç yumağının sizi sarıp sarmaladığı, değişik bir andır.

    hele bir de lisedeyseniz, hele bir de bütün sınıf ve hocalarınız sizi izliyorsa, hele bir de içlerinde biri için muhayyilenizde anlatması zor cümleler saklıyorsanız ve o bu durumdan bîhaberse; işte o zaman oyuna girer girmez gol atmayı o kadar çok istersiniz ki, artık ne evde bıraktığınız onlarca sorun-sıkıntı, ne gençliğin o adı konulmamış arayışları, ne cebinizde beş kuruş paranızın dahi olmaması, ne de hafiften tutunamayan bir tip olduğunuz aklınıza bile gelmez. o an, adınızı dahi tam olarak bilmeyen sınıf öğretmeninden seni oyuna almasını o kadar gönülden istersin ki, ''hey sen, oyuna giriyorsun'' dediği anda, gelenekle geleceğin terkibi olur, maradona-messi karışımı bir sitille, eline geçen o belki de ilk ve son müsait gol pozisyonunu büyük bir kararlılıkla gollllll yapar, gözlerini sadece ama sadece muhayyilende çetrefilli cümleler beslediğin ona dikerek tribüne koşarsın. belki olur ya, o anın karmaşası ve heyacanı içinde ona bir kez sarılabilir, hiç değilse elini tutabilirim ümidiyle... amma ve lakin, ihtimaller dünyasında olmamız itibariyle devreye olasılık denen mefhum girer ve siz kendinizi sınıfın sapları arasında; 'helal lan sana, seni zoğal seni, men bilirdim atacağını' naraları eşliğinde ezilirken bulursunuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın